Katalog
                    Yayınlar
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Yıllar
                    
                    
                
                    Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
                    Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
                    Sayfayı Satın Almak İstiyorum
                
            
                2 21 NİSAN 2019  Elif Tutka Ressam Tutka, ‘Eğitim tek çare’ diyor doMğaüydaaçhaiğl ısriızyior  ZEHRA ÖZDİLEK  R essam Elif Tutka, Sevil Dolmacı Sanat Galerisi’ndeki ilk kişisel sergisi Müdahil’de insanın mekânikliğini ve doğayla ilişkisini sorguluyor. Resimlere baktıkça doğanın coşkusunu içinizde hissediyorsunuz. Yalıçapkını, baykuş, kelebek, balık, zambak, güller, yapraklar... Her biri ayrı bir hikâye anlatıyor. Sergide, Tutka’nın ünlü oyuncularla yaptığı kuş tablolarından oluşan enstalasyonu (yerleştirme) da yer alıyor. O kuş resimlerinden elde edilecek gelirin bir kısmı, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’na (TEGV) bağışlanacak. Tutka ile sergide buluştuk. uResim yapmaya nasıl başladınız? Picasso “Her çocuk bir sanatçıdır. Esas mesele büyüdüğünde sanatçı kalabilmektir” der. Küçükken çevremdeki insanlara portrelerini çizer hediye ederdim. Kendimi hep bir kalem kâğıt başında anımsıyorum. Annem (Gürselcim ) titizdir, dağıtırdım sabırla beklerdi. Hep destek oldu. Sanata olan ilgimi çok küçük yaşlarda farketmiş olsa gerek ki başka bir yönlendirme yapmaya çalışmadı. Mimar Sinan Resim bölümünde, Zekai Ormancı ve Yalçın Karayağız atölyesinde eğitim aldım. Kıymetli Ekrem Yalçındağ’la çalışma şansım oldu. Düşünüyorum da kendimi başka bir alanda hayal edemiyorum. Resim huzurlu ve ait olduğum yer. Eşim Mert Denizmen’le açtığımız Moda’da küçük bir kahvaltıcı dükkanımız var ve orayı bile resim defterim haline getirdim. Her fırsatta bir yerleri boyayıp çiziyorum. u Serginizde doğa vurgusu baskın. Neden? Bir misyon yüklemiyorum kendime. Bu sadece bir minnet. Doğa benim derdim, resimlerimin hep bir parçası. Bir yanda optik kurgular kullanırken mutlaka birbirine bağlanmış bir ilişki kurma gayretindeyim. İzleyiciyi rahatsız eden ama bir yandan da bakmasını sağlayan bir gerçeklik çıkıyor ortaya.  mekanik düzendeyiz  u Bir sanatçı olarak insan ve doğa ilişkisine  baktığınızda ne görüyorsunuz? Doğa, insanın aklına ve çabasına ihtiyaç duy  madan varlığını sürdürebilecekken insan devre  ye giriyor. Yeşil alanlardan mahrum. Parçası ol  duğu doğadan uzaklaşmış, kendi yarattığı fakat  bizden olmayan mekânikleşmiş yapay bir düzen  içinde yaşamını sürdürüyor ve ne yazık ki buna  ben de dahilim.  