Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 270/4 Eylül 2009 SanatKurumu’nca‘ÖvgüyeDeğerErkekOyuncu’ödülünedeğer görülenMehmetNurkutİlhan,tepkisiniböyledilegetirdi: ürk edebiyatının önemli isimlerinden Oğuz Atay’ın, insan psikolojisinin derinliklerini irdeleyen kitabı “Korkuyu Beklerken”, geçen sezon Öteki Tiyatro tarafından, aynı adla sahneye uyarlanmıştı. Oyun, tüm dış etkenlere kendisini kapatıp, eve hapsolan, evinde korku içinde bekleyen bir adamın yaşadıklarını konu ediniyordu. Öteki Tiyatro her ne kadar geçen sezon ekonomik kriz nedeniyle, binasını devren kiralığa çıkardıysa da, Ankaralı izleyici, tiyatronun yönetimine telefon ederek, oyunu sahnede görmek istediğini dile getirmişti. Tiyatro Ankaralı izleyicilerin bu duyarlılığı karşısında perde kapatmaktan vazgeçmiş, politik türdeki oyunlarını sahnelemeye devam etmişti. Oğuz Atay’ın bu eseri, tiyatroya pek çok ödül kazandırdı. Oyunun başrol oyuncusu Fatih Al, Lions Tiyatro Ödülleri Jürisi tarafından “En İyi Erkek Oyuncu Ödülü”ne değer görülmüştü. Oyunda pek çok karakterde izleyicilerin karşısına çıkan Mehmet Nurkut İlhan da Sanat Kurumu tarafından bu yılverilen , “Övgüye Değer ErkekOyuncu” ödülününsahibi oldu. İlhan ödülünü gelecek aylarda düzenlenecek törenle alacak. Ayrıca oyun bu pazar günü yeniden başkentlilerin beğenisine sunulacak. Yeni sanat sezonunun başlamasına sayılı günler kala Mehmet Nurkut İlhan’la yeni sezondan beklentilerini konuştuk. İlhan yeni sezonda genç oyun yazarlarının desteklenmesi gerektiğini ve TV dizilerinin çağımızın en büyük hastalığı olduğunu belirtiyor: Sanat Kurumu, 1960’lı yıllardan bu yana Ankara’da faaliyet gösteren bir kurum. Yıllardır da tiyatro ve plastik sanatlar dalında ödüller veriyor... Bu yılki “Övgüye Değer Erkek Oyuncu” ödülüne, “Korkuyu Beklerken” adlı oyundaki rolünüzle siz değer görüldünüz... I Sanat Kurumu gerçekten, Ankara’da kültürsanat alanında faaliyet gösteren en önemli kurumlardan birisi. Bu kurum yıllardan bu yana sanat alanında, teşvik amacıyla iki dalda, tiyatro ve plastik sanatlar alanında, ödüller veriyor. Ben bu ödüllerin çok değerli olduğunu düşünüyorum. Çünkü siz de çok iyi biliyorsunuz ki, bugün sanat alanında verilen ödüllerin sayısı çok az. Hatta bazı ödüllerin, “danışıklı dövüşüklü” verildiği de belirtiliyor, ki bu yöndeki haberleri sizin gazetenizde de okumuştum. Bazı sanatçıların İstanbul’da, salt bu nedenle bazı kurumların ödüllerini iade ettiğini de biliyoruz. Sanat Kurumu ödüllerine ilişkin de bugünlerde şöyle bir eleştiri getiriliyor: Deniyor ki, “Bu ödüllere Ankara dışındaki tiyatroların oyunları aday gösterilmiyor.” Ancak bilinmesi gerekir ki, Sanat Kurumu ödüllerine bir oyunun aday gösterilmesi için o oyunun en az bir hafta Ankara’da sahnelenmesi gerekiyor. Çünkü ödüllerin değerlendirmesinin formatı bu. Ayrıca bu ödül bana mesleğim konusundaki sorumluluklarımı anımsatmıştır. Sanat konusundaki sorumluluklarınızdan söz etmişken, sizin de bildiğiniz gibi bugün uygulanan bir ‘TVdizileriçağımızın enbüyükhastalığı’ T ? Selda GÜNEYSU takım kültürsanat politikaları nedeniyle tüm yurttaki sanat yaşantısı kan kaybediyor. Anadolu’daki kültürsanat yaşamının yeniden canlanması konusunda özellikle genç oyunculara çok iş düştüğü söyleniyor. Ancak bugün genç oyuncuların çoğunun tiyatro sanatından koptukları, salt dizilere yöneldikleri gözlemleniyor... I Bakın, ben bu sanatın, tiyatronun okulunu okumadım. Yani “alaylı” denilen oyunculardanım. Okulunu okumadım ama tiyatro sanatındaki ustalardan çok şey öğrendim. Sahneye nasıl çıkılır, nasıl selam verilir, izleyicilere karşı bir oyuncunun sorumluluğu nelerdir, tüm bu ayrıntıları bana ustalarım anlattı. Tüm bunların yanında ben de kendimi geliştirmek adına sürekli okudum, okumaya da devam ediyorum. Bu anlamda genç arkadaşlarımın hem bizlerden çok daha şanslı hem de çok şanssız olduklarını düşünüyorum. Genç arkadaşlarım şanslılar, çünkü bu sanatın okulunda eğitim görüyorlar, sanatın inceliklerini öğreniyorlar. Ancak bir o kadar da şanssızlar çünkü ne yazık ki ustalarla aynı sahneyi paylaşamıyorlar. Türkiye’deki özel tiyatroların da durumları ortada. Bunun yanı sıra ben TV dizilerinin çağımızın en büyük hastalığı olduğunu düşünüyorum. Bugün ekranlarda boy gösteren pek çok dizide, bizlerin aile yaşantısından çok uzak yaşamlar konu ediniyor. ‘Hemen iş bulayım’mantığı yanlış Bir de son yıllarda özellikle, genç oyuncuların mezun olur olmaz hemen Devlet Tiyatroları’nda görev yapmak istediklerine tanık oluyoruz. Yani herhangi bir özel tiyatroda çalışma isteği olan yeni mezun oyuncuların sayısı hayli az. Oysa sanatta “hemen iş bulmalıyım” mantığından çok, “emek vermeliyim” mantığının geçerli olması gerekmiyor mu? I Elbette, sanatta emek çok önemlidir. Çünkü sanat diğer meslek türlerine benzemez. Sanat alanında ne kadar çok emek sarf ederseniz, o kadar büyür, olgunlaşır ve o kadar kalıcı olursunuz. Ancak biraz önce de sözünü etmiştik ya, yaşam standardı kişileri bir anlamda mücadeleden vazgeçiriyor. Devlet Tiyatroları’nın olanakları belli. Şehir tiyatrolarının ve özel tiyatroların durumları da ortada. Hal böyle olunca bir kişi mezun olur olmaz, “Devlet Tiyatroları’na kapağı atayım, rahat ederim” diye düşünüyor. Şimdi yeni mezun bir oyuncu, özel tiyatroların herhangi birinde sanatını yapmaya çalışsa, gelecek sezon o tiyatroya ne olacağını bilemez. Özel tiyatrolarda sahnelenen bir oyunun gelecek sezon ne olacağı hiçbir zaman belli olmaz çünkü. Şehir tiyatrolarında da bazen siyasi ideolojiler ön plana çıkabilir. Oysa Devlet Tiyatroları’nda istihdam edilen oyuncuların böyle sorunları yok. Bir ay sonra tiyatrolar yeni sezona “merhaba” diyecek. Sizin yeni sanat sezonundan beklentileriniz nelerdir? I Bu yıl Devlet Tiyatroları perdelerini 60 yeni yerli oyunla açacak. Bunun için de çalışmalar yapıyorlar. Ben bu projede Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Lemi Bilgin’i tebrik etmek istiyorum. Çünkü kendi kültürümüzü sahneye taşımak çok hoş. Lakin bir noktayı da eleştiriyorum. Özellikle Devlet Tiyatroları’nda yeni yazarların, gençlerin, yazdığı oyunlara da yer verilmesi gerekir. Sürekli aynı yazarların yazdığı oyunları sahlemek olmaz. Bunun yanı sıra özel tiyatrolar da iyi yapımları Ankaralıların beğenisine sunmaya hazırlanıyor. Öteki Tiyatro’da biz “Hamlet”i çalışıyoruz bugünlerde. “Korkuyu Beklerken” adlı oyunumuz da yeniden Ankaralı izleyicilerin beğenisine sunulacak. Bu pazar günü oyunumuz yeniden sahnelecek. 16