Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 EKİM 2020 7 Ben istemez miyim cinler bana yüzüğün nerede olduğunu söylesin... Okumadan kâtip, yazmadan âlim ÜLKER İNCE Bu söz böyle değildir biliyorum ama ben bilerek tepetaklak ters çevirdim. Boş laflarla konuşulup yazıldığından yakınıp duruyorum. Dille yatan kalkan biri olmamla ilgisi var bunun elbette. Ama dilin bu kadar da boşlandığı bir dönem yaşamadım hayatımda. Dil dökülüyor. Ama ne dökülmek! Bir kez elimizden giderse bir daha geri gelmez diye elimde olmadan bazı kullanımların yaygınlaşmasını engellemek için çırpınıyorum. Bakın, örneğin bir yazıya “an itibarıyla” diyerek başlandığını gördüğüm zaman duramıyorum, bu ne demek diye soruyorum hemen. Google çağında yaşıyoruz, TDK’nin web sözlüğüne bakın. TDK sözlüğüne göre “an”, “zamanın bölünemeyecek kadar kısa bir parçası, lahza, dakika” demekmiş. Tamam. “itibarıyla” ne demektir? “den sayılmak üzere” ve “bakımından” demek. E, pekiyi “an itibarıyla” ne demek olur bu durumda? “Şu dakikadan, lahzadan başlayarak/ sayılmak üzere”. Hangi dakikadan, lahzadan? “An itibarıyla şu şöyle bu böyle oldu”. “Şu dakikadan sayılmak üzere şu şöyle oldu, bu böyle oldu.” Boş laflara karşı duyarlıyım, kabul ediyorum ama bir yandan da boş laflar artarken boş inançların da arttığını görüyorum. Bu bir rastlantı mı acaba yoksa ikisi arasında bir ilişki mi var? Bu soruyu bir de tersten soracağım: Boş inançlarım olmadığı için mi acaba boş laflara dayanamıyorum? Neden acaba biri boş bir laf ettiğinde yediden yetmişe, eğitimliçok eğitimlieğitimsiz herkes ona dört elle sarılıyor, o lafı kullanıyor da doğrusu söylenince hiç oralı olmuyor, dillerini düzeltmiyorlar? Bu benim için gerçekten bilmecelerin bilmecesi! HHH Gözlerini kapayarak yaşamak isteyenler var, gözlerini dört açarak yaşamak isteyenler var. Gözlerini dört açarak yaşamak isteyenler ötekileri rahatsız ediyor. Gözleri kapalı yaşamak isteyenler rahat etmek isterken gözlerini kapatmak istemeyenler bilim yaparak, sanat yaparak, kitap yazarak, doğayı, doğanın işleyişini anlamaya çalışarak, felsefe yaparak, her şeyi ve ısrarla sorgulayarak onların rahatlarını kaçırıyorlar. Kaçırırlar elbette, hem de bilerek yaparlar bu işi, çünkü gözleri açık yaşayanlar, gözü kapalı yaşamak isteyenler için gerçek dünyanın tehlikelerle dolu bir yer olduğunun farkındalar, gözlerini kaparsan gözü açıklara değil açıkgözlere yem olursun, diyorlar. Gözlerini kapamak isteyenlere, kendiniz bilirsiniz diyelim, olsun bitsin. HHH Ben size boş inançlara sahip olma konusunda ne kadar yeteneksiz olduğumu anlatayım da görün: Çocukluğumda, hatırlıyorum, yan komşumuz çok değerli bir elmas yüzüğünü kaybetmişti. Duyduğuna göre falan mahallede falan hoca diye biri varmış, o hoca yüzüğün nerede olduğunu bilir ve komşumuza söylermiş ancak komşumuz hocaya giderken, henüz buluğa ermemiş bir kız çocuğu götürmeliymiş. Elmas yüzüğünü