u TEGV’ye bağış fikri nasıl doğdu? Yakın dostumuz Filiz Özden, Açelya To  paloğlu ile sergim üzerine konuşur  ken “Ortak bişeyler mi yapsanız  ve bağışlasanız” diye bu fiti  li ateşlemiş ve bir çığ gibi  büyüdü. Ben sergiyi he  yecanla hazırlarken il  ginç bir dönemden ge  çiyorduk. Hayatımı  zı döndürmesi için bir  dükkân açmıştık ve harıl harıl çalışıyorduk. Derken dükkânımıza  Demet Özdemir  üst üste 4 defa hırsız gir  di. İçler acısı olan ise yaş  ortalamasının 814 yaş ara  lığında çocuklar yapıyordu hır  sızlığı. Çaresiz bir dönemde aslın  da tek çarenin eğitime destek vermek ol  duğunu düşünmeye başladık. Birçoğunu eşim  aracılığıyla tanıdığım benim ve çok sevdiğim  müthiş 9 sihirli kadınla bu projeye imzamızı at  Tutka, yalıçapkınının bazı türlerinin tehdit altında olduğuna dikkat çekiyor. “Resimlerimde insanın rahatsız edici mekanikliğini ve doğanın kusursuz rahatlatıcılığının zıtlığını ortaya koymaya çalışıyorum.” tık. 12 yağlı boya eserimin yanı sıra sergimle aynı adı taşıyan Müdahil ismindeki enstelasyon yer alıyor. Bu müthiş kadınların her biri şaşırtıcı şekilde yetenekli ve istekliydi. Demet Özde mir, Pınar Deniz, Seda Güven, Melissa Yıldırımer, Ceyda Ateş, Açelya Topaloğlu, Öznur Serçeler, Zeynep Çamcı ve Ceyda Kasabalı ki o bu sürecin tamamında bana çok destek oldu. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. TEMELİ İLETİŞİM u Anne ve babalara ne tavsiye edersiniz çocukları sanatla buluşturma konusunda? Klişe olacak ama yeni nesil gerçekten efsane. Çok fazla bilgi kaynağına sahipler. Eğilimleri varsa, hele ki bu yetenekleri varsa mutlak suretle anlaşılır. İletişim en temel kaynak. Aileler çocuklarını dinlemeliler. Beğendikleri ve takdir ettikleri yanlarını mutlaka söylemeliler. Çocukları sadece sanatta değil her alanda mutlaka takdir edilmeli.  Dünyada doğmak  Yalıçapkını / Sarmaşık  21 NİSAN 2019 SAYI: 1519 pazar.dergi@cumhuriyet.com.tr  İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut KüçükkayA Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu  n Yayın Koordinatörü hilal köse ÖZTÜRK n Görsel Yönetmen münevver oskay n Editör deniz ülkütekin n Sayfa Tasarım emine bilget n Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün  Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 6 eposta: posta@ cumhuriyet.com.tr  Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad.  Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr  No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Yaygın süreli yayın  ÇOCUK ATATÜRK  Geleceği var  etmek...  Çocukluk kazasız belasız atlatılması gereken, ya da iyi bir eğitim alınması gereken bir dönem olarak algılanıyor. Oysa çocuk soru so  el De Foe’nin ıssız bir adaya düşen insanın başından geçenleri konu alan romanında, doğayı yeniden dönüştürmek ve üretim anlatılır. Doğayı pozitif bir şekilde dönüştürmektir bu; kulübe yapıyor  rar, merak eder, araştırır, inceler, ha  sun, ev yapıyorsun, içine girip sığınıyor  yal kurar. Çocuğun bu özgür, me  sun... Ünlü düşünür Jean Jacques Rous  rak eden, sorular soran dünyası bü  seau, Robinson Crusoe’daki bireycili  yüklerin yaşam alanında demokra  ği mutlak yalnızlık olarak değil, doğanın  si, düşünce özgürlüğü, insan hakla  SUNAY AKIN  yeniden alt edilmesi ve uygarlığın tek  rı olarak çıkar karşımıza. Mustafa  rardan üretilmesinin bir başarısı olarak  Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye  görür. Robinson Crusoe ne yapıyordu?  Cumhuriyeti’nin demokrasi yolunda  Ağaç dallarından evler. Mustafa Kemal  düşe kalka yol alması, yürümeyi öğ  nasıl bir oyun oynuyordu çocukluğun  renmeye çalışan bir çocuğa ne kadar  da? Ağaç dallarından evler yapıyordu...  da çok benziyor!  Bu oyun, uygarlığın yeniden üretilmesi  Mustafa Kemal’in çocukluğuyla ilgili bildiğimiz tek bir görüntü var  “Atatürk  nin başarısıdır; Jean Jacques Rousseau bunu böyle yorumluyor.  dır; o da dayısının çiftliğinde karga kovalaması. Bunu yapmıştır ama Atatürk’ün çocukluğu sadece bu öyküyle geçiştirilemez. Tarihte öne çık  çocuk gördüğünde hemen ona  barış çağında... Robinson Crusoe’da şöyle bir bölüm var: “Ekini biçmek için bir orak ya da  mış insanların otobiyografilerinde aldığı eğitimden söz edilir, okullardan mezun olurlar ve kendi alanlarında  yaklaşır ve sohbet eder.  tırpan yokluğu çekiyordum. Tek yapabildiğim şey gemiden kurtardığım silahlardan büyük bir kılıcı tırpan yerine kul  ki başarıları sıralanır. Peki ya çocuk  Sevdiği  lanmak oldu.” Yani Robinson Crusoe  luğu? Çocukluk neredeyse hiç önemli değildir. “Kazasız belasız” atlatılmıştır işte!.. Hayır, böyle ele alınmamalı  insanlara ‘çocuk’  ekinini biçmek istiyor ama orak yok. Batık gemiye dalıyor, bir kılıcı alıyor ve onu orak olarak kullanıyor. Burada, sa  dır çocukluk. dallardan ev yaptı  diye seslenir.”  vaş aracı olarak üretilmiş kılıcın bir üretim aracına dönüştüğünü görüyoruz. Kılıç burada bir ölüm makinesi değil, üre  Atatürk’ün çocukluğuna farklı bir  tim aracı oluyor.  pencereden bakmaya çalışalım: Mus  Milattan önce yaşamış bir şair olan  tafa Kemal, babasının ölümünün ar  Tibullus da uzun bir şiirinde şu dizelere  dından annesi Zübeyde Hanım’la bir  yer vermiştir:  likte dayısı Hüseyin Efendi’nin Lan  “Barış çağında fısıldar çapayla saban  gaza’daki çiftliğine gider (Karga ko  Karanlık bir köşede askerin korkunç  valadığı dönem olarak anılır). Dayı  silahları pas tutar”  sının çiftliğinde kal  dığı dönemde ağaçla  rın kırılan dallarını top  layıp onlarla kulübeler  yapar. Hatta bu kulübe  lerden birine üç basa  maklı bir merdiven bi  le ekler. Sonra kız kar  deşi Makbule’yi buraya  çağırıp ona dilimlediği  karpuzu uzatır, Makbu  le karpuzu yerken Mus  tafa Kemal de karşısına  Atatürk  oturup onu seyreder. Bu  manevi kızı  öyküde her şeyden önce  Ülkü ile...  kardeşine değer veren  bir çocuk var, kırılmış  dallardan ev yapan bir  çocuk var... Gelecekte  bu çocuk işgal edilmiş,  dalları kırılmış bir ülke  den yeni bir cumhuriyet  var edecektir. Oynanan  bu oyun geleceğin ha  bercisi değil midir?  Mustafa Kemal’in  kaldığı Langaza’daki çiftlikte Ro  Tibullus iki savaş arasında tutsak ol  man çocuklar vardır. Çoğu kişi onlar  mayan bir barış düşünüyor. Düşünürken  la oynamak istemediği için, herkesten  de barış çağının nasıl oluşacağını söylü  uzakta kendilerine bir dünya kuran  “Çocukların yor. Orak ve saban ile emeğe ve üreti  Roman çocuklarıyla Mustafa Kemal arkadaşlık kurar. Kırılmış ağaç dallarından yaptığı evde onlarla da oynar.  özgür düşünen,  me değer verirsek barışı gerçekleştirebiliriz, diyor. Buraya nereden mi geldik? Robinson Crusoe’dan... Ne vardı ora  Bir gün, Aziz adlı arkadaşı ağaç dallarından yapılmış evin içinde ateş yakar ve ev birdenbire alev alır. Mustafa Kemal bütün çocukları ve kız kar  merak dolu dünyalarını geleceğimize  da? Savaş silahı olan kılıcın orak olarak kullanılması. Ondan önce de, Mustafa Kemal’in üreterek oynayan bir çocuk olduğundan bahsettik. Okuyalım baka  deşini gayet soğukkanlı bir şekilde alevler arasından dışarıya çıkarır. Bütün kriz anını başarıyla yönetir. Makbule Hanım anılarında anlatır o korku dolu dakikaları. Yaşanılan bu olayda, paniğe ve telaşa kapılmayan, gelecekte lider olma vasıflarını taşıyan bir çocuğu görürüz. çocuk gibi mutlu  taşırsak, demokrasisi gelişmiş bir ‘Türkiye’yi var edebiliriz.”  lım Mustafa Kemal bu konuda ne diyor: özgür dünyayı korumalı “Kılıçla toprak ele geçirenler, sabanla toprak ele geçirenlere yenilmekten, sonunda bulundukları yerleri bırakmaktan kurtulamazlar. Kılıç kullanan kol yorulur. Nihayet kılıcını kınına koyar ve belki kılıç o kında küflenmeye, paslanmaya mahkum olur. Lakin saban kulla  Atatürk’ün çocuklarla çekilmiş çok  nan kol gün geçtikçe daha ziyade kuv  sayıda fotoğrafı vardır. Ziyaret etti  vetlenir ve daha çok kuvvetlendikçe da  ği yerde bir çocuk gördüğünde hemen  ha çok toprağa sahip olur.”  ona yaklaşır ve sohbet eder. Zaten  Jean Jacques Rousseau ne diyordu?  kendi toplantılarında düşünce arka  “Robinson Crusoe yalnızlık değildir,  daşlarıyla konuşurken de sevdiği in  uygarlığın yeniden oluşturulmasıdır.”  sanlara “çocuk” diye seslenir. Hep şu  İki bin yıl önce yaşamış olan Tibullus  nu şunu merak ettim; Atatürk ve oyuncağın bir ara adlı şair de aynı şeyi söylüyor: “Barış çağı üretim,  da olduğu bir fotoğraf var mıdır? Atatürk’ün bir fo emek ve çalışmak üzerine kurulmalıdır...” Ve Ata  toğrafında, yanındaki manevi kızı Ülkü’nün elin  türk ne diyor?.. “Kılıç kullanan kol yorulur, saban  de bir oyuncak bebek görürüz. Atatürk’ün bir oyun kullanan, toprağı işleyen kol daha da güçlenir ve  cakla göründüğü tek fotoğraf budur.  toprak elde eder.”  Atatürk’ün neşeli bir çocuk gibi göründüğü fotoğ İşte bu nedenle emeği, tüketim değil üretim top  raf ise bir vapurun güvertesinde çekilmiştir. Bu fo lumu olabilmeyi ve çocukların hayatın ta kendi  toğrafta, Atatürk’ün salıncakta sallandığı yer, Ege  si olan o özgür dünyalarını korumalıyız. Çünkü an  vapurunun güvertesidir. O yıllarda, bir de halka at cak çocukların soru soran, özgür düşünen, üreten,  ma oyunu oynanırdı, vapurların güvertelerinde.  merak dolu dünyalarını geleceğimize taşırsak, de  Halka atarken de bir fotoğrafı vardır; oyun oynayan mokrasisi gelişmiş ve en “Büyük” değerinin “Mil  Atatürk bir çocuk gibi mutludur.  let Meclisi” olduğunu bilen bir “Türkiye”yi var  Ağaçlardan kulübe yapma oyununu düşünelim bi edebiliriz.  raz!.. Bu konuda hatırlamamız gereken roman kah  23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı  ramanı Robinson Crusoe’dur. İngiliz yazar Dani  mız kutlu olsun.   
            
    
