Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 ANKARA AKKARA Talât HALMAN 19 Kasım 2010 Cuma 333 Ankaralı bu filmlerde kentini ve kendini görecek Acıklı Bir ‘Kurban’ urban Bayramınız, umarım, size ve ailenize yeni mutluluklar getirmiştir, sağlık ve esenlikle geçiyordur. Bayramdan bir hafta önce, ülkemizin Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Bardakoğlu, muhafazakâr dincilerin duymaktan hoşlanmadığı birkaç düşüncesi yüzünden “kurban” edildi. Dine rasyonel yaklaşımlar getirmesini affedemediler. Öfkeye yol açan konular arasında şunlar vardı: Madem kurbanlık hayvan Türkiyemizde yeterli sayıda olmadığından ithal gerekiyor, kurban kesmekten vazgeçmek daha hayırlı olur. Bazı İslamî konularda Diyanet’ten mütalaa ve yorum istenmesi laikliğe aykırıdır. Tesettür ve başörtüsü, dinimizin buyruğu değildir. Bu doğrultudaki sözler, “zülfüyâre” dokundu. Kendisi benim yakınım değildir. Hayatım boyunca bir kere gördüm. On dakikadan kısa süren bir görüşmemiz oldu, o kadar. Diyanet İşleri Başkanlığı’ndaki başarısı, özellikle vicdanî bağımsızlığı ve gıllıgışsız demeçleri dolayısıyla bu yazıyı yazmak ve görevde devam edemeyişine bir vatandaş olarak üzüldüğümü dile getirmek istedim. Başkanlığa atanan Mehmet Görmez’i hiç tanımıyorum. Umarım, o da selefi gibi değerlidir. Aynı açık yüreklilikle çalışmasını ve konuşmasını dilerim. Sayın Bardakoğlu’nun düşünce özgürlüğüne “kurban” gitmesinden üzüntü duyuyorum. Dinimizi, Kur’anı Kerim’in lafzını ve ruhunu en iyi bilen ve gerçek bir aydın olarak akıl yoluyla yorumlayan bir bilgindir. Doğru konuştuğu için Diyanet’ten ayrılmak zorunda kaldıysa bu dinimizin akılcılığına ve Cumhuriyetimizin demokratik özgürlüğüne reva görülmüş bir haksızlıktır. Haberlere bakılırsa Bardakoğlu kendisi bir süre önce ayrılmak istemiş. Bunu kendisi de teyid etti. Öyle benzer ki son zamanlarda onu üzdüler, bezdirdiler. Haysiyetli kişiler baskı altına alınınca bir zaman sabreder, sonra vekar içinde işten ayrılırlar. Sanırım, bazı radikal görüşleri mertçe dile getirdiği için, Sayın Bardakoğlu’na birkaç iktidar mensubu acı sözler söylemiş. Oysa Prof. Bardakoğlu’nun düşüncelerinin hepsi haklıydı, doğruydu, isabetliydi. Öyle olmasa bile, özgün yorum yapmak demokraside de, dinde de doğal bir haktır. Kurban kesmek konusundaki uyarısı tamamiyle memleket menfaati gereğidir. Kur’anı Kerim’de ifade edilmeyen bu çağdışı gelenekten vazgeçilmeli artık. Kurbanların bedeli, hayır derneklerine nakdî bağış olarak ödenmeli. Kurbanı, kutsal bir farz olan zekâta dönüştürmeliyiz. İktidar kendi tercihleri için Diyanet’ten din adına destek istemeyi bırakmalı. Tesettür, İslâmi bir buyruk değildir, Kuran’da yeri yoktur. Bir siyasal istismardır. Dini çağdaşlaştırmak, dine hizmet olacaktır. Bu uğurda aydınlık düşünceler ifade edenleri hırpalamayalım, cankulağıyla dinleyelim. K FilmTayfası’ndan üçyenikısafilm NKARA “Ankara’da kültürsanat faaliyetleri öldü” diyenlere karşı duruş sergilemek amacıyla bir araya geldi Film Tayfası ekibi. “Amatör bir başlangıçtan profesyonel bakışa ilerlemeyi ve