Katalog

14 ŞUBAT 2021 5 Hâl â Fotoğraf: Vedat Arık Bu sıralar Yasin, Çınar ve Cevdet rolünde izlediğimiz Fatih Artman’la karakterlerini, hayallerini ve Ankara’yı konuştuk. Mahallem benim şansımdı DEN İZ ÜLKÜTEKİN Son dönemde dikkat çeken ve ses getiren hemen her projede onun ismi yer alıyor. Kısa sürede Yasin, Çınar ve Cevdet’le karşımıza çıkan, oyunculuk performansıyla izleyiciyi kendisine hayran bırakan Fatih Artman’a sırlarını sorduk. F atih Artman, yıllardır ince ince dokuduğu oyunculuk kariyerinde belki de en çok dikkat çektiği günleri yaşıyor. Ancak onun için görünür olmak ve övgü almak bir mesele değil. Kendisini en heyecanlandıran şeyin her zaman farklı karakterlere can vermek olduğunu söylüyor. Gelecekbir ayrımım yok. Canlandırdığım karakterleri birçok açıdan değerlendirip oldukça özenle seçim yapmaya çalışıyorum. Buna rağmen bazen karakterlerin bazı özellikleri birbirine benzeyebiliyor, üst üste denk gelebiliyor. u Önceki röportajlarınızdan birinde en sevmediğiniz yönünüzün ani duygu değişimleriniz olduğunuzu te de olabildiğince çok karaktere hayat vermek istiyor. Kim söylemiştiniz. Son iki, üç yıl içinde Yakup, Yasin, Çınar bilir belki de bu odaklanmış hali sayesinde Bir Başkadır’ın ve Cevdet gibi birbirinden çok farklı karakterlerin Ankara’yı yaşı Yasin’i, Menajerimi Ara’nın Çınar’ı veya Azizler’in duygusu içine girdiniz. Bu karakter Cevdet’i olarak evimizdeki ekranlara yansıve duygu yoğunluğunu nasıl bir dığında hiç de yabancılık çekmediğidüzene koydunuz? miz, samimi bir his bırakıyor haYaşadığım duygu değifızamızda. Artman’la oyuncuşimleri ile canlandırluğunun inceliklerini konuşdığım karakterlerin tuk ama bununla sınırlı değildi sohbetimiz. Behzat Ç. ile setleu Ankaralı ve Ankara’ya büyük değer veren bir sanatçı olarak şehirfarklılığı benim için birbirinden çok ayrı iki yorum re adım attığı, çode sizin için öncelikli anlamı olan beş mekân vekonu. Çünkü cukluğunun en ya yeri saymanızı istesem? İlk aklınıza gelen yerler neben canlangüzel ve derin reler olurdu? dırdığım anılarına sahip Ne güzel bir soru. Ankara da benim için anlamı olan çok fazkarakteolan Ankara’yı la yer var tabii. Ama hemen ilk aklıma gelenler şöyle: Mahallemdeki re sadece da andık. okulun bahçesiyle başlayabilirim. Benim için çocukluğumdan çok daha onu canu Bugüne kadar girdiğiniz her rolde izleyiciye çok yüksek bir inandırıcılık, samimiyet ve özdeşleştirme sundufazlası o okul bahçesi. Çok uzun yıllar oradaydım. Sonrasında da tartışmasız konservatuvarım geliyor aklıma. Kıtır da bir kokoreç. Gecesi İf’te devam eden eğlenceler. Ve huzur bulduğum Seymenler Parkı. u Ankara’da çocuk olmak diğer şehirlere göre çok daha fazla mutluluk içeriyor. Sizin çocukluğunuzun Ankarası nasıldı? Neyi özlüyorsunuz? Diğer şehirlerde çocuk olmak, büyümek ne kadar farklı hissettirirdi tam kestiremiyorum. Ama evet Ankara’da büyüdüğüm için çok mutluyum. Filmlandırırken inanmaya çalışıyorum. Ve oynadığım yerde bırakıyorum. İşin en kenuz. Sırrınız nedir? lerdeki gibi o tatlı mahalle ortamında geçen bir çocukluğum oldu. Birliğin yifli tarafı bu zaten. Bir sırrım yok maalesef. ve komşuluğun olduğu, bana nostaljik duygular yaşatan harika bir ma Aldığım eğitimin Bunun birçok farklı sebe hallede büyüdüm. Hatta sonrasında profesyonel oyunculuk hayatıma temeli de buna dabi olduğunu düşünüyorum. da aynı mahallede başladım. Büyük bir şanstı benim için. Hâlâ bü yandığı için zorlanmıÖncelikle bir oyuncu olarak tün ailemle birlikte o mahalledeyiz. Ankara’ya çok sık gidip ge yorum açıkçası. Yaşacanlandıracağım karaktere çaliyorum. Özlemeye fırsat vermiyorum kendime. Ama zadığım duygu değişimlelışmayı çok seviyorum. Hatta bu man akıp gidiyor. Hâlâ Ankara’yı yaşasam da üniri ise kendi karakterime ait ön hazırlık durumu yıllar geçtikversiteyi bitirdikten sonraki mükemmel birkaç değişimlerdi. çe hayatımda daha çok yer kaplamaya başladı. Performansıma büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. Sonrasında da sadeyılı hep özleyeceğim. u Kısa süre önce ekrana gelen Azizler’deki Cevdet karakteri tüm Azizler dünyası içinde nereye oturuyor? ce karakterin içinde olduğum “o an”ı yaşamaya çaAzizler dünyasında, Aziz ve diğer karakterler kalışıyorum. Bunların dışında bu durumun oyuncu enerjisiy dar yalnız olan bir karakter Cevdet. Hikâyede birbirinden le alakalı olduğuna inanıyorum açıkçası, ama bu enerjinin farklı yalnızlıklar görüyoruz ve Cevdet de bu farklı yalnıznasıl oluştuğunu, değişip değişmeyeceğini bilemiyorum. lıklardan birini yaşıyor. Hayatı için sadece “gerekli olanı” NAIF BIR INSANIM DIYEMEM yapıyor. Keyif aldığım bir proje olmuştu. Keşke bu film bir dizi olsaydı da daha uzun süre içinde yer alsam dediğim bir u En güncel rollerinizden ikisi, Yasin ve Menajerimi rol oldu benim için. Ara’da Çınar. İkisi de bambaşka dünyalarda ama ikisinin içinde de benzer bir naiflik var. Rol icabı mı yoksa doğuştan gelen özelliğinizin önüne geçilemez biçimde ekrana yansıması mı? Gerçekten rol icabı. Tabii ki benim de naif olduğum bir tarafım var ama naif bir insanım diyemem. Evet, canlandırdığım birçok karakterin naif kısmını gördük ama hepsi birbirinden farklı naiflikler barındırıyordu. Mesela benim için Çınar ile Yasin’in naiflikleri birbirinden çok uzak. Bir karaktere böyle bir açıdan yaklaşmıyorum kısacası. Böyle u Menajerimi Ara dizisinde sık sık oyuncu problemleriyle uğraşan bir menajeri canlandırıyorsunuz. Oyuncumenajer ilişkilerine öteki taraftan bakmak nasıl bir etki yarattı sizde? Her şeyden önce yaptıkları işin ne kadar stresli olduğunu anladım. İşlerinin özünde insan olması, değişken ruh halleriyle uğraşmak, her an çözüm odaklı olabilmek ve böylesine bir sosyal yaşamı sürdürebilmek hiç kolay olmasa gerek. Menajerliğin uzaktan renkli ve sevimli görünse de birçok iş gibi oldukça zorlu ve stresli olduğunu düşünüyorum. UMUT HEP VAR u Bir Başkadır, anladığım kadarıyla insanları hem bireysel hem de toplumsal anlamda derinden etkilediği ve içlerinde kalan bazı duyguları tetiklediği için bu kadar çok konuşuldu. Siz yapım ekrana çıkmadan önce bu kadar çok tartışılacağını tahmin ediyor muydunuz? Sizce insanları etkileyen neydi? Çok iyi bir proje olduğuna inancım sonsuzdu. İki yıl boyunca heyecanla beklediğim tek projeydi hatta. Ama bu kadar konuşulup popüler olacağını düşünmemiştim. Senaryoyu okuduğum zamanki hislerimin seyircide karşılık bulması beni çok mutlu etti. Çok katmanlı birçok sebebe bağlı bir etki bu bence. Hepimizin bildiği ve içinde yaşadığı farklı kültürlere başka pencerelerden bakabilmenin önemi anlaşıldı belki de. Berkun Oya’nın