Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 231/5 Aralık 2008 İdil Biret Anıtsal Piyanistimizden Büyük IBAProjesi aponya, geleneklerini korurken, teknolojide, bilimde ve sanatta, evrensel alanda büyük hamleler gerçekleştirebilmiş bir ülke. Önceki dönemlerde sınırlı arayışları bir kenara bırakarak, Türkiye’yle müzik alanında bir kıyaslama yaparsak, çoksesli müziğin bizden çok sonra yaygınlaşmaya başladığını görürüz. Bizde Atatürk’ün duyarlılığıyla, “saraya özgü” olmaktan çıkarılıp halka mal edilmeye çalışılan klasik müziği, Cumhuriyetle yaşıt kabul edersek 85 yıllık geçmişi olduğunu düşünürüz. Japonya’da ise aynı gelişme çok daha yenidir, İkinci Dünya Savaşı’nı yitirdikten sonra başlamıştır Japonya’nın klasik müzik serüveni... Demek ki, 30 yıllık bir geçmişi var. Ama onların 30 yılda yaptıkları, bizde 85 yılda yapılanı fersah fersah geçmiş durumda... Sadece “salon sayısı” açısından baktığımızda, Ankara’da biri devletin, biri özel üniversitenin olmak üzere iki tane konser salonu, birkaç tane de çok amaçlı salon olduğunu görürüz. Japonya’nın başkenti Tokyo’da ise bin beşyüz, evet özellikle yazıyla vurguluyorum, bin beşyüz tane irili ufaklı salon var ve bunların hemen tamamında her akşam bir müzik etkinliği yapılıyor. Yıllar önce CSO’nun Japonya turnesine katılmış, Tokyo’nun 2500 kişilik salonlarından Orchard Hall’un, biletlerini aylar önce almış dinleyici tarafından son koltuğuna kadar doldurulduğunu gıptayla izlemiştim. Hatta konserlerden birini değerli piyanistimiz, bir dönemin üstün yetenekli çocuklarından Verda Erman ile balkondan birlikte izlemiştik. Tokyo’nun 2300 kişilik “Sumida Triphony Hall” adlı modern konser salonu da herhalde siz bu satırları okurken, biletleri çoktan tükenmiş bir konserler dizisine ev sahipliği yapıyor. “Tokyo Fazıl Say Projesi” başlıklı bu etkinliklerde, ülkemizi yurtdışında en başarılı biçimde temsil eden sanatçılardan biri olan Fazıl Say, hem besteci, hem icracı kişiliğiyle Japon dinleyici ile buluşurken, ortakları arasında kemancı Patricia Kopatchinskaja ve vurmalı çalgı ustası Burhan Öcal yer alıyor. Eşlikçi orkestra ise 1972’de ünlü şef Seiji Ozawa öncülüğünde kurulan, günümüzde genel müzik direktörlüğünü Christian Arming’in yaptığı Yeni Japon Filarmonu Orkestrası (New Japan Philharmonic). Fazıl burada tüm biletleri aylar önce satılmış bulunan dört konserden sonra Japonya’nın değişik kentlerinde 12 konser daha verecek. Japonya prö J Yans malar Şefik KAHRAMANKAPTAN sefik@kahramankaptan.com miyerleri yapılacak kendi seslendirdiği İpekyolu Konçertosu ile çıplak ayaklı kemancı Patricia Kopatchinskaja’nın seslendirdiği Keman Konçertosu’nun büyük ilgi göreceğini düşünüyorum. Japonlar, Türkiye’den yetişmiş başarılı sanatçılara yakın ilgi gösteriyorlar. Fazıl’ın Stravinsky’nin “İlkbahar Ayini” CD’sinin bir ay içinde sekiz bin satarak rekor kırdığını anımsıyorum. Son yıllarda Japon emprezaryoların, öncelik vererek “turne” örgütlediği dört piyanistimiz İdil Biret, Gülsin Onay, Fazıl Say ve Özgür Aydın... Türkiye’den gelen sanatçılar için afiş tasarlarken “cami” motifi kullanmayı pek seviyor Japonlar. Geçmişten, İdil Biret ve Gülsin Onay için bu tür afişler anımsıyorum. Şimdi Fazıl için hazırlanan üç afişten de biri camili. İdil Biret’ten Büyük Kayıt Hamlesi: IBA Üzerinde Japonca yazıların da yer aldığı bir solo İdil Biret seçkisi yıllar önce Naxos tarafından yayımlandığı ilk hafta en çok satanlar listesine girmişti. İdil Biret, kayıt alanında hem nitelik, hem nicelik bakımından dünyada eşine az rastlanır piyanistimiz. Chopin, Brahms, Rahmaninov’un tüm yapıtları onun imzasıyla dünyanın büyük plak mağazalarının raflarında yer alıyor. Dokuz ayrı marka için 80’i aşkın kaydı var ama bunların bir kısmı ticari anlamda tükendi, raflarda kalmadı. İdil Biret’in eskiyeni, yaptığıyapacağı tüm kayıtlar, artık IBA (İdil Biret Arşivi) etiketiyle Naxos çatısı altında toplanıyor. IBA kayıtları tüm dünyada CD olarak ve Naxos Music Library, ClassicsOnline, iTunes, eMusic ve Amazon gibi sitelerde dijital formatta dağıtılacak. IBA’nın önceliği Beethoven’de... Başlangıç, 32 sonat, 5 piyano konçertosu, Koral Fantezi ve Liszt’in 9 senfoni için yaptığı piyano uyarlamalarından oluşan toplam 19 CD’lik Beethoven edisyonunun ilk dört albümüyle yapılıyor. Bunlar arasında sonatlar ve piyano konçertoları yeni kayıtlar. Biret, daha sonra albüm haline getirilmek üzere Çaykovski, Liszt, Grieg ve Schumann’ın piyano konçertolarını da kaydetti. Yeni kaydedilmiş CD’lere ek olarak, Biret’in 1970’lerde Atlantic/Finnadar için yaptığı, uzun zamandır bulunamayan efsanevi kayıtlar da, IBA etiketi altında müzikseverlerle buluşacak. IBA’nin amblemindeki meleği merak edebilirsiniz. Alber Dürer’in bu gravürünün yer aldığı bir yılbaşı kartını efsanevi hocası, Nadia Boulanger 1959 yılbaşında yol lamış piyanistimize. Anıtsal piyanist İdil Biret ve Türkiye’nin tanıtımı adına büyük bir hamle bu. İdil Biret’in eşi, sevgili adaşım Şefik Büyükyüksel, son birkaç yıldır mesaisini IBA projesi için harcıyor. IBA ile ilgili tüm bilgilere www.idilbiretarchive.eu sitesinden ulaşmak mümkün. Bu site bile, projenin boyut ve ciddiyetini görebilmek için yeterli. İnönü’nün ruhuna da, 35. ölüm yıldönümünde çok önemli bir armağan bence IBA projesi. Bu arada, çorbada bir çimdik de olsa tuzumun bulunduğunu belirtmek isterim. İdil’in yurtdışına gönderilişinin 50. yılında 1998’de İnönü Vakfı için hazırladığım “İdil BiretEski Paris Kayıtları” başlıklı CD, “IBA 001” numarasını taşıyordu. Dileyenler “Hârika Çocuklar: İdil BiretSuna Kan 19481998” başlıklı iki CD’den oluşan bu seti İnönü Vakfı’ndan bağış karşılığı temin edebilirler. İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü de 1819 Aralık akşamları CSO’da, İdil Biret ve Suna Kan’dan sonra yurtdışına gönderilen üçüncü harika çocuğumuz olan Verda Erman’ın solistliğinde anacağız. Ender Sakpınar yönetimindeki, SCAMV Onur Ödülü Altın Madalyası sahibi CSO, İsmet İnönü’nün sevdiği iki bestecinin, Johannes Brahms ve Ulvi Cemal Erkin’in yapıtlarını seslendirecek. Atatürk’ün, İnönü’nün ruhları şâd olsun... 18