sanata yeni eserler katabilmeyi” amaçlayan ekibin, Altındağ bölgesinde çektiği üç yeni kısa filmi, pazartesi günü Ankaralı sanatseverlerin beğenisine sunulacak. Yaşadığı kenti beyaz perdede görmek isteyenlerin davetli olduğu bu üç yeni kısa filmin ilk gösterimi Ankara Kent Park Prestige Sinemaları’nda yapılacak. Film Tayfası ekibinin pazartesi günü saat 19.00’da, galasını gerçekleştireceği ilk filmi “Gerçek Bir Bakış.” ÖZEV Vakfı ile birlikte, bilimsel danışmanlar eşliğinde çekilen film, engelli yurttaşların yaşamdaki sıkıntılarını konu ediniyor. Gösterime sunulacak ikinci filmse “Lağım.” Ekip bu filmin özellikle üzerinde duruyor. Çünkü onlar bu filmle, “son dönemde bir şeyler üretmek adına üzerlerinde hissettikleri baskıları ve toplumdaki yozlaşmayı” anlatmak istemiş. Filmin yönetmeni Zaim Güvenç, görüşlerini şöyle dile getiriyor: A SELDA GÜNEYSU var. Sanki ülkede gerçekleştirilen kültür ve sanat politikalarının önünün kesilmesi gibi bir durum söz konusu. Biz bu sonucu, bize verilen desteklerden çıkarıyoruz. Bir şeyler üretmek istiyoruz ancak üretimimize katkı sağlayacak sahalar bulamıyoruz. Üzerimizdeki baskıları konu edinen her bir insanda öyle güzel öyküler var ki... Onlarla bir araya geldiğinizde çok sinematografik öğelerle karşılaşabiliyorsunuz” diyor. Müzikler Demirkan’ın Ekibin galada yurttaşların beğenisine sunacakları bir diğer filmse, senaryosu Sevgi Uz ve Zaim Güvenç’e ait olan “Aşk Kafesi.” Filmde, “kültürel yozlaşmanın ikili ilişkilere de yansıması” konu ediliyor. Aşk adı altında yaşanan hesaplaşmalara dikkat çekiliyor; aşkın aslında her şeyden önce “özgürlük” anlamı taşıdığı vurgulanıyor. Filme müzisyen Demir Demirkan da katkı sundu. “Aşktan Öte” adlı şarkısını, film müziği olarak Film Tayfası ekibine verdi. Ekip, eğer uygun olursa, gala gecesi, “kardeş ekip” olarak tanımladıkları Sürahi Prodüksiyon’un 2 dakikalık “Cumhuriyet Bizim” adlı filmini de gösterime sunacak. Pazartesi günü saat 19.00’da, Ankara Kent Park Prestige Sinemaları’nda galası gerçekleştirilecek üç filmin oyuncu kadrosu ise şöyle: Elif Yıldız, Zaim Güvenç, Deniz Güvenç, Melih Efeçınar, Sevgi Uz, Gökçen Cavga, Onur Duru, Uğur Akay, Hasan Ballıktaş, Tuğba Ar, Figen Ar, Orhan Kılınç, Serpil Durukan, İlhan Aslan, Yusuf Gürbaş, Elif Daşcı, Burak Tokmak, Ahadcan Güvenç, Sinem Akçay, Anıl Dinçer, Merih Özel, Ela Altuğ, Uğur Bakır, Öykü Çatılı, Ali İşçi, Fırat Yeğen, Buse Üstündağ, Emine Çürük, Serap Odabaşı, Merve Taşoyan, Aykut Zöngür, Songül Sos, Nehriye Nehir, Coşkun Samut, Ayhan İpek ve Eray Erdoğan. film yapmak istedik. ‘Lağım’ böyle çıktı ortaya. Film, gazetelerin 3. sayfalarına konu olan ‘gölette boğulan çocukları’ anlatıyor.” ‘Altındağ’da tutuklu kaldık’ Güvenç, Altındağ bölgesini artık “sinema seti” gibi düşündüklerini ve bu nedenle “Altındağ’a tutuklu kaldıklarını” belirtiyor. “Altındağ’da yaşayan yurttaşlar genellikle sosyoekonomik durumları ile anılıyorlar. Belediyeden aldıkları yardımlarla... Oysa ‘Yozlaşma var’ “Son yıllarda, Türkiye’deki kültür politikalarına ilişkin müthiş bir yozlaşma