Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 15 EYLÜL 2019 Gerçekötesi çağ İnançlar ve gerçekler Gerçeklere mi inanırsınız yoksa inançlarınız sizin için mutlak gerçek midir? Sizin gerçeğiniz başka birinin gözünde bir yalanı temsil ediyorsa hangi ortak paydada buluşabilirsiniz? Ya da “çelişkimiz uzlaşmaz” diyerek sadece sizin gibi düşü nenlerle görüşüp konuşmayı ve kendi fikirlerinizi doğrulamayı mı tercih edersiniz? İçinde yaşadığımız politik kültür keskin inançlar ve kişisel görüşlerle bölünmüş, birbirine teğet geçmeyen siyasi kabileler den oluşuyor. Avrupa Siyasi düşünürler ve sosyal bilimciler bu çağı bu nedenle (Türkçede gerçek Ekspresi ötesi, gerçek sonrası, hakikatdışı şeklinde çevrilebilecek) posttruth çağ ola rak tanımlıyor. Bu terime göre siyasi tartışma ve poli tik kültür nesnel gerçeklerle değil, kişi sel duygular ve inanışlarla şekilleniyor. Oxford Sözlüğü 2016 yılında gerçek ötesi ifadesini yılın uluslararası sözcüğü seçtiğinde İngiltere’nin Brexit tartışma ELÇİN Poyrazlar elcpoy@gmail.com ları ile ABD’de Donald Trump seçimlerinin yarattığı bölünme ve popülizm dalgası bir tesadüf değildi. Sözlüğe göre gerçekötesi “Kamuoyu nu şekillendirmede objektif gerçeklerin duygu ya da kişisel inançlardan çok da ha az etkili olmasına bağlı durumlara” işaret ediyor. İlk defa Sırp asıllı Amerikalı yazar Steve Tesich’in 1992 yılın da The Nation dergisine yazdığı bir makalede kullandığı bu ifa de, 2004 yılında Ralph Keyes’in kitabının başlığı oldu. Her iki yazar da medyanın güdümündeki bu çağda aldatma canın daha fazla yaygınlaştığını ve bunun kamuoyu tarafından da onaylandığını savundu. Yani politikacılar, yöneticiler ve ka naat önderlerinin söylediği yalanlar bağışlanamazlıktan çıkarak bazı durumlarda kabul edilebilir bir “doğru” haline dönüşüyor. gerçekler keşfedilmeyi bekliyor Bunun bugünkü en çarpıcı örneği ABD Başkanı Donald Trump. Gözünü kırpmadan yalan söyleyen ve yalanı yüzüne vurulduğunda karşısındakini yalancılıkla ya da “yalan haber” yapmakla suçlayan pervasız, popülist bir politikacı Trump. Politikacıların yalan söylemesi yeni bir durum değil elbette. Ancak bu yalanlara sorgulamadan, bile isteye inanan ve hararetle savunan kitleler görece yeni bir olgu. Sosyal medya ve internetin çok daha kolay erişilebilir olmasıyla birlikte inançlar ve gerçekler arasındaki çatışmada cepheler artık çok daha keskin. ABD’de Yale Üniversitesi’nde Avrupa tarihi profesörü Timothy Synder “On Tyranny” (Tiranlık Üstüne) isimli kitabında gerçekötesi döneminin faşizm öncesi dönemine işaret ettiği uyarısında bulunuyor. Yazara göre “gerçeklerden vazgeçmek, özgürlükten vazgeçmek demek”. Synder, “Duymak istediklerinizle gerçekte olanlar arasındaki farkı reddederseniz tiranlığa boyun eğmiş olursunuz” diyor. Amerikalı filozof Jason Stanley ise “Faşizm Nasıl İşler” kitabında “Düzenli ve tekrarlanan yalancılık, faşist politikaların bilgi alanını yok etme sürecinin bir parçası. Faşist bir lider hesap vermeksizin yalan söyleyerek gerçeğin yerine gücü koyabilir” diyor. Sosyal medya bu tür politikacılar için mükemmel bir ortam sağlıyor. Yalanların sürekli tekrarlandığı, bunun propaganda makinesinin paralı ya da gönüllü erleriyle desteklendiği, karşıt görüşlerin karalama, tehdit ve baskıyla susturulduğu bir dönem hanidir bize yabancı değil. Yeni olan, bunun küresel siyasi bir norm haline gelmesi. Pozitif gerçekler acilen yeniden keşfedilmeyi bekliyor. Çünkü bir sonraki dönem dünyanın karanlık çağı olabilir. Uzm. Dr. Deniz Şimşek: Sonbahar depresyonu ile başa çıkmak mümkün Açın perdeleri!.. sibel bahçetepe Düzenli spor yapmak da beyindeki serotonin düzeyini artırarak sonbahar depresyonu ile baş etmeyi kolaylaştırıyor. Uyku düzenine dikkat etmek