03 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 15 EYLÜL 2019 ‘Galip sayılır bu yolda mağlup’, Avrupa Şampiyonluğu gitti, ama yarınlar geldi Kadınların onurlu başkaldırışı K adınlar için şanssız bir coğrafyada yaşıyoruz. İstatistiklere göre her 15 dakikada bir, kadına şiddet uygulanıyor topraklarımızda. Kimi hakaretle alıyor payını erkek şiddetinden, kimi dayak yiyor, kimi ise “tehdit ediliyorum, beni öldürecekler” dediği halde hayata veda ediyor, bıçak darbeleriyle. Evladının gözü önünde boğazı kesilen, üzerine kezzap atılan da var! Durum böyleyken, geçen pazar akşamı, 14 kadın onurlu bir başkaldırışa imza attı Ankara’da. Voleybolun son dünya şampiyonu Sırbistan karşısında ‘Avrupa Şampiyonluğu’nun kulbuna tutundular, maçı uzatmaya taşıdılar, altın sette 119’u buldular, ama sonra ister deneyimsizlik deyin, ister şanssızlık bir şeylere boyun eğdiler. Kaybetmişlerdi avuçlarına kadar gelen şampiyonluğu, ama çok şeyler kazanıyor, kazandırıyorlardı koca ülkeye. Öncelikle, ertesi sabah okula giden minicik kız evlatlar, “Ben de yapabilirim..” edası ile giriyordu sınıfa. Biraz büyücek olanlar, uzatılan teneffüslerde okul bahçesini işgal eden erkeklere “fırça atıyor”, “Başlatmayın futbolunuza biz voleybol oynayacağız” diyordu. içimizden biri İLE GELEN GÜMÜŞ Gerçekten de Türkiye’nin, son dünya şampiyonu Sırbistan önünde elde ettiği ikincilik bu açıdan bakıldığında çok önemli. Türkiye Voleybol Federasyonu’nun milli takımlardan sorumlu yöneticisi Kurtaran Mumcu da Cumhuriyet’in sorularını yanıtlarken geleceğe vurgu yapıyor: “Son yıllardaki en anlamlı başarı, kadın voleybolunda iyi işler yapıyorduk ama bunu milli takımlar seviyesinde genç bir takımla başarmak daha da önemli. Tüm Türkiye’deki kızlarımıza, kadınlarımıza iyi örnek olduk. Özgüven verdik.” Yıllarca Eczacıbaşı’nda oynadıktan sonra yöneticilik görevini kabul eden ve hayatını kazandığı branşa hizmet etmek için milli takım sorumluluğunu üstlendiğini söyleyen Mumcu, kazanılan gümüş madalyanın ciddi bir proje olduğuna dikkat çekti. Bu projenin önemli parçasının da İtalyan hoca olduğuna vurgu yapan Mumcu, “Guidetti yıllardır içi mizden biri, ona güvenerek bugünlere geldik. Akif Üstündağ federasyonu ile milli takımımızı Guidetti’ye emanet ederken, onun Guiness Rekorlar Kitabı’na girecek denli başarılı, dünyaca ünlü bir antrenör olmasının yanı sıra bizden biri olması da önemliydi. Sadece başarıya değil, Türk kızlarının voleybolda başarılı olmasına da inanmış bir antrenör. En az bizler kadar yarınları düşünüyor. İşin sırrı da bu” ifadesini kullandı. Guidetti’nin aldığı gençleşme kararı ile 23 oyuncu dışında yaş ortalaması 2223 bandında bir jenerasyon yakaladıklarına da değinen Mumcu, günün birinde birincilik kürsüsüne çıkacaklarını, ancak bunun şartının “süre alan oyuncular” olduğuna dikkat çekti. Bu konuda da antrenör Guidetti ile aynı dili konuştuklarını belirten Mumcu, “Türkiye’de çok sert bir lig var, Avrupa kupalarında başarı isteniyor. Hazır oyuncu tercihi antrenörler için cazip ancak genç takımdan gelen bu evlatların ligde daha fazla süre almaları gerekiyor. Guidetti’nin de bu konularda oyunculara önerileri oluyor. Eğer kulüplerimiz yabancı oyunculara verdikleri şansları bu kardeşlerimize verirlerse Ankara’da kaçırdığımız altın madalya bir yerlerde gelir” sözleri ile Eczacıbaşı’ya, Vakıfbank’a, Fenerbahçe ve Galatasaray’a aslında önemli bir mesaj verdi. Binlerce kız çocuğu voleybola başlamak isteyecek V oleybolcularımız için kaçan altın ya da kazanılan gümüşün yanı sıra toplumda oluşan algı da büyük önem taşıyor. Onlara göre asıl zafer de bu zaten. “Minicik Türk kızları için bir başarı öyküsü yazdık” diyorlar hep bir ağızdan. İkinci kaptan Naz Aydemir Akyol, turnuva yorumunda sportif değerlendirmenin dışına çıkıyor: “Biz belki iki sayıyla Avrupa şampiyonluğunu kaçırdık ama binlerce genç kızımızın gönlüne voleybol sevgisini soktuk. Belki bugün bizler sayesinde voleybola başlayacak olan kızlarımızın başarılarıyla ileride gurur duyacağız. Türk kadınının isterse neler başarabileceğini tüm dünyaya bir kez daha gösterdiğimiz için çok mutluyuz, ama bir yanımız da takım sporlarında daha önce elde edilmiş bir başarıya bu kadar yaklaşmışken kazanamadığımız için hüsrana uğramış durumda.” Avrupa ikincisi milli takımın kaptanı, coğrafyamızdaki kadın meselesini ‘e anlattı. Eda Erdem Dündar ARİF KIZILYALIN Türkiye’ye gururu yaşatan Filenin Sultanları’nın kaptanı Eda, “Bu başarı her şeyden önce Türk kadınını başarı ve gururla resmedebilmek için büyük bir fırsat. Voleybolu tanıtabilmek adına çok önemli” dedi. Naz Aydemir Akyol Kabullenmeyiz, vazgeçmeyiz A vrupa ikinciliğinde genç bir kadroyla mücadele etti Kadın Voleybol Milli Takımımız. Ve o genç ekibin en deneyimli ismi Eda Erdem Dündar’dı. Fenerbahçe OPET’in de kaptanlığını yapan Erdem için bu turnuva sadece kazanılan gümüş, kaybedilen altın madalyanın ötesinde bir şeyler ifade ediyor. Çünkü, o geldiği yeri çok iyi bilen biri. Minik yaşta annesinin elinden tutup voleybol salonuna gittiği günleri anımsıyor. Ve şimdilerde de tribünde veya TV’lerinin başındaki kız evlatlara rol model olmanın gururunu yaşıyor. Ve en önemlisi o “Atatürkçü”, “Çağdaş” Türk kadının her başarıya imza atacağına inanmış bir karakter. Kendisine, sportif soruların dışında, bu Avrupa ikinciliğinin toplum üzerinde ya rattığı etkiyi soruyoruz: u Kazanılan şampiyonluk değerindeki ikincilik Türk kadınlarının, genç kızların üzerinde nasıl bir pozitif etki bırakacak? Ne yazık ki son dönemde ülkemizde kadınlarımız ile ilgili çıkan haberlerde büyük paya sahip olanlar hep bizi üzen ve karamsarlığa itecek türden olanlar. Bu yüzden bu başarı her şeyden önce Türk kadınını başarı ve gururla resmedebilmek için büyük bir fırsat. Genç kızlarımız için ise hem sporcu olmak isteyenler hem de spor sevenler için voleybolu tanıtabilmek adına çok önemli. Türk kadını başarılı hemcinslerinin mücadelesinden kendisine hayatın her anlamında büyük pay çıkarıyordur. Biz her anlamda çok renkli bir takımız ve bir şeyleri başarabilmek için çok mücadele veriyoruz. Her birimizin hikâyesinden bir ilham kaynağı bu labilirler diye düşünüyorum. u Türkiye’de kadına yönelik şiddetin arttığı günlerde gelen bu ikincilik kızlarımızın özgüvenini artıracak mı? Elbette. Ama özgüven kadına yönelik şiddette sadece kadının mücadele gücünü arttırır. Sessiz kalmaması, kabullenmemesi konusunda güç sağlar fakat bu konuda kültürel ve hukuksal olmak üzere köklü değişikliklere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bizler yeni nesle sporun hem birleştirici ve paylaşımcı tarafını hem de mücadeleci ve rekabetçi yönünü gösteriyoruz. Bizim hiç vazgeçmeyen ve yenilgiyi kabullenmeyen oyun karakterimizden kendilerine pek çok örnek çıkaracaklardır. Evet, görülen o ki Eda, toplumda hor görülen kadınların, kızların da sesi artık. Bu ülkeyi seviyorum... V e kızlarımızın, kadınlarımızın elde ettiği büyük başarıda aslan payının sahibi olan Guidetti acaba tüm ülkeyi ayağa kaldıran bu başarı için ne düşünüyor? Yıllardır içimizden biri gibi olan İtalyan başantrenör Giovanni Guidetti nasıl karşıladı bu ikinciliği, yarınlara, Türk voleybolunun geleceğine nasıl bakıyor? İtalyan hocanın görüşlerinden önce isterseniz Guidetti kim ona bir bakalım. “Voleybol sevdalısı antrenör” babanın oğlu olarak 1972’de İtalya’da doğdu, spor tutkunuydu. Spezzano takımında henüz 22,23 yaşındayken yerel şampiyonluklara imza attı. İşine tutkuyla sarılışı, onu önce genç yaşta yılın teknik adamlığı ödülüne, sonra da yurtdışına taşıdı. Kısa bir Bulgaristan ve ABD milli takımları macerasının ardından Almanya’daki teknik adamlık kariyeri sırasında Avrupa voleybolunun devlerinden VakıfBank’tan gelen teklifle, rotasını Türkiye’ye çevirdi. Ve işte orada kader devreye girip onu “bizden biri” yapıverdi. VakıfBank’taki 70 küsur maçlık yenilmezlik serisi, Guinness Rekorlar Kitabı’na giren Avrupa ve Kıtalararası Şampiyonluk derken, o dönem oyuncusu olan VakıfBank kaptanı Bahar Toksoy ile yaptığı evlilik Guidetti’yi iyice bağladı Türkiye’ye. Sonrası ise Akif Üstündağ federasyonunun, Hollanda’yı çalıştırırken sunduğu, “Gel, Türkiye’nin de başına geç, 4 yıllık bir proje oluşturalım” teklifi ise Ankara’da taçlanan başarının ilk adımı. Elbette, İtalyan antrenörün bilinen yönleri bunlar. Bir de genç Türk kızlarını spora kazandırma arzusu var. Eşi Bahar Toksoy’un kurduğu voleybol akademisi ile boş vakitlerinde Bitlis senin, Diyarbakır benim dolaşan ve “Voleybol sadece İstanbulla sınırlı kalmamalı, Türkiye’nin her yanındaki kız evlatlar eğer istiyorlarsa günün birinde iyi birer voleybolcu olmalı” diyerek, kimi zaman cebinden para harcayıp ka Giovanni Guidetti saba kasaba, köy, köy Anadolu’yu dolaşan İtalyan antrenör, voleybol aşkını tüm ülkeye aşılamış sessiz sedasız. Peki Guidett’nin bu altyapı merakı nereden geliyor? biz BİR TAKIMIZ “Çocukken yaz kamplarında olmayı çok severdim, farklı eğitimler olurdu. Kendimi o kamplarda buldum. Yıllardır (A) takımlarda ve milli takımlarda çalışıyorum ama voleybol altyapısı, voleybol okulları bu sporun en önemli noktası. Türkiye’ye gelip VakıfBank’ta başarılı olduktan sonra, çocuklar için ne yapabilirim diye düşündüm. Çocuklara fırsat verilmesini istedim. Eşim Bahar da bu konuda bir akademi organize etti. Spor okulları çocuklar için büyük hayat tecrübesi, orada mutlu oluyorlar. Anadolu’da çok güzel anılarım oldu. Çok yetenekli isimlere rastladım. Umarım günün birinde iyi birer oyuncu, iyi birer birey olacaklar...” Guidetti’nin Türk voleyboluna bakış açısı ilginç: “Öncelikle ben bu ülkeyi seviyorum. Ailem burada, her şeyim İstanbul’da. Türkiye’de voleybol sürekli değişiyor, gelişiyor. 10 yıl önce İtalyan ve Rus kulüpleri biliniyordu şimdi Türk kulüpleri biliniyor.” Guidetti’nin Avrupa ikinciliği ile ilgili yorumu ise kısa ve net: “Çok genç bir takımız. Bu bir karardı. Ancak herkes, ‘Bu takımın bir parçasıyım” dedi ve takım olduk, biz bir takımız dedik. Bu ekip uzun süre yan yana oynayacak ve başarılı olacak, o yüzden oyuncularım kulüplerinde daha çok süre almalı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle