06 Ocak 2025 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 7 MART 2021 Tablolarında erkek şiddetine itiraz eder Gentileschi: Silahı fırçasıydı İki hafta önce yazacağımı söylemiştim, ama araya sanal Suriye geBİ DÜNYA İNSAN tenekli bir ressam olan babasını da unutmayalım Gentileschi’nin. O dönemde böyle bir baba? Hayret doğrusu. Kızındaki yeteneği fark zisi girmişti, malum. edince ona ders vermeBilinmesi için elbetsi için Agostino Taste bana ihtiyacı olmayan, olmaması gereken bir muhteşem kaMUSTAFA K. ERDEMOL si adlı bir ressamı tuttu. Gentileschi’ye tecavüz eden herif budur. Kodından söz edeceğim nu mahkemeye taşındıbu hafta. Şu malum ğında ayrıntılar da ortasanat tarihi de pek az söz eder adından ne yazık ki. Ama tutkunDuruşma sona erdiğinde ya çıkacaktır. Bu arada Gentileschi’nin mahkemedeki tutumu, kararları, gerçeğe bağlılık duygusunu yitirmemiş insanlar elbetonuru dimdik ama incinmiş lılığı, cesareti kadınlar için mükemmel bir örnektir. Bakın o çağda şu te adını bilir, unutturbir kadın cümleleri kurmak komak da istemezler. Artemisia Gentileschi, 17. yüzyılda olarak tüm acısını, lay değildir: “Tassi odama girdi, ilişki teklif etti. Giysilerimi çıkarmayaşamış bir kadın ressam. Barok döneminin en büyük kadın sanatçısıydı. Şu kafırçasıyla tuvale yansıtıyordu. ya başladı, baskı uyguladı. Ben de buna karşılık yüzünü tırmaladım, saçını çektim, baramsar, korkunç ama na tecavüz etmeden önmuhteşem tablolar çice cinsel organını sıkzen Caravaggio’dan tım ama durdurmadım”. daha ürkütücü, daha Sözüm ona bir ahlak mükemmel tabloları vardır. Erkek çağıdır dönem, bir kadının bunları zulmüne, egemenliğine başkaldırı bu kadar açık dile getirmesi mahkekabul edilen bu tablolarından ötürü me heyetini ki çoğu din adamıdır“erkeklerden fırçasıyla intikam alan hayrete düşürür. kadın” da derler Gentileschi için. Gentileschi’ye işkence yapan Olağanüstü dehası göz ardı edilen mahkeme, Tassi’yi aklayarak serbu muhteşem ressam, kendi yaşa best bırakmıştır. Tassi’nin korumında karşılaştığı erkek dehşetini yucusu Papa X. Innocent’ti çünkü. kadınlar için bir savaş çığlığına dö Utanmadan kendine Papa adı olarak nüştürdü tabloları aracılığıyla. “Masum’u seçen bu din adamı TasBu olağanüstü sanattan anlama si için ‘Beni hayal kırıklığına uğratmakla beraber (elbette çok mahmayan tek sanatçı’ ” demiştir dercubiyet duyuyorum bundan) ler. Hayal kırıklığından bizim anlaGentileschi’nin tablolarını, sevme dığımızı anlamadığı kesin bu Innome yetecek kadar tabii, öyküleriy cent cenaplarının. le de bilirim. Bir tablosunda iki kaDuruşma sona erdiğinde onuru dimdik ama incinmiş bir kadın olarak tüm acısını, erkek egemen dünyaya, erkek egemen dine itirazını sahip olduğu tek silahla, fırçayla tuvale yansıtıyordu. Resim yerine başına gelenleri de yazsaydı diye düdın yatağa bastırdıkları bir adamın kafasını keserler. Tamam, hayli dehşet vericidir, gerçek yaşamda