28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Ankara 238/23 Ocak 2009 İstanbul Bakırköy Sanat Merkezi oyuncuları sahnede işkenceye dikkat çekti ‘CIKMAZ SOKAK’ ? Selda GÜNEYSU stanbul Bakırköy Sanat Merkezi (BSM) oyuncuları, “Çıkmaz Sokak” adlı oyunlarını, bu kez başkentte, Engelli Aileleri Dayanışma Derneği (ENAD) yararına sahneledi. Barış Arhan’ın yapımcılığını üstlendiği, Tuncer Cücenoğlu’nun yazdığı ve İstanbul Devlet Tiyatrosu (İDT) oyuncularından Halil Doğan’ın yönettiği oyun, işkencenin bir insanlık suçu olduğunu konu ediniyor. Oyunda, Şirin Sevinç, Halil Doğan ve Arzu Oygur Doğan rol alıyor. İstanbul BSM oyuncuları şubat ayında da bu kez, Eğitim Sen’in isteği üzerine yeniden başkentli sanatseverlerle buluşacak. Oyunun yönetmeni Halil Doğan ve tiyatro oyuncusu Arzu Oygur Doğan ile “Çıkmaz Sokak” adlı oyunu konuştuk: Bize biraz oyundan söz eder misiniz? I Halil Doğan: Yeryüzünde en yırtıcı varlık olan insanın, bilerek bir başka canlıya zarar vermesidir işkence. Çünkü doğadaki hiçbir varlık, bilerek başka bir canlıya zarar vermez. En vahşi, en yırtıcı bir hayvanın bile avını yakalayıp parçalaması, yaşamını sürdürebilmesi için bir gereksinimdir, doğası gereğidir tüm yaptıkları. Öyleyse yaşamını sürdürebilmesi için bir başkasının acı çekmesine gereksinimi olmayan bir insan neden bir canlıya zarar verir? Savunmasız bir insana, fiziksel ya da ruhsal yönden acı çektirmenin kime ne faydası olabilir ki? İnsanın icat ettiği bu çağdışı yöntem, işkence, ne yazık ki 21. yüzyılda bile bir insanlık suçu, bir insanlık ayıbı olarak insanoğlunun sırtında bir kambur gibi duruyor. Baskıcı rejimlerde, kendi iktidarını korumak, kendi düşüncelerini zorla kabul ettirmek için insan hak ve özgürlüklerini hiçe sayıp işkenceyi bir baskı aracı olarak kullananlar şu soruyu kendilerine hiç mi sormazlar? Ya aynı şeyler, günün birinde benim ve sevdiklerimin de başına gelirse? Kısacası biz “Çıkmaz Sokak” adlı oyunda bunu sorguladık. Aynayı işkencecilerin yüzüne tutuyoruz. Oyunun yazarı Tuncer Cü İ cenoğlu’na da böyle güzel ve anlamlı bir oyunu bize kazandırdığı için bir tiyatro oyuncusu olarak çok teşekkür ediyorum. “Çıkmaz Sokak” oyunu konusu itibariyla Şilili yazar Ariel Dorfman’ın kaleme aldığı “Ölüm ve Kız” adlı oyuna çok benziyor... I Biraz önce de söyledim, biz oyunda aynayı işkencecilerin yüzüne tutuyoruz. Ya aynı şeyler işkencecilerin de başına gelirse diye soruyoruz. Bugün Ergenekon davası sürecinde de bir tür işkence görmüyor muyuz? Paşaları, yazarları, gazetecileri, ticaret odası başkanlarını alıyorlar içeriye. Demek ki işkence 21. yüzyılda da yaşanıyor. Anımsayacaksınız, bundan birkaç ay önce de genç bir arkadaşı, Engin Çeper’i, gazete satıyor gerekçesiyle hapse attılar, işkence görerek yaşamını yitirdi hapishanede. Ceber’in ölümünden sonra da Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin çıkıp, “İşkence bir insanlık suçudur” dememiş midir? Gazze’de bir işkence yok mu bugün? Ya Irak’ta? Kendisine yapılmasını istemediğiniz bir şeyi başkasına yapmayacaksınız. Oyunda da bu durumu görüyoruz. Günümüzde de böyle olaylar yaşanırken iki oyunun birbirine benzemesi gayet doğal. Sizce bugün insanoğlu aynayı kendi yüzün e tu tabiliyor mu peki? Yahudiler, Hitler faşizmi döneminde işkence gördüler ancak bugün Gazze’de başka bir işkence süreci yaşanıyor... I Tarihimizle yüzleşmiyoruz çünkü. ABD, bugün Ortadoğu’nun jandarması olmak istiyor. Onun için de Irak’ta insanlara işkence çektirecek. Bugün Irak’ta yaşananlar da insanlık dışı. Hangi ülkede olursa olsun bu durum kabul edilemez. Bu ülke, 12 Eylül sürecini yaşadı. Bu yaşanan dönemlerin sorgulanması gerekiyor. Bu dönemde insanların yaşadığı sıkıntıların bir şekilde anlatılması gerek. Ben İstanbul’da ve başkentte bir sahnelemek için bir komedi oyunu seçmedim sonuçta. İnsanları düşündürmek istedim. ‘Toplumkorkuiçinde’ Ülkede yaşanan gerçekler konusunda bugün aydınlarımız yeterince seslerini duyurabiliyorlar mı sizce? I Ne yazık ki bugün Türk toplumu ciddi bir duyarsızlık ve korku içinde çok açık. İnsanlar tiyatro sanatını da komedi olarak algılıyor. Bize oyununuz komedi mi diye soruyorlar? Sindirildik belki de. Örneğin, biz buraya engelli ailelerine destek olmak için bir oyun sahneye taşıdık. İstanbul’dan kalkıp Ankara’ya geldik. Ancak ne yazık ki başkentliler bize yeterince destek olmadılar. Salonun yarısı boştu. Biz demek ki toplum olarak bazı şeylere alıştırıldık. I Arzu Oygur Doğan: Biz İstanbullu oyuncular, başkentteki yurttaşları tam bir tiyatrosever olarak biliriz. Bize göre başkentli yurttaşlar tiyatro sanatına ilgisiz kalamazlar. Ancak ben salonun ışıkları yandığında çok şaşırdım ve çok üzüldüm. Günümüzde yaşanan bir sıkıntıyı dile getiriyoruz biz oyunumuzda. İnsanlar bugün Ergenekon davası sürecinde neden hapise atıldıklarını biliyorlar mı? Daha tam anlamıyla oluşturulmuş bir iddianame de yok ortada. İnsanlar gölgesinden bile korkar hale geldi. Sürekli acaba telefonum dinleniyor mu kaygısı yaşıyoruz toplum olarak. İşte tam da bu süreçte, işkenceye karşı olduğumuzu dile getirmek için İstanbul’dan çıkıp Ankara’ya geldik. Ancak Ankaralı yeteri kadar ilgi göstermedi. Bu oyuna başkentli duyarsız kaldı anlayamıyorum. Biz bu oyunu o kadar çok yerde sahneledik ki, kasabalarda örneğin, üzülerek söylüyorum bu kadar az izleyici ile karşılaşmadık. Şubat ayında Eğitim Sen’in isteği üzerine yeniden başkentli sanatseverlerle bir araya geleceğiz. Umarım bu kez ilgi gösterirler. 16
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle