28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ANKARA’DA CAZ ? Güneş BAYRAK Cumhuriyet Ankara 247/27 Mart 2009 Ankara’nın yeni Sibel Köse’si Ankara Caz Derneği 5 Nisan’da ODTÜ’de bizi çok güzel bir konser bekliyor olacak. Aslında bu güzel sesi mutlaka bir yerlerde bir şekilde dinlemişsinizdir. Türkiye’de önemli projelere imza atmış olan bu ses Ayça Dönmez. 25 Nisan’da ODTÜ’de Ayça Dönmez Caz Konseri adıyla grubuyla beraber bir konser verecek, kaçırmamanızı tavsiye ediyorum ve Ayça Dönmez’i nerede dinlemiş olabileceğinizi bulabilmeniz için kısa bir röportaj yaptım. Bu isteğimi kırmadığı için bir kez daha teşekkür ederim Ayça’ya. Öncelikle kısaca müzik geçmişinden bahseder misin? ¦ Müzikle resmen tanışmam 11 yaşında, eski TRT Çocuk Korosu şefi Taner Solukçu sayesinde oldu. Ortaokul yıllarında kendisinin yönettiği koroya katılıp ilk solo perfomanslarımı resmi törenlerde protokol karşısında gösterme şansım oldu. Lisede okurken 1997 yılında Milliyet Liselerarası Müzik Yarışması’na katıldım ve en iyi solist dalında Türkiye birinciliğini kazandım. Bu yarışma ve Taner Solukçu ile tanışmış olmam benim için müziğin hayatıma girmesinde çok önemli olaylardır. Lise mezuniyetinden sonra Türkiye’de ilk rock opera müzikalini sahneye koyan Young Pals grubunda solist olarak söylemeye başladım. Üniversite yıllarında daha da ivme kazandı müzikle ilgili çalışmalarım. 2000 Eurovision Türkiye Elemeleri’nde 10 finalistten biri olarak “Bak Rüzgârlara” adlı parçayı seslendirdim. Aynı yıl 2 British Council tarafından beşincisi düzenlenen “Beatles Singing” yarışmasında birincilik ödülünü kazandım. 2001 yılında Ahter Destan şefliğindeki acapella koro Ankapella bünyesinde koro üyesi olarak çalışmaya başladım. Bu koro ile yurtiçi ve yurtdışında konserler verdim ve uluslararası yarışmalara katıldım. 2002 Eurovision Türkiye Elemeleri’nde 5 finalistten biri olarak “Sarıl Bana” adlı parçayı seslendirdim. Halen akademik kariyerimin yanında müzik adına çeşitli projelerde yer almaya devam ediyorum. 2000 ve 2002 yıllarında Eurovision’a katıldın, bu süreçler nasıl oluştu? ¦ Bahsettiğim Young Pals grubuyla 1998 yılında İstanbul’da kalabalık bir ekiple konser verdik. Bu konser için senfonik düzenlemeler için ve orkestrayı yönetmek üzere Can Atilla gruba dahil oldu. Bu konser sayesinde tanışmamızın ardından beraber çalışmalar yapmaya başladık ve bana 2000 yılında Eurovision için bestelediği “Bak Rüzgârlara” adlı parçayı seslendirme fikriyle geldi. Parça ilk ona kaldı ve 2000 Eurovision Türkiye Elemeleri’nde finalist olarak bu parçayı seslendirdim. Bunu takiben 2002 yılında “Sarıl Bana” adlı başka bir parçayla yine katıldım yarışmaya. Bu parçayla da 2002 Eurovision Türkiye Elemeleri’nde 5 finalistten biri olarak yer aldım. Bu Eurovision macerası bana iki kez Eurovision Türkiye ulusal juri üyeliği yapma şansını da verdi. ODTÜ’de, İstatistik Bölümü’nde araştırma görevlisi olduğunu biliyorum, burdan senin gibi hem başka alanda çalışıp hem caz müziği ile kendilerini geliştirmek isteyen cazseverlere tavsiyen nedir? Nasıl bir yol izlemeliler? Gidebilecekleri bir kurs var mı ya da düzenli devam eden çalışmalar? ¦ Tavsiyem, hangi müzik dalıyla ilgilenirlerse ilgilensinler, bol bol ve tarz ayrımı yapmadan müzik dinlemeleridir. Caz müziği bünyesinde doğaçlamayı temel olarak barındıran bir müzik türü olması nedeniyle hiç bitmeyen bir kombinasyon imkânı tanıyor. Ancak bu kombinasyonlar sadece birikim yapıp dağarcığınızı zengin tuttuğunuz sürece taklitten uzak ve kalıcı olabilir. Müzisyen arkadaşlara diğer bir tavsiyem mümkün oldukça performans şansını değerlendirmeleri. Bu pratik ve teori arasında bir bağ kurulması ve o AFSAD’DAN KARELER 10 Fotoğraf: İlknur KILINÇ bağın güçlenmesi adına çok önemli. Her fırsatı değerlendirmek, farklı ekollerden müzisyenlerle çalışmak ve bol bol sahnede bulunmak zaten her müzisyenin kendini geliştirmesi anlamında çok önemli. Benim de almış olduğum ciddi bir kurs yok aslında, ancak Yıldız İbrahimova’nın ODTÜ öğrencilerine verdiği “Performing Jazz” adlı dersin bu müziğe vokal olarak dahil olma yolunda önemli katkısı var benim için. Böyle bir sanatçıyla tanışma şansını bulmak bile çok hoş zaten. Bunun dışında kısa bir süre Sibel Köse ile de çalışma şansım oldu. Özellikle vokal olan arkadaşlara bu isimlerin zaman zaman açmakta olduğu atölye çalışmalarına katılmayı tavsiye edebilirim, ancak takip etmeleri şart. Can Atilla ile gerçekten çok güzel çalışmaların var, bu projeler nasıl gelişti? Can Atilla ile tanışman nasıl oldu? ¦ 1998 yılından bu yana tanıdığım ve çalıştığım Can Atilla’yla birçok çalışmam oldu, Eurovision bunun yalnızca bir kısmı. Can Atilla’nın da albümlerinde yer alan parçalar da bu geçmişin bir devamı. İlk önce 2005 yılında Sony’den çıkan “Cariyeler ve Geceler” adlı albümünün çıkış parçası “Cariyeler ve Geceler”i seslendirdim. Bu albümü takiben Can Atilla’nın 2006 ve 2007 yıllarında çıkan albümleri “1453 Sultanlar Aşkına” ve “Aşkı Hürrem”den çıkış parçaları “Sultanlar Aşkına” ve “Aşkı Hürrem”i seslendirdim. Başarılı animasyon klipleri sayesinde bu parçalar birçok dinleyiciye ulaştı. 25 Nisan’daki konser hakkında neler söylemek istersin? Nasıl bir konser olacak? ¦ Konser “Ayça Dönmez Caz Konseri” olarak geçiyor ama sonuçta bu bir ekip işi ve benimle o gün sahneyi paylaşacak müzisyen arkadaşlarımı öncelikle buradan duyurmak isterim. O akşam piyano ve klavyede Tolga Demirtaş, bas gitarda Cem Malak, trombonda Ekin Eti ve davulda Canberk Hacıbeyoğlu bana eşlik edecek. Konserin ağırlıklı konsepti caz evet ama benim bir yanım “cazımtrak” demek istiyor bu konser için aslında. Bunun nedenini konsere gelecekler için bir sürpriz olarak saklamakta yarar var galiba.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle