Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 283/4 Aralık 2009 Türkiye’yi iki film temsil edecek “15. Gezici Festival”in bu yılki konusunu “Karşılık” oluşturuyor. Klasiklerin yanı sıra muhalif duruşlarıyla dikkat çeken yakın tarihli filmlerin yer aldığı bu bölümde, kapitalizme, savaşa, burjuvaziye, işkenceye, militarizme, cinsiyetçiliğe, sömürüye ve otoriteye “karşı filmler” gösterilecek. Aktivist ve sinemacı ikili Mike Bonanno ile Andy Bichlbaum’un yönetip oynadıkları 2005 tarihli filmleri “Evet Efendim/The Yes Men”, kapitalizme karşı duran bir belgesel. Eylemleriyle kurumsal kapitalizme saldıran örgütün itirazlarını anlatan bu belgesel, gösterildiğinde çok ilgi gördü ve dört yıl sonra ‘Muhalif’ filmler gösterilecek Yarışmada Türkiye’yi iki film temsil ediyor. Orhan Eskiköy ve Özgür doğan’ın kurmaca belgesel filmi“İki dil Bir Bavul” , üniversiteden yeni mezun olmuş ve uzak bir Kürt köyüne atanmış Türk öğretmen Emre aydın’ın bir yılını, okula yeni başlayan ve Türkçe bilmeyen çocuklarla yaşadıklarını anlatıyor. Gösterildiği her festivalden ödülle dönen film, bu yılın en çok konuşulan ve tartışılan filmlerinden. Bu sene antalya Film Festivali’nde, Büyük Ödül’ü reha Erdem’in “Kosmos”filmiyle paylaşan“Bornova Bornova”ise bir ekip oyunculuğuna sahip. aynı mahalleden karakterlerin hayallerinin, fantezilerinin ve korkularının ürünü olan olayları anlatan film, İnanTemelkuran’ın ikinci kurmaca uzun metrajlı filmi. İKİ DİL BİR DAVUL devam filmi geldi. Berlin Film Festivali’nde, Panorama Belgesel bölümünde “İzleyici Ödülü”nü alan “Yes Men Dünyayı Kurtarıyor/The Yes Men Fix the World” adlı film, karşı duruşu temsil ediyor. JeanPierre Melville’in 1946 tarihli klasiği “Denizin Sessizliği/Le Silence de La Mer”, İkinci Dünya Savaşı sırasında, Alman subayının yeğeniyle yaşayan yaşlı bir Fransız’ın evinde konaklamasını ve burada geçmişini, değerlerini sorgulamasını anlatıyor. “Hareketin az çok uzaklaştırıldığı, tamamen görüntü ve seslerden oluşan bir dili yakalamaya çalıştım” diyen Melville’in filmi, Bresson’u ve Fransa’yı etkilemişti. Luis Buñuel’in yönettiği “Burjuvazinin Gizli Çekiciliği/The Discreet Charm of the Bourgeoisie” burjuva sınıfıyla dalga geçen bir kara mizah örneği. Bir yemek masası etrafında toplanan Fransız burjuvazisini sürrealist kareleriyle eleştiren Buñuel’in başyapıtı, BAFTA’larda kadın oyuncu (Stéphane Audran) ve senaryo dallarında ödül almış, 1973 Oscarı’nda da “Yabancı Dilde En İyi Film” seçilmişti. Fransız yönetmen Jean Vigo’nun başyapıtı sayılan “Hal ve Gidiş Sıfır/Zero de Conduite”, baskıcı öğretmenlerine karşı isyan bayrağını açan yatılı okul öğrencilerini ele alıyor. Vigo’nun otobiyografik özellikler taşıyan 1933 tarihli bu filmi, gösterime girdiğinde, Fransız hükümeti tarafından “ülke için sakıncalı” bulunup yasaklanmış, ancak 12 sene yeniden sinemaseverlerin beğenisine sunulmuştu. “Eğitime Karşı” konusunda gösterilecek bir diğer film ise Daniele Huillet ve JeanMarie Straub’un birlikte yönettikleri kült kısa film “Tekrarlamaç/En Rachachant.” Fransız yazar