Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 ANKARA AKKARA Talât HALMAN 100 Gün Kala 2 Haziran 2011 günü yapılacak genel seçimlere tam 100 gün kaldı. Şimdiden kampanya harareti, meydan nutukları hiddeti, demeçlerin hakareti, eleştiri şiddeti seçmenlerin asabını bozuyor. Seçimden bir gün önce propaganda yasağı uygulamaya girer ya... Ah, ne olurdu yasak, yüz gün önce başlayıp yüz gün yürürlükte kalsa. Ama, yüz günlük sürede, partiler kendi programlarını, kampanya vaatlerini, seçim önerilerini yazılı/basılı olarak dağıtsalar ve radyo/TV aracılığıyla seçmenlere açıklasalar... Sadece kağıt üzerinde veya ekran üstünde yazılı öneriler, plan ve programlar, tasarı ve projeler... Hangi işleri yapacaklar? Reformlar? Bunları nötr ve nazik ifadelerle anlatsalar... Kavgasız bir seçim kampanyasını toplumumuz hak etmiş değil midir? Ülkemize en büyük yararları sağlayacak düşüncelerin ve projelerin sessiz sedasız, rasyonel yarışması daha hayırlı olmaz mı? Uygar bir gelecek için uygar bir seçim değil midir bize yakışan? Kibar, yapıcı, yaratıcı bir seçim? Partiseverlik yüzünden kavga patırtı değil, vatanseverlik için sakin ve akılcı öneriler? Seçimlerden önce 100 gün avaz avaz bağırmasak, memleketin hayrına olacak tasarıları düşünüp düşünüp 12 Haziran’da soğukkanlılıkla makul oy versek? 1 Bale Tanrıçası 17 Şubat 2011 akşamı, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, “efsane balerin” Meriç Sümen’den “Allah’ın insanlığa verdiği bir lütuf” diye söz etti. Sümen’in 50. Sanat yılı için Ankara’da Devlet Opera ve Balesi tarafından düzenlenen törendeydi bu. Bizde bale sanatının gelişmesine “prima balerina”, koreograf ve rejisör, öğretmen, birkaç yıl önce de Devlet Opera ve Balesi’nin Genel Müdürü olarak büyük katkılarda bulunmuş olan Meriç Sümen, Türkiye için bir “ideal”, bir “ikon” ve bir “idol”dür. Balede ilk ve tek “devlet sanatçısı” ünvanını almış olması, boşuna değil. Yarım yüzyıldır, Meriç Sümen Türk balesinin en güçlü “ilham kaynağı”... Bu anlamlı töreni düşünüp düzenleyen Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen, programa üslup bakımından çok farklı iki eser koymuş: Beethoven’in 7. Senfonisi’nin balesi “Denge” ile Astor Piazzolla – Jacobo Gade müziğini kullanan ironik ve çok eğlenceli bir modern dans: “Bu Senin Yaşamın”... Devletin vefa jesti alkışlanmaya değer. Ülkemizde de, İngiltere, Rusya, İtalya, Polonya, ABD, Almanya, Danimarka gibi önemli bale merkezlerinde de ün kazanan Sümen her kutlamaya lâyıktır. Gel gör ki eğitim bürokrasimizin havsalaya sığmaz bir ayıbından şikâyet etmemek olmaz: Hem sanatçı, hem eğitmen olarak ülkemizin eşsiz bale üstadının İstanbul’da bale okulu açmasına izin verilmiyor. 50 yıllık görkemli deneyimi ile yüzlerce öğrenciyi balemize kazandırabilecek olan Meriç Hanım’ı âtıl bırakıyorlar. Yazıktır, günahtır. Onyıllarca bir ikinci Meriç Sümen gelmeyebilir ülkemize. Okuluna izin verilmemesi affedilmez bir hatadır. Yetkililerin olumlu ilgi göstererek Sümen Bale Okulu’nun hayata geçmesini sağlamaları, önemli bir kültür, eğitim ve sanat görevidir.