02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

25 TEMMUZ 2008 CUMA Karıncalar Projesi O kulumuzun bahçesinde oynarken birdenbire ortaya çıkan bir projeden bahsetmek istiyoruz bu yazıda size. Bu proje bizim için öylesine bir deneyimdi ki; başlangıçta her şey yalnızca çocukların meraklarını ve heyecanlarını takip etmek ve gözlemekten ibaretken zaman geçtikçe kendimizi küçük bir araştırma ekibinin içinde onlarla beraber öğrenirken bulduk. Güneşli bir mayıs gününde bahçedeki oyuncaklarımızla oynarken 6 yaş grubundaki bazı çocukların yere çömelip dikkatle birşeylere baktıklarını fark ettik. Yanlarına yaklaştığımızda baktıkları şeylerin küçük karıncalar olduğunu gördük. Çocuklar bir taraftan karıncaları mümkün olduğunca yakından görmeye çalışırken bir yandan da aralarında konuşuyorlardı. Çocuklar birbirlerine; Hey! Şunlara bakın ne kadar da küçükler. Bunlar nereye gidiyorlar? Bence evlerine gidiyorlar. Evlerine mi? Haydi onları takip edelim! dediklerini duyduk. Çocuklar uzun süre onları takip ettiler. Bir taraftan da fark ettikleri ayrıntıları birbirileriyle paylaştılar; karıncaların bacakları, yürüme hızları, taşıdıkları yükleri... Karıncaların bize çağrıştırdığı yeni konular neler? Bu konunun uzantıları neler olabilir? Bu soruları yanıtlarken aklımıza gelen herşeyi, bütün çağrışımları not aldık. Aldığımız notları sonrasında bir de çocukların gözüyle görmeye çalıştık. Altı yaşındaki çocukların bu soruları nasıl yanıtlayabileceklerini düşündük. ‘EĞİTİMCİLER FENER GİBİDİR’ Bu ön çalışma bize gideceğimiz yolu kuşbakışıyla gösteren bir harita sağladı. Biliyorduk ki gidilecek yolu asıl bilen çocuklardır. Biz eğitimciler yollarını ararken, onlara ışık tutan birer fener görevi görürüz yalnızca. Öğrenme sürecinde çocuklara hazır bilgiler sunmaz, onları sorularımızla yönlendiririz. Bu sorularla onları daha fazlasını öğrenmek ve araştırmak için adeta kışkırtır, teşvik ederiz. İşte bizim çocuklarla birlikte çalışmaya başlamadan önce yaptığımız en önemli hazırlıklardan biri bu soruları hazırlamaktır. ‘ÇOCUKLARIN SÖZÜ, BİLGİ KAYNAĞIDIR’ Hazırlıklarımız tamamlanınca çocuklarla birlikte karıncalar hakkında sohbet etmeye başladık. Önce onlara karıncalar hakkında bildiklerini, bahçede karıncaları incelerken neler fark ettiklerini sorduk ve çocukların bütün söylediklerini kaydettik. Çünkü çocukların her sözü bizim için üzerinde düşünülecek ve bir sonraki adımda ne yapacağımıza karar vermemizi sağlayan bilgi kaynağıdır. Daha sonraki sohbetlerimizde çocuklara karıncalar hakkında neler öğrenmek istediklerini ve bu bilgilere nasıl ulaşabileceğimizi sorduk. Çocuklar bizimle evden getirdikleri kaynaklarını yani masal, hikaye kitapları ve resimlerini paylaşmaya başladılar. Bizse her gün onların önüne farklı bir kaynak sunarak araştırmalarına katkıda bulunmaya çalıştık. Bir gün bir ansiklopedi karıştırdık; diğer gün bir belgesel seyrettik. Gördük ki çocuklar öğrendikleri her yeni bilgiden sonra karıncaların yanına gidip adeta öğrendiklerini test edercesine tekrar tekrar incelediler. Hatta incelerken büyüteç, tepegöz, kamera ve fotoğraf makinesi kullanmaya başladılar. ÇOCUKLARIN KARINCAYA İLGİSİ Yemek zamanı geldiğinde çocuklar bu küçük çaplı araştırmalarına ara verdiler. Artık araştırma ve çalışma sırası bize gelmişti. Çocukların bu ilgilerini eğitimci arkadaşlarla bir araya gelip değerlendirdik ve Karıncalar çocuklarla birlikte ele alınabilecek bir proje konusu olabilir miydi? Karıncalar konusu çocuklarda hangi kazanımlara ulaşmamızı sağlayabilirdi? soruları ortaya çıktı. Bu arada çocuklarla devam ettireceğimiz öğrenme sürecinin sanal bir provasını da kendi aramızda gerçekleştirdik. Bu provada kendimize şu soruları sorduk: Karıncalar deyince bizim aklımıza neler geliyor? Biz neler biliyoruz? Bildiklerimiz dışında daha fazla ne öğrenmek istiyor ve merak ediyoruz? ‘Atölyeler çocukların düşüncelerini dokunabilir ve görülebilir hale dönüştürür’ BÜTÜN bu süreçte en anlamlı ortamlardan biri çocukların öğrendikleri her bilgiyi ve düşüncelerini dokunabilir ve görülebilir hale dönüştürdükleri atölyemiz oldu. Atölye zamanla bir karınca dünyasına dönüştü. Atölyedeki ilk çalışmaları bir karınca yuvasıydı. Önce yapmak istedikleri yuvaların taslaklarını çizip üzerinde tartıştılar. Daha sonra yuvalarını yapıp karıncaların yeni evlerine yerleşmesini beklediler. Ne mi oldu? Tabii ki bir sonraki gün ortada bir tane bile karınca yoktu. Ama bu, onların tekrar tekrar denemesine engel olmadı. Daha sonra bu yuvaları kendi yapacakları karıncalar için kullanmaya karar verdiler ve birçok malzemeden çeşit çeşit karıncalar yaptılar. Bu projeyi hepsi birlikte kocaman bir karınca yaparak yaklaşık bir buçuk ay sonunda tamamladılar. Bu bir buçuk ay boyunca çocuklar karıncaları incelerken araştırmayı, ekip çalışmasını, iş birliğini, paylaşmayı ve bilgiyi yapılandırmayı öğrendiler. Bu arada, bu zamana kadar okul öncesi eğitimde eğitimcilerin bütün enerjilerini harcayarak öğrettikleri kavramları ise çocukların birbirileriyle etkileşimde ve deneme yanılma yöntemiyle çok kısa sürede öğrenebildiklerine tanık olduk. Sonuçta çocuklar karıncaları öğrenirken biz de çocuklar hakkında çok şey öğrendik. Bu projeden sonra mı? Bir gün bahçede oynarken çocuklardan birinin diğerine şöyle seslendiğini duyduk: “Hey! Şu çiçeklerin renklerine bak, çok parlak.” 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle