Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 AĞUSTOS 2020 7 Bu dünyada 38 yıl konuk olmuş Apollinaire ve yine Mirabeau Köprüsü üzerine... Şiir akarken duyulan kedi miyavlamaları Apollinaire (18801918) bu dünyada 38 yıl konuk olmuş. Bizim Orhan Veli’den iki yıl fazla. Rusların Puşkin’iyle aynı süre. Puşkin’in ölüm nedeni cinayet gibi bir düello. Orhan Veli’ninki yine cinayet gibi bir kaza. Apollinaire’in ölüm ne deni İspanyol gribi denilen felaket. Apollinaire, Polonyalı bir anne ve İtalyan bir babanın oğlu olarak Roma’da doğmuş. OKUDUKLARIM İZLEDİKLERİM DÜŞÜNDÜKLERİM Annesi ve kardeşiyle 1898’de Paris’e göçmüşler. Böylesi ne bir soy, ülke ve dil karışık lığı içinde çok kısa süre içinde Fransız dilinin ve modern dün ya şiirinin en önemli öncü şair ve yazarları arasında yer alma sı mucizeye benziyor. Şiirleri nin yanı sıra oyunları ve resim ATAOL ağırlıklı kuramsal eleştiri yazı BEHRAMOĞLU larıyla da öncü ve önemli. Kü bizm savunucusu. Gerçeküstü cülüğün öncülerinden ve “gerçeküstü”(surréalisme) sö zünün mucidi. Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi onu dilimiz de Mirabeau Köprüsü ve Marizibil çevirileriyle tanı mış olmalıyım. Bunlar Necati Cumalı çevirileridir. Cumalı’nın (Sabahattin Eyüboğlu ortak) çevirisi olan Marizibill bir başka dilden Türkçeye yapılmış eşsiz gü zellikte çevirilerdendir. Bunları epey zaman sonra Cemal Süreya çevirisi olan “Bir Aşk Kırgınının Şarkısı” izledi. O şiirden şu dizeler hâlâ ezberimdedir: Yine de beklediğim odur aslında Soluğum, yüreğim, her şeyimle Ve Geriyedön köprüsü başında Bir gün o kadın çıkagelirse Nasıl sevindiğimi söylerim ona Ve aynı şiirden şu iki dize: Kediler miyavlıyor avluda Ben Paris’te ağlıyorum şimdi... Yukarıdakileri anladık da, bu iki dizede ne var diyecekiniz... Apollinaire Yakıcı bir şimdiki zaman duygusu ve böylece ölümsüzleşen gerçeklik... Şiir akıp giderken kedi miyavlamalarının araya girişi ve şairin onlarla eşzamanlı gözyaşları... Apollinaire’i Fransızca okumaya başladıktan sonra da beni özellikle etkileyen, konuşur gibi, bazen uzun bazen çok kısa dizelerle, yerinde duramayan hayal gücüyle yarattığı eskimeyen bir şimdiki zaman duygusu olmuştur... HHH Mirabeau Köprüsü’ne gelelim... Çok az çeviri beni üzerinde bu kadar düşündürmüştür diyebilirim. Değerli dostum Prof. Kemal Özmen, bana Apollinaire’in bu şiirdeki “dize düzeni, uyak ve yarım uyaklarını” ödünç aldığı bir ortaçağ Fransız şiir türünün bir örneğini göndermiş. Ayrıca şiirdeki ve çevirideki hece sayılarının tam tutmadığını da işaret ediyor. Doğrusu bu şiirde hece sayılarına dikkat etmemiş, fakat uzayıp kısalan dizeler ve uyak kullanımında şairin iç sesini duyumsamaya ve duyumsatmaya çalışmıştım. Hece sayıları arasında tam bir uygunluk pek olası da görünmüyor. Buna karşılık Fransızların şiir çevirisinde çok sık yaptığı şey, uyaklı şiirin uyaksız çevirisine de benim aklım yatmıyor. Geçen yazıda da belirttiğim gibi nakarat dizeleri üstünde çok düşündüm, sonrasında da düşünmeyi sürdürdüm. Bir seçenek de şöyle olabilirdi: Gece gelip saat çalarken Geçer günler kalırım ben (Çünkü yukarıdaki ikinci dizede Fransızca’da “bir yerde kalmak, oturmak” (demeurer) fiili kullanılıyor.) Fakat sonuçta ilk seçenekte karar kıldım. Gece gelip saat çaldığında Geçer günler bense hep burada (Bu iki dize bütün çevirmenlerine belli ki kök söktürmüş!) Şiirin üçüncü dörtlüğünde “radikal” bir değişim yaptım! Artık ayrıntıya girmiyor, değişikliği (iki çeviriyi karşılaştırarak) görmeyi dikkatli ve meraklı okura bırakıyorum. Sadece şu kadarını söyleyeyim: Şiirde “umut” sözcüğünü niteleyen “violent” sıfatının sözlük anlamı “zorlu, sert, şiddetli”dir... Sözünü ettiğim çevirilerde “ağır, üzücü, zorlu, depdeli, güçlü, sarsıcı, sert” sıfatları kullanılmış.... Şair burada, gerçekleşemeyen, yakıp kavuran, altüst eden, sarsan vb. bir umuttan söz ediyor.... Ben bir önceki yazıyla birlikte yayımlanan çevirimde “şiddetli” demiş, ilk dizedeki “gibi”yle aralarında bir uyak oluşturmuştum: Aşk akıp gider bu akan su gibi (........) Umut gibi şiddetli Daha sonra, şiirin içeriğine “acımasız” gibi bir sıfatın daha uygun olacağını düşündüm. O zaman da bir uyak gereği ortaya çıktı... Dörtlüğün ilk dizesine, içerikle hiç de uyumsuz olmayan “duyarsız” sözcüğünü eklemede bir aykırılık görmeyerek sağladım bunu da... Ve çevirim, umarım, son biçimine ulaştı... Son birkaç söz: Mirabeau Köprüsü güzel şiir kuşkusuz. Fakat aynı güzellikte bir şiir, Paris’in (orada akıyor olmaktan başka bir özelliğini görmediğim) Seine Nehri ve onu üzerindeki Mirabeau Köprüsü üzerine değil de örneğin bizde bir nehir ve üzerindeki köprüye ilişkin olarak yazılmış olsaydı, bu kadar ünlenir miydi? MİRABEAU KÖPRÜSÜ Akar Seine Irmağı Mirabeau Köprüsü’nün altından Ve aşklarımız Anımsamak neye yarar sevincin geldiğini hep Acının ardından Gece gelip saat çaldığında Geçer günler bense hep burada El ele yüz yüze kalalım böylece Geçiyorken Kollarımızın köprüsünün altından Sonsuz bakışların dalgası yorgun öylesine Gece gelip saat çaldığında Geçer günler bense hep burada Aşk çekip gider bu akan su gibi duyarsız Aşk alıp başını gider Yaşam ne kadar yavaş Umut nasıl da acımasız Gece gelip saat çaldığında Geçer günler bense hep burada Günler geçer haftalar geçer Ne geçen zamanın Ne aşkların geri geleceği var Mirabeau Köprüsü altından Seine Irmağı akar Gece gelip saat çaldığında Geçer günler bense hep burada Türkçesi: A.Behramoğlu KOLEUKMIRSAAH Kaçırmayın u Kalben’den konser P ark Et Seyret konserlerinde bu hafta Kalben sevenleriyle buluşuyor. 26 Ağustos Çarşamba günü Yenikapı’daki İstanbul Açıkhava Gösteri Merkezi’nde sahne alacak Kalben’in konseri saat 21.15’te başlayacak. Tansu Taşanlar ve Oya Unustası’ u DasDas’ta ‘Çok Satanlar’ L aura Eason’ın kaleme aldığı, Volkan Yosunlu’nun sahneye koyduğu “Çok Satanlar”, iki yazarın birbirlerinin hayatlarında açtığı kapılar ve yarattıkları yıkımı anlatan bir komedi. 