Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 En sevdiğim 5EMRAH KOLUKISA Dünyaca ünlü Cezayir asıllı şarkıcı ve besteci Enrico Macias, Zorlu PSM Caz Festivali’nde bir konser vermek üzere İstanbul’a geldi. Kendisinden en sevdiği 5 şarkıcıyı sıralamasını istedik. 1Dario Moreno 2Charles Aznavour 3Gilbert Becaud 4Jacques Brel 5Ve şu anda Fransa’da bir numara olan genç bir şarkıcı: Kendji Girac 28 Nisan 2019 Külleri Brezilya’ya savrulan kadın: Phiromi Myotın Tanilli’ye adanan ömür J apon asıllı. Ailesi sonradan Brezilya’ya göç ediyor. Bazı aile bireyleri hâlâ Japonya’da yaşıyor. Kendisi Fransız Dili ve Ede ğim Tanilli’nin günlük yaşam ve çalışma ritmi, bir de dostlarına vefa duygusuyla ilgili birkaç güzel anının ortak sevenleri tarafından bilinmesini isterim. Phiro biyatı alanında doktora yapmak mi anlatıyor: amacıyla Fransa’ya geliyor. 1980’lerin başın Tanilli Strasbourg’daki ilk yıllarında da Nancy’ye. Sonradan Strasbourg’a yerleşi Türkçe dersleri veriyordu. O yıllardaki öğ yor. Japonca, Portekizce, İspanyolca, Latince, rencileri arasında Fransızlar çoğunluktay Fransızca, İngilizce biliyor. Almanca, Türkçe dı. Fransız öğrencilerinden Türkiye’ye turist gibi bir miktar anladığı dilleri saymıyorum. olarak giden iki ayrı grup müzede, lokanta “Firomi”den söz ediyorum. 25 yıla yakın da, boğaz gezisinde benzer sorularla karşı Server Tanilli’nin bakıcılığını, yardımcılığını laşmışlar: yapan Phiromi Myotın’den. Bu kadar düzgün, gramatik Türkçe’yi ne Phiromi ile 1984’ün başından beri tanışı rede öğrendiniz? Onlar “Strasbourg’da ve yoruz. Server Hoca vesilesiyle tanışmış olsak Server Tanilli’den” dediklerinde ve herke da, Phiromi’yi her zaman ayrı bir kişilik ola sin Server Tanilli’yi tanıdığını duydukların rak gördüm. Bu onun kadın oluşundan, emek da hayretler içinde kalmışlar. Öğrenciler geri çi oluşundan ve benim sosyalist dünya gö döndüklerinde anlatmışlardı; Tanilli pek mut rüşümden kaynaklanan bir şey. Tabii onunla lu olmuştu. Tanilli arasındaki konum far kını göz ardı etmeden. Server Hoca’ya her git tiğimde Phiromi ile mutla ka tokalaşır, halhatır sorar dım. O, Tanilli’nin konukları nın, olduğu ortamda (eğer ye mek masasında değilse) pek bulunmazdı. Gidip gelişlerde farkettim ki, ben ya da eşimle gittiğimizde gelip oturur, soh bete katılırdı. Server Hoca da zamanla buna alışmıştı. Eklemeliyim, Phiromi ile aynı mahallede oturuyor ol mamız nedeniyle günün her hangi bir saatinde sürekli olarak yollarımız kesişirdi. Ben işe gidip gelirken, o postahaneden, Turhan Selçuk, eşi, Phiromi, Server Tanilli. Temmuz 1994 Strasbourg. Fotoğraf, Karadeniz’in Belge Yayınları’ndan çıkan “Koşar Adım Bir Hayat Server Tanilli” adlı kitabından... mağazadan gelip giderken, büfe den gazete alırken hemen her gün aynı saat Tanilli’ye gelen dostlarından, arkadaşla lerde sık sık karşılaşırdık. Mutlaka ayak üstü rından gece yatıya kalanlar da olurdu. Melih sohbet eder, Tanilli’yi sorar, iyi dileklerimi Cevdet Anday ile eşi, Prof. Lütfü Duran, Bü zi iletirdik. Phiromi, konukları varsa, onlar lent Tanör, Rona Serozan… dan söz eder, tanıyıp tanımadığımızı sorar, bir Saat 20.00, yani akşamın 8’i Tanilli’nin iki cümle ile o gün nereye gideceklerini, neler ayakta durma saati olurdu. Bu sağlığı açısın yapacaklarını anlatırdı. dan zorunluydu. Tekerlekli sandalyede kolla ONU GÖRMEK DEMEK... rını iki yanda destek yaparak ayağa kalkar ve bu hareketi bir saat sürerdi. Bu saatte kimse Phiromi bizim büroya da zaman zaman uğ ye randevu vermezdi; bilenler o saatte ona te rardı. Daha doğrusu Tanilli gönderirdi. Yok lefon etmezlerdi. Tanilli, bu bir saatlik “ayak sa, “şöyle geçerken uğrayıp bir kahve içe ta kalma” anını bile değerlendirir; hem de pek yim” gibisinden değil. Bir gazeteye, dergi sevdiği dostlarına o saatte mektuplar yazardı. ye, yayınevine faks göndermeye, fotoko Bu dostlarının başında Demir Özlü ve Adnan pi çekmeye veya Tanilli’nin yokluğunda Binyazar gelirdi. Onlara sık sık ve genellikle Türkiye’den biriyle Türkçe iletişim kurmak bu saatte yazardı. vb. nedenlerle. Bazen de eve elinde bir zarfın içinde Tanilli’nin imzalayıp koyduğu bir ki hiç ağladı mı? tap ya da bir konuda yazdığı bir yazı ile gelir Phiromi’ye, “Birinde Yılmaz Güney’in ce di. O durumda kendisi daha gelmeden, yani nazesinde konuşurken, ikincisinde bizim evde yolda iken Tanilli hocanın telefonu gelirdi. Mehdi Zana, Diyarbakır Cezaevi’ndeki işken “…Fevzi, gönderdiğimi okuyun, üzerinde celeri anlatırken Tanilli’nin gözyaşlarına ta konuşalım. Özellikle senin eleştirilerini bek nık oldum; Behice Boran’ın ölüm haberini te liyorum” derdi. Yani hiç abartmadan söyliye lefonla kendisine verirken de ağlamaklı sesini yim, Phiromi’nin parmakları yüzlerce kez ka duydum” diyerek sordum: pımızın ziline uzanmıştır. Phiromi’yle iliş Bunca yıl aynı evde yaşadınız, aynı mekanı kilerimiz Server Tanilli’den sonra da sürdü.. paylaştınız. Hiç ağladığını duydunuz mu? Öyle ki bizim için daha değerli bir anlam ifa Phiromi durakladı, düşündü “Murat de eder oldu. Onunla görüştükçe, konuştukça Sarıca’nın ölümü” dedi. Tanilli’yi de görüyor, onunla da konuşuyo “Anlatamam. İmkânsız. (kendi kültürel ve ruz gibi bir duygu kaplıyordu içimizi. manevi değerlerini kastederek) Biz de ölüle Söz konusu sohbetlerimizde edindi rimize ağlarız. Hem de çok ağlarız. Ama ben Phiromi Myotın hayatımda böyle büyük bir feryatla ağlayanı hiç görmedim. Durup durup, hıçkırarak, yüksek sesle yeniden ağlıyordu. Çok korktum.” Phiromi’nin erdemi Fevzi Karadeniz Phiromi, Server Tanilli’nin adeta eli kolu ayağıydı. Tekerlekli sandalyesi ni binlerce kilometre sürdü. Kitapları nın on binlerce sayfa daktilosunu yaz dı. Aralarında Behice Boran, Aziz Ne sin, Yaşar Kemal, İlhan Selçuk, Pertev Naili Boratav, Vedat Türkali, Halit Çelenk, Mustafa Ekmekçi, Yılmaz Gü “Şöyle söyleyeyim: ney, Sadun Aren, Bülent Tanör, Mehmet Karaca, Vera Tulyakova, Nizamettin Arıç, Sümeyra Çakır, Tarık Ziya Ekinci, Orhan Doğan, Ahmet Türk, Phiromi, Server Tanilli’nin Leyla Zana, Baskın Oran gibi sayılmayacak kadar çok sayıda aydın, yazar, gazeteci, siyasetçi konuklarına herbiri yazar ve bilim insanı nin 40 yıllık hatırı olan binlerce kahve olarak değerli ısmarladı. Fakat heyhat !.. İnsani ve kültürel değerlerimize bun ca hizmeti dokunan Phiromi, Strasbourg’da eserler vermesine Tanilli’ye ait evde ölü bulundu. Yalnız, sessiz ve kimsesiz… Evinin önünde karşılaştığım, (uzun yıllar yardımcı olmuş, ona dır tanıdığım) binanın yöneticisi Fransız ka bu anlamda dın beni durdurup haber vermeseydi büyük ihtimalle “sahipsiz” addedilerek kimsesizler mezarlığına gömülecekti. Türkiye’den ara katkılarda bulunmuş yıp haber verdiğim Bülent Tanilli’nin devreye girmesiyle, araştırmaları ve girişimleri sonucu Brezilya’da yaşayan kız kardeşine ula biri değil, o aynı zamanda şıldı ve onun arzusu üzerine Phiromi’nin ce Tanilli’nin nazesi yakıldı. Kadere bakın!... 18 Mart, Server Tanilli’nin doğum günü dür. Phiromi Myotın’in külleri 20 yıldan faz uzun yıllar sağlıklı la aynı mekânı paylaştığı Tanilli’nin doğum gününden bir gün sonra, 19 Mart’ta Strasbourg’dan Brezilya’ya savruldu. Acının, hüz ve kaliteli bir yaşam sürdürmesinin nün, sürgünün rüzgarıyla. Kendi adıma ve Ser de sebebi hikmeti ver Tanilli’yi sevenler adı oldu.” na sana bin lerce teşek kürler sev gili Firo mi. Phiromi Myotın. Se ni unutmayacağız. Phiromi, Tanilli ve Fevzi Karadeniz.. 1999 Kasım. Strasbourg Havalimanı. Bir renk büyücüsüne dair Dünyanın önemli sanat kurumlarından aldığı o kadar çok ödül var ki, hangisinden başlamak gerek, bilemiyor insan. 2009’da Londra’da 95 ülkeden 5 bin sanatçıyı geride bırakıp resim dalında dünya birincisi olması yaptığı “iş” açısından doğal sayılır ama 2011’de “yılın kadın”ı seçilmesi yaptıklarının ilham verici bulunmasından ötürü tüm kadınlar için örnek model olmasının kanıtıdır. Dolayısıyla bu ödül, çok geniş olan sanatının sınırlarını aşıp “üreten kadın” olarak taçlandırılmış bir başarının sahibi olduğunu da gösterir. Sanatı bir türlü ülkenin kodlarına yerleştiremeyen eğitim sisteminin ilkokulda karşısına çıkardığı öğretmeninin küçümser tutumunun o yıllar, kendi deyimiyle, resimden soğuttuğu kız çocuğunun, aydınlanmayla buluşmuş ailesi ve mevcut eğitim anlayışının dışında olduğu açık olan ortaokul öğretmeninin desteğiyle “iyi bir ressam”a dönüşmesi heyecan verici bir serüven tabii ki. Erkek egemen dünyada kendisine, kendi çabalarıyla yer açan bir “kadın” sanatçıdan, resimleri dünyanın önde gelen müzelerinde yer bulmuş Prof. Gülten İmamoğlu’ndan söz ediyorum. Geçtiğimiz haftalarda açtığı, “Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 100. Yı lı anısına ithaf” ettiği iki sergisiyle, sanatseverlerle buluşan İmamoğlu’ndan. Sanat dünyası soylu/büyülü bir dünya kuşkusuz. Ama Gülten İmamoğlu sanat sınırları içinde değerlendirilecek biri değil. O aldırmıyordur belki ama uluslararası başarılar kazanmış çalışmalarının toplumumuzda hak ettiği ilgiyi gördüğü iddia edilemez. Görünürlük açısından asla kıyas kabul etmez bir durumdur kuşkusuz ancak “et tuzlama”yla uluslararası ilgi toplayan figürlerin olduğu yerde muhteşem sanatıyla toplumunun dışa açık gerçek yüzü olduğunun fark edilmemesi çok acıdır. Oysa dünyanın herhangi bir yerinde herhangi biri, İmamoğlu’nun eserlerinden esinlenerek tasarımlar yapan dünyaca ünlü moda tasarımcısı Juan Carlos’un takılarını kullanıyor. Donald Trump’ın, tam dokuz eserinin haklarını satın alması da dünya resim piyasasında kendisine verilen önemin maddi açıdan işareti sayılmalıdır. Tanımak onuruna eriştiğim andan beri, yerinde duramadığını, sürekli ülkeler, şe hirler arası yolculuklar yaptığını izlemiş biri olarak yorulmak bilmez oluşunun nedenini merak ederdim. Bir söyleşisinde “ben dinlenmemek üzere yola çıkanlardanım” deyişi merakımı giderdi fazlasıyla. DANSA DAVET Üretimini “kimseyle paylaşamadığı en mahrem duyguların özlem ve kaygıların dışa vurulduğu bir süreç” olarak tanımlayan İmamoğlu, “eserlerinde renk işçiliği ile doku çalışması üzerinde son derece titiz” olarak değerlendiriliyor. Son sergisinde izlediğim tablolarında gördüğüm her rengin “özlem”, “kaygı” anlamına geldiğini öğrendiğimde, “insani duygularını” renklere bu kadar güzel yakıştıran biri oluşuna da hayran kaldım. İçe dokunan, asla boğmayan, ferahlatıcı bir renk bileşeni tüm eserlerinde var zaten. Renklerle dans eden biri o. Sizi de o dansa davet eden biri. Bu arada belirtmeliyim ki, kendisi de rahatlıkla bir tablonun malzemesi olabilir İmamoğlu’nun. Eserlerindeki estetiği üzerinde bu kadar mı güzel taşır bir insan. Haberdar olduğunuzda mutlaka bir sergisini izleyin. Yanılmadığımı anlayacaksınız. Gülten İmamoğlu Sanat dünyası soylu/ büyülü bir dünya kuşkusuz. Ama Gülten İmamoğlu sanat sınırları içinde değerlendirilecek biri değil. Ulaş Yeryüzüne Ak Tohum