Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet Ankara 224/17 Ekim 2008 Fotoğraf Sanatçısı Sağdıç, bu yıl 55. sanat yılını kutluyor Fotoğrafaadananyaşam 5 yılını fotoğrafa adamış eski gazeteci ve fotoğraf sanatçısı Ozan Sağdıç. Bu 55 yılda İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nden, eski Başbakan Bülent Ecevit’e, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’dan 9. Cumhubaşkanı Süleyman Demirel’e değin pek çok siyasetçinin çok sayıda fotoğrafını çekmiş, 40’ın üzerinde fotoğraf sergisi açmış. 1960 yılından bu yana da Ankara’da yaşamını sürdürüyor Sağdıç. “Ankara eskiden kültürün de başkentiydi. Ama şimdi sanat yönünden fukaralaştırıldı” diyor. Sağdıç bu yıl, meslekte 55. yılını kutlayacak. Sanatçı bu yılın ilk fotoğraf sergisini de Nurol Sanat Galerisi’nde, 10 Ekim’de açtı. Sağdıç’la fotoğraf sanatına olan tutkusunu ve 1960’lı yılların başkentini konuştuk: Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? I 55 yıldır fotoğraf sanatı ile uğraşıyorum. 1953’te ilk basit fotoğraf makinamı elime aldım. 1955’te, İstanbul Umum Fotoğrafçılar Derneği’nin katibi oldum, 1956’da yayın yaşamına başlayan Hayat Dergisi’nde foto muhabirliğine başladım. 1960 yılına dek de İstanbul’da foto muhabiri olarak çalıştım. Sonra Ankaralı olan eski bir gazeteciyim anlayacağınız. Bana bugün fotoğraf sanatçısı diyorlar ama fotoğraf sanatçısı değilim aslında, yanlış. Çünkü, fotoğraf sanatçısı dediğiniz anda fotoğrafı bir sanat olarak kabul ediyorsunuz. 5 ? Selda GÜNEYSU 1960’lıyıllarTürkiye veAnkara’nın altınyıllarıydı Eski bir gazeteci olarak, sizin çalıştığınız yıllardaki medya ile günümüz medyası arasındaki farklar neler? Siz günümüzde medyanın bulunduğu yeri nasıl değerlendiriyorsunuz? I Hep söylerim. Ben, basının namuslu döneminde gazetecilik yaptım. 1960’lı yıllar, Türkiye’nin ve Ankara’nın altın yıllarıydı. Türk gazeteciliğinin de... 27 Mayıs da basının miladı gibiydi. Çünkü 27 Mayıs öncesi çok büyük sıkıntıları olmuştu basının. O dönem, gazetecilik çok onurlu bir işti. Sonra başka mecralara döküldü işler. Gazetelerin başında gazetecilik mesleğinin insanları vardı. Ticaretle uğraşmak gazetecilik için onursal kabul edilmiyordu. En büyük fark bence bu durum. Halbuki, her fotoğraf sanatsal bir uğraşı değildir. Değimin doğrusu sanat fotoğrafçısıdır. Ben kendimi sanat fotoğrafçısı olarak adlandırıyorum. Siz bu yıl meslekte 55. yılınızı kutlayacaksınız. 55 yıllık süreci değerlendirdiğinizde, günümüzde fotoğraf sanatının yeri neresidir? I Eskiden daha elit bir işti fotoğrafçılık. Az kişi tarafından büyük bir emekle ortaya çıkarılan seçkin bir iş... Ancak şimdi dijital fotoğraf makinaları icat edildi. Dolayısıyla fotoğrafçılık da yaygınlaştı. Tüketimi ve üretimi fazla olan bir iş haline geldi. Tüketimi ve üretimi fazlalaşınca, fotoğraflar içinde sanat fotoğraflarını bulmak da zorlaştı. Ankara’da son yıllarda kültürsanat faaliyetleri eski yıllara oranla daha az yapılır hale geldi. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? I 1960’da İstanbul’dan Ankara’ya geldiğim zaman, Ankara gerçek bir kültür kentiydi ve beni en çok bu yönü cezbediyordu. Zaten o yıllarda, İstanbul’da Devlet Tiyatroları (DT) yoktu. İyi kötü şehir tiyatroları vardı, birkaç da amatör tiyatro. Senfoni orkestraları yoktu, galeri salonlarının sayısı sınırlıydı. Opera binası bile 1960’dan hemen önce açıldı. Yani 1950’li yıllarda İstanbul, sanat anlamında son derece fukara bir yerdi. Başkent ise layık olduğu her türlü kültürel varlığa sahipti. Sonradan ne olduysa Ankara’dan İstanbul’a doğru bir göçtür başladı. Devlet gücüyle göç... İstanbul’un biraz zenginleşmesi nedeniyle ressamlar, tiyatrocular, edebiyatçılar, sanatın bütün dallarında faaliyet gösterenler, birer birer İstanbul’a göçmeye başladı. Bugün bakınız gazetecilerin en yüksek mevkilerindeki kişilere hepsi Ankara kökenlidir. Ya da tanınmış sanatçılara bakınız, mutlaka kökeninde Ankara vardır. Ancak Ankara maalesef aşısını İstanbul’a verdi. Biraz da zorla fukaralaştırıldı. Devletin Merkez Bankası nerede olmalıdır? Şimdi bu banka bile İstanbul’a taşınmak isteniyor. Bu ne erezyondur. Bu ne başkent düşmanlığıdır, aklım almıyor. Peki bu durumu nasıl düzeltebiliriz? Başkentteki sanat yaşamının eskisi gibi olması için neler yapabiliriz? I Politikacılar, özellikle de milletvekilleri yalnızca seçildiği kentten sorumlu değildir. Onlar aynı zamanda Ankara’nın da milletvekilleridir. Ankara’yı gözetmelidirler. Ayrıca hükümetlerin Ankara’yı çok iyi değerlendirmesi gerekir çünkü başkentler milletlerin onurudur. Her türlü yapılacak görkemli işler, başkent düşünülerek yapılır. Sanat da bir ulusun medeniyetinin tek kalıcı unsurudur. Eski uygarlıklara dönüp bir bakın, hepsi bugün politikacılarıyla değil, kalıcı sanat eserleriyle anılıyor. Bugün en büyük opera, tiyatro binaları, konser salonları ve sanat müzeleri, sanat kurumları Ankara’da olmalıdır. Siz 10 Ekim’de Nurol Sanat Galerisi’nde, “55. Sanat Yılında 55 Fotoğraf” konulu bir serginiz açtınız. Sergide daha çok ne tür fotoğraflar yer alıyor? I Nurol Sanat Galerisi, uzun bir süredir benim fotoğraflarımın bir sergisini açmak için teklif getiriyordu. Bugüne dek 48 sergi açmışlar ama bu sergilerin arasında hiç fotoğraf sergisi yer almamış. Bir fotoğraf sergisi açalım o da seninkisi olsun dediler, kabul ettim. Nurol Sanat Galerisi de benim sergimle yeni sanat sezonunu açtı. Serginin açılışını da 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel yaptı. Bunun nedeni de şu: Aktif gazeteci olarak çalıştığım yıllarda, dönemin baş siyasetçileri İsmet İnönü, Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel’di. Bu siyasetçilerin sayısız fotoğraflarını çektim. Sağolsun Demirel, sergimin açılışını yapmayı kabul etti. Bugüne dek de 40 kadar sergi açtım. 9