29 Ağustos’ta 21.00’de DasDas açık havada. u Gümüşlük’te klasik müzik E cole Normale de Musique de Paris’te müzik profesörü olan Fransız piyanist JeanMarc Luisada, Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik Festivali için Türkiye’ye geliyor. Konser, 25 Ağustos saat 21.00’de Antik Taş Ocağı’nda... u DNA’da saklanan dizi: Biohackers A lman yapımı yeni Netflix dizisi “Biohackers” genç bir tıp öğrencisinin ailesinin geçmişindeki bir komployu ortaya çıkarma mücadelesini anlatıyor. Dizinin en ilginç özelliği, bölümlerin DNA içinde depolanarak saklanması... u Nâzım Hikmet ile bir gece Genco Erkal’ın sahnelediği, Tülay Günal ile birlikte oynadığı “Yaşamaya Dair” adlı oyun Küçükçiftlik Bahçe Tiyatrosu’nda izleyiciyle buluşuyor. Oyun, 27 Ağustos Perşembe günü saat 21.00’de başlayacak... u Boğaz’a nazır ‘Yesterday’ Sait Halim Paşa Yalısı’nda sinema akşamları sürüyor. Bu haftanın öne çıkan filmi içinde bolca The Beatles şarkısının yer aldığı müzikli komedi “Yesterday”. 24 Ağustos Pazartesi saat 19.30’da... ‘Nasıl Derler Bilirsin’ grubuyla yeni şarkılarını konuştuk Bu bir his cimnastiği İstanbul alternatif müzik sahnesinin şahsına münhasır grubu “Nasıl Derler Bilirsin” yeni şarkısı “Tertemiz Delirdim” ile DENIZ dinleyicisiyle buluştu. ÜLKÜTEKIN Dillerden düşmeyen nakaratlarıyla kendine genç ve sıra dışı bir dinleyici kitlesi oluşturan “Nasıl Derler Bilirsin”sürpriz bir zamanda sürpriz bir şarkıyla dinleyicilerini selamladı. Sony Music etiketiyle yayımlanan Tertemiz Delirdim isimli tekli, yaşadıkları nedeniyle kendini bu dünyanın dışında hissedenlere sesleniyor. Grubun düzenlediği şarkının sözü ve bestesi Alper Altıntaş’a ait. Cenan Çelik imzalı klip de Sony Müzik Türkiye YouTube kanalında izleyiciyle buluştu... u Tertemiz Delirdim nasıl çıktı? ALPER: Aslında şarkıya geçen yıl başlamıştık. O dönem askere gidecektim. Gitmeden aklımızda olan birkaç şarkıyı kaydetmek ve benim askerlik sürecim boyunca da belirli aralıklarla yayımlamak istiyorduk, öyle de yaptık. Bizi çok sıkı takip eden ve günden güne sürekli büyüdüğüne şahit olduğumuz bir dinleyici kitlemiz var, böylelikle onları da üzmemiş olduk. ERGIN: Tabii kendimizi de üzmemiş olduk. ERDEM: Zamanlama konusunda size kesinlikle katılıyoruz. Toplum gündemini oldukça meşgul eden ve her gün ardı arkası kesilmeyen olaylardan ötürü artık hepimiz delirdik. BERKAY: Pandemi sürecinden önce de ülkemizde çeşitli sıkıntılar vardı ve delirmeye çok önceden başlamıştık! Şimdi gerçekten tertemiz delirmiş bir şekilde şarkı çıkmış oldu. KAÇMAK VE SAVAŞMAK u “Nasıl Derler Bilirsin”in hikâyesi nedir? ALPER: “Nasıl Derler Bilirsin”, 2014 yılında İstanbul’da kuruldu. Sevdiğimiz, istediğimiz müziği yapıyor, birtakım hikâyeler anlatıyoruz. Dinleyicilerimizi hikâyenin bir parçası yapmayı amaçlıyoruz. 