Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 225/24 Ekim 2008 lediye başkanı Kızılırmak’a yöneldi. Yanlış tarihi erkene çekti. Işıklı Barajı’nı zamanında yapmadığı için sıkıntı yarattı. Ama diyelim ki belediye başkanı böyle bir karar vererek kirli olduğunu bildiği Kızılırmak suyunu kullanmak zorunda kaldı. O zaman arıtma tesisini yapardı. Bir arıtma tesisi ne kadar sürede biter ve kaça çıkar diye sormuştum. 1.5 yılda Kızılırmak’ın suyunu temizleyecek bir arıtma tesisinin yapılabileceği ve bunun 200 milyon dolar dolaylarında bir bedele çıkacağı söylenmişti. Ankara Büyükşehir Belediyesi saydamlıktan çok uzak bir yapı. Hiçbir şeyin parasını bilmiyoruz. Örneğin, Esenboğa Yolu’nun kaça çıktığını bilmiyoruz. Bu Kızılırmak’tan gelen su için yapılan tesislerin boru hattının maliyeti de bilinmiyor. Ama bununla ilgili çok ciddi iddialar var. Birkaç milyar dolardan söz eden var, kimileri kesin olarak 1 milyar doların üzerinde olduğunu söylüyor. Bu arıtma tesisin yapılması maliyetiyle yapılan harcamaların karşılaştırılması için söylüyorum. DSİ’nin hazırladığı yatırımları yapabilseydiniz, Işıklı Barajı’nı yapabilseydiniz, bunlara gereksinme kalmayacaktı. Işıklı Barajı’nın 250 milyon dolar dolaylarında bir maliyeti var. Kızılırmak suyunun 1 milyar doları aştığı söylendiğine göre orada çok büyük bir yanlışlık var. Eğer Işıklı Barajı yapılsaydı güzel, nitelikli, özel arıtmaya gereksinim olmayan, ucuz su sağlanmış olacaktı. Ama bu yapılmadı. Ankara Büyükşehir Belediyesi burada çok büyük vebal ve sorumluluk altındadır. ‘Kent yönetimini bilmiyorlar’ Su kesintilerinin yaşandığı dönemlerde altyapıda da bazı sıkıntılar ortaya çıktı. Kentin farklı noktalarında ana su boru hatları patladı... I Bu konuda uyarılar yapılmıştı. Kent yönetimini bilmiyorlar. Kent yönetiminden anlamayan kent yönetiminden çok uzak bir belediye başkanı var. Uyarıları dikkate almıyor. Siyasi olarak farklı görüşte olabilirsiniz ama sonuç itibariyla odaların söylediklerini uyarılarını dikkate almak durumundasınız. Bunu yaparsanız başarılı olursunuz, bunu yapmazsanız o tür sıkıntıları yaşarsınız. Ankara’nın birkaç aylık suyu 2007’nin yaz aylarında art arda yaşanan boru patlamalarıyla sokaklara aktı, gitti. Sel felaketine dönüşen boru patlaklarının sürüklediği arabaları gördük hep beraber. Bu hazin bir şey. Ankara gerçekten böyle bir yönetime layık değil. Gökçek ulaşım konusunda raylı sistemler yerine altgeçit ve köprülü kavşaklarla kara ulaşımını güçlendiriyor. Bu anlamda kent içindeki köprülü kavşaklar çok tartışılıyor. Ulaşımdaki yatırımları nasıl değerlendiriyorsunuz? I Karayollarına da yatırım yapıldığını söylemek çok güç. Bizim çok daha erken bir tarihte yapılmasını öngördüğümüz güney şebekesi dışında ve Eskişehir Yolu’nun maalesef servis yollarını da içine alarak genişletilmesi dışında kara yolları yatırımından da söz etmek olanaklı değil. Altgeçit yatırımları var. Altgeçit yatırımlarıyla övünen ve bundan kıvanç duyan bir belediye yönetimi var. Ama şimdi altgeçitlerin de çözüm olmadığını insanlar görüyorlar. Bir belediye tasavvur edin “Bu altgeçidi 35 günde, şu altgeçiti 60 günde bitirdim” diye kıvanç duyuyor. Ankara Büyükşehir Belediyesi ölçütündeki bir örgüt için ancak taşeronların belki kıvançla söyleyecekleri bir inşaatın bir mahya asarak şu kadar günde tamamladık diye dile getirilmesi aslında hazin bir şey. yor musunuz? Bu çok hazin bir şey o kadar bilmiyor ki benim yaptığım metronun kilometre maliyetinin yaklaşık 40 milyon dolar olmasına karşın, 75 milyon dolar olduğunu söylüyor. Bilmiyor mu, çarpıtıyor mu, sayıdan