23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Ankara 255/22 Mayıs 2009 ANKARA ANKARA Talât HALMAN AKKARA Ağlayarak Ağıt Sayın Saylan, Size milletçe hayrandık, şimdi milletçe ağlıyoruz, yas tutuyoruz. Birtakım soysuzlar size dil uzatarak, zahmet ve üzüntü vererek affedilmez bir kötülük yaptılar. Milletçe özür dilemeliyiz bu yüzden. Size benzer olağanüstü, dört başı mamur insan pek az yetişir, ama toplumumuz için alkışlanacak bir erdem, size lâyık olmak için ve hiç değilse size bazı bakımlardan benzemek uğrunda çaba verecek değerler yetiştirmektir. Öteki dünyaya bir aydınlık götürüyorsunuz. Dileriz, o dünya size lâyık olsun. F İşsizlik Faciası turmak yoluna gidilmelidir. Türkiye’nin uluslararası üne sahip iktisat profesörleri ve uzmanları vardır. Onların iktisattan sorumlu bakanlarla, TOBB ve TÜSİAD’ın ve belli başlı işçi kuruluşlarının önde gelen elemanlarıyla birlikte geliştirecekleri bir istihdam programı, işsizliğin aşırı artmasını engelleyebilir. Siyasal yaşamımızda kavgadidişme vakitleri ve enerjileri tüketiyor. Oysa, ülkemizin bugün de yaman sorunları var. Artık politikacıların ve devlet adamlarımızın bu boğuşmaları bırakıp, gerekirse moratoryum ilan edip kendilerine halk uğruna, çözüm yaratmak için, insanlarımızı güvene ve refaha kavuşturmak amacıyla çalışmaya adamaları gerekmektedir. Bugün, on binlercesi yükseköğrenimli, yüzbinlerce gencimiz işsiz... Daha kim bilir kaç yıl işsiz kalacaklar? Tek bir örnek yeter belki de: Ziraat fakültelerimiz bugüne kadar yaklaşık 75 bin mezun verdi. Bunların 50 bin kadarı hayatta olsa gerek. Gel gör ki, şu anda, 35 bin ziraat mühendisimiz işsiz. İnanır mısınız, bir “İşsiz Ziraat Mühendisleri Derneği” bile var birkaç yıldır. Üstelik, tarım ve orman mühendislerimizin neredeyse yüzde 40’ı, mesleklerinden apayrı sahalarda çalışıyor. Kaç türlü insan israfıdır Türkiyemizin bu yaşadığı? Yaman işsizlik... Gençlere göz göre göre kıyılması... Ailelerin yoksulluğa mahkum edilmesi... Ümitsizliğin ötesinde umarsızlığın pençesine bırakılan insanlarımız. On yılda 10 milyon genç işsiz yaratacağız her yaştan. Cumhuriyetimizin 100. yılına işsizler ordusuyla girmemiz muhtemel görünüyor. Halkımız sabırlı ve tevekküllüdür. Aileler, mahalleler, komşular ve arkadaşlar sayesinde mükemmel bir dayanışma sistemimiz var. Başka ülkelerde bunca işsizlik, yoksulluk, geçim sıkıntısı olsa, yaman sosyal patlamalar, başkaldırmalar, hırsızlık ve yağmalamalar olabilir. Bizim sabrımız ve dayanışma ruhumuz mucizevîdir. Bu halkı işsizlikten kurtarmak, asil bir görevdir. elâket tellallığı, sapkın bir davranıştır elbette. Entelektüel dürüstlüğe yakışmaz. Hele insanları karamsarlığa ve moral bozukluğuna sürüklemek amacını güden bir yöntem gibi kullanılıyorsa zararlıdır. Sakınmak gerekir ondan. Ama, felâketleri görmezlikten gelmek de, aynı derecede sakıncalı bir gaflet... Şunu açık seçik söylemek zorundayız ki nice ülkeyi sarsan ve daha derin bunalımlarla tehdit eden iktisadi zorluklar bizi teğet geçmiş gibi görülebilir ama, işsizlik facia derecesine yaklaşıyor. Başta en ileri ve en zengin ülkelerden biri diye bellediğimiz ABD olmak üzere, irili ufaklı ekonomiler, deprem geçirirken hemen her gün, işten çıkarma eylemlerine başvurmaktadır. Son günlerin haberleri ürkütücü: TC’de işsizlik oranı, yüzde 16.1 (bu bir rekor). Bu orantı, Eylül 2008’in iki katı. Genç nüfusumuzun yüzde 28.6’sı işsiz (Her 100 gencin 28’i işte değil). Güvenilir istatistik tutulan 57 ülke arasında işsizlik bakımından en kötü durumdaki üçüncü ülkeyiz. 6 milyon 300 bine yakın insanımız işsiz. İşsizlerin sayısı geçtiğimiz bir yılda 1 milyon 125 bin arttı, geçen ay 151 bin. Herhangi bir alanda dünya rekorumuz azdır. Öyle benzer ki bu gidişle dünya işsizlik rekorunu kıracağız. Çalışmaya hazır oldukları Ceza İçin Tutuklama! halde, artık iş aramayan 2 buçuk milyon kişi de hesaba alınırsa işsizlik oranımız yüzde 24. Rakamlar kesin olarak gösteriyor ki işsizlik sorunumuz kaygıların ötesine ulaşmış, basit bir sıkıntının sınırlarını aşmıştır. Üzülmenin yanı sıra ürkmekte haklıyız. Bu gidiş tehlikelidir. 2009 boyunca işsizler ordumuzun büyüyeceğine şüphe yoktur. Ekonomimiz bu yıl belki yüzde beş küçülecek; tek büyüyen, işsizlik ve bunalım olacak. Hükümetin sorunları azımsamaktan, dahası inkâr etmekten vazgeçerek iş yaratmak uğrunda canla başla ve rasyonel yöntemlerle hareketlenmesi zorunlu oldu artık. İktidarın birinci önceliği istihdam arayışı olmalıdır. İktisatçılardan, işadamları ile sanayicilerden ve sendika yetkililerinden bir acil çözüm kurulu oluş B azı ülkelerde haksız tutuklamayı zorlaştıran kurallar ve müeyyideler vardır. Yalan yanlış tevkif edilen, acı çeken, zarara uğrayan kişi, tazminat davası açabilir. Delil yokluğu, kötü niyetli işlem, yasalara ve ahlâka aykırı hareket olduğunu ispat eden kişi, tazminat alır böyle vakalarda. Bizde ve adalet sistemi bizimki kadar pürüzler ve boşluklar bulunan birçok ülkede, peşin ceza için, öç için, gözdağı vermek için pek çok tutuklama yapılmaktadır. Kanunlara değil, adalete aykırı olan bu tutuklamalar, elbette ahlâka da ters düşmektedir. İnsan haklarından bazılarının göz göre göre ihlâlidir. Haksız tutuklamalar yüzünden işini ve sağlığını yitiren, ailesi (özellikle küçük çocukları) psikolojik zarar gören, ömrünün nice yıllarını perişan geçiren tutukluluk kurbanlarının sayısı az mıdır? Bu yüzden sıhhati bozulanlar? Tutukluluk sırasında ölenler? Çoluğu çocuğu mahrumiyete mahkum edilenler? Tutuklanıp uzun süre serbest kalamayanlar, beraat etseler de bazen aklanamıyorlar. Onlara öyle bir leke sürülüyor ki karalar sürüp gidebiliyor. Ülkemizde insan hakları, gerek ideal gerek uygulama olarak, sevinilecek ileri adımlar atmıştır. Ama devam eden ihlâller arasında başta gelenlerden biri, yanlış tutuklamalardır. Çok fazla insanımız, bazı yetkililerin peşin hükümlerine, hınç ve öç alma isteklerine, serbest bırakılması gerçekleşecek olanların bir şekilde cezalandırılmasını sağlamak gibi kötü işlemlerine kurban gitmektedir. Adaletten kaçmayı düşünmeyecek olan saygın kişiler bile, olur olmaz zamanlarda yapılan baskınlarla, çirkin aramalarla, bazen tartaklanarak alınıp tutuklanıyor. Gereğinden uzun süre tutukluluk, delilsizlik, iddianamesizlik gibi hukuka aykırı işlem ve hareketler, adalete aykırıdır. Amaç, bazı kimseleri sindirmek, korkutmak, ezmek midir acaba? Özgürlüğü ortadan kaldırmaya gücü yetmeyecek kişiler, öç fiillerine mi başvuruyorlar? Böyle intikamlar sürüp gittikçe demokrasimizle iftihar edemeyeceğiz. Tutuklamalara ilişkin yasa ve uygulamaları düzeltmek, boynumuzun borcudur. 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle