Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 270/4 Eylül 2009 ZihinselYetersizÇocuklarıYetiştirmeveKorumaVakfı’ndaBirGün ? Mebrur HATUNOĞLU Çalışmalar Mersin’e dek uzandı ZİÇEV’den bahsediyorum. Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı’ndan. 2007 yılının Şubat ayında, ZİÇEV’e bağlı okullardan birinde, Ankara’da, Faika Berat Pehlivan önderliğinde bir grup fotoğrafçı fotoğraf atölyesi kurarak, zihinsel engelli çocuklara fotoğraf dersleri vermeye başladılar. O günden beri bu çalışmalar İstanbul, İzmir ve Mersin’e kadar uzandı, zaman içinde bu şehirlerdeki pek çok fotoğrafçı atölyelere emek vermeye başladı, sergiler açıldı, fotoğraf sevdalısı çocuklarımızın sayısı her geçen gün artı. İşte bugün ben de o gönüllü fotoğrafçılar kervanına katıldım. Heyecanımdan dudaklarımın kuruduğunu, küçük dilimin yapıştığını hissettim. Bir sürü güzel ve gülen yüzlü çocukla karşılaştım. Bizi bekliyorlarmış. Ablaları, abileri ve anneleriyle fotoğraf çekmeyi... Renklerini seçmişler geçen hafta. Sarı, kırmızı, yeşil, pembe, mavi, kavuniçi, biri de mor seçmiş. Doğada, yaşamda renk aşamın yanından geçip gidiyoruz, yaşananlardan habersiz... Tam da yanlarındayız aslında. Bir dirsek mesafesinde. Bazen bakıyoruz ama görmüyoruz. Bazen de bananeciliğimiz tutuyor anlamsızca. Bazen bakmıyoruz yüzlerine, bakışlarımızı kaçırarak. Bazen de amansendeciliğin en renkli elbisesini giyerek üzerimize... Halbuki görebilsek mutlak gerekeni yaparız da... Yoldan karşıya geçmeye çalışan bir görme engelliyi nasıl elinden tutup karşıya geçiriyorsak, görebilsek eğer, aynı şeyleri yaparız bu çocuklarımız için de. Bugün heyecandan ellerim ayaklarım titreyerek Gölbaşı’na gittim. Hani biraz fotoğraftan anlıyorum ya. Bildiklerimi aktarıp paylaşayım diye. Ellerim ayaklarım titreyerek... Y mebrur@gmail.com çekecekler. Ellerinde vakıf gönüllülerinin bulup buluşturduğu dijital fotoğraf makinelediyle... “Abla ben bunu kullanmasını unuttum galiba” diyor birisi. Birisi, “pilim bitti” diyor. Birisi de benim fotoğrafımı çekiyor. Kendine ve bana göre en güzel kadrajla. Birisi de masaya yatmış, hiç kimseyle konuşmuyor. Yanına yanaşıyorum usulca. Belli ki küsmüş. Saçlarına dokunuyorum. Kafasını kaldırıyor ve masmavi iki göz. İşte diyorum içimden “fotoğraf çekilesi iki mavi göz.” ‘Fotoğraf makinem yok’ Neden sonra küsmesinin nedenini anlıyorum. “Fotoğraf makinem yok” diyor. Elimde yeni aldığım, bana göre en güzel makinemi uzatıyorum, almıyor. Kırılmış, kırmışız belli ki. Her gün yanından gelip geçerken bakmadığımız, görmediğimiz, bazen de görmemezlikten geldiğimiz çocuklarımıza alacağımız bir fotoğraf makinesi yerine yüzlerce liramızı anlamsız yerlere harcayarak kırmışız belki de. İçimdeki duyguların kırılma seslerine çocukların sesleri karışıyor. İçimdeki ne yaparım nasıl yaparım çığlıkları kulaklarımı çınlatıyor. Ve bahçeye atıyorum kendimi nefes almak için. Bahceye çıktım, hava Gölbaşı’nda buz kesiyor. ZİÇEV’in yeri tepede. Çocuklarla oyun parkında oynuyoruz biraz. Biraz da renk çekiyoruz. Haftaya buluşmak üzere ayrılıyorum yanlarından. Ne yapabiliriz? Ankara’ya dönüşte, beynimde yalnızca ne yapabilirim/yapabiliriz vardı. Birlikte yapabileceklerim sıralandı sonra tek tek. Fotoğraf makinesi bulunması, fotoğraf çekimlerinin öğretilmesi, sergiler, sunumlar ve arkasından gelecek gülümsemeler, kahkahalar, mutluluklar her şeye değecekti. Ve gerçekten de değdi. Onlarla fotoğraf çektiğimiz haftalar haftaları izledikten sonra, onların fotoğrafları ile Milli Kütüphane sergi salonunda açtığımız sergide çocukların mutluluğu her şeye değerdi. Gülümsemelerde, mutlulukta buluşmak dileğiyle. Sevgiyle kalın. (Zihin Ergo Sum Fotoğraf Atölyeleri ile ilgili detaylı bilgiye http://www.zihinergosum.org adresinden ulaşabilirsiniz.) Bu sayfa Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği (AFSAD) tarafından hazırlanmaktadır. 7