mı anlamıyor? Ortada vahim bir durum var. Seçilirseniz ulaşım konusunda siz ne yapacaksınız? I Bu çok açık. Tartışmasız bir gerçeklik. Ankara’ya özgü değil, dünyanın her yerinde böyledir. Raylı sistem döşeyeceksiniz. Bunun başka yolu yok. Uzmanlar diyorlar ki eğer bir kentte belli bir büyüklükte raylı sistem zaten döşenmişse onun her yıl 34 kilometre büyütülmesi gerekmektedir. Biz sosyaldemokrat yönetim olarak 1 milyar dolar krediyle 23 kilometre raylı sistem döşedik. Türkiye’nin ilk metrosunu biz yaptık. Bundan dolayı da kıvanç duyuyorum. 15 yıldır hiçbir şey yapılmadı. Sistem daha da tıkandı. Yapılması gereken ilk iş budur. KızılayÇayyolu hattı derhal devreye sokulmalıdır. Bunun için kredi bulunmasında bir sorun yaşanacağını sanmıyorum. Dünyada en kolay yapım kredi bulunan konulardan birisi de metrodur, çünkü gelişmiş ülkeler kendi metrolarını yapıp tamamladıkları için büyük ölçüde ellerinde kapasitenin metro yapacak ülkelere devredilmesi için teşvikler, uygun krediler vermektedirler. Öncelikle yeni bir ulaşım ana planını hazırlamak gerekiyor. Ulaşım ana planını ortaya koymadan bir siyasetin geliştirilmesi çok yanlış olur. Metroyu yapmış bir belediye başkanı olarak söylüyorum, tereddütsüz ifade ediyorum: Gelir gelmez ilk iş metroyu yapacağım. Ankara’nın yeni dokusu ve yapısına göre yeni bir ulaşım planı hazırlamak gerekiyor. Bilmiyorum şu anki yönetim bir plan yaptı mı? Var olan planı değiştirmek ve ondan sonra da buna bağlı siyaset geliştirmek gerekiyor. ‘Dikmen parsel parsel elden çıkarılıyor’ Ankara’nın değişik yerlerinde kentsel dönüşüm çalışmaları var. Mamak ve Dikmen Vadisi’nde sorunlar yaşanıyor. Kuzey Ankara girişinde de birtakım sıkıntılar bulunuyor. Anakent Belediyesi’nin projelerini nasıl buluyorsunuz ? I Bunu da beceremiyorlar. Halkla konuşmayı beceremedikleri için projeyi de beceremiyorlar. 2004 Mayıs’ında Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi diye çok fiyakalı bir yasa çıktı. Ondan sonra sözleşmeler imzalandı. Orada yaklaşık 7 bin gecekondu var, 1516 bin de konut yapılacak. Satılan konutların parasıyla da bu gerçekleştirilecek. Aradan 4 yıl geçti. Şimdi 5. yıla giriliyor. Beceremediler. Apar topar rezil olmayalım diye TOKİ doğrudan doğruya kendisi o konutları inşa etmeye başladı. Tam bir fiyasko. Dikmen’de bir başka fiyasko yaşanıyor. Proje tahrip edildi, proje değiştirildi. Dikmen parsel parsel elden çıkarılacak. Büyükşehir Belediyesi onu istiyor. Hemşerilerimizle görüşmeyerek bunları yapmaya çalışıyor. Oysa Dikmen Vadisi projesinin birinci aşamasında biz proje demokrasisi diye adlandırdığımız bir uygulamayı sergilemiştik. Hemşerilerimiz kooperatifler birliği şeklinde örgütlenmişlerdi. 5 tane temsilci seçmişlerdi, ben de 5 tane belediye görevlisini tayin etmiştim. 10 kişi bir araya gelmişti. Ben de başlarına geçmiştim 11. kişi olarak, Dikmen Vadisi Projesi Karar Kurulu adını verdiğimiz bir sosyal demokrat yöntemi geliştirmiştik. Karar Kurulu çok tılsımlı bir çözümdü. İdari, iktisadi, fiziki, hukuki, mali aklınıza ne geliyorsa bütün kararları burada halkla birlikte alıyorduk. Bu bir destandı. Fakat biz ayrıldıktan sonra bu yönetim halkı dışladı ve kendi kafasına göre iş yapmaya başladı. Dikmen Vadisi projesinin öteki aşamalarında yaşayan hemşerilerimiz projenin bozulmasına duydukları tepkinin yanı sıra diyorlar ki birinci aşamada ne yapıldıysa aynısı yapılsın diyorlar. Benim dönemimde yapılanların yapılmasını talep ediyorlar. Maalesef Ankara Belediyesi halkla konuşmuyor. Halka birtakım metinler imzalandırılıyor, daha sonra açılacak davaların önüne geçebilmek için. O metni okumak mümkün değil, okusanız da anlamak mümkün değil. Mamak’taki hemşerilerimizin o metni imzaladıklarında başlarına ne geleceklerini kestirmeleri çok güç. Bu bir kandırmacadır. AKP kentsel dönüşüm projelerinde iflas etmiştir. Türkiye’nin ilk ve en büyük kentsel yenileme projesini biz Dikmen Vadisi’nde uyguladık. 