05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Ankara 225/24 Ekim 2008 Genç oyuncu Pervin Bağdat: Başkenttekisanatyaşamıdahacanlıolabilirdi ilkent Üniversitesi, Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Tiyatro Bölümü’nden bu yıl mezun olan genç oyuncu Pervin Bağdat, Devlet Tiyatroları (DT) sahnesinde ilk kez, Erhan Gökgücü’nün yönettiği ve kasım ayı ortalarında sahnelenecek “Galileo Galilei” adlı oyunla izleyici karşısına çıkacak. Mezun olmadan önce Sicilya’da düzenlenen uluslararası organizasyonlarda da Türkiye’yi temsil eden Bağdat, yeni mezun olmasına karşın, yaşamının her döneminde tiyatro sanatının yer aldığını belirtiyor. Televizyon izleyicilerinin “Bizim Evin Halleri” adlı diziden de yakından tanıdığı Bağdat, başkentte sanatsal faaliyetlerin giderek daha da azalacağından yana kaygılı. “Burası başkent. Başkentteki sanat yaşamı daha canlı olabilirdi” diyor. Bağdat, sanat eğitimi almak isteyen gençlerin önündeki en önemli engelin de “iş kaygısı” olduğuna vurgu yapıyor. Bağdat’la genç bir oyuncu olarak, ülkedeki Türk tiyatrosunun yaşadığı sıkıntıları nasıl değerlendirdiğini ve genç oyuncuların üzerlerine düşen sorumlulukların neler olduğunu konuştuk: Hacettepe Üniversitesi Hidrojeoloji Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra oyunculuk eğitimi almaya karar veriyorsunuz. Neydi sizi tiyatro eğitimi almaya iten nedenler? I Aslına bakarsanız, tiyatro benim için her zaman bir tutkuydu. Profesyonel anlamda eğitim almadan önce de tiyatro sanatı ile ilgileniyordum. Trabzonda, henüz küçük bir çocukken, çeşitli sokak gösterileri yapıyorduk arkadaşlarla. Trabzon DT’nin sahnelediği oyunları izliyordum, dünyaca kabul görmüş çok önemli tiyatro oyunlarının metinlerini okuyordum. Liseden mezun olduktan sonra Hacettepe Üniversitesi Hidrojeoloji Mühendisliği bölümünü kazandım ama tiyatroya ara vermedim. Öğrencilik yıllarımda, Ankara Sanat Tiyatrosu’nda çalıştım. Sonra artık bu işi profesyonel anlamda yapmak istediğime karar verdim ve Bilkent Üniversitesi, Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’ne girdim. İyiki geç başlamışım oyunculuk eğitimine çünkü mühendislik eğitimi almak bana tiyatro eğitimim sırasında çok şey kazandırdı. Bu sezon sahnelenecek “Galileo Galilei” adlı oyunda görev alıyorsunuz. Bu sizin DT’deki ilk işiniz. DT’nin kapıları nasıl açıldı? I Tamamen tesadüf ve şans diyebilirim. “Galileo Galilei”nin yönetmeni Erhan Gökgücü aynı zamanda Bilkent Üniversitesi’nde öğretim görevlisi. Benim derslerime girmemişti ama rol aldığım her oyunu yakından izlemiş, beğenmiş. Sezon başında böyle bir oyun yöneteceğini ve benim de bu oyunda görev almamı istediğini söyledi. Tereddütsüz kabul ettim ve DT’nin kapısı açıldı. Genç bir oyuncu olarak, bugün Türk tiyatrosunun geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? I Mesleği seçerkenki temel amacım, hayattan beklentilerimi ve hayatta değişmesini umduğum düşünceleri sahne üzerinden anlatabilmekti. Çünkü düşüncelerin bir şekilde sanatla ifade edilmesi gerektiğine inanıyorum. Tiyatronun da böyle bir gücü var. Yapısı itibariyla muhalif. Bugün ne yazık ki bizler nitelikli heykeltraş, oyuncu, şair, yazar yetiştiremiyoruz. Bunun nedeni de eğitim sistemimizden kaynaklanıyor. Nitelikli sanatçılar da kendilerini ifade edecek işler yapma olanağı bulamıyorlar. Sıkıntı bence burada. Yaptığımız işte toplumun sorunlarını en üste taşımalıyız. Bir de sanatı bir iş gibi görenler var. Oysa bana göre sanat bir iş değildir. B ? Selda GÜNEYSU ‘Gençlerin cesur olması gerek’ Bugün konservatuvarlardan mezun olan onlarca genç, işsizlik problemiyle karşı karşıya kalıyor. Diğer alanlarda olduğu gibi... I Çünkü ülkede çok şey değişti. Ben çok genç bir oyuncuyum ama inanın benim bile benden sonraki kuşakla aramda neredeyse dağlar var. Konservatuvar sınavına yeni girecek olan arkadaşlarım maalesef çok fazla okumuyor. Aslında toplum olarak okumuyoruz. İş kaygısı, sanattın herhangi bir alanında eğitim almak isteyen kişilerin de önüne geçiyor. Yeterli para kazanamamaktan korkuyorlar çünkü. Ancak ben kişi eğer bir işte en iyi olmayı hedeflerse iş kaygısı yaşamayacağını düşünüyorum. Biraz cesur olmak gerek. Biraz da değişim gerekli. Örneğin, ben Sicilya’dayken, oynadığım oyunu izlemeye gelen izleyicilerden çok etkilendim. Antik bir tiyatro sahnesinde oynuyorduk oyunu ve hava yağmurlu olmasına karşın tiyatro hınca hınç doluydu. Çok büyük paralar ödeyerek gelmişti izleyici. Bizde böyle değil. DT herkese ucuza tiyatro hizmeti sunuyor ama seyirci sanata kayıtsız. Daha fazla ilgi göstermeleri gerek. Tiyatro izlemeye teşvik edilmeli insanlar. ‘Tiyatro eğlence aracı olarak görülüyor’ Bunda bizim de biraz payımız yok mu? Biz yeterince tiyatro izleyicisi yetiştirebildik mi? I Bu soru gerçekten çok önemli. İzleyici yetiştirememek... Bu sorun biraz önce de sözünü ettiğim eğitim sistemimizden kaynaklanıyor. Biz sanatı ne yazık ki yaşamımızda bir gereksinim olarak görmüyoruz. Bizim yaşamımızın bir parçası değil ki sanat. Çoğu kez de tiyatroyu bir eğlence aracı olarak görüyoruz. Oysa tiyatro eğlendirdiği kadar öğretir de. Başkentteki sanatsal faaliyetleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Anadolu’dan şanslı kabul edilebilir ama yine de yetersiz gibi... I Avrupa’daki kadar olmasa da Türkiye’de de gezgin tiyatrolar var aslında. Ancak üretilen işin niteliği çok önemli. Bu konuda DT yeterince çalışıyor kanaatindeyim. Anadolu’da bugün yeteri kadar sahnesi olmasa bile, çeşitli yerlere turneler düzenliyor. Halka tiyatro sanatını buluşturuyor. Başkentteki sanatsal faaliyetlere gelince. Başkentte sanatın daha da azalacağına yönelik birtakım kaygılar taşıyorum. Burası başkent. Başkentteki sanat yaşamı daha canlı olabilirdi. 16
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle