05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 HAZİRAN 2008 CUMA Piyanist Hande Dalkılıç, Cumhuriyet Ankara’nın sorularını yanıtladı: ‘Devlet senfoni orkestralarının sayısı artırılmalı’ Selda GÜNEYSU B ilkent Üniversitesi, Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Piyano Ana Sanat Dalı Öğretim Üyesi ve piyanist Hande Dalkılıç, ülkede çoksesli müziğin en büyük icracılarından. Sanatçı, bugüne dek yurtiçinde ve yurtdışında, sayısız solo resitaller ve oda müziği konserleri verdi. İdil Biret ve Ayşegül Sarıca gibi dünyaca ünlü piyanistlerle aynı sahneyi paylaştı. Geçen ay Anadolu’da, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) öncülüğünde “Cumhuriyet Konserleri” düzenleyen sanatçı konserlerin, “Ülkenin hangi şartlar altında kurulduğunu kamuoyuna sanat aracılığıyla anlatmak” amacıyla yapıldığını belirtiyor. Gelecek sezonda da bu konserler serisine devam etmek istediğini söylüyor. Dalkılıç’la, ülkedeki müzik eğitimini, çoksesli müziğin ülkedeki yerini ve sanat siyaset ilişkisini konuştuk: Ülkemizde yeterli düzeyde çoksesli müziğin yapılmadığına tanık oluyoruz. Öyleki bugün televizyon kanallarının çoğunda Çağdaş Türk Müziği örneklerine neredeyse hiç yer verilmiyor. Siz hem bir akademisyen hem de bir sanatçı olarak bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ne yazık ki yapılan bu eleştirilerin birçoğu doğru. Televizyonlar Çağdaş Türk Müziği ve klasik müziğe daha fazla yer vermeli. Bugünlerde Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) girmesi için planlar yapılıyor. Unutulmamalıdır ki AB’ye girmenin yollarından biri de çoksesli müzikten geçiyor. Yani evrensel çoksesli müziğin ülkede daha fazla gelişmesi gerekiyor. Bizim müziğimizde önemli yer tutan Dede Efendi’lerin, Itri’lerin yurttaşlarımıza daha fazla anlatılması gerekiyor. Düşünün bugün yalnızca Berlin’de, 5 tane büyük senfoni orkestrası var. Üniversitelere bağlı orkestraları bu sayının içine dahil etmiyorum. Türkiye’de ise toplasanız 9 tane devlet senfoni orkestrası var. Oysaki bugün bu sayının en az 40 olması gerekirdi. Ülkedeki sanat siyaset ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce sanatla siyaset içiçe olmalı mı? Sanat evrenseldir. Ben, sanatın siyasete dahil edilmemesi gerektiğini düşü nüyorum. Bazıları ne yazık ki bugün çoksesli müziği “gavur müziği” olarak nitelendiriyor. Çoksesli müzik böyle bir şey değil. Çoksesli müzik türünde dünyaca ünlü eserlerin altına imza Beethoven da, Mozart da dini inançları olan insanlardı. Hatta çok büyük inançla yarattılar eserlerini. Ama nedense bu müzikle ilgilenen insanlar, farklı yoldalarmış gibi algılanıyor. Bütün bu nitelendirmelerin başlıca nedeni yeterince bilgi sahibi olmamak. Bilindiği gibi Türkiye, coğrafi konumu itibarıyla çok önem taşıyor. Böyle bir ülkenin, çağdaş çoksesli evrensel müziği de içinde barındırması gerekir. Ne yazık ki bugün, senfoni orkestralarındaki sanatçıları “çalgıcılar”, bale sanatçılarını da “göstericiler” diye nitelendirenler var. Bu türlü yaklaşımlar çok ciddi darbelere neden oluyor. Oysaki bale de çoksesli müzik de Türkiye’nin değeridir. Bizim çok değerli bestecilerimiz var. Bu bestecilerimizi yurttaşlara anlatmak gerikiyor. Çağdaş Türk Müziği’nin ezgilerini tanıtmak gerekiyor. Ben elimden geldiğince bu gayreti gösteriyorum. ‘Yetenekleri keşfedecek bir sistem maalesef yok’ Akademisyen olarak ülkedeki müzik eğitimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Öncelikle ülkede doğru müzik eğitiminin verilmesi gerekiyor. Medyanın da doğru müzik eğitimini destekleyici programların altına imza atması... Ben eğitimle Çağdaş Türk Müziği’nin, bugün olduğundan çok daha farklı noktalara taşınabileceğini düşünüyorum. Siz de biliyorsunuz İstanbul, Türkiye’nin Avrupa’sı kabul ediliyor. İstanbul’da her türlü etkinliği izleyebilmek mümkün. Bu etkinlikler neden Türkiye’nin diğer yerlerinde olmasın? Başka şehirlerdeki insanların böyle istekleri yok mudur? Sorunlar eğitimle çok rahat aşılabilir. Anadolu’da çok yetenekli çocuklar var. Bu çocukların elinden tutulabilir. Ama ne yazık ki Türkiye’de yetenekli çocukları keşfedecek bir sistem yok. Üniversiteler çoksesli müziği taşıyabilirler Anadolu’ya. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) da bu üniversitelere kapı açar. Üniversitelere de çağdaş bakış açısına sahip rektörlerin ve yöneticilerin atanması gerekir. Anadolu’daki üniversitelerin güçlendirilmesi... Bu da YÖK’ün sorumluluğunda.YÖK’ün gerekli desteği vereceğine inanıyorum. Peki, ülkedeki konservatuvarların sorunları nelerdir? Bilindiği gibi belli sınavlarda başarılı olduktan sonra giriliyor üniversitelere. Konservatuvarlar için farklı sınavlar uygulanıyor. Ben özellikle konservatuvarlar için bu türlü sınavlarda, genel kültür sorularının daha fazla yer alması gerektiğine inanıyorum. Bir sanatçı adayının genel kültürü iyi olmalı ki topluma öncülük edebilsin. Ama şu da bilinen bir gerçek, bugün ülkedeki pek çok yetenekli genç, mevcut sınav sistemi nedeniyle eleniyor. Yetenekli insanlar üniversitelere okutman ya da öğretim üyesi olamıyor. Halbuki sanat uygulamadır. Ülkedeki üniversitelerin çoğu, birer orkestra kurabilir. Bu orkestralar için de ayrı kadrolar verilebilir. Siz pek çok ilde Cumhuriyet konserleri düzenlediniz. Konserleri düzenlemenizdeki amaç neydi? Aydınlık geleceğe olan inancım. Cumhuriyet konserleriyle, üniversitesi ve bir senfoni orkestrası olmayan illere Çağdaş Türk Müziği’ni ve çoksesli müziği tanıtmaktı. Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı Amasya, Erzurum, Sıvas gibi illere yeniden dikkat çekmekti. Ama en önemlisi bu ülkenin hangi şartlar altında kurulduğunu kamuoyuna sanat aracılığıyla anlatmaktı. Konserler amacına ulaştı sanıyorum. 12
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle