Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 Nİsan 2018, PAZAR SAYFA 5 Hayat TAYFUN ATAY Tesettürlü oyuncular ODTÜ’de sahne aldı Tiyatro hayattır! İslami edebiyat içerisinde “hidayet romanları” olarak bilinen tarzın önünü açmış Şule Yüksel Şenler’in “Huzur Sokağı” romanının dizi uyarlaması 2012 yılında ekrana geldiğinde benim de parçası olduğum küçük çaplı bir tartışma belirmişti: Dindar ve tesettürlü kadın oyuncu mümkün mü değil mi, şeklinde… “Huzur Sokağı”nda idealist Müslüman bir erkek (Bilal) ve dejenere Batıcı bir kadın (Feyza) önce zıtlaşıp sonra birbirlerine âşık oluyor ve “Kızımız”ın hak yolu bulup “kapanması” ile mutlu, “hidayetli” bir son karşımıza çıkıyordu. Bu arada baştan itibaren hidayet timsali ve “esas oğlan”a âşık ama aşkı karşılıksız bir dini bütün kadın karakter, “Şükran” da vardı. Şükran’ı, seküler bir hayatın, yani başı kapalı değil açık bir çevrenin içinde nefes alıp veren oyuncu Sinem Öztürk’ün canlandırdığı dizi başlangıçta iyi tuttu. Tabii hatırı sayılır bir izleyici kitlesi de Şükran karakterinde Sinem’e tutuldu!.. Doktor, avukat, gazeteci var ama oyuncu yok Gelgelelim, dizinin kitlesel muhayyilede iyice yer ettiği dönemde zaman zaman Sinem Öztürk’ü sokaklarda sere serpe, dekolte denilebilecek giysiler içinde görmek de hafiften bir rahatsızlığa yol açmaya başladı. Nasıl sinemada canlandırdığı rollerden dolayı rahmetli Erol Taş sokaklarda yürüyemez olmuşsa, “Niye başını açtın” diye Sinem’in (“Şükran”ın) sokakta taşlanmasına da ramak kaldı neredeyse!.. O dönemde, bu bağlamda gündeme getirmiştim soruyu: Toplumda tesettürlü kadın var da neden tesettürlü kadın oyuncu yok? Tesettürlü doktor, avukat, mimar, mühendis, gazeteci, öğrenci, öğretim üyesi, rektör, polis, asker, bakan var da neden bunları sinema, tiyatro, dizilerde canlandıracak tesettürlü kadın oyuncu yok?.. Ve olmayınca ne oluyor? Tesettürlü kadını oynayan aktris, oynadığı role hiç mi hiç inanmıyor, rolle bütünleşme diye bir şey söz konusu olmuyor. Aynen tesettür defilelerinde olduğu gibi (öyle “hidayet” için falan değil) para için örtünen mankenlerden, oyunculardan geçilmiyor ortalıkta. Bu söylediklerime oyunculukta role inanmanın şart olmadığı ve “tesettürlü kadın” rolünü illa ki bir rın karşısına çıkmak, uygulamaya çalıştığı inancına tesettürlü kadının oynaması gerekmediği tepkisi terstir” diye tenkit ve tekdir edildim. gelmişti. Bana “fahişe”yi fahişeler mi, “seri katil”i Demek ki milyonların karşısına sokakta tesettürlü seri katiller mi, “psikopat”ı psikopatlar mı oynuyor olarak çıkabilirsiniz, ama aynı milyonların karşısı diye kıyasıya soruldu. na sahnede tesettürlü çıkmak inanca ters!.. Elbette “psikopat”ı psikopat oynamıyordu; ama Böyle olmadığını konunun din imanla değil, ata bu soruları da sorunlu yapan, psi erkillik karşısında kadın ça kopat olmak gibi normal dışı bir kişilikle tesettürlü olmak gibi birçok farklı (sağlıklı/hastalıklı) kişi Zihinsel/ruhsal örüntüleri “soğuk savaş”ta ve resizliği ile ve bu çaresizlikten dolayı üretilen bir “yanlış bilinç”le ilgili olduğunu anla liği de mesleki, ekonomik (sınıf kaskatı bir ataerkillikte mak için bırakın uzak diyarla sal), etnik bir dizi kimliği de kapsayan yaşam tercihini bir tutmak, eşdeğer saymaktı. takılı kalmış anlayış ne yaparsa yapsın, “Tiyatro rı, yanı başımıza bakmak yeterli. Dünyada pek çok yerde, Tekrar etmek gerekirse esas mesele şu idi: Tesettürlü