Marguerite Duras’ın “Ah! Ernesto” adlı kısa öyküsünden uyarlanan bu 7 dakikalık film, Ernesto adlı bir çocuğun eğitim görmeyi reddedişini anlatıyor. CinsiyetçiliğekarşıSitkom “Fransız sinemasının haşarı çocuğu” olarak bilinen François Ozon’nun konulu ilk uzun filmi “Sitcom/Sitcom, 1998”, orta sınıf değerlerine eleştiren bir nitelik taşıyor. Filmde olaylar, babanın eve bir fare getirmesiyle başlıyor. Fareyle ilişki kuran evdeki bireyler değişmeye ve dengelerini BREAD AND ROSES kaybetmeye başladıklarında ise her şey geri dönülmez şekilde bozuluyor. 2006’da BAFTA ve İngiliz Bağımsız Film Ödülleri’nin gözdesi olan “Burası İngiltere/This is England”, 1980’li yılların İngilteresi’nde yaşanan politik ve toplumsal atmosferi, 12 yaşındaki bir çocuğun gözünden anlatıyor. Shane Meadows’un İngiltere sinemasının gerçekçi kanadının son dönemdeki örneklerinden biri olarak kabul edilen filmi, milliyetçilik ve ırkçılık arasındaki ince çizgiyi vurguluyor. İşçi sınıfının ve haklarının savunucusu olmuş Ken Loach’un 2000 tarihli filmi “Ekmek ve Güller/Bread and Roses”, kız kardeşi Rosa’nın yardımıyla girdiği hademelik işindeki yolsuzluklara, şirketin kayıtsızlığına tepki gösteren Maya’nın ve avukat Sam Shapiro’nun isyanlarıyla başlayan bir eylemi anlatıyor. Film, Loach Sineması’nın temel sorularından birini soruyor: “Kapitalist dünyanın modern kölelik sisteminde yaşamını sürdürmek mi daha iyidir, haksızlıklara karşı mücadele etmek mi?” Avi Mograbi’nin 2008 tarihli “Z32/Z32” adlı belgesel filmi, sistemli şiddetin örtbas edilmiş arka planını ve bireysel uygulama biçimlerini ortaya koyuyor. Bu film öncesinde canlandırma ustası Raoul Servais’in 1966 tarihli klasiği “Renk Korkusu/Chromophobia” gösterilecek. Venedik Film Festivali’nde “En İyi Animasyon” seçilen bu kısa film, sembolik bir dille militarizm eleştirisi yapıyor ve militarizmin yok ediciliğini anlatıyor. Bu yıl Sundace’ta ve Amsterdam Belgesel Film Festivali’nde büyük ilgi gören ve ödüller alan “Burma VJ: Kapalı Bir Ülkeden Haberler/Burma VJ: Reporting From A Closed Country, 2008”, Danimarkalı yönetmen Anders Ostergaard’ın imzasını taşıyor. Film, 2007 yazında Burma’da yalınayak sokakları arşınlayan binlerce Budist rahibin önderliğinde başlayıp, rejim tarafından kanlı biçimde bastırılan protesto dalgasının kameralarla kayda geçirilme hikâyesini anlatıyor. Bölümün Türkiye’den tek filmi olan “5 No’lu Cezaevi”, Çayan Demirel’in imzasını taşıyor. 2009 tarihli belgesel, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden 1984 yılına kadar geçen süreçte, otuz dört tutuklunun ölümüne, yüzlerce tutuklunun sakat kalmasına neden olan Diyarbakır 5 No.’lu Cezaevi’ni bizzat yaşayanların ağzından anlatıyor ve tarihin kanayan yaralarından birine dokunuyor. Festivalde söyleşiler de var “Karşılık” bölümünde ayrıca Ankara ve Artvin’de iki söyleşi düzenlenecek. 8 Nisan’da Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde gerçekleşecek söyleşiye Ahmet Gürata ve Andreas Treske konuşmacı olarak katılacaklar. “15. Gezici Festival”, 20 Aralık’ta son bulacak. 13