de vücudun biyolojik ritmi için oldukça önemli. Sosyal yaşamın keyfini de ihmal etmeyin! “Yataktan çıkamıyorum”, “Kendimi çok yorgun ve mutsuz hissediyorum”, “Dikkatimi hiç bir şeye veremiyorum”, “İştahım açıldı” gibi şikâyetleriniz mi var? Neden böyle hissettiğinizi de bilmediğiniz için endişeleniyorsunuz... Size güzel bir haberimiz var! Yalnız değilsiniz! Muhtemelen “sonbahar Depresyonu”dan mustaripsiniz. Yaz bitti, havalar erken kararmaya başladı. Dış mekân aktiviteleri de azalınca, sonbahar depresyonu belirtileri de kendini gösteriyor. Havaların ısı oranının değişmesi beslenme alışkanlığını etkilerken hazımsızlık, ishal ya da kabızlık gibi sağlık sorunları yaşanıyor. Ardından depresyon tetikleniyor. IŞIKLI GÜNLERE VEDA Ataşehir Florence Nightingale Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Deniz Şimşek ile depresyonla başa çıkma yöntemlerini konuştuk. Şimşek, yazın güneş ışınlarının dünyaya dik geldiğini ve bu bol ışığın mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin salgısını arttırdığını, bunun sonucunda daha mutlu ve aktif olduğumuzu söylüyor. Sonbaharla gelen daha karanlık günlerde ise serotonin üretiminin azaldığını, hem de uyku hormonu olarak bilinen melatonin üretiminin artığını anlatıyor. “Bu tamamen fizyolojik bir olay” diyen Şimşek, “Ve biz kendimizi yaz aylarına göre daha yorgun, isteksiz, mutsuz hissetmeye ve uykuya daha çok ihtiyaç duymaya başlarız. Doğal bir süreç olan sonbahar depresyonundan bazı küçük değişikliklerle daha az etkilenebilirsiniz” diyor. Şimşek’in önerileri şöyle: ÇİKOLATA YİYİN u Beslenmeye dikkat: Çikolata, acı pul biber gibi gıdaların serotonin üretimini artırdığı biliniyor. Ciddi bir kilo probleminiz ya da şeker hastalığınız yoksa günde 30 gr kadar (150200 kalori arası) bitter çikolata öğleden sonra çay ya da kahvenize eşlik edebilir. Salata yemek ya da yoğurdunuza pul biber ilave edebilirsiniz. Ayrıca yumurta, muz, kivi, ananas ve ceviz de yorgunluk ve mutsuzluk hissinizin azalmasına yardımcı olur. Su tüketiminizin de günde 8 bardağın altında olmamasına dikkat edin. SOSYALLEŞİN u Güneş ışığından azami yarar lanmaya çalışın: Gündüz perdelerinizi açın. Hafta sonlarında zor da olsa yataktan erken çıkmaya çalışın. Açık havada yürüyüşler yapın. u Sevdiğiniz insanlarla görüşün: Sevdiğiniz şeyleri yapmaya çalışın. Kendinize zaman ayırın. u Küçük tatiller için fırsat yaratın: İmkânınız varsa sonbahar ve kış dönemi boyunca 23 günlük küçük tatiller her zaman iyi gelir. doktora başvurun! Sonbahar depresyonunun geçici olduğuna vurgu yapan Şimşek, bazı kişilerin mevsim değişikliklerin den daha fazla etkilenebildiklerine dikkat çekiyor: “Hayat tarzındaki ve beslenmedeki ufak değişiklikler bu durumu daha hafif ve daha kısa sürede atlatmanızı sağlar.” Şimşek, durumun daha ciddi olup olmadığını anlamak için şu uyarıları yapıyor: “Mevsimsel depresyonda ileri düzeyde mutsuzluk hissi, ağlama krizleri, intihar düşüncesi beklenmez. Ya da aşırı iştah artışı/azalması; kiloda ani değişiklikler, ciddi boyutta unutkanlık varsa bunu sadece mevsimsel depresyona bağlamak doğru olmaz. Eğer böyle bir durum varsa altta yatan başka bir hastalık olup olmadığından emin olmak gerekir. u Özellikle tiroid bezindeki bozukluklar, demir ve vitamin özellikle B12 eksiklikleri, insülin direnci depresyona benzeyen bulgular verebilir. u Eğer yukarda bahsedilen şikâyetleriniz halsizlik, uyku isteği, mutsuzluk alınan önlemlere rağmen 1 aydan fazla sürüyorsa, mutsuzluk hissiniz derinleşiyor, intihar düşünceleri aklınızdan geçiyorsa, ya da kilonuzda, iştahınızda ciddi değişiklikler olmaya başladıysa, unutkanlık artıyorsa vakit geçirmeden bir uzmana başvurun. u Öncelikle bunlara yol açabilecek hormonal problemler, şeker metabolizması ile ilgili sıkıntılar, demir ya da vitamin eksikliğiniz (Vitamin B12, Vitamin D vb.) olup olmadığını kontrol ettirin. Bunların kontrolü ve bunlarda çıkacak sıkıntılarınızın tedavisinde iç hastalıkları uzmanları sizlere yardımcı olacaktır. u Tetkikler sonucunda fiziksel olarak bu şikâyetleriniz açıklayacak bir patoloji tespit edilmezse, mevsimsel ve geçici değil, gerçek bir depresyon probleminiz olabilir. Bunu atlatmanızda da psikiyatri uzmanları size destek olacaktır.” Deniz Yavaşoğulları cdenizy@gmail.com Başıboş hayvancağızların yaralanma hikâyeleri ne yazık ki genelde mutlu sonla bitmiyor. Ancak bazen öyle hikâyeler yaşıyoruz ki, bizde bir umut ışığı uyandırıyor. A yvalık’ta her sene bir macera yaşadığımdan söz etmiştim. Bu yaz da gelenek bozulmadı. Denize gittiğimiz yol üstünde, çamlık bir arazi var. Orada hep köpekler olur. Bu yıl iki korkak yavru, bir de beş altı aylık çekingen ama sevecen, “Borzoi” cinsi tazıya benzer ilginç bir tane vardı. Yemek, su verirken yakınıma kadar gelen sadece oydu. Ben de gitmeden önceki gün, ona bir dış parazit damlası aldım. Ancak köpeği o sabah bulamadım. Akşam geç saatte döndüğümüzde bir ağacın altında yattığını fark ettim, kımıldamayınca telefonla ışık tuttuk. Bir baktık ki pek çok yerinde korkunç, açık yaralar var. Bıraksan olmaz. Ama kendi köpeğimiz de var. Sabah altıda da İstanbul’a yola çıkacağız. Köpeklerimi götürdüğüm Ayvalık veteriner kliniği o saatte kapalı. mahmure hanım... Tam bir çaresizlik içinde, 24 saat açık bir klinikle haberleştik. Köpeğin araba altında kaldığı söylendi, neyse ki kırık yoktu, açık yaraların tedavisi için veterinere bırakmaya karar verdik. Ancak onu bulduğumuz yer öyle sapa ki tedavi sonrası oraya bırakılacak olması da içime sinmedi. Arayışa geçtim ve bu süreç Adı Bal oldu güPnaltüikleri siyon ise Mercan Veteriner Kliniği’ne ait. Köpek buraya varınca hekim Furkan Kamburoğlu’nun bana attığı fotoğraflarla adeta bir şok yaşadım. “Taburcu edilebilir” denen hayvanın en derin yarası aynen duruyor! Adeta bedeni üzerinde kocaman bir delik var. Verilen para bir yana, ya Mahmure Hanım’a ulaşamasaydım ve hayvan o halde, alındığı yere bırakılsaydı? Mahmure Hanım’la tanışmamıza ve sile oldu... Mahmure Hanım, bankacılıktan emek li, Ayvalık’a yerleşmiş ve orada varını yoğunu hayvanlara adamış. Hem beledi yeyle koordineli çalıştığı kendi bölgesin de, hem de atılan onlarca hayvanın ha yatta kalmaya çalıştığı eski çöplükte bes leme yapıyor. Tedavi ettiriyor, kısırlaş tırıyor, yuva buluyor. Üstüne bir de be nim gibilerle uğraşıyor! Şükür ki, ona ulaştım ve o da duruma, içime sinecek bir çözüm buldu. Biz İstanbul’a döndük, köpekcik, o klinikte kaldı. Hayat ilginç, taburcu edi lebileceği söylendi ği gün, son dakikada köpeği pansiyona aldırmam gerekti. Pan Deniz Yavaşoğulları mama yardımı yapılmalı Neyse ki öyle olmadı. Mercan Vete riner Kliniği’nde sokak hayvanı olduğu için indirim de yaptılar, ama en az sahip li hayvan kadar özenle tedavi ettiler. Ya ralar bir haftada kapandı. Bu olay, bana ders oldu. Sokak hayvanı tedavi ettire cekseniz, bu maceram aklınızda olsun... Sonrasında da bizimkiyle Mahmure Ha nım ilgilendi. Geçenlerde Ayvalık’a, on ları ziyarete gittim. Bizimki kendine gelmiş, yüzü gülmeye başlamış, adı da Bal olmuş. Yani olay, mutlu sonla bitti. Mahmure Hanım sağ olsun, öyle çok uğ raş veriyor ki, hepsi için. Büyük şehir lerde zor, ama küçük bölgelerde tek ba şına daha da zor. Böyle mutlu sonlar için, az, çok demeden Mahmu re Hanım’ın mücadelesine katkıda bulunabilirsiniz... Malum tatilciler dönü yor ve sokak hayvan ları için en zor zaman lar başlıyor. Mahmure Mahmure Hanım Hanım’a, Mercan Veteriner Kliniği vasıtasıyla mama ulaştırabilirsiniz.