2014’ten beri değişmesine izin vermediğimiz en önemli şey bu oldu diyebilirim. ERGIN: Değişim doğamızda var ama bence kuruluş gayelerimize uygun devam ediyoruz. u Şarkılarınızda insanların günlük Ergin Kandemir Naci Erdem Berkan Alper Altıntaş Cevdet Berkay Yavuz Cüneyt Cenkci hayatta kullandığı cümle kalıplarına (Bil grup üyelerinin genel ruh hali mi? istedim, tertemiz delirdim) çok sık yer veriyorsunuz. Bu durumu “catchy” olması için mi yapıyorsunuz? ALPER: Her insan bazen kaçmak/uzaklaşmak isteği içinde olabiliyor. Geçen dönemdeki çalışmalarımızda bu duyguyu daha ALPER: Yazarken günlük hayatın di ağırlıklı olarak hissettirdik. Biraz bizim de linden faydalanmayı seviyorum fakat bu her şeye karşı uzaklaşma istediği içinde ol nu “catchy” olması için yapıyorum demem duğumuz bir dönemdi sanırım. doğru olmaz. İnsanları gözlemlemek, onla ERGIN: İstanbul’da yaşıyoruz. Günden gü rın dediklerine kulak vermek ve nihayetin ne kalabalıklaşan ve insanı yoran bir şehir ha de bunları doğru yerde kul line geliyor burası. Bu durum da şarkılara lanmak, bir şarkıyı yazar ve kliplere yansıyor haliyle. katkktmnğdbhyeaçooeueieıalğnüECınnnanrşkditzuRarÜmuakçoboöidmrrGşkuaNklnğeadzmdls.rıeanIıyelEıliuNaAlmaaaiYgb.öbnlbrp:kldsüiniııTpumBrrleined:gkdlelldiemiulaarBüaıküin’çğntiliekesıiniy.meitnnokDOCKeBgr2üarkmiel0nnurel1şddaeErrya8uyienıBr.arl’tmlıdkdBraAnsiCelaıeioniilrlmeSslranp,,pınsİereCrn22iisıBksyarno00ydteiacele”Al11avSiuiasdr,s’74dleaşkgniitidemvmtyılyyaüiunktiianıınnlçlllrBtmviEııallsdknnüeeteşüşauePaydadr,Srmrb.tikaraNdçıcaeiklairaiüfdvdşalıyılmey.bıiancığmYraşİaidiıEimlağşkaç“itvrleeaGnNegkukkliliazalinibilrpsvsdiııienilo.ıladreamEğnkcsReaabibdkDgkyk1uhkbluüiıaıCEe0ibaamnşzkşçsnlkMüiÜ.ueosıa1ııynhziiznbNy5k:mloeeiaukioraKhEblrg,deirbçuİiiYüyualkerıslimşinoçlrztegTreyitamrni:ülaİnknyauzedsnBdadişb.özrtiüakiaieİBumnzksyslnngilüeovut,ydabieanrinemenaesliunddyrimndenlybeahea’eşpbfoui.mdeahzasrkirlrOahe.azz’eükenvdpvlAszeşdayeaiaaisifaenüfşybkzriır jimnastiğinden çok ana bir sıkışmışlığın değil; sabit, sıkıcı du liz edip his cimnastiği yapıyo rumları değiştirme, müzik ve hareket ile ha ruz denebilir. Hatta bunu yapmaktan ziyade yatı renklendirme isteğinden de kaynakla elimize kâğıt kalem veya enstrüman aldığı nıyor. mızda bu doğal bir şekilde akıp “Nasıl Derler Bilirsin” parçaları olarak somutlaşıyor. Tabii ki bir yerlerde dinleyiciyi yakalamak, onlar gibi düşünüp hissediyor olmamızın ve bunları dürüstçe yansıtmamızın da karşılığı oluyor... BERKAY: Şahsen evet. Gelecek kaygısı, mesleki birtakım kaygılar, genel olarak toplumun her geçen gün nezaket ve hoşgörüden uzaklaşılıyor olması, alım gücünün düşüyor olması ve bunun gibi sebepler yüzünden sıkışmışlık hali bir hayli mevcut. Ba u Şarkılarınızda ve kliplerinizde gitmek zen insan kaçmak, uzaklaşmak istiyor ger ve kaçmak isteği ortaya çıkıyor. Acaba bu çekten.