Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ö NCE S AĞLIK 25 TEMMUZ 2008 CUMA Ses Dalgalarının Tıbbın Hizmetine Girişinin 50. Yıldönümü Dr. Cem SUNGUR İç Hastalıkları Profesörü Nefrolog G ecenin bir yarısı karnınızda şiddetli bir ağrı ile uyanıp acil servise başvurduğunuzda, gebelik nedeniyle doktorunuza kontrole gittiğinizde veya tiroid bezinizde saptanan nodülden biyopsi alınması gerektiğinde hep aynı tanısal işleme başvurulduğunu fark ettiniz mi? Günümüz sağlık hizmetlerinin ayrılmaz bir parçası haline gelen “ultrasonografi” artık sadece hastanelerin görüntülüme bölümlerinde yer almıyor; acil serviste, ameliyathanelerde, polikliniklerde ve doktor muayenehanelerinde ultrasonografi cihazına rastlamak olağan bir görüntü. Üstelik ultrasonografi artık sadece tanı koymak için değil, tedavi amaçlı olarak da kullanılıyor. Girişimsel ultrasonografi adı verilen bu uzmanlık alanı sayesinde vücuttaki apseler boşaltılıyor, eskiden büyük ameliyatlar gerektiren kist hidatikler (köpekler başta olmak üzere hayvanlarla yakın temasla bulaşan kist hastalığı) tedavi ediliyor, hastalıkların tanı ve tedavisini planlamak için organ ve dokulardan biyopsiler alınıyor. “Glasgow” İskoçya’da emekçilerin yoğun olarak yaşadığı büyük bir şehir. Şehrin en önemli meydanının çevresinde çepeçevre olarak bilim dünyasında, dolayısıyla da günlük yaşantımızda izler bırakan bilim insanlarının heykelleri yer alıyor. Elli yıl kadar önce varoşlarına değil İngiliz aksanı ile konuşan iyi giyimli bir insanın, farklı mahallelerden gençlerin bile giremediği İskoçya’nın bu ikinci önemli şehri, üniversitesi ve hastaneleri ile de tanınan bir kent. Ultrasonografinin klinik kullanıma girmesinde Avrupa, Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri’nden birçok araştırmacının katkısı olmakla birlikte, 1950’li yılların ortalarında Glasgow Üniversitesi’nde yürütülen araştırmalar belirleyici oldu. Glasgowlular haziran ayında ünlü Hunterian Müzesi’nde dev bir ultrason cihazının sergilenmeye başladığına tanık oldular çünkü bu önemli buluşun ellinci yıldönümüydü. pa’nın değişik ülkelerinde, ABD ve Japonya’da konu hızla benimsendi ve birçok akademik merkezde geliştirilmeye çalışıldı. HUNTERIAN MÜZESİ’NDE SERGİLENİYOR Ancak günümüzde hemen her anne adayının bebeğinin rahim içindeki fotoğrafını bu zararsız, güvenilir ve ağrısız yöntemle elde ettiği, ultrasonografik tanı yöntemini klinik uygulamaya ilk kez sokan Glasgow Üniversitesi Hastanesi ebelik bölümünden Profesör Ian Donald oldu. 7 Haziran 1958 yılında The Lancet adlı dergide yayınlanan “Karın İçindeki Kitlelerin Darbeli Ultrasonla İncelenmesi” adlı eseri büyük ilgi uyandırdı. Profesör Donald, İkinci Dünya Savaşı’nda Kraliyet Hava Kuvvetleri’nde görev almıştı ve savaş sırasında sonar ve radarla yakından ilgilenmişti. Ayrıca makinelere merakı çok fazlaydı ve yeni araçlarla çalışmaya eli çok yatkındı. Hatta bu özellikleri nedeniyle “Deli Donald” takma adıyla anılıyordu. Ultrasonik metal dedektörlerini, klinik uygulamada kullanmak için sürekli olarak projeler geliştirdi. Bunun için Leicester Üniversitesi’ndeki meslektaşları ile işbirliği yaptı. İlk denemeler başarısız oldu. Ancak makalesinde de yayınladığı gibi, ilerlemiş mide kanseri olduğuna inanılan bir kadında aslında yumurtalıktan kaynaklanan iyi huylu büyük bir kist olduğunu ultrason yöntemiyle kanıtlayıp, kadının hayatını kurtarınca bir anda ilgi odağı oldu. Kısa süre içinde kliniğine değişik sorunları olan çok sayıda hasta akın etti. 1959 yılında Profesör Donald, anne rahmi içindeki fetüsün başından da ultrason sinyalleri alındığını fark etti. Ultrason cihazını yerleştirebilecekleri ayrı bir oda olmadığından, hatırı sayılır büyüklükteki ultrason aracını zorlukla hareket ettirerek, gebe kadınların yataklarının yanına çekip incelemelerini sürdürdü. Profesör Donald ultrasonografinin yanlış ellerde, gebe kadınlarda ne gibi olumsuz sonuçlar verebileceğini önceden fark eden bilim adamlarındandı ve buluşunun gebeliğin sonlandırılmasında yanlış kullanılabileceğinden kaygılanıyordu. Günümüzde Glasgow’un ünlü Hunterian Müzesi’nde sergilenmekte olan tarihi ultrason cihazı, bulunabilen her türlü parçanın (hasta yataklarının ayakları, yönlendirme levhaları, radar parçaları vb.) bir araya getirilmesi ile ve hastalara yardımcı olmak amacıyla geliştirildi. Bilim ve sağlık çevreleri olarak bu önemli buluşun ellinci yıldönümünde emeği geçenleri saygıyla anıyoruz. Güney Doğu Asya ülkeleri başta olmak üzere bazı bölgelerde modern ultrason cihazları aracılığıyla anne karnındaki fetüslerin cinsiyetlerinin belirlendikten sonra kız çocuklarının katledilmesini ise şiddetle kınıyoruz. detti. Eppendorf Üniveristesi Hastanesi’nde çalışmakta olan Profesör Hansen, günümüzde görüntüleme teknolojisinde dünya liderleri arasında olan Siemens firması ile 1943’de ortak bir proje başlattı. Erlangen Üniversitesi 1948’de “1. Dünya Tıpta Ultrason Uygulamaları Kongresi”ni düzenledi. Avru SES DALGALARININ İLK KULLANILIŞI Ultrasonik dalgaların tıpta kullanımı tanısal amaçlı olarak değil, tedaviye yönelik olarak başladı. Yüksek frekanstaki ses dalgalarının dokulara hasar verme özelliğinden yararlanmak isteyen İllinois Üniversitesi’nden William Fry ve Iowa Üniversitesi’nden Russel Meyers, parkinson hastalığı olan insanların beyinlerinin belirli bölgelerini yüksek frekanslı ses dalgaları ile tahrip ettiler. San Francisco’da ise Peter Lindstrom, beyinlerine kanser yayılımı nedeniyle ağrı çeken hastalarda bu yöntemi uyguladı. 1950’lere gelindiğinde kulak çınlamasından, romatizmal hastalıklara kadar değişik sağlık sorunlarında yüksek frekanslı ses dalgalarından yararlanılmaya çalışılıyordu. Yöntemin her derde deva olduğunu öne süren şarlatanlar bu yolla büyük paralar kazandılar. İkinci Dünya Savaşı ultrasonografinin gelişimini belirgin ölçüde hızlandırdı. Radar ve sonar teknolojilerindeki gelişmeler sonucunda sağlık hizmetlerinde ses dalgalarından yararlanma yaklaşımı giderek güçlendi. Ses dalgalarını tıpta tanı koymak için kullanmayı tasarlayan ilk hekim, Viyana Üniversitesi nöroloji bölümünden Karl Theo Dussik’ti. 1942’de yayınladığı bilimsel eserinde geliştirdiği yönteme “hiperfonografi” adını verdi ve su tankının içine soktuğu bireylerin beyin görüntülerini kay 20