yarattığı bu özgün ve yalın dünyanın katkısı çok büyük. Yaşadığımız topraklarda ne olursa olsun umudun hep var olduğunu hissettiren bir proje oldu. u Şahsi fikrim Bir Başkadır’daki Yasin’in Fatih Artman’ın şu ana kadarki oyunculuk kariyerinin zirvesi olduğu. Siz Yasin’i kariyerinizde nereye koyarsınız? Bir sıralamam yok. Canlandırdığım her karaktere aynı önemi verdim. Ama tabii ki daha çok sevdiğim karakterler oldu oyunculuk hayatımda. Ve Yasin, o listenin en başlarında tartışmasız. Çok özel bir rol. Oldukça incelikli ve kusursuz yazılan bir karakter. Oynadığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. BABAM MÜKEMMELLIYETÇI BIR INSANDI u Netflix’le çalışmak nasıl bir deneyimdi? Oldukça profesyonel bir ekip. Dijital platformlar içinde tartışmasız dünya markalarından. Günümüzde önemi ve değeri gitgide artan bu dijital dünyalar adına standardı belirleyen, düzenli, detaycı ve oldukça kaliteli bir platform. Umarım ülkemizdeki dizi ve film sektörü adına da belli bir standardı oluşturmada örnek olur. u Küçük yaşta babanızı kaybetmişsiniz. Bu üzücü olayın oyuncu olmaya karar vermenizde etkisi var mıydı? Babam mükemmelliyetçi ve disiplinli bir insandı. Hayatta olsaydı da oyuncu olurdum, onun bir etkisinin olacağına inanmıyorum. Ama nasıl bir oyuncu olurdum, böyle mi olurdum inanın hiç bilmiyorum. u Oyuncular kimi zaman politik konularda yeterince duyarlı olmadığı kimi zaman ise çok fazla politika ile ilgilendikleri için eleştiriliyorlar. Siz bu terazinin neresinde duruyorsunuz? Elbette her insan gibi benim de fikirlerim, tercihlerim var. Bu seçimlerimi ve hayata bakış açımı yine kendimi ifade edebildiğim tek yer olan işimle göstermeye çalışıyorum. Net bir şekilde, herhangi bir konuda görüşümü söylememin insanları ilgilendirdiğini ya da meraklandırdığını düşünmüyorum. TEK HEDEFI OYUN u İleriye dönük hedefleriniz neler? Bir gün bir tiyatro kuracağım ya da şu senaryoyu yazıp çekeceğim gibi hayallerim hiç olmadı. Olmasını isterdim ama hâlâ da yok maalesef. Tek bir hedefim var, o da sadece birbirinden farklı karakterleri canlandırmak. İlk günden beri benim için değişmeyen hedef diyebilirim. Ankara’da büyüdüğüm için mutluyum. Filmlerdeki gibi o tatlı mahalle ortamında geçen bir çocukluğum oldu. Sosyal medyada temkinli u Günümüzde oyunculardan sırf sahnede veya sette değil, sosyal medyada da bir performans sergilemesi bekleniyor. Kişisel hayatını pek sosyal medyaya yansıtmayan birisi olarak siz nasıl buluyorsunuz oyunculuk ve sosyal medya arasındaki ilişkiyi? Gelişen teknoloji ve bilişim çağıyla birlikte birçok şey gibi oyunculuk dünyası da bir dönüşümün içine girdi. Çok değil, bundan yaklaşık on beş yıl önce “sosyal medya” diye bir konu yokken şimdi bu durumu kabullenmek ve yönetmek bir zorunluluk haline geldi neredeyse. Bu hafif, renkli ve çoğu zaman sahte dünya karşısında olabildiğince temkinli oldum. Ama bu dünyayı da kesinlikle reddetmedim. Yargılamadım. Benim hayatımda “görünür” olmanın bir manası olmalı. Çevremde fark ettiğim durum ise ortak amacın sadece “görünür” olmak olması. Ne yaptığının, nasıl ve niye göründüğünün hiçbir önemi yok. Sadece görünür olmak. Benim için bu “görünürlüğün” bir manası olmalı. Bir estetiği olmalı. Bu yüzden ben daha çok oyunculuğumla görünür olmak istiyorum.