02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ö NCE S AĞLIK Dr. Cem SUNGUR İç Hastalıkları Profesörü Nefrolog 20 HAZİRAN 2008 CUMA Sen de mi Domates? Ü lkemizde kamuoyunu meşgul eden “güvenlik” konuları henüz gıdaları kapsamına almıyor. Öte yandan hemen her ay “gıda güvenliği” ile yeni bir sorun farklı şekillerde karşımıza çıkabiliyor. Haziran ayının gündemine domates damgasını vurdu. Rusya’ya ihraç ettiğimiz domateslerdeki arsenik oranı yüksek bulunduğu için iade edildi. Farklı yorumlara neden olan domates krizinin sonucunda sebze ve meyve üretiminde tarım ilaçları kullanımı ile ilgili bir yönetmelik taslağı hazırlanmaya başlandı. Amerika Birleşik Devletleri’nde ise Food and Drug Administration (FDA) bir bildiri yayınlayarak ülkede görülmeye başlayan salmonella (besin zehirlenmesi, ishal, tifo ve paratifo etkeni bakteri) enfeksiyonları ile pazarlanan domatesler arasında bir ilişki olduğunu ve bu nedenle bazı domateslerin çiğ olarak tüketilmemesini, sadece yayınladığı listede yer alan eyaletlerde üretilen veya belirli ülkelerden ithal edilen domateslerin tüketilebileceğini duyurdu. FDA’NIN KURULUŞU Gıda güvenliği ile ilgili sorunlar 20. yüzyılın başlangıcında, Amerikalı araştırmacıgazeteci ve yazar Upton Sinclair’in eseri Cangıl (Jungle) adlı eserinde ele alındı. Roman, et endüstrisinde yaşanan yolsuzlukları, yoksulluğu, olumsuz çalışma ve yaşam koşullarını anlatıyordu. Dönemin Başkanı Theodore Roosvelt bu eserin binlerce kopyasını gerekli gördüğü kişilere yollayarak, et endüstrisini ve mezbahaları denetim altına almak amacıyla lobicilik etkinliklerini yürüttü. Sinclair ve Başkan Roosvelt’in çabaları 1906 yılında Et Denetim Yasası ve Saf Gıda ve İlaç Yasası’nın çıkmasını sağladı ve FDA kurulmuş oldu. Son yirmi yılda ise gıdalarla ilgili değişik sağlık sorunları ve riskler giderek artan oranda karşımıza çıkmaya başladı. Yirminci yüzyılın sonunda etlerle bulaşan iki önemli sağlık sorunu tedirginlik yarattı. İlk önce “deli dana” hastalığı adıyla anılan, az sayıda kişiyi etkilemesine karşın, hastaların beyinlerinde ağır hasar geliştiren salgın paniğe neden oldu. Daha sonra İskoçya’da, yine etlerle bulaşan bir tür E.coli bakterisinin neden olduğu enfeksiyonlar nedeniyle düzinelerce insanın böbrekleri çalışmaz oldu ve hastalananların bir bölümü hayatını kaybetti. Son on yıl ise küresel ekonominin etkileri ile elma sirkesinden ıspanağa, fıstık ezmesinden domatese kadar değişen ürünlerin neden olduğu bulaşıcı hastalıklar, binlerce insanın hastalanmasına neden oldular. Bulaşıcı hastalıklar gıda güvenliğinin tek konusu değil. Yeni yüzyılla birlikte genetik yapısı değiştirilmiş gıdalar, üretim aşamasında kullanılan antibiyotiklerin neden olduğu antibiyotik direnci, kimyasallar ve gıdalar aracılığıyla gerçekleşti rilebilecek terörist saldırılar, gıda güvenliği kavramının genişlemesine neden oldu. 200’DEN FAZLA SORUN Bu olumsuz gelişmeler incelenirken, gıdalarla bulaşan enfeksiyonlar konusunda küresel veriler ve stratejiler olmadığı fark edildi. Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ortaklaşa yayınladıkları bir kararla ülkelerden ulusal gıda güvenliği sistemlerini güçlendirmelerini, küreselleşen gıda pazarında, üreticileri ve gıda ticareti yapanları daha sıkı bir şekilde denetlemelerini önerdiler. Dünya et üretiminin yüzde 25’i gelir düzeyi düşük ülkeler tarafından karşılandığından, üretimin güvenliğinin denetlenmesi için gerekli altyapının kurulması çalışmaları başlatıldı. Günümüzde, her ay 200’den fazla gıda güvenliği sorunu bu iki örgüt tarafından izleniyor. Ayrıca ABD, Kanada, İngiltere, Avustralya, İrlanda ve Hollanda’da yürütülen toplumsal araştırmalar ile gıdaların neden olduğu mide ve bağırsak enfeksiyonlarının küresel yükü belirlenmeye çalışılıyor. Avrupa Birliği üyesi olan ülkelerde de bu önemli sağlık sorunu üzerindeki çalışmalar sürdürülüyor. Birleşik Krallık istatistikleri 19962000 yılları arasında bir milyon 724 bin 315 kişinin gıdaya bağlı enfeksiyonlardan et kilendiğini ve 21 bin 997 kişinin hastaneye yatırıldığını gösteriyor. Hem gıdalarla bulaşan enfeksiyon hastalıklarının önlenmesi hem de genetik yapısı değiştirilen gıdalarla ilgili düzenlemeler hızla gerçekleştirilmeye çalışılıyor. KÜRESELLEŞEN GIDA ENDÜSTRİSİ ABD’de ise 1996 yılında, dokuz eyaletin katılımıyla kurulan FoodNet adlı ağ ile gıdalar nedeniyle gelişen mide ve bağırsak enfeksiyonları sürekli olarak izleniyor. Enfeksiyonların bazılarına virüsler neden olurken, diğerlerine bakteriler ve parazitler yol açıyor. Bu hastalıklardan A Tipi Hepatit, Brusella, Salmonella gibi etkenlerin yol açtığı enfeksiyonların, az sayıda olguda ölümcül olabileceği bilindiğinden daha farklı yöntemlerle izlenmeye çalışılıyor. Öte yandan ABD’de 2006 yılında, FDA’da çalışan bilim insanları arasında yapılan bir araştırmada hiç de iç açıcı olmayan sonuçlar elde edildi. Bilim insanlarının yüzde 60’ı karar süreçlerinde politikacılar ile sermaye arasında uygun olmayan etkileşimler olduğunun farkında olduklarını, yüzde 18’i karar verirken baskı altına alındıklarını ve sadece yüzde 51’i ise FDA’nın etkili bir kurum olduğuna inandıklarını belirttiler. Yeni bir yasal düzenleme isteyenlerin oranı ise yüzde 63’dü. Bir trilyonluk bir iç pazarı denetlemeye çalışan bu kurum için yeni bir yapılanma ve yasal düzenlemeler isteyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Sorun aslında ne domateste ne de ette... Giderek yaygınlaşan bu sağlık sorununun çözümü için, küreselleşen gıda endüstrisinin güvenliğinin sağlanması gerekiyor. Sürecin bir an öce sonuçlanması açısından Upton Sinclair’in romanı bir kez daha imdada yetişebilir. 20
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle