22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 21 NİSAN 2019 Elif Tutka Ressam Tutka, ‘Eğitim tek çare’ diyor doMğaüydaaçhaiğl ısriızyior ZEHRA ÖZDİLEK R essam Elif Tutka, Sevil Dolmacı Sanat Galerisi’ndeki ilk kişisel sergisi Müdahil’de insanın mekânikliğini ve doğayla ilişkisini sorguluyor. Resimlere baktıkça doğanın coşkusunu içinizde hissediyorsunuz. Yalıçapkını, baykuş, kelebek, balık, zambak, güller, yapraklar... Her biri ayrı bir hikâye anlatıyor. Sergide, Tutka’nın ünlü oyuncularla yaptığı kuş tablolarından oluşan enstalasyonu (yerleştirme) da yer alıyor. O kuş resimlerinden elde edilecek gelirin bir kısmı, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’na (TEGV) bağışlanacak. Tutka ile sergide buluştuk. uResim yapmaya nasıl başladınız? Picasso “Her çocuk bir sanatçıdır. Esas mesele büyüdüğünde sanatçı kalabilmektir” der. Küçükken çevremdeki insanlara portrelerini çizer hediye ederdim. Kendimi hep bir kalem kâğıt başında anımsıyorum. Annem (Gürselcim ) titizdir, dağıtırdım sabırla beklerdi. Hep destek oldu. Sanata olan ilgimi çok küçük yaşlarda farketmiş olsa gerek ki başka bir yönlendirme yapmaya çalışmadı. Mimar Sinan Resim bölümünde, Zekai Ormancı ve Yalçın Karayağız atölyesinde eğitim aldım. Kıymetli Ekrem Yalçındağ’la çalışma şansım oldu. Düşünüyorum da kendimi başka bir alanda hayal edemiyorum. Resim huzurlu ve ait olduğum yer. Eşim Mert Denizmen’le açtığımız Moda’da küçük bir kahvaltıcı dükkanımız var ve orayı bile resim defterim haline getirdim. Her fırsatta bir yerleri boyayıp çiziyorum. u Serginizde doğa vurgusu baskın. Neden? Bir misyon yüklemiyorum kendime. Bu sadece bir minnet. Doğa benim derdim, resimlerimin hep bir parçası. Bir yanda optik kurgular kullanırken mutlaka birbirine bağlanmış bir ilişki kurma gayretindeyim. İzleyiciyi rahatsız eden ama bir yandan da bakmasını sağlayan bir gerçeklik çıkıyor ortaya. mekanik düzendeyiz u Bir sanatçı olarak insan ve doğa ilişkisine baktığınızda ne görüyorsunuz? Doğa, insanın aklına ve çabasına ihtiyaç duy madan varlığını sürdürebilecekken insan devre ye giriyor. Yeşil alanlardan mahrum. Parçası ol duğu doğadan uzaklaşmış, kendi yarattığı fakat bizden olmayan mekânikleşmiş yapay bir düzen içinde yaşamını sürdürüyor ve ne yazık ki buna ben de dahilim. u TEGV’ye bağış fikri nasıl doğdu? Yakın dostumuz Filiz Özden, Açelya To paloğlu ile sergim üzerine konuşur ken “Ortak bişeyler mi yapsanız ve bağışlasanız” diye bu fiti li ateşlemiş ve bir çığ gibi büyüdü. Ben sergiyi he yecanla hazırlarken il ginç bir dönemden ge çiyorduk. Hayatımı zı döndürmesi için bir dükkân açmıştık ve harıl harıl çalışıyorduk. Derken dükkânımıza Demet Özdemir üst üste 4 defa hırsız gir di. İçler acısı olan ise yaş ortalamasının 814 yaş ara lığında çocuklar yapıyordu hır sızlığı. Çaresiz bir dönemde aslın da tek çarenin eğitime destek vermek ol duğunu düşünmeye başladık. Birçoğunu eşim aracılığıyla tanıdığım benim ve çok sevdiğim müthiş 9 sihirli kadınla bu projeye imzamızı at Tutka, yalıçapkınının bazı türlerinin tehdit altında olduğuna dikkat çekiyor. “Resimlerimde insanın rahatsız edici mekanikliğini ve doğanın kusursuz rahatlatıcılığının zıtlığını ortaya koymaya çalışıyorum.” tık. 12 yağlı boya eserimin yanı sıra sergimle aynı adı taşıyan Müdahil ismindeki enstelasyon yer alıyor. Bu müthiş kadınların her biri şaşırtıcı şekilde yetenekli ve istekliydi. Demet Özde mir, Pınar Deniz, Seda Güven, Melissa Yıldırımer, Ceyda Ateş, Açelya Topaloğlu, Öznur Serçeler, Zeynep Çamcı ve Ceyda Kasabalı ki o bu sürecin tamamında bana çok destek oldu. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. TEMELİ İLETİŞİM u Anne ve babalara ne tavsiye edersiniz çocukları sanatla buluşturma konusunda? Klişe olacak ama yeni nesil gerçekten efsane. Çok fazla bilgi kaynağına sahipler. Eğilimleri varsa, hele ki bu yetenekleri varsa mutlak suretle anlaşılır. İletişim en temel kaynak. Aileler çocuklarını dinlemeliler. Beğendikleri ve takdir ettikleri yanlarını mutlaka söylemeliler. Çocukları sadece sanatta değil her alanda mutlaka takdir edilmeli. Dünyada doğmak Yalıçapkını / Sarmaşık 21 NİSAN 2019 SAYI: 1519 pazar.dergi@cumhuriyet.com.tr İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut KüçükkayA Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu n Yayın Koordinatörü hilal köse ÖZTÜRK n Görsel Yönetmen münevver oskay n Editör deniz ülkütekin n Sayfa Tasarım emine bilget n Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 6 eposta: posta@ cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Yaygın süreli yayın ÇOCUK ATATÜRK Geleceği var etmek... Çocukluk kazasız belasız atlatılması gereken, ya da iyi bir eğitim alınması gereken bir dönem olarak algılanıyor. Oysa çocuk soru so el De Foe’nin ıssız bir adaya düşen insanın başından geçenleri konu alan romanında, doğayı yeniden dönüştürmek ve üretim anlatılır. Doğayı pozitif bir şekilde dönüştürmektir bu; kulübe yapıyor rar, merak eder, araştırır, inceler, ha sun, ev yapıyorsun, içine girip sığınıyor yal kurar. Çocuğun bu özgür, me sun... Ünlü düşünür Jean Jacques Rous rak eden, sorular soran dünyası bü seau, Robinson Crusoe’daki bireycili yüklerin yaşam alanında demokra ği mutlak yalnızlık olarak değil, doğanın si, düşünce özgürlüğü, insan hakla SUNAY AKIN yeniden alt edilmesi ve uygarlığın tek rı olarak çıkar karşımıza. Mustafa rardan üretilmesinin bir başarısı olarak Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye görür. Robinson Crusoe ne yapıyordu? Cumhuriyeti’nin demokrasi yolunda Ağaç dallarından evler. Mustafa Kemal düşe kalka yol alması, yürümeyi öğ nasıl bir oyun oynuyordu çocukluğun renmeye çalışan bir çocuğa ne kadar da? Ağaç dallarından evler yapıyordu... da çok benziyor! Bu oyun, uygarlığın yeniden üretilmesi Mustafa Kemal’in çocukluğuyla ilgili bildiğimiz tek bir görüntü var “Atatürk nin başarısıdır; Jean Jacques Rousseau bunu böyle yorumluyor. dır; o da dayısının çiftliğinde karga kovalaması. Bunu yapmıştır ama Atatürk’ün çocukluğu sadece bu öyküyle geçiştirilemez. Tarihte öne çık çocuk gördüğünde hemen ona barış çağında... Robinson Crusoe’da şöyle bir bölüm var: “Ekini biçmek için bir orak ya da mış insanların otobiyografilerinde aldığı eğitimden söz edilir, okullardan mezun olurlar ve kendi alanlarında yaklaşır ve sohbet eder. tırpan yokluğu çekiyordum. Tek yapabildiğim şey gemiden kurtardığım silahlardan büyük bir kılıcı tırpan yerine kul ki başarıları sıralanır. Peki ya çocuk Sevdiği lanmak oldu.” Yani Robinson Crusoe luğu? Çocukluk neredeyse hiç önemli değildir. “Kazasız belasız” atlatılmıştır işte!.. Hayır, böyle ele alınmamalı insanlara ‘çocuk’ ekinini biçmek istiyor ama orak yok. Batık gemiye dalıyor, bir kılıcı alıyor ve onu orak olarak kullanıyor. Burada, sa dır çocukluk. dallardan ev yaptı diye seslenir.” vaş aracı olarak üretilmiş kılıcın bir üretim aracına dönüştüğünü görüyoruz. Kılıç burada bir ölüm makinesi değil, üre Atatürk’ün çocukluğuna farklı bir tim aracı oluyor. pencereden bakmaya çalışalım: Mus Milattan önce yaşamış bir şair olan tafa Kemal, babasının ölümünün ar Tibullus da uzun bir şiirinde şu dizelere dından annesi Zübeyde Hanım’la bir yer vermiştir: likte dayısı Hüseyin Efendi’nin Lan “Barış çağında fısıldar çapayla saban gaza’daki çiftliğine gider (Karga ko Karanlık bir köşede askerin korkunç valadığı dönem olarak anılır). Dayı silahları pas tutar” sının çiftliğinde kal dığı dönemde ağaçla rın kırılan dallarını top layıp onlarla kulübeler yapar. Hatta bu kulübe lerden birine üç basa maklı bir merdiven bi le ekler. Sonra kız kar deşi Makbule’yi buraya çağırıp ona dilimlediği karpuzu uzatır, Makbu le karpuzu yerken Mus tafa Kemal de karşısına