kimseyi kesip biçtiği de yoktur Gentileschi’nin ama tablo, dinler tarihinden esinlenilmiştir. O kafası kesilen zat, Eski Ahit’te İsrailoğullarının düşmanı olan Holofernes’tir. Kafasını kesen genç kadın da Tanrı tarafından bu işle görevlendirilmiş Judith’dir. Bu tablonun bir otoportre olduğunu, kılıcı elinde tutan Judith’in Artemisia Gentileschi oluşundan anlıyoruz. TECAVÜZE UĞRADI Daha on sekiz yaşındayken tecavüze uğramıştı. Mahkemeye çıkardılar, karşısına da tecavüzcüsünü oturttular. Mahkeme salonunda işkence yaptılar bu olağanüstü kadına. Ama kimseyi inandıramadı tecavüze uğradığına. Bu nedenle imgelerle, yaşadığı dünyaya hâkim olan erkek şiddetine karşı mücadele etti. Düşünün bir yaşadığı dünyayı; loncaların, akademilerin kapılarını kadınlara sıkı sıkı kapadığı bir dönemde, dönemin kadınlarının hiçbirinin yapamayacağı bir şeyi yaparak yeteneklerini gösterebildi. Şansı belki babasının arkadaşı olan Caravvaggio’dur, kim bilir. Çocukken bu ressamla tanıştığı, belki de ondan resim yapma konusunda teşvik gördüğü söylenir. Tabii çok yeşüneniz varsa belirteyim: Okuma yazma bilmezdi doğru dürüst. Şimdi şu sözünü ettiğim Judith ve Holofernes adlı tabloda anlatılmak istenen “Kadınlar birleşirse erkek egemen dünyaya karşı çıkabilirdi”yi anlatmaktır diye düşünüyorum. Sanat tarihçileri daha iyi değerlendirirler kuşkusuz ama benim dediğim de herhalde reddedilmez. Gentileschi’nin 1622 tarihli Susannah ve Yaşlılar (Susannah and Elders) adlı tablosunu da görün bence. 17. yüzyılda kadın olmanın ne demek olduğunu dramatize etmek için İncil’deki bir hikâyeyi kullanarak yapmıştı bu tabloyu. İki yaşlı adam banyo yapan genç bir kadını gözetliyor. Susanna adında bir İbrani kadın, çapkın röntgenciler tarafından hem izleniyor hem de onlar tarafından haksız yere suçlanıyordu. Tassi’nin kendisini sürekli tacizine gönderme vardır tabloda. Daha feminizmin f’sinin olmadığı bir dönemde “kendi yaşamının kahramanı” olan muhteşem bir kadındı Gentileschi. Son işi seramik Tuba Korkmaz’ın yaşamı belgesel film oldu: Töz heykelFeveran Ayağa kalkmak için ‘töz’ yeter ELMAS YAYLA “Bir nevi şeker hastası, kanser hastası gibi biraz tetikte yaşıyorum. Yaşamak, gerçekten ne demek hâlâ bir cevap bulamadım. Sanat beni iyileştiriyor. Figürlere bakıyorum, içimde biriktirdiğim her şeyi dökmüşüm. Özgün bir şekilde kendimi ifade ederken içerideki Tuba’yı da iyileştiriyorum.” Seramik sanatçısı, akademisyen Tuba Korkmaz’ı, ilk olarak korkunç bir haberle tanıUluslararası Kadın Yönetmenler Festivali’nin Türkiye gösterimi 26 Nisan5 Mayıs arasında yapılacak. Töz, finalist belgeseller arasında. Neşe Uğur Nohutçu dık. Eskişehir’de, ayrıldığı erkek arkadaşının falçatalı saldırısında ölümden döndü, vücuduna pek çok darbe almıştı, Fatih Sağır en son boğazını kesti... Tuba, bugün o so Özüm kakta oturan doktorun müdahalesi sayesinde hayatta. Dava sürecinde de çok hırpalandı, mağdur edilen pek çok kadın gibi hayatı didik didik edildi, çünkü “kadın olduğu için doğuştan suçluydu!” Aradan dört buçuk yıl geçti. Tuba şimdi hikâyesiyle pek çok kadına ilham veriyor. Yönetmen Neşe Uğur Nohutçu, Tuba’nın yaşama tutunma inadını belgeTuba Korkmaz sel yaptı. İsmi “Töz”, şimdi 4. Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali’nde Londra’da ve Kosova’da gösterimde. Belgesel, Tuba’nın sanatçı ve anne kimliğini merkeze alıyor. Nohutçu, umut veren, aydınlık bir bakış açısına özellikle dikkat etmiş: “Tuba ile çok yakınız, yaşadığı her şeyde yanındaydım. ‘Ülkemizde kadın cinayetleri gerçeği var, bununla ilgili bir film yapayım’ diye yola çıkmadım. Tuba’nın kendinden, hedeflerinden vazgeçmeyişini görünce ‘bunu anlatmam’ lazım dedim. Tuba’daki gücün bütün kadınlarda olduğunu göstermemiz gerekiyor. Tuba bekâr bir anne, kızının sağlık sorunlarıyla boğuşuyor, şiddete maruz bırakılmış bir kadın ama film bittiğinde ondaki aydınlığı görüyorsunuz” diyor. Tuba’nın kızı Özüm 2009 doğumlu, fiziksel engelleriyle mücadele ediyor. Tuba, Özüm’ü tek başına büyüttü. Filmde ikisini sık sık hastane odalarında görüyoruz... GÜÇLÜ MÜYÜM? Tuba, “Dramayı, kasveti sevmem zaten” diye giriyor söze: “Çocukken de böyleydim, herkesin başına neler geliyor der, bertaraf etmeye çalışırdım. Derdi küçük görme aslında bir tür savunma mekanizması. Siz güçlü diyorsunuz ama benim tek yaptığım kendimi savunmak. Hoşlanmadığım bir sıfat. Güçlü olmak diye bir seçenek yok diyorum, sadece iki seçenek var: Ya yaşamaya devam edeceksin ya da yas tutacaksın. Yas tutmak bana göre değil...” Nohutçu, “Bu tercih, Tuba kabul etmese de. Bu tercihi yapmayan çok fazla örnek var. Vazgeçmemek bir seçim ve senin bunu seçtiğin için çok güçlü olduğunu düşünüyorum” karTuba ve eşi Birol Batu, Maysa adlı atölyelerinde birlikte çalışıyorlar. Atölyeyi açtıktan sonra evlendiler. ‘İki seramikçinin aşkla ürettiği’ işleri Instagram’dan şılığını veriyor. İkimiz de “güçlüsün işte” deyince sonunda azıcık pes eder gibi oluyor: “Hiç tanımadığım insanlardan da böyle tepkiler alıyorum, onur verici tabii ki...” Tuba ile eğitimi, sanatı ve ailesinin desteği sayesinde o saldırıdan güçlenerek çıktığı fikrinde birleşiyoruz. Filmde de var aşkı bulması, yeniden aile kurması... “Bir öğrencim yurtdışına gitmek istedi, babasını ikna etmem için bana getirmiş, adam ‘kız başına göndereceğiz, o kadar masrafa değer mi’ diyor. Eğer beni okutmasalardı bugün burada olamazdım dedim. Özellikle kız çocukları mutlaka okumalı.” görebilirsiniz @atolyemaysa ÖZÜM’LE HASTANE SAHNELERI Tuba, Çanakkale 18 Mart’ta dört yıldır öğretim üyesi, el sanatları bölüm başkanı, 13 yaşından beYA KORKUYLA YAŞAM? ri sanatla iç içe, şu an sanat terapisi eğitimi alıyor. Şimdiye dek yedi kişisel sergi açtı. Eserlerinde kadın figürleri öne çıkıyor, kadın olmaBirkaç yıla dışarıda olacak, tekrar peşime düşer mi endişesi var evet. Cezayı çekiyorlar belki ama oradan, iyileşerek çıkmıyorlar... Kadıalta erkeği korumaya çalıştığı belli oluyor. Öbür tarafta 19 yaşında bir kız çocuğu.... Ürküyor tabii, geri adım atıyor... Bana yeni bir kimlik vererek beni yı sorguluyor. Belgeselin ilk sahnesinde bir seramik heykelini boyuyor, neden bilmiyorum ben fırça darbelerini izlerÇAÜDNIKTÜ..Ö.Z na şiddet meselesinde aslında birçok koruyacaklarını söylediler, anne baken çok duygulandım... şeyin konuşulmadan pas geçildiğini ba adından tut, her şeyi silecekler, “Sanatın yüceliğini bilegörüyorum. Yasal olarak sürekli bir başka bir ile götürecekler, o kadar rek büyüdüm, emek harcaşeylerin yapıldığı söyleniyor ama ya sorguladım ki. Yaşamak demek, dım, Neşe’nin belgeseli bupılmıyor. Kadın dernekleri diyorlar sadece nefes almak demekse radan kurgulaması da çok hoki ‘polise başvurursan işlem yapa tamam ama o değil yaşamak. şuma gitti” diyor, “Neşe, hatırcaklar.’ Bu o kadar değişken bir du Ben Ayşe olarak devam edilıyor musun, sana borcumu öderum ki polisten polise, şehirden şe yorum, beden bütünlüdim dedin bana...” hire, kültüre, kadının duruşuna gö ğüm korunmuş oluyor Nohutçu da “Belgeselini tabii ki re farklı uygulamalara maruz kala belki ama en basiti yazbenim yapmam gerebiliyoruz. dığım makaleler çöp kiyordu ama zor olHER ŞEYİ SİLECEKLER Bıçaklanmadan önce şikâyet etmiştim polise, yapabileceğim her şeyi yapmıştım. Emniyet’te yanımda bir kadın avukat da vardı, “Sinirlendirmeyelim, bir kulağını çeker bırakırız” gibi şeyler söylendi. Ben kanun önünde hakkımı arayamadım, pek çok kadın gibi. Kadın öğrencilerimin de hak arayamadıklarını görüyorum. Bir öğrencim için polisle konuşuyordum, “gene mi erkek arkadaş mevzusu”, “abuk subuk giyinmesinler onlar da” gibi laflar ediyor... Bahaneler bulmaya, eril dille kurduğu cümlelerle alttan olacak. Tuba Korkmaz ölmüş olacak, bunun adına yaşamak denir mi? Korkuyla yaşamak da biraz tetikte olmayı gerektiriyor. Şengül Hablemitoğlu öneride bulunmuştu: “Diyelim ki şeker hastasısın, sürekli diyet yapacaksın, dikkat edeceksin... Bununla yaşamayı öğreneceksin’ demişti, onu yapıyorum...” Nohutçu: Töz kendi kendinin nedenidir, değişkenlere karşı kalıcıdır, başka bir varlığa ihtiyacı yoktur. Ben her kadının ayakta kalmak için kendinden başka hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını düşündüğüm için bu ismi seçtim. Bu belgeselin mesajı her kadın içindeki gücü fark etmeli, ne zorluk yaşarsak yaşayalım tekrar ayağa kalkmak için kendimizden başka hiçbir şeye ihtiyacımız yok. du...” diyor. Tuba, filmde en çok Pişmiş Toprak Sempozyumu’ndaki halini sevdiğini söylüyor: “Çok heyecanlı ve cıvıl cıvıl bir haldeyim orada iş yapmanın heyecanı yüzüme yansımış çocuk gibiyim. Özüm’le hastane sahneleri de hoşuma gitti, saldırıyı atlatmış olmanın verdiği rahatlıkla izlemek güzelmiş...”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle