Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 250/17 Nisan 2009 Yazar Dr. Alper Akçam,‘Cumartesi Söyleşileri’ne katıldı... ‘AnadoluRönesansıEsasDuruşta!’ A NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhuriyet Kültür Merkezi’ne (CKM) konuk olan Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Ankara Şube Başkanı ve yazar Dr. Alper Akçam, Köy Enstitüleri ile toplumda yaşanan değişimi anlattı. “Anadolu Rönesansı Esas Duruşta!” başlıklı bir sunum gerçekleştiren Akçam, söyleşisinin ayrıca son kitabının adı olduğunu söyledi. Halkevleri ve Köy Ensitüleriyle ilgili değerlendirmeler yapan Akçam, son kitabını yazarken, bir televizyon programında yapılan bir konuşmadan etkilendiğini kaydetti. Akçam, “Televizyonda yayınlanan bir programda yılbaşı konusu geçiyordu. O programın konuklarından biri ‘Noel bize ait bir kültür değildir’ deyince, ben de şu an gerçekleştirdiğimiz söyleşimizin de konusu olan ‘Anadolu Rönesansı Esas Duruşta!’ adını verdiğim kitabımı yazmaya karar verdim. Ardından yaptığım araştırmalarda, bazı yazarlarımızın, Anadolu’da edindiği bilgiler ışığında yılbaşı kültürünü önce Anadolu insanının kullandığını bildirdiklerini de söylemekte yarar var. Yani burada kültürel bir yanılsama söz konusu. Aslında çok ilginç bir durumdur bu. Günümüzde de benzer durumlar söz konusu. İletişim çağında yaşıyoruz ve kültür gerçekten çok önemli bir yere sahip. Artık insanlar ekmek ve haklar için kavga etmiyor. Türkiye’deki karmaşa içerisinde bunu görebilmek olanaklı” dedi. Son dönemlerde insanların farklı şeyler için mücadele ettiğini söyleyen Akçam, bu noktadan hareketle kültürün daha da önemli bir yere geldiğini kaydetti. Anadolu Rönesansı Esas Duruşta adlı kitabını yazarken, birçok şeyden etkilendiğini dile getiren Akçam, şöyle devam etti: “Toplumda bizler, aydın olarak ne ka dar direnmeye çalışırsak çalışalım, kavram kargaşasını yaşıyoruz. Belli bir zamandan sonra karıştırmaya başlıyoruz. Bugünkü büyük katilamların, insanlık dışı olayların sorumluları, yeri geliyor kahraman gibi karşımıza çıkıyor. Böyle bir ortam olunca ben de geçmişe gidip bir şeylerin araştırılması gerektiğini düşündüm. Görev bildim. Ardında da zaten Anadolu Rönesansı Esas Duruşta adlı kitabı yazmak için gereken girişimlerde bulundum.” ‘Yanlışsaptamalar yapılıyor’ SÖZ konusu kitabı yazarken, The Economist dergisinin, temmuz 2007 tarihinde Türkiye’de yapılan genel seçimlerde, Türk halkına “Ya demokrasi, ya laiklik” iletisi vurguladığını anımsatan Akçam, “Demokrasi ve laiklik bir doğu toplumu için bir arada olamayacak gibi yansıtılıyor” dedi. Gazeteci yazar Engin Ardıç’ın da “Köy Enstitüleri faşist bir müessesedir” dediğini kaydeden Akçam, “Yanı sıra ‘Halkevleri de faşisttir’ dedi. Toplumun belli bir kesimi tarafından böyle saptamalar yapılıyor” diye konuştu. Akçam ayrıca kitabının tarih araştırması durumuna geldiğini, yazım dilinin yalın ve başucu kitabı olmaya değer olduğunu da belirtti. BABASI yazar Dursun Akçam’ın köy öğretmenliği yaptığı yıllarda, yaşadığı anılarını da paylaşan Akçam, köy halkının kendilerini davet ettiği akşam yemeklerinin ayrı bir öneme sahip olduğunu ifade etti. Davetler sayesinde yöresel yemekleri tattıklarını, babasının ise köylülerin merak ettiği konuları açıklık getirdiğini söyleyen Akçam, köy halkının öğrenme isteğinin çok fazla olduğunu belirtti. Akçam, “Köylüler babama, ‘Yıldızlar nasıl oluşmuş? Ay neden gece görünür?’ gibi doğayla ilgili bütün soruları sorarlardı. Babam köylülerim gözünde bir sembol, aydınlatıcı bir insandı. Böyle olunca da ben bir yandan toplumdaki değişimi gözlerken bir yandan da öğretmen olan ba ‘Değişimi gözlüyorum’ bamı izlerdim. Örneğin bir keresinde anne ve babamla birlikte hastaneye giderken ilk kez Köy Enstitülerini gördüm. O zamanlar annem ile babamın Köy Enstitüleri ilgili hüzünlü sözler sarf etmişlerdi. Bu sözler beni etkilerken, çocuk belleğimde de önemli bir yere sahip olmuştur. Ardından babamın yaşamının yitirmesiyle, Ardahan’a bir kültürevi yaptırmaya karar verdik. Sonrasında da bizim köy okuluna gittim. Ama köylülerin öğretmenlerden memnun olmadıklarını öğrendim. Öyle olunca bölünmüş ve parçalanmış bir toplum oluştu gözümün önünde. İşte bu anlattığım kısa olay da kitabı yazmama neden oldu” diye konuştu. ANKARA ANKARA Talât HALMAN AKKARA Yazarımız Talât Halman, yurtiçi ve yurtdışı programları nedeniyle yazılarına bir süre ara vermiştir. 19