26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 GÖRÜNÜM A. Celal BİNZET 25 Şubat 2011 Cuma 347 stanbul’a aşık bir ressam: Daver Darende Rastgeldi’de Anadolu İmgeleri nadolu’nun kültürel zenginliğinin, birçok sanatçıya esin kaynağı olduğu bir olgudur. Binyıllara dayalı sözel ve görsel birikim kuşaktan kuşağa aktarılırken, değişip dönüşerek türlü biçimlerde varlığını korumuştur. Acıya yakılan ağıtın sesi, taşta yaratılan bir imge ya da başka malzemede yeniden biçim bulan düşünce, söz konusu zenginliği beslemiştir günümüze değin. Elbette bu simgeleşmiş dünya durup durduğu yerde ortaya çıkmaz. Çevresinde yaşanan her olaydan etkilenerek ondaki özü yakalamasını bilen bir kişiye iş düşer hep. Sanatçıdır o imge yaratıcısının adı. Ve eğer görsel anlatıma dayalı bir iş yapıyorsa, söylemler kadar, geçmişte ve şimdi, çevresinde yaşayan her tür varlığın biçimi ilgilendirir onu. Hasan Rastgeldi, işte böylesi bir görev üstlenen sanatçılarımızdan. Anadolu’ya ilişkin bozulmamış her şey, onun tuvallerinde yeniden biçim bulur. Bu işi yaparken de geçmiş kültürlerden günümüze kalanları yaşayan varlıklarla sarıp sarmalamayı sever sanatçı. Kimi kez antik bir heykel, kimi kez Zeugma’nın sürme bakışlı kızı çıkar karşımıza. Onlarla birlikte horoz, güvercin ve geyik gibi bilcümle hayvanların birer resimsel sembole dönüştüğü görülür. Saydıklarımız, salt kendi anlamları üzerinden değil, ama bir kültürü var eden yapıtaşlarının parçası oldukları için önemlidir. İnsanımızın, kentleşme öncesi yaşamının olmazsa olmazları arasında yer alır saydıklarımız. Rastgeldi, bu motifleri kendi diliyle, kendi renk ve biçemiyle yeniden yaratıyor. Daha doğru bir deyişle, o görüntülerden yola çıkarak tuval üzerinde boya dokusunu biçimlendiriyor. Yer yer yazma benzeri dokuma örneklerinin eklendiği tuvallerinde motif ve dokuların birer resimsel öğe olarak kullanılması dikkatlerden kaçmıyor değil. Tuval üzerinde denilse de, yalnız onunla yetinilmeyen bir sürecin işleri var bu kez. Sanatçının, aynı konuları ele aldığı çalışmalarını, cam tabaklar üzerinde yorumladığı örneklere yer vermiş sergisinde. Sonuçta, hangi malzeme kullanılırsa kullanılsın esas olan sanatçının konuya yaklaşımıdır. Biçim, ancak kendisine çıkış kaynağı olan özle örtüştüğü oranda bir anlam kazanacaktır. Son sergisini Sevgi Sanat Galerisi’nde açan Hasan Rastgeldi, 1970 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü’nü bitirdi. 1982 yılında Buca Eğitim Fakültesi Resim Bölümü’ne öğretim görevlisi olarak atandı. 1989 yılında Salzburg Yaz Akademisi’nde resim ve desen çalışmalarına katıldı. Anadolu kültürü üzerine, resim çalışmaları dışında araştırmaları oldu. Çok sayıda kişisel sergisi yanında 100’ün üzerinde karma sergide yer aldı. Ankara ve İzmir Resim ve Heykel Müzeleri ile özel koleksiyonlarda yapıtları bulunan sanatçı, çalışmalarını İzmir’de sürdürmektedir. Deniz,takalarvevapurlar... A SELDA GÜNEYSU NKARA Daver Darende için “İstanbul’a aşık bir ressam” tanımlamasında bulunmak yanlış olmaz. Çünkü onun her bir eserinde, İstanbul’u, boğazda, Marmara’da seyreden takaları, vapurları, martıları; geçen aylarda büyük bir kısmı yanarak tahrip olan tarihi Haydarpaşa Garı’nı, eski İstanbul evlerini ve boğazı görebilmek olanaklı. “Eski İstanbul’a, o güzelliklere duyduğum özlemi dile getiriyorum resimlerimde” diyor Darende. Sanatçının İstanbul ağırlıklı yeni tablolarının yer aldığı resim sergisi, Sandas Sanat Galerisi’nde sanatseverleri bekliyor. Daver Darende aslında bir diplomat. Emekli olana dek dünyanın pek çok ülkesinde çalışmış bir isim. Dışişlerindeki görevini yürütürken de resim sanatıyla ilgilenmeyi kendisine bir borç bilmiş. “Sanatsız olmaz, olamazdı. Çünkü, Türkiye Cumhuriyetimizin kurucusu Yüce Önder Mustafa Kemal’in başlattığı kültür devrimini gelecek kuşaklara aktarmak gerekli” diyor. Bu amaçla da, 19821985 yılları arasında, Varşova’da, ünlü ressamlarımızdan Nejad Melih Devrim’in atölyesinde resim dersleri almaya başlıyor. Bugüne değin yurtiçinde 29 kişisel sergi açan sanatçı, kitaplar da yazıyor. Kitaplarında da resimlerinde olduğu gibi A İstanbul’u anlatıyor. “Çok Renktir İstanbul” bunlardan bir tanesi. Kitap hakkında, gazetemiz yazarı Oktay Akbal da “Bu bir kitap değil, şiirdir” yorumunu yapıyor. buçuk metre boyutundaki tabloları. Bu boyutta 60 adet tablo yer alıyor sergide, ilk kez. Mavi ve kırmızı iç içe Sergideki her bir tabloda hâkim olarak kullanılan renkler ise mavi ve kırmızı. “Benim rengim mavi. Çünkü mavi bana rahatlığı, huzuru anlatıyor. Kırmızı rengi de yoğun olarak görebilmek mümkün tablolarda çünkü kırmızı ile mavinin uyumu başka. Tabii İstanbul’da sayısı her geçen gün azalan takaları, vapurlarda resmediliyor” diyor Darende. “Neden daha çok İstanbul’u resmediyorsunuz” diye soruyoruz Darende’ye; şu yanıtı veriyor: “Çünkü çok büyük bir özlem duyuyorum eski İstanbul’a. Yitirdiğimiz İstanbul’un değerlerini, kendi yaşadığım dönemdeki İstanbul’u resimlerime taşıyorum. Resimlerimde bile olsa eski İstanbul’a kavuşmanın sevincini ve mutluluğunu hissediyorum. Haydarpaşa Garı’nı gözlüyorum, boğazda çayımı yudumluyorum...” Darende’nin sergisi 12 Mart’a dek görülebilecek. Sanatçı yarın da yeni kitabı “Çok Renktir İstanbul”u imzalayacak. Figüratif resimler de var Darende, sanatta 29. yılını, Sandans Sanat Galerisi’nde açtığı “29 Yıl29 Sergi”siyle kutluyor. Sanatçının, İstanbul resimleri ağırlıklı sergisi, diğer sergilerinden farklı. Figüratif resimlerin de olduğu ser gide, İstanbul Boğazı’ndan izlenimlerin yanı sıra ile opera sahnesinden izlenimler de yer alıyor. İstanbul’un simgesi olan tramvaylar, bu sergide başka yerlerde de dolaşıyor. Sergide ressamın üç adet soyut tablosu da sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. Sanatçı resimlerinde kâh Dolmabahçe Sarayı’ndan boğazı gezdiriyor, kâh Bebek sahillerini ve Kandilli’deki gün batımını... Sergiyi diğerlerinden farklı kılan başka bir yönü de sanatçının bir, bir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle