Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 Nisan 2019 ‘Kuul’luk nedir, ne değildir? Batı dillerinde bir kullanımıyla da “karizmatik soğukkanlılık” anlamına gelen ‘Cool’ kelimesinin Türkçe’de de kullanılmasıdır. Şimdi bu ‘Kuul’luğu geçen sabah başıma gelen bir örnekle anlatayım o zaman size. Sabah işe gelirken metronun yürüyen merdivenlerinde dikiliyordum ki trenin sesini duyunca kaçırmamak için harekete geçmeye karar verdim. Ve göbeğimle birlikte o çizgili gri merdivenlerden koşarak aşağı inmeye başladım. Bu sırada yanından geçtiğim siyah pardesülü adam ne trenin sesini umursuyordu ne de dünyayı. Sonuçta ben akıllı bir insan olarak vaktin de nakit olduğunu bildiğim için onu kendi hatasıyla baş başa bırakarak koşmaya devam ettim ve kendimi “son derece atletik” bir biçimde trene attım. Tabii bu koşu beni biraz nefes nefese bıraktı hatta birkaç kez de öksürttü. Ama bence son derece yoğun ve işine gücüne yetişmeye çalışan bir insan görüntüsünün yarattığı karizmamla, bir durak gideceğim için kapının önünde havalı havalı dikildim. nEDİR NE DEĞİLDİR? Tam “kapı artık kapanacak şu işsiz güçsüz adam da yetişemeyecek, ne rahat adamlar var” falan diye düşünürken bu arkadaş merdivenin köşesinde belirdi ve sakin adımlarla trene doğru yürümeye devam etti. Yavaş yavaş yürüdü yürüdü yürüdü yürüdü ve benim tüm şişkoluğuma rağmen kendimi aşırı derecede “atletik hissederek” koşarak binip nefes nefese kaldığım trene önce sağ ayağını yaklaşık bir saniye sonra da sol ayağını attı ve o anda gelen “dııııııt” sesinin ardından trenin kapıları kapandı. Sanki tren ada mı bekliyordu. 10 saniye önce yoğun işi gücü ve sorumlulukları nedeniyle koşarak trene bindiğimiz için çok karizmatik olan ben ve göbeğim ağlıyorduk. Tabii hemen içimden “Hadi ya, olmaz böyle şey kesin makinisti tanıyor bu adam” diyerek kendimi rahatlattım. Gerçi böyle saçma bir iç sesle rahatlayamadım ama ‘kuul’luğun ne olduğunu da görerek anlamış oldum. en azından bindik Ama bir de şans faktörü var tabii. Ben o merdivende dikilip sakin sakin yürüseydim kesin tam trene binecekken “dııııt” sesini duyar ve kapı yüzüme kapanır bana da hareket eden trendeki yolculara melül melül bakmak düşerdi. Daha kötüsü ise koşmana rağmen tam vagon kapısı önüne geldiğinde duyduğun “dııııt” sesiyle kapanan kapıya karşı fren yapıp Garfi eld gibi cama yapışmamaya çalışmak. İşte bu an metroda yaşanabilecek en kötü an. O yüzden “bugünkü koşuda yine kendi çapında bir ‘kuul’luk var, en azından trene bindik” diyerek kendimizi rahatlatabiliriz. Ha son olarak, bir de geçen gün başıma gelen olay var ki, o en kötüsü mesela. Durağa doğru yürürken kalkıp gittiğini gördüğün otobüsün arkasından koşup ıslık çalarak otobüsü durdurmaya çalışırken her zaman çaldığın ıslığı çalamaman. Bu durumda dışarıdan görülen manzara eli ağzında “Fıısssss Fısssss” diye sesler çıkarak koşan bir şişko adam. Ve tabii ki bu manzarayı gören insanların “Yazık deli herhalde” diye sana baktıkla rı bir an da var ki ona hiç girmiyorum bak. 7 Bu dağlar ne vaat ediyor? OLCAY BÜYÜKTAŞ İ nanıyorum ki hepimiz Truva savaşını, Afrodit’i, Athena’yı, Hera’yı, Zeus’u, Aşil’i, Paris’i ve daha nicelerini, Sarıkız’ı, Hasanboğuldu’yu duyduk ya da biliyoruz... Kazdağları’nın mitolojik adının İda olduğunu, oksijen açısından, Alpler’den sonra ikinci sırada oluşunu biliyoruz... “Benim meskenim dağlardır” diyen Sabahattin Ali’nin bu şiiri hangi dağlar için yazdığını ya da Tahtakuşlar köyünü kuran Alevile rin hangi amaçla getirilip buralara yerleştirildiğini ve bu bölgenin onlara verildiğini... Tamam bütün bunları biliyor ya da bilmiyor olabiliriz. Ama emin olun, yalnız bir ya da iki ya da iki gün ayırarak bu efsanesi, yeşili ve oksijeni bol bölgede hem denizin mavisini hem dağların yeşilini ve hele bu mevsimde ortalığı saran birbirinden güzel kokuyu içimize çekerek kendimizi tatlı bir huzur ve dinginlikle ödüllendirebiliriz. DAĞ KISMINI ES GEÇMİŞİZ Prontotur’un yıl değerlendirme toplantısı için gittiğimiz Kazdağları’nda gördüm ki, yılda en az bir kez geçtiğim yolların hep deniz tarafına bakmışız, sahilde oturup yemek yemiş, çay da başka şeyler içmiş, Altınoluk, Güre, Tahtakuşlar gibi artık simgeleşmiş yerleri bildiğimiz sanısıyla yolun dağ kısmını es geçmişiz... Sonrasında gazetede yaptığım küçük çaplı araştırma, bunu böyle yapanın yalnız ben olmadığmı, hatta orada yazlıkları olanlar açısından bile bir dizi değerli mekân, ören ve kazı yerinin bilinmediğini gösterdi. Ben aslında bu yazıya başlarken Altınoluk köyü içindeki eski adı Papazın Evi olan konağı, üç güzeller yarışmasını, Antandros antik kent kazılarını, daha doğrusu bu efsanesi, yeşili ve oksijeni bol dağların içinde barındırdığı ama pek çoğumuzun yanından, bakmadan geçtiği güzellekleri anlatmaya çalışacaktım. Artık bir dahaki sefere... Nilüfer Yanya: Bir yandan da gerçek dünyadan kopmamak istiyorum ‘Müziğe kaptırmak istiyorum’ Nilüfer Yanya, son olarak 28 Mart’ta Babylon’da konser verdi. L ondra çıkışlı, Türk asıllı yetenekli genç müzisyen Nilüfer gerek? Siz şu an geleceği çok parlak bir isim olarak görülüyorsunuz, bu şekilde ilerlemek için neler yapıyorsunuz? Yanya, şu sıralar The Sahne şovumu geliştir Guardian, Pitchfork, meyi gerçekten istiyorum The FADER, iD, No ve bu alanda kendimi isey, Nylon ve BBC ORHUN ATMIŞ zorluyorum. Çünkü bana 6 Music gibi birçok birçok açıdan çok pozitif önemli müzik platfor yönde etkisi oluyor, özel mundan övgüler alıyor. “Small likle de tekrar stüdyoya girdi Crimes” ve “Keep on Calling” ğimde. Bir sonraki albümümün ile yakaladığı çıkışı “Baby Luv” müziğini istediğim gibi yapmak ile devam ettiren 23 yaşındaki istiyorum. Bunun için de odak sanatçı; kısa sürede The xx, Bro lanmam ve bir süreliğine kendi ken Social Scene ve Mitski gibi mi bir yere kapatmam lazım. sanatçılarla ile aynı sahneyi pay laşmayı başardı. Yanya, en son ‘İngiltere’de olarak yeni albümünün habercisi “Heavyweight Champion of the Year” teklisini paylaştı. Sık sık Türkiye’de de konser veren sanatçıyla müziğini konuştuk. u Yayımlanan teklilerin çoğu Pitchfork tarafından en iyi yeni müziklerden biri olarak tanımlandı, albüm ise The Guardian tarafından dört yıldız değerlendirmesi aldı. Siz nasıl değerlendirirsiniz? Gelişmek için çok alan var, muhtemelen kendim için daha çok çaba göstereceğim. büyümek ilginç’ u Aileniz ve İngiltere’de yaşamak müzik hayatınızı nasıl etkiledi? Dışarıdan bakınca Türkiye’deki sanat ortamını değerlendirebiliyor musunuz? Türkiye’de çok fazla zaman geçiremediğim için sanat ortamını maalesef değerlendiremem. Buna rağmen eminim ki birçok yerde de olduğu gibi güzel şeyleri bulmak için biraz derinlere bakmanız, araştırmanız gerek. İngiltere’de büyümüş olmak ilginç çünkü bu beni İngiliz yap ‘Yeni albüm güzel olacak’ tı. Ama şimdi anlıyorum ki herhangi bir yerde doğmuş ve bambaşka bir insan olmuş da olabi u Nasıl hedefler koyuyorsunuz kendinize? Bir yandan kendimi gitgide müziğe daha çok kaptırmak bir yandan da gerçek dünyadan kopma lirdim. Yine de Londra’da doğ muş olmaktan dolayı şanslı hissediyorum; bazı sıkıntılarına rağmen harika Türk bir şehir. asıllı mak ve onu olduğu gibi yaşamak İngiliz istiyorum. Yakında yeni albümümün çıkması güzel olacaktır. u Kariyerinin başlarında biri olarak, bir anda parlayıp sönen müzisyen Nilüfer Yanya, genç yaşına isimlerden biri olmak yerine ka rağmen müzik lıcı olmak için neler yapmak otoritelerince geleceğin yıldızı olarak görülüyor