Atatürk oturup onu seyreder. Bu manevi kızı öyküde her şeyden önce Ülkü ile... kardeşine değer veren bir çocuk var, kırılmış dallardan ev yapan bir çocuk var... Gelecekte bu çocuk işgal edilmiş, dalları kırılmış bir ülke den yeni bir cumhuriyet var edecektir. Oynanan bu oyun geleceğin ha bercisi değil midir? Mustafa Kemal’in kaldığı Langaza’daki çiftlikte Ro Tibullus iki savaş arasında tutsak ol man çocuklar vardır. Çoğu kişi onlar mayan bir barış düşünüyor. Düşünürken la oynamak istemediği için, herkesten de barış çağının nasıl oluşacağını söylü uzakta kendilerine bir dünya kuran “Çocukların yor. Orak ve saban ile emeğe ve üreti Roman çocuklarıyla Mustafa Kemal arkadaşlık kurar. Kırılmış ağaç dallarından yaptığı evde onlarla da oynar. özgür düşünen, me değer verirsek barışı gerçekleştirebiliriz, diyor. Buraya nereden mi geldik? Robinson Crusoe’dan... Ne vardı ora Bir gün, Aziz adlı arkadaşı ağaç dallarından yapılmış evin içinde ateş yakar ve ev birdenbire alev alır. Mustafa Kemal bütün çocukları ve kız kar merak dolu dünyalarını geleceğimize da? Savaş silahı olan kılıcın orak olarak kullanılması. Ondan önce de, Mustafa Kemal’in üreterek oynayan bir çocuk olduğundan bahsettik. Okuyalım baka deşini gayet soğukkanlı bir şekilde alevler arasından dışarıya çıkarır. Bütün kriz anını başarıyla yönetir. Makbule Hanım anılarında anlatır o korku dolu dakikaları. Yaşanılan bu olayda, paniğe ve telaşa kapılmayan, gelecekte lider olma vasıflarını taşıyan bir çocuğu görürüz. çocuk gibi mutlu taşırsak, demokrasisi gelişmiş bir ‘Türkiye’yi var edebiliriz.” lım Mustafa Kemal bu konuda ne diyor: özgür dünyayı korumalı “Kılıçla toprak ele geçirenler, sabanla toprak ele geçirenlere yenilmekten, sonunda bulundukları yerleri bırakmaktan kurtulamazlar. Kılıç kullanan kol yorulur. Nihayet kılıcını kınına koyar ve belki kılıç o kında küflenmeye, paslanmaya mahkum olur. Lakin saban kulla Atatürk’ün çocuklarla çekilmiş çok nan kol gün geçtikçe daha ziyade kuv sayıda fotoğrafı vardır. Ziyaret etti vetlenir ve daha çok kuvvetlendikçe da ği yerde bir çocuk gördüğünde hemen ha çok toprağa sahip olur.” ona yaklaşır ve sohbet eder. Zaten Jean Jacques Rousseau ne diyordu? kendi toplantılarında düşünce arka “Robinson Crusoe yalnızlık değildir, daşlarıyla konuşurken de sevdiği in uygarlığın yeniden oluşturulmasıdır.” sanlara “çocuk” diye seslenir. Hep şu İki bin yıl önce yaşamış olan Tibullus nu şunu merak ettim; Atatürk ve oyuncağın bir ara adlı şair de aynı şeyi söylüyor: “Barış çağı üretim, da olduğu bir fotoğraf var mıdır? Atatürk’ün bir fo emek ve çalışmak üzerine kurulmalıdır...” Ve Ata toğrafında, yanındaki manevi kızı Ülkü’nün elin türk ne diyor?.. “Kılıç kullanan kol yorulur, saban de bir oyuncak bebek görürüz. Atatürk’ün bir oyun kullanan, toprağı işleyen kol daha da güçlenir ve cakla göründüğü tek fotoğraf budur. toprak elde eder.” Atatürk’ün neşeli bir çocuk gibi göründüğü fotoğ İşte bu nedenle emeği, tüketim değil üretim top raf ise bir vapurun güvertesinde çekilmiştir. Bu fo lumu olabilmeyi ve çocukların hayatın ta kendi toğrafta, Atatürk’ün salıncakta sallandığı yer, Ege si olan o özgür dünyalarını korumalıyız. Çünkü an vapurunun güvertesidir. O yıllarda, bir de halka at cak çocukların soru soran, özgür düşünen, üreten, ma oyunu oynanırdı, vapurların güvertelerinde. merak dolu dünyalarını geleceğimize taşırsak, de Halka atarken de bir fotoğrafı vardır; oyun oynayan mokrasisi gelişmiş ve en “Büyük” değerinin “Mil Atatürk bir çocuk gibi mutludur. let Meclisi” olduğunu bilen bir “Türkiye”yi var Ağaçlardan kulübe yapma oyununu düşünelim bi edebiliriz. raz!.. Bu konuda hatırlamamız gereken roman kah 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ramanı Robinson Crusoe’dur. İngiliz yazar Dani mız kutlu olsun.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle