Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 15 EYLÜL 2019 ÖZNUR OĞRAŞ Gidin... görün...ÇOLAK u Frida, aşk, deavcrı.i.m. , M elike Aslıkılan’ın yönettiği ve oynadığı, Beliz Güçbilmez’in yazdığı “Frida” 17 Eylül’de Nâzım Hikmet Kültür Merkezi Yıldız Kenter Tiyatro Salonu’nda, saat 20.30’da sahnelenecek. u José Parlá’nın yapıtları... İstanbul ‘74, Küba asıllı Amerikalı çağdaş sanatçı José Parlá’nın “ISTHMUS” sergisine ev sahipliği yapıyor. Sanatçının İstanbul’a özel olarak hayata geçirdiği sergisi, 16. İstanbul Bienali kapsamında 28 Eylül’e dek görülebilir. u Pera Müzesi’nde atölyeler P era Müzesi Öğrenme Programları, 16. İstanbul Bienali kapsamında müzede eserleri sergilenen 13 sanatçının çalışmalarından esinlenen atölyelere ev sahipliği yapıyor. Atölyeler 17 Eylül 10 Kasım günleri arasında. u ‘Çöplük Ayini’ DasDas’ta... Mustafa Çalışkan’ın yazdığı, Servet Aybar’ın yönettiği “Çöplük Ayini”, 19 Eylül saat 21.00’de DasDas Sahne’de... u Eylül’de Bir Başka Rusya İ stanbul Modern Sinema, sezonu Bir Başka Rusya ile 19 Eylül’de açıyor. Seagull Film işbirliğiyle gerçekleşen program, çağdaş Rus sinemasının karanlıkta kalan yüzüne bakıyor. Filmler 1929 Eylül günleri arasında izleyiciyle buluşacak. u Zülfü Livaneli Denizli’de... L ivaneli, bugüne dek yaptığı film müzikleri ile şarkılarının hikâyelerini ve anılarını, Livaneli Filarmoni Orkestrası eşliğinde anlatıyor. 20 Eylül Cuma günü saat 21.15’te Denizli Açıkhava Tiyatrosu’nda... u Ankara’da tiyatro... Erkan Kolçak Köstendil’den kalede kalmak, aile olmak, yalnız kalmak, çizgilerin dışına çıkmak üzerine, seyircinin taraftara dönüştüğü bir oyun: 12 Numaralı Adam. 18 Eylül Çarşamba saat 20.30’da MEB Şura Salonu’nda... u Rengârenk kupalar... Akbank Sanat’ın “Rengârenk Kupalar” atölyesi 21 Eylül’de 11.0012.30 saatleri arasında yapılacak. 15 EYLÜL 2019 SAYI: 1540 pazar.dergi@cumhuriyet.com.tr İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut KüçükkayA Sorumlu Müdür OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA n Yayın Koordinatörü hilal köse ÖZTÜRK n Görsel Yönetmen münevver oskay n Editör deniz ülkütekin n Sayfa Tasarım EMİNE BİLGET n Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/ İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 6 eposta: posta@ cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Yaygın süreli yayın Carnival Row, çağın acılarından esinlenen, tekinsiz bir fantazya Ve karnaval başladı Carnival Row, sezonun en iddialı dizilerinden. Epik ve fantastik kurgusu, başarılı oyuncu kadrosu ve masraftan kaçınılmamış prodüksiyonuyla dikkat çekiyor. Ünlü yapımcı ve senaristler René Echevarria, Travis Beacham ve Guillermo Del Toro tarafından yaratılan Carnival Row’un senaryosu Echevarria ile Beecham’ın yanı sıra Stephanie K. Smith’e ait. Orlando Bloom’un da yapım ekibinde bulunduğu dizinin kalabalık bir yönetmen kadrosu var: Jon Amiel (beş bölüm), Thor Freudenthal, Anna Foerster, Andy Godard. Başrolleri Orlando Bloom ve Cara Delevingne paylaşıyor. Jared Harris, Indira Varma, Simon McBurney, Tamzin Merchant, David Gyasi, Andrew Cower, Karla Crome, Arty Froushan gibi başarılı isimler de kadroda. fantastik bir Âlem İkinci sezon çekimlerine başlanan Carnival Row, on sekizinci yüzyıl İngilteresi’nin Victorian dünyasını andıran, yarı krallık yarı parlamenter bir sistemle yönetilen Burque adlı sisli, gotik, tekinsiz fantastik bir âlemde geçiyor. Bu âlemde, imgesiyle İsa peygamberin tıpkısı denebilecek Martyr’ye tapan insanların domine ettiği toplum; insanlar ve çoğu mülteci statüsündeki insansı mitik varlıklardan oluşuyor: Titania adlı bir tanrıçaya tapan peri ve puck’lar (yarı keçi yarı insan), kurt adamlar, büyücüler... İnsanların sebep olduğu korkunç savaşlardan kaçıp insanların yurduna sığınmış, sayıları giderek artan, her an sınır dışı edilme korkusuyla yaşayan varlıklar arasında diken üstünde bir barış hüküm sürüyor. İnsan soylulardan oluşan ırkçı egemenlerin başlıca gündemleri ise özellikle Karnaval Sokağı’ndaki pis, ilkel, her türlü suça eğilimli, ahlaksız ve aşağılık olarak gördükleri mültecileri defetmek! Yapımda perileri mülteci, puck’ları ise tam mülteci statüsünde olmamakla birlikte hizmet sektöründe insanların emrine uşak kılınmış olarak görüyoruz. Bu varlıkların insan türüyle eşit düzeyde ilişkiye girmeleri yasak. Perilerin uçmaları da öyle. Periler puck’lardan da aşağı muamele görüyor, kadınları genelevlerde çalışmak zorunda kalıyor. Güvenlik kuvvetlerinin her türlü baskısına maruz, adaletten yoksun bir ortamda sefil bir yaşama mahkumlar. Carnival Row, böylesi bir ortamda dansçı bir peri kadınının vahşice öldürülmesi sonrasında başlıyor. KARNAVALESK ETKİSİ Özellikle insansı varlıklara ilişkin işçi sınıfı bağlamında şivelerde ve mitik tiplemelerde GAMZE AKDEMİR gamze.akdemir @cumhuriyet.com.tr Carnival Row, sekiz bölüm olarak 30 Ağustos’tan itibaren Amazon Prime Video dijital platformu üzerinden yayımlanmaya başladı. baskın İrlanda kültüründen esinlenilen dizide yanı sıra kuzey ülkelerinin mitolojisinden donelere de rastlanıyor. Özel efektler üzerinde bir yıl çalışılmış. Yapımın büyük Rus filozof, yazınbilimci, kültür ve edebiyat kuramcısı Mikhail Bakhtin’in, Ortaçağ ve Rönesans döneminde sokaktan saraya şenliğe dayanan; hiyerarşiyi, sınıflararası eşitsizliği, egemeni alaya alan, dogmaları paramparça ederek toplumu eşitleyen; acı, isyan ve neşeyi sanatsal bir yapıda bütünleyen; paganik, mitik bir karnaval ruhuna işaret edip roman anlatılarında somutlaştırarak yazın ve düşün alanına armağan ettiği, ünlü “karnavalesk” kavramından nalına mıhına yararlanılmış bir yapım olduğunu belirtmeden geçmeyelim. BLOOM PERFORMANSI Yüzüklerin Efendisi’nde Leoglas ve Karayip Korsanları’nda canlandırdığı Will Turner rolleriyle tanınan Orlando Bloom, televizyon dünyasında ise bir dizide ilk kez düzenli olarak yer alıyor. Canlandırdığı, kimsenin umursamadığı peri cinayetinin ardındaki gerçeği bulmaya çalışan, soruşturmayı derinleştirirken kendi geçmişiyle ilgili sırlara da ulaşacak dedektif Rycroft Philostrate rolüyle kariyerinin en iyi performansını sergilediğini söylemek yanlış olmaz. Carnival Row, model, oyuncu Cara Delevigne'in de uzun soluklu ilk televizyon yapımı. Dedektifle geçmişe dayalı hüzünlü bir aşk hikâyesi olan isyankâr peri Vignette Stonemoss karakterini canlandırıyor. MARX DİLE GELSE! Her bölümde sayısı giderek artan, Sleepy Hallow’u andıran ve Karındeşen Jack’e rahmet okutan esrarengiz vahşi cinayetlerin izini sürdüğümüz dizide; cinsellik sahnelerine gelince kısa tutulmakla birlikte dizinin ortamına uygunca şehvetli yaşanıyor. Charles Dickens karakterlerinin benzerlerinin insan ve farklı varlık formlarında cirit attığı Carnival Row’da, insan Imogen ile puck Agreus’un arasındaki ilişki de Jane Austen’ın Aşk ve Gurur’undan esintiler taşıyor. Sonuç olarak merkeze aldığı savaş, sömürgenler, sömürülenler, mülteciler, ırkçılık konuları ile günümüz cangılının fantastik hali Carnival Row. Çağın acılarından esinli tekinsiz bir fantazya. Ve tüm yapımcı ile senaristleri, dizi boyunca yarattıkları bu yeni âlemden adeta Karl Marx’ın şu efsane sözünü haykırıyorlar izleyenlere, haberli ya da habersiz!: “Dünyanın bütün işçileri, birleşin! Zincirlerinizden başka kaybedeceğiniz bir şeyiniz yok!...” Adana, değerleriyle övünmekte haklı. Yılmaz Güney gibi nice insan bu topraklardan çıktı Çukurova Yılmaz’ı unutmuyor Çukuorva’nın Yılmaz Güney sevgisi bitecek gibi değil. Bitmesin de. Çukurova’nın sanata verdiği destekle bilinen, tam beş yıldır da Çukurova’da kültür sanat buluşmaları gerçekleştiren Belediye Başkanı Soner Çetin, Çukurova’yı sanat ağırlıklı bir festivaller ilçesi yapmaya kararlı görünüyor. Yılmaz Güney’i 35. ölüm yılında çok ama çok güzel bir etkinlikle anması bu konuda yapacaklarının bir işareti sayılmalı. Genç başkan ilçede, bölgenin ünlü ağacı Jakaranda’nın adını taşıyan büyük bir festivale de hazırlıyor ilçesini, ki heyecanı şimdiden sarmış durumda herkesi. Ben de Yılmaz Güney anmasına davetliler arasındaydım. Meslektaşım Süleyman Karan ile birlikte iki gazeteci olarak etkinlikleri izleme şansımız oldu. Cumhuriyet yazarı Emel Mesci, Yılmaz Güney’in yakın dostu yapımcıyönetmen Abdurrahman Keskiner, yazar Zafer Doruk, tiyatro sanatçısı Ali Berktay, yazar Vecdi Çıracıoğlu, sinema tarihçisi (bu sıfata ne kadar layık olduğunu bir başka yazımda anlatacağım) Vadullah Taş da konuklar arasındaydı. Başkanın Kültür ve Sanat Danışmanı Ayça Öztorun’un olağanüsü çabalarıyla kusursuz bir anma oldu Yılmaz Güney etkinliği. Öyküleri, romanları, şiirleri, senaryoları ile tam bir “kültür insanı” olan Öztorun’un organizasyon yeteneğine de tanık olduk hep birlikte. İkna gücü belli ki fazla, Başkan Soner Çetin’i bile bir kısa filmde oynatmayı başardığına göre. Bu arada anmada Başkan Çetin’e, Öztorun’un kısa filmi Görüş Günü’ndeki rolü nedeniyle Emel Mesci tarafından bir de ödül verildiğini belirteyim. Anmada, Nebil Özgentürk’ün “Yılmaz: Bir Yol Hikâyesi” adını taşıyan belgeselini izledik. Belgeselde bana (aslında birçok izleyiciye de) en çarpıcı gelenin, oğlu Yılmaz Güney’in öldü ğünü bilmeyen annesi Güllü Ana’ya, ölünceye kadar Paris’ten sesi oğlununkine benzeyen birinin sık sık telefon ederek hatırını sorması olduğunu söylemeliyim. Aile bireyleri anneye oğlunun öldüğünü bir türlü söyleyemediklerinden böyle bir çare düşünmüşler. Oğlunun öldüğünü öğrenemeden ölen bir annedir Güllü Ana. Mesci’den Güney şiirleri Gazetemizin saygın yazarlarından Emel Mesci’nin Yılmaz Güney anıları da izleyenleri duygulandırdı. Mesci’nin Güney’in, kendisine verdiği iki şiiri bunca yıl sonra bile anımsayıp okuması çok ama çok takdir edildi. Gecenin hoş sürprizlerinden biri de Yılmaz Güney’in yeleğinin Belediye Başkanı Soner Çetin’e “koruması” için teslim edilmesi oldu. Gömlek aslında Abdurrahm Keskiner’deymiş yıllarca, Nebil Özgentürk’ün “bu yeleği ne yapalım” diyen Keskiner’e “değerini en iyi Başkan Çetin bilir” demesi üzerine Çetin’e sunulmuş oldu. İsabetli bir karar bu. Çünkü Soner Çetin, seçildiğinde ölümünün üzerinden 30 yıl geçen Yılmaz Güney adına hiçbir anma yapılmadığını fark edince ilk etkinliği düzen belediye olmakla övünüyor haklı olarak. Dolayısıyla yelek her yıl gerçekleştirilen bu etkinliğin mimarı Çetin’e son de rece uygun bir emanet. İlkay Akkaya’nın sahnede nasıl devleştiği ne de tanık olduk tabii. Akkaya, her biri birbirinden yetenekli, earkadaşlarıyla harika bir konser verdi. Söylediği türkülere neredeyse tüm salon eşlik etti. Konser sonunda aralarında benim de bulunduğum konuklar sahneye çıkıp Çav Bella’yı söyledik hep birlikte. Zeydan KaRalar da vardı Anma etkinliğinde Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar da vardı. Etkinliğin sonuna kadar eşiyle birlikte kaldı Karalar. Etkinliği Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar, CHP İl Başkanı Mehmet Çelebi, İYİ Parti Çukurova İlçe Başkanı İlker Akçay’ın da anmada yer almaları Yılmaz Güney’in ortak değer oluşuyla ilgili tabii. Adana, değerleriyle övünmekte çok haklı. Nasıl övünmesinler Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Yılmaz Güney ile daha nice edebiyat, sanat, müzik insanı bu topraklardan çıktı. Her yerde izlerini görüyorsunuz Adana’da. Güney için düzenlenen etkinliğin yapıldığı merkezin adı Orhan Kemal örneğin. Adanalı, onları her fırsatta anmakta, yaşatmakta çok ama çok kararlı davranıyor. Vefa güzel şey.