doktor, avukat, hâkim, mühendis, modacı, ku hayattır” diyenlerin arasına tesettürlü Müslüman ülkeler dâhil, tesettürlü kadın oyuncular var. “İslam Cumhuriyeti” İran’da da aför, gazeteci, televizyoncu olacak kadınlar da er geç formel tiyatrosinema eğitimi ama oyuncu olamayacak… Öyle mi?.. katılacaktı ve katıldı. almış tesettürlü oyuncular var. Ama Türkiye’de yok. Evet öyle diye üzerime yürün Çünkü Türkiye’de, bırakın dü. Tiyatro, sinema, dizi izlemek mubah, icra et tesettürlü olmayı, başı açık tiyatro oyuncusuna da mek günahtı!.. hi tahammül edemeyen, onları sahneden çıkaran bir “Tesettürlü bir kadın örtüyü erkeklerden sakın “İslamcılık” var!.. mak için takar; hem başını örtüp hem de milyonla Gelgelelim, suyun akışını değiştirmek, zamanın ruhuna karşı durmak da mümkün değil. Zihinsel ve ruhsal örüntüleri antikomünist “soğuk savaş” yıllarında ve katı bir ataerkillikte takılı kalmış anlayış ne kadar uğraşırsa uğraşsın, “Tiyatro hayattır” diyen kadınların arasına tesettürlü hemcinsleri de er ya da geç katılacaktı. Batman’dan ODTÜ’ye ‘Düşünce Tiyatrosu’ 2012’deki tartışmada da yazmıştım: “Tesettürlüden oyuncu olmaz” iddialarının gelecekte garantisi yoktur ve oyunculuk haram diyenler kadar helâl diye düşünenler de çıkacaktır, şeklinde… Şimdi öyle olduğunu görüyoruz! Geçtiğimiz perşembe gecesi ODTÜ’de sahne aölan gencecik bir oluşum, Batman Üniversitesi İktisadi Düşünce Tiyatrosu, iktisat biliminin dört öncü ismine (Karl Marx, Adam Smith, Joseph A. Schumpeter ve John Maynard Keynes) günümüzü analiz ettirip yorumlatan oyunlarında üç tesettürlü kadın oyuncuya da kadrolarında yer vererek çıktılar seyirci karşısına. Aşağıda hem onlardan biri ile hem de oyunu yazanyöneten hocaları ile yapılan söyleşileri okuyacaksınız. Batman Üniversitesi İktisadi Düşünce Tiyatrosu’ndan Tuğba Çabuk: Yaptığımız işle gurur duyuyoruz ? Topluluğunuz ne zaman ku ? Sanat alanında kadınlara yö ruldu, hangi oyunları sergiledi nelik olumsuz tutumlar size yönelik niz? de söz konusu mu? Çok yeni bir topluluğuz. Geçen Çevremizden büyük destek gö yılın Ekim ayından beri prova yapıyorduk ama tam anlamıyla geçen ay kurulduk. Ekibimiz 23 kişiden oluşuyor. Dünyada bir ilki gerçekleştirerek, iktisadi düşünürleri mezardan kaldırıp, günümüzdeki ekonomik olayları karşılıklı tartıştırıyoruz. Hocamız, ilk kez 2012 yılında Maltepe Üniversitesi’ndeyken bu oyunu yazmış ve sahnelemiş. 6 yıl aradan sonra da Üniversitemizde, oyuna ek Tuğba Çabuk rüyoruz. Şu ana kadar hiçbir tepkiyle karşılaşmadık. Hatta kadınların sahnede olmasını destekleyen birçok kişi de oldu. Kadınların ağırlıkta olduğunu görünce bize sponsor olmak isteyenler çıktı. Ankara’da ve Nevşehir’deki turnede yemek giderlerini karşılayacaklarına dair söz verdiler. Ama bu iki günlük turne için yapılmış bir teklifti. lemeler yaparak yeniden sahneye koyuyoruz. ? Oyundan biraz bahseder misiniz? Başörtüm sanat yapmama engel değil Oyunda iktisat biliminin öncüleri yer alıyor. Adam Smith, Karl Marks, John Maynard Keynes, Joseph A. Schumpeter gibi iktisatçılara bir moderatör tarafından sorular soruluyor. İktisatçılar da kendi tezleri ve dünya görüşleri çerçevesinde günü değerlendiriyorlar. Oyunun ikinci bölümünde ise iktisatçıların özel hayatlarına ilişkin sahneler yer alıyor. Drama yöntemiyle iktisat bilimini anlatmaya çalışıyoruz. Rektörümüz de bizzat oyunu izledi, beğendi ve bize destek olmaya devam ediyor. ? Oