Katalog

Cumhuriyet Ankara 261/3 Temmuz 2009 ADT oyuncusu Tolga Çiftçi, bölge tiyatrolarında sahnelenen oyunların kimse tarafından bilinmediğini düşünüyor ‘Ağzınızla kuş tutsanız, tanınmıyorsunuz’ NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Devlet Tiyatrosu (ADT) oyuncularından Tolga Çiftçi, geçen sezon iki farklı oyunla “Köşebaşı” ve “Şahane Düğün”le çıktı izleyicilerin karşısına. Her iki oyun izleyiciler tarafından çok beğenildi. Ancak Tolga Çiftçi, izleyiciler tarafından çok beğenilse de “Şahane Düğün” tarzındaki oyunlardan çok hoşlanmadığını belirtiyor, eleştiriyor. Çünkü Çiftçi’ye göre sahneye taşınan oyunların, komedi bile olsa, bir sözü olmalı. “Şahane Düğün”se salt komediden ibaret. Önceki yıllarda, Sıvas DT’de görev yapan Çiftçi, bugün bölge tiyatrolarında sahnelenen oyunların hiç kimse tarafından bilinmediğini de vurguluyor. “Siz eğer Ankara’da değilseniz, diğer yerlerde ağzınızla kuş tutsanız dahi tanınmıyorsunuz. Kimse sizin yaptığınız işten haberdar değil. Televizyonlar sizden bahsetmiyor, eleştirmenler sizin oyununuzu izlemiyor” diyor. Tolga Çiftçi ile bölge tiyatrolarında yaşanan sıkıntıları ve rol aldığı oyunları konuştuk: Bize biraz kendinizden söz eder misiniz? I 1971 yılında Ankara’da doğdum. Üniversiteden mezun oluncaya dek de Ankara’da yaşadım. Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi(MSF), Tiyatro Bölümü mezunuyum. Tiyatro sanatını yapmak isteyenler için çok avantajlı bir okuldu burası. Şüphesiz bizim ülkemizde de çok önemli tiyatro ustaları var lakin bizler bu okulda yurtdışından gelen çok değerli tiyatroculardan dersler alma A olanağına sahiptik. Sözgelimi bir hocamız Polonya’da devlet sanatçısıydı. Bazı Avrupa ülkelerindeki tiyatro anlayışlarından söz etti bize. Örneğin tiyatro sanatının duygusallığının yanında matematiksel yanı olduğunu da anlattı. Tiyatrodaki zamanı “esas durum” olarak kabul ederdi. Yani bir hareketi, sana verilen süre içinde, bu beş dakika da olabilir, saniyeler de, yaptın yaptın, yapamazsan başka şans tanımazdı. Şimdi bakıyorum da bizim tiyatro anlayışımızda zamanlama çok önem kazanmaya başladı. İyi bir eğitim aldığımı düşünüyorum. Eğitimin hemen ardından da profesyonel anlamda oyunculuk yapmaya başladım. ‘Tiyatrodan ürküyordum’ I Okuldan mezun olduktan sonra, tabii hemen ödenekli bir tiyatroda çalışma şansınız olmuyor, iki yıl kadar Ankara’daki tiyatrolarda sahnelenen oyunlarda görev aldım. Bu süreç benim tiyatro yaşamımdaki önemli dönüm noktalarından birisidir. Çünkü bu oyunlarda önemli roller üstlendim. Çok değerli ustalarla aynı sahneyi paylaştım. Örneğin, Erhan Gökgücü’nün sahneye taşıdığı “Giordano Bruno” adlı oyunun ilk sahnelenişinde oynadım. Levent Ülgen’in rol aldığı ilk oyunda... Biliyorsunuz şimdi aynı oyun yeniden Erhan Gökgücü’nün rejisiyle izleyici ile buluşuyor. Ayrıca aynı yıllarda, Bozkurt Kuruç’un sahneye taşıdığı “4. Murat” adlı oyunda, “Köse DT’ye girmeden önce çeşitli tiyatrolarda da görev yaptınız... Bugün DT’nin bölge tiyatrolarında çeşitli sıkıntılar yaşanıyor. En önemli sıkıntılardan biri de oyuncu yetersizliği. Siz ne düşünüyorsunuz? I Sıvas DT’de 8 yıl görev yaptım. Bu süre içinde 40 yakın oyunda rol aldım. Sanıyorum bu durum emsalsizdir. Kimse 8 yılda bu kadar oyunda görev almamıştır diye düşünüyorum. Sonra okuldan bu yana yönetmenlik hevesim vardı, bu heves doğrultusunda çeşitli oyunların yönetmenliğini üstlendim. Slawomir Mrozek’in “Sığıntılar” adlı oyununu sahneye taşıdım. Yine Fikret Ergin’in yazdığı ve Türkiye’de ilk kez sahnelenen “Kısır” adlı oyunun yönetmenliğini üstendim. O yıllarda ayrıca Bilgesu Erenus’un yazdığı “Dokumacılar” adlı oyunun yönetmenliğini ‘40’a yakın oyunda rol aldım’ yaptım Bulancak Sanat Tiyatrosu’nda. Bu dönemler benim korkularımı yendiğim dönemlerdi. Sonra Ankara DT’ye geldim. Geldiğimde gördüm ki, siz eğer Ankara’da değilseniz, diğer yerlerde ağzınızla kuş tutsanız dahi tanınmıyorsunuz. Kimse sizin yaptığınız işten haberdar değil. Televizyonlar sizden bahsetmiyor, eleştirmenler sizin oyununuzu izlemiyor. Çok önemli tiyatro ödülleri dağıtılıyor ama sizin adınız geçmiyor. Tanınmıyorsunuz. Ödüllerin çoğu Ankara ve İstanbul’a gidiyor. Böyle bir sıkıntı var bölgelerde aslında. Sıvas DT’de sezon içinde 6 oyunda görev alıyordum. Çünkü yaklaşık 200 bin nüfuslu bir şehir ve sezon içinde çok kısa sürede herkes sahnelenen oyunu izliyor. Böyle olunca yeni oyun sahneleme ihtiyacı doğuyor. Ankaralı sizi “Şahane Düğün” adlı oyundan tanıyor. Oyun Ankaralı izleyiciler tarafından çok beğenildi ve üç sezondur devam ediyor... Sıvas DT’den Ankara’ya tayin olduğum ilk yıl, Ayşe Emel Mesci’nin yönettiği “Antigone” adlı oyunda rol aldım. Sonra çok değerli isimlerle birlikte “El Ele” adlı oyunda oynadım. Üç sezondur “Şahane Düğün” adlı oyunda rol alıyorum. “Şahane Düğün” Ankaralılar tarafından çok beğenildi ancak “Şahane Düğün” tarz olarak benim çok sevmediğim bir oyundur. Çünkü sadece komedi. Mehmet”i oynadım. Cemil Özbayer de 4. Murat’ı canlandırıyordu. İki yılın sonunda da ben ve benim gibi birkaç arkadaşım, İzmit Şehir Tiyatroları’nın açılacağı haberini aldık. Sınava girdik, kazandık ve İzmit’e gittik. İzmit Şehir Tiyatroları’nın ilk oyunu “Hamlet”tir. Ben bu oyunda da görev aldım. Ancak daha sonra, tiyatronun yönetiminde antidemokratik uygulamaların olduğunu görünce, ki o zamanlar tiyatronun Genel Sanat Yönetmeni Işıl Kasapoğlu idi, tiyatrodan ayrıldım. Yönetime de durumlardan duyduğum rahatsızlığı dile getirdim. Ankara’ya döndüm ve DT’nin açmış olduğu sınavlara girdim, Sıvas DT’de göreve başladım. Mezun olduktan sonra tiyatrodan ürküyordum. Çünkü tiyatro sahnesinde bir oyuncu olarak söyleyeceğiniz sözler vardır. Siz o sözleri söylemek için oradasınızdır. Her gün aynı şeyi söylersiniz. Ancak söylemek istemediğiniz bir şeyi söylerseniz sahneden, o zaman söylemeniz gereken sözler anlam yitimine uğrayabilir. Bir cinayet işlemiş olabilirsiniz bu tür durumlarda. Bu çok büyük bir sorumluluktur ayrıca. Ancak bu işe başlamıştım ve geri dönüşüm yoktu. 16