Katalog

11 EKİM 2020 Dünya Kız Çocukları Günü’nün sloganı ‘Benim sesim, eşit geleceğimiz’ UNICEF, her yıl 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü’nde kız çocuklarının seslerini yükseltREHBER ODASI beceriler öğrenmek. u Sosyal değişimi hızlandıran aktivistler kuşağı olarak liderlik etmek. u Katılımlarının sağlanmek ve onların hakları için ması için seçenekler yaraharekete geçmek amacıyla bir tılması. kampanya başlatıyor. Bu yıl, u Yenilikçi çözümler ge"Benim sesim, bizim eşit geliştiren, toplumsal cinsiyet leceğimiz" sloganıyla düzenlenen kampanya ile önem veeşitliği gibi olumlu sosyal FİGEN ATALAY değişime yönelik çabalara rilen, yatırım yapılan, desteköncülük eden kızların veya lenen kız çocuklarıyla daha kız liderliğindeki kuruluşlaiyi bir dünyaya ulaşılacağı çağrısı ya rın hikâyelerinin her yerde paylaşılmapılıyor. sı, etkilerinin artırılması. Tüm dünyada kız çocukları güçleriy u Dünya Kız Çocukları Günü’nde le büyük işler başarırken, Dünya Kız gençlerin öncülük ettiği bir dijital haÇocukları Günü onların şu taleplerine rekete katılın. Dünyanın her yerinde odaklanıyor: gençler, kızların seslerini yükseltmeyi u Cinsiyete dayalı şiddetten, zarar gör ve onların hayal ettiği yeni bir geleceği mekten HIV ve AIDS’ten uzak bir yaşam. destekleyen dijital aktivizm kampanyau Seçtikleri geleceğe yönelik yeni ları başlatıyor. ÇAĞRI VAR P ekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu, her kız çocuğunun ve kadının şiddetten uzak yaşamak, okula gitmek ve mezun olmak, ne zaman ve kiminle evleneceğini seçmek, eşit işe eşit ücret kazanmak gibi tüm haklarını gerçekleştirebileceği bir dünya çağrısında bulunuyor. Eylem Platformu, tüm dünyadan şu konulara odaklanmaları talebinde bulunuyor: u Kızlara yönelik her türlü ayrımcılığı ortadan kaldırın. u Kızlara yönelik olumsuz kültürel tutum ve uygulamaları ortadan kaldırın. u Kız çocuklarının haklarını geliştirin, koruyun ve onların ihtiyaçları ve potansiyellerine ilişkin farkındalığı artırın. u Eğitim ve öğretimde kız çocuklarına yönelik ayrımcılığı ortadan kaldırın. u Sağlık ve beslenmede kız çocuklarına yönelik ayrımcılığı ortadan kaldırın. u Çocuk işçiliğine yönelik ekonomik istismarı ortadan kaldırın ve çalışan genç kızları koruyun. u Kızlara yönelik şiddeti ortadan kaldırın. u Kızların sosyal, ekonomik ve politik hayata ilişkin farkındalıkları ve katılımlarını teşvik edin. u Kızların durumunun iyileştirilmesinde ailenin rolünü güçlendirin. Çocuğunuz kahvaltı yapmıyor mu? Zorlamak işleri daha da kötüleştirir Okul çağındaki çocuklarda en sık karşılaşılan beslenme sorunlarından biri kahvaltı. Anne ve babaların bu konudaki ısrarlı tutumu kahvaltı sorununu çözmüyor, aksine kökleşmesine neden oluyor. u Temel besin gruplarından bazılarını yemesi yeterlidir. Örneğin peynir yemiyorsa yerine süt tüketebilir. u Kahvaltıyı ailece yapmaya ve bu öğünü eğlenceli bir hale getirmeye çalışın. u Kahvaltının içeriğini çeşitlendirmeyi deneyin, her gün aynı yiyecekleri yemesi konusunda ısrarcı olmayın. u Krep ve pankek çeşitlerini çocuklar severek tüketirler. Süt, tam tahıl, yumurdyt.mervesaatci @gmail.com ta ve peynir ilavesi ile besleyici bir kahvaltı seçeneği hazırlayabilirsiniz. Peynire alternatif olarak ev yapımı fıstık veya fındık ezmesiyle lezzetli pankekler hazırlamak mümkün. u Simit + peynir. Yanında bir iki dilim domates, salatalık, bal ile iyi bir seçenek oluşturun. MERVE SAATÇİ Beslenme Uzmanı yan çocuklar normal olarak kahvaltı yapmak istemeyebilir. u Çocuğunuzun acıkmasına izin verin. Acıkmadıkça herhangi bir şey vermeyin ve özellikle abur cuburu ortamdan kaldırın. Masaya tabağını koyun ama yemezse yemek sonrasında herhangi bir ek gıda vermeyin. u Fırında hazırlayabileceğiniz yumurtalı/peynirli ekmekler ve yanında 1 bardak süt besleyici değeri yüksek olan bir diğer kahvaltı alternatifi. u Her şeye rağmen çocuğunuz şiddetle kahvaltı yapmayı reddediyorsa zorlamayın. Okula giderken yanına taze meyve, ceviz, badem gibi kuruyemişlerden, tam tahıllı ekmekle hazıru Özellikle 311 yaş grubundaki ço lanmış sandviç veya tost, süt gibi hem cuklar günde en az 910 saat uykubesleyici hem de pratik alternatifler ya ihtiyaç duyar. Uykusunu alamakoyabilirsiniz. 3 Çankaya Belediyesi’nin maskotu sıpa Pekmez ile söyleşi Hedefi Nasrettin Hoca’nın eşeği olmak Çankaya Belediyesi’nin barınağında kedilerin, köpeklerin yanında, birkaç aydır sanal ortamda da pek sevilen sıpa Pekmez de var. Ünlü olmanın şımarıklığına kapılmayan Pekmez, bizi kırmadı, sorularımızı yanıtladı: u Pekmez seni tanıyalım? Kimsin, necisin? Ben küçük bir IŞIK KANSU sıpayım. Yapayalnızdım, yaralıydım. Annem yoktu, babam yoktu. Geçen mayıs ayında Beytepe’de sokakta buldular. Çankaya Sahipsiz Sokak Hayvanları Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’ne getirdiler. u Adını kim koydu? Veteriner ağabey ile ablalarım koydu. Onlar vitamin verdiler, ilaç verdiler bana. Çok iyi baktılar. Arpayla, samanla beslediler. 45 günde iyileştim. Şimdi büyüyeceğim, üçdört yılda eşek olacağım. u Korkuların var mı? En çok köpeklerden korkuyordum. Ama barınakta iki köpekle arkadaşız şimdi. Kardeş kardeş geçinip gidiyoruz. u Sen büyüyünce kimin eşeği olacaksın? Nasrettin Hoca’nın. Söylesene, dünyada bizden söz eden, bizimle bütünleşmiş onun gibi kaç kişi var ki? u En sevdiğin şey? Havuç. Bir de barınaktaki kumluk alanda kum banyosu yapmak. BEN EŞEKLIĞIMDEN HOŞNUTUM u İyi bir hedef gibi gözükmüyor bu. Bizde eşeklik sövmeden sayılır. Ya ne olmamı beklerdiniz? Kötü yürekli, dayakçı, küfürcü, gaddar bir insan mı? Ondan çok var bu dünyada. Ben eşek olmakta kararlıyım. Hem biz eşekler, sabırlıyızdır, dayanıklıyızdır. Dahası, çok alçakgönüllüyüzdür. u Size niye hep kötü gözle bakarlar o zaman? Eski Mısırlılardan kalma bir alışkanlık olsa gerek. Yüzümüzü, kötülük tanrısı Typhon’a benzetirlermiş. Oysa, tanrıları insanlar yaratır, sonra da o tanrılara göre tüm canlıları ve doğayı iyikötü diye ayırmaya kalkarlar. Ne garip değil mi? O yüzden, ben eşekliğimden hoşnutum. Bırakın eşekliğim baki kalsın. PATI GÜNLÜKLERI Kısırlaştırırken öldürmeyelim! DENIZ YAVAŞOĞULLARI cdenizy@gmail.com 4Ekim Hayvanları Koruma Günü itibarıyla, hafta boyunca pek çok siyasi ve pek çok belediye hayvanlarla ilgili sevgi dolu paylaşımlar yaptı. Tabii, daha hayvanların, can değil mal u Tarçın sekiz aydır veteriner kafesindeydi, kısır, bir yaşında, acil yuva arıyor. İSTANBUL sayıldığı bir ülkede bu paylaşımlar insanı dü 0 537 336 şündürmekten öteye geçmiyor. Bizler çıkma79 62 yan yasanın derdindeyiz ve yine yasa talebinde bulunduk. Bu talebin çokça kolu var, ancak belki de en önemlisi belediyelerin ceza kapsamına alınması gerektiği. 5199 sayılı kanun ile belediyelere verilen Türkiye’de, sokak bir kısırlaştırma görevi, sorumluluğu var. Peki, kaçı bunu yerine getiriyor? Ülke, kısırlaştırma yapmadan, ayrı ayrı yerlerden topladıhayvanları belediyelerin ğı köpekleri bir arada olarak gözden ırak dağ başlarına, açlık sefalet içinde üremeye atan belediye dolu. Pek çoğunun bir kısırlaştırma merkezi dasorumluluğunda. Peki, belediyeler hi yok. Örneğin, 74 bin nüfuslu Samsun Terme’de sokak hayvanları için uğraş veren, bireysel gönüllü İsmail Özen, Terme Belediyesi’ne uzun zamandır bir kısırlaştırma merkezi kurulması için çağrı yapıyor. görevlerini ne kadar yerine getiriyor? HAYVANIN TAKIBINI YAPIN YETİŞEM İYORUZ Sahadaki hayvanseverlerin en önemli talebi, kısırlaştırma. Evcilleştirilmiş, av yetisini kaybetmiş, yemeiçmebarınma konusunda insana bağımlı ama insan tarafından yalnız bırakılmış bu canlılara karşı sorumluluğumuz var. Popülasyon bu düzeydeyken yetişemiyoruz. Rahatsızlık duyanların şikâyetleri ise cabası. İkinci noktaya gelirsek... Kısırlaştırma yapan nasıl yapıyor? Geçen hafta Bayrampaşa’dan olduğu iddia edilen bir fotoğraf yayıldı. Fotoğrafı değil paylaşmak, anlatmak dahi zor. Öyle acı ki, bembeyaz muhtemelen daha bir yaşında bile olmayan bir yavru, kısırlaştırma adı altında kaburgalarına kadar deşilmiş. Kurtarılamadı. İddia şu: Bayrampaşa Belediyesi’nin veteriner hekimi gerçekleş u 5 kilo, kısır ve sağlıklı, kedilerle anlaşan tirmiş, belediyeden yaköpeklerle anlaşamayan Pincher, yuva lanlama yok. arıyor. İSTANBUL 0541 901 44 42 N e yazık ki, belediyelerin çoğunda liyakat, yani işini düzgün yapan, prensip sahibi hekim, personel yok. Normal bir ülkede, adı geçen belediye bir açıklama yapar, sorumlu kendi hekimleri değilse anlatır, öyleyse görevden alır. Öyle çok hikâye var ki, hele kırık gibi durumlarda, teslim edilen hayvandan bir daha haber alınamaması çok yaygın. Tedavi ücreti için destek arayanlara “Neden belediyeye götürmüyorsunuz” deniyor, çünkü güvenilir olan çok az. Özel kliniklere para yetiştirmek ise çok zor. Keşke, gönüllüler, bu merkezlere denetmen olarak atansa, hem işleyiş düzelir, hem de güvenimiz artar. İyi belediyeler yok mu, tabii ki var. İstanbul içi sadece ilk aklıma gelenler, Üsküdar, Kadıköy, Şişli, Fatih. Ülke çapında da var. Ancak düzgün bir kontrol mekanizması olmadığı için, bir standart yok. Bu sebeple, çevrelerindeki hasta veya kısırlaşması gereken hayvanı belediyeye teslim edecekler, hayvanın takibini kesinlikle yapmalı. İyi pazarlar....