4.5 yıllık görev sürem içinde ben bunu yaptım. Dikmen Vadisi Projesi’nin birinci aşamasının uygulaması ise 2,5 yıla sığdı diyebilirim. Diyorlar ki: “Siz buradan çıkın gidin, biz burayı güzelleştireceğiz.” Bu bir anlayış, bir siyaset. Bu AKP’nin siyaseti. Bizimki farklıydı: “Biz burayı güzelleştireceğiz, ama seninle güzelleştireceğiz. Sen de burada yaşayacaksın.” “YoksulAnkaralı kalmayacak” Adaylığınızla ilgili olarak ‘Bir süreç başlattık ve başarıyla sonuçlanacak’ dediniz. Ankaralıya çağrınız nedir? I Çok güzel bir programımız var. Gerçekten çok etkileyici. Çok önemli taahhütlerimiz var. Örneğin hemşerilik geliri diye bir kurum getiriyoruz. Bizim yönetimimizde yoksul hemşerimiz kalmayacaktır. Bunu nasıl yapacağız? 600 YTL’lik bir yaşam çizgisini taahhüt ediyoruz. Bu TÜİK’in verilerine göre yoksulluk çizgisi olarak tanımlanmış çizgidir. Bizim taahhüdümüz hemşerimiz seni bunun üzerinde yaşatacağız. Bu 4 kişilik aileyi verilecek 600 YTL’lik destek belediye saymanının sandalyeyi çekip kasayı koyup her 4 kişilik aileye 600 YTL vermesi değildir. 10 tona kadar su için para almayacaksın. Eğer 4 kişilik ailenin 2 çocuğu okula gidiyorsa, örnek olarak söylüyorum, o çocuklar otobüs parası vermeyecektir. Isınma için nitelikli kömür dağıtılacaktır. İstihdam paketlerimiz var. Ayrıca gıda yardımları yapılacak. Ama ucuz malzemelerin içine katıldığı bir yardım olmayacak. Bunlar diyetisyenler tarafından hazırlanmış ve sağlık unsurunu da göz önünde bulunduracak bir biçimde olacaktır. Bunların toplamı 600 YTL olacaktır. Bu projenin ölçüsü 2008 yılına göre hesaplanmıştır. Bu 2009 yılında yeniden hesaplanacaktır. Mahallelerde kurulacak toplum merkezlerinde bunların kullanımı ya da geliştirilmesiyle ilgili tartışmalar da kent enstitüleri anlayışı çerçevesinde ele alınacaktır. Türkiye genelinde solda birlikten söz ediyorum. Ama başkentimizde, “Ankara’da birlik” diyorum. Yalnızca CHP, SHP, DSP, ÖDP, İP gibi sol partilileri değil, DYP, Anavatan, MHP, SP ve hatta AKP’lisini de Ankara’da birlikteliğe davet ediyorum. Bu yönetimden kurtulmak için Ankara’da birlikteliği mutlaka sağlamalıyız. Bu yönetimin bir 5 yıl daha Ankara’yı yönetmesine asla izin vermemeliyiz. ‘Ulaşım tam bir fiyasko’ Yıllardır yerinde sayan metro çalışmalarının bitirilememesine gerekçe olarak gösterilen kaynak sıkıntısı sizce inandırıcı mı? I Ulaşımda tam bir fiyasko yaşanmakta. Belediye Başkanı kredi bulacağını sandı. Beceremedi, başaramadı. Onun üzerine kendi olanaklarıyla inşaatı tamamlamaya çalıştı. KızılayÇayyolu BatıkentSincan güzergahlarında çalışma başlattı. Devamını nasıl olsa bulacağını sanıyordu. Ama devamını bulamadı. Şimdi köstebek yuvası halinde inşaatlar duruyor. 2004 yılında hâlâ ümidini kaybetmemişti. Benim vagonlarım Karayalçın’ın vagonlarından daha ucuza çıkacak demişti. Ben de “Senin döşemiş olduğun bir metrelik rayın üzerine bir vagon koy da ben pahalılığına razıyım” diye yanıt vermiştim. Yapamadı, bu nedenle de ağız değiştirdi. Metro inşaatını Ulaştırma Bakanlığı yapmalı demeye başladı. Hatta yaptığı bir basın toplantısında “Karayalçın metro yaparak Ankara’nın geleceğini karartmıştır” ifadesini kullanabildi. Yani metro yapmak bu belediye başkanının gözünde geleceği karartmak. Tasavvur edi 5