Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
04 Prof.Dr. Yavuz, Türkiyeyi kuran ilk Meclisi ve alınan kararları anlattı 22 Nisan 2011 Cuma 355 ‘Atatürk simge bir kent kurdu’ SİNAN TARTANOĞLU NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başkent Üniversitesi öğretim görevlilerinden Prof. Dr. Ünsal Yavuz, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın son dönemde yalnızca “çocuk bayramı”na indirgendiğini söyledi. Yavuz, 23 Nisan 1923’te kurulan ilk Meclis’in gücünü halktan aldığını, Mustafa Kemal Atatürk’ün ilerleyen süreçte Ankara’yı Cumhuriyetin simge kenti olarak kurma hedefinde başarılı olduğunu vurguladı. Prof. Dr Yavuz, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecini, “Hâkimiyeti Milliye Bayramı” ile “Çocuk Haftası” kut A Yavuz, şöyle konuştu: “Atatürk, Osmanlı birikimini, mistisizmini İstanbul’da bırakarak, sınırları Misakı muştur. Sonra da anayasanın koruması altında olan 3. maddede yerini alarak devamlılığını sürdürmüş ve sonsuza dek kuşkusuz sürdürecektir” dedi. İkinci Meclis sembol Yavuz, Kurtuluş Savaşı yıllarında ilk Meclis binasının İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin kalıntısı gibi durması nedeniyle 1924’te ikinci binaya geçildiğini kaydetti. Yavuz, İkinci Meclis’i şöyle anlattı: “Odalarıyla, toplantı salonuyla daha uygun görüldüğü için tercih edilen ikinci bina, Cumhuriyetin adına yakışan onunla özdeşleşecek bir yapıya sahipti. İkinci bina, Cumhuriyete uygun ve o etkileri beraberinde getiren Türkiye’nin sembol bir mekânı olarak devreye girdi. Ulu lamalarının birleştirilmesini ve Atatürk’ün Ankara’ya ilişkin hedeflerini Cumhuriyet Ankara’ya anlattı. Atatürk’ün çağdaş ve uygar boyutlarda yeni bir devlet yapısı etrafında yapılanan yeni Türkiye’yi kurmak istediğini her fırsatta söylediğini anlatan Milli’yle çizilmiş olan, Anadolu’nun ortasındaki bu kenti, modern Türkiye’nin sembolü olarak planlamıştı. Lozan görüşmelerinin sonunda, Ulusal Bağımsızlık Savaşı boyunca, ulusal harekete merkez oluşturan kent, başkent ol Önder’in özlemi, İstanbul’daki mistisizmi bir tarafa koyarak, tamamen modern Türkiye’ye özgü, onun sembolü olacak çağdaş bir kenti inşa ettirmek ve genç Türkiye’ye kazandırmaktı ve bunu başardı” dedi. Yavuz, TBMM’nin ikinci binasının 27 Mayıs 1960’a kadar işlevini sürdürdüğünü, günümüzde ise Cumhuriyet Müzesi olarak ayakta durduğunu söyledi. İkinci Meclis binasının ilerleyen süreçte küçük gelmeye başladığını ve yeni bir binaya ihtiyaç duyulduğunu anlatan Yavuz, Ankara’nın inşa edilmesi için Almanya’dan gelen mimarlardan biri olan Clemens Holtsmaister’in son Meclis’i inşa ettiğini kaydetti. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın, “egemenlik” bölümünün geri planda kaldığına dikkat çeken Yavuz, “Burada anımsanması gereken Meclis’in halktan aldığı iradeyle Ulusal Bağımsızlık Savaşı’nı kazanmış olmasıdır. Ancak kutlamalara baktığımızda yalnızca çocukların ön plana çıkarıldığını görüyoruz. Beşer dakika Meclis kürsüsünde, bakanların koltuğuna oturtup konuşturuyoruz” diye konuştu. Yavuz, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:“O günlerde Ulusal Egemenlik, Ata’nın özlemini duyduğu, peşinde koştuğu, gerçekleştirmek istediği bir hedefti. Bunu o günün koşulları içinde, istediği ölçüde başardı ama O’ndan sonra gelen kuşaklar, Ata’nın özlemini duyduğu biçimiyle, tam anlamıyla gerçekleştiremedi.” ‘İki bayram birleşti’ Ünsal Yavuz, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın, Meclis’in açıldığı tarih olan 23 Nisan 1923’te Hâkimiyeti Milliye Bayramı olduğunu bildirdi. 23 Nisan 1 Mayıs aralığının Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından “Çocuk Haftası” olarak kutlanması nedeniyle, her ikisinin birleştirilerek, 27 Mayıs 1935’te Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ilan edildiğini ve Ata’nın tüm dünya çocuklarına armağan ettiğini kaydetti.