kaybeden komşumuzun o sırada da yakın çevresinde o tanıma uyan ben varmışım, beni götürdü. Hoca beni tek başıma odaya aldı, karşısına oturttu. Korkutucu bir görünümü vardı, çok sert bakıyor, Arapça bir şeyler söylüyordu, meğer cinlere emir veriyormuş, sonra bana soruyordu, “Cinler şöyle şöyle yaptı mı” diye. Ben ayna gibi yansıtıcı bir yüzeye bakıyorum, güya cinleri orada görecekmişim ama görmüyorum, “Ortada cin min de yok, bir şey yapan da yok” diyorum. Cinler adamın emirlerini dinlemedikçe adam sertleşiyor, daha korkutucu oluyor. Bu arada bana karşı da sertleşti. Sen de uzatma artık, cinleri gör der gibi beni azarlıyor. Ben göremiyorum. Sonunda kabak benim başıma patladı. Hoca, bu kızla olmaz, başkasını getirin, dedi. HHH Ben istemez miyim, yüzüğün nerede olduğunu cinler bana söylesin, ben de komşumuza söyleyeyim ama işte böyle bir kabiliyetsizliğim var, ben cin gibi baktıkça cinler bana görünmüyor. Bu yıl televizyondan yayımlanan uzaktan eğitim derslerinin arasına daha ilk günden çocuklara cinlerin varlığının öğretildiği bir ders yok muydu? Kaçırmayın EKMOLRUAKHISA u Venedik’ten İstanbul’a V enedik Film Festivali’nde bu yıl Altın Aslan kazanan “Nomadland” adı film İstanbul Film Festivali’nin halen süren FilmEkimi seçkisinde izlenebilir. 17 Ekim Cumartesi Nişantaşı City’s’te saat 21.00’de başlayacak filmin biletleri Biletix’te. u Adamlar’dan akustik konser Sevilen grup Adamlar 16 Ekim Cuma akşamı Mask Beach’te akustik bir konser verecek. (21.00) u ‘Hababam Sınıfı’ PSM’de Yeşilçam’ın unutulmaz klasiği “Hababam Sınıfı” 13 Ekim Salı akşamı Zorlu PSM Amfi’de izlenebilir. Ertem Eğilmez’in yönettiği filmin başlama saati 20.00. u OMM’de ‘Günün Sonunda’ Odunpazarı Modern Müze “Günün Sonunda” isimli yeni sergisiyle 20202021 sanat sezonunu karşıladı. Toplam 36 sanatçının 40’ı aşkın eserinin yer aldığı sergi, insanlığın doğaya verdiği zararın sonuçlarıyla yüzleşmeye başladığına dikkat çekiyor. u Tek suçları barış istemek Aaron Sorkin’in yönettiği yeni Netflix filmi “The Trial of the Chicago 7” 16 Ekim’de izleyiciyle buluşuyor. Gerçek bir olaydan hareketle çekilen ve Vietnam Savaşı protestosu için tutuklanan 7 eylemci var. OTOBÜSTEKİLER Ayşe Çınar, yeni teklisiyle sahnede 90’ları 2020’ye Ayşe Çınar, ilk albümü “Deniz Gibi Sev”in ardından Oktay Arayıcı’nın “Gulyabani” müzikali için bestelenen “Çıkı Çıkı” isimli teklisini yayımladı. Çınar, şimdi de “Cadı Kazanı” adındaki yeni teklisiyle müzikseverlerle buluştu. Çınar’la yeni şarkısından, hayvan sevgisine dair keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Çınar, kasım ayında yeni bir şarkıyla hayranlarıyla buluşmaya hazırlanıyor. u Dışarısı “Cadı Kazanı” diyorsunuz... Hikâyesi neydi? “Cadı Kazanı”, Buray ve Gözde Ançel imzalı, kıpır kıpır bizlere biraz 90’lar tadı hissettiren bir şarkı. Düzenlemeyi Bahadır Tanrıvermiş yaptı. Buray eski dostumuzdur, onu aradığımda “Tam senlik bir şarkım var” dedi ve gerçekten de şarkı tam benlik çıktı. Dostumuz besteci ve şarkıcı Ümit Sayın da hem back vokal yaptı hem vokal koçluğu. u Klipte köpeğiniz Fındık da size eşlik etmiş... Çok da güzel olmuş. Klibimiz Halil Güzel yönetmenliğinde Beykoz Kundura platolarında çekildi. Klibin samimi ve doğal olması bizim için çok önemliydi. Fındık benim ayrılmaz bir parçam. Aslında kızım Ayşe’yi (Kedimiz) de almak istedik ama biraz hırçındır, mümkün olmadı. Tam çekimin ortasında şaka gibi sokaktan bir kedi geldi ve kameranın açısına girdi... ŞIDDETE CEZA OLMALI u Hayvanlara yönelik bitmek bileyen, artan şiddet ile ilgili ne söylemek istersiniz? Aslında insana ya da hayvana şiddet diye ayırmıyorum. Fiziki, sözlü şiddet hayatımızın her noktasında var. Tüm bunların temelinde ailede yaşananların yattığı bir gerçek. Kanunlar çerçevesinde çok ciddi cezaların uygulanıyor olması gerekir. Ebeveynlerin de eğitilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ayşe Çınar getirdi AYSUN AŞNI İlk albümünü “Deniz Gibi Sev” de Monica Molina’nın “A Paso Lento – Kalbimin Çaresi” isimli şarkısını Türkçe yorumlayan Ayşe Çınar, yeni teklisi “Cadı Kazanı” ile sahnelere döndü. Monica Molina MONICA MOLINA ILE ŞARKI SÖYLEDI “Bir gece sabaha karşı uykum kaçtı, televizyonu açtım karşıma Monica Molina çıktı. Çok güzel bir ses, çok güzel bir şarkı söylüyor. O kadar etkilendim ki. Yanlış hatırlamıyorsam 2010 yılıydı, Monica Molina’nın İstanbul’daki bir konserinde tanışma imkanım oldu. Monica’yı ilk dinlediğimde bu şarkıyı söylemeyi o kadar istemiş ve hayal etmiştim ki... Sevgili Sinan Ufuk Nergis’ten (Monica’nın menajeri) heyecanla istedim. Sonrasında şarkıya Türkçe sözleriyle bir demo hazırladık. Monica da çok heyecanlanmış ve şarkıyı albümümde okumam için destek verdiler. Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda verdiği bir konserinde güzel bir jest yaptı bana ve şarkımızı ilk kez İspanyolca ve Türkçe olarak birlikte seslendirdik.” Mutlu evliliğin sırrı, saygı u Eşiniz Yeni Türkü grubunun üyelerinden, müzisyen Erkin Hadımoğlu. Hem özel hayatınızı hem iş hayatınızı paylaşıyorsunuz. Bu istikrarın sırrı ne? Çok klasik olacak ama işin sırrı önce saygıdan geçiyor tabii ki sevgi bunu destekliyor. Hayat bizlere verilmiş en önemli hediye. Gereksiz kaprislerle çiftler birbirlerini kilitlememeli destek olmamalılar. Bir birey istediklerini yapabilme özgürlüğüne sahipse hem kendi mutlu oluyor hem etrafını mutlu ediyor. Kemal Urgenç 11 EKİM 2020 SAYI: 1596 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Sorumlu Müdür OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA pazar.dergi@cumhuriyet.com.tr n Yayın Koordinatörü HILAL KÖSE ÖZTÜRK n Görsel Yönetmen MÜNEVVER OSKAY n Editör DENIZ ÜLKÜTEKIN n Sayfa Tasarım EMİNE BİLGET n Reklam Genel Müdürü AYLA ATAMER TÖRÜN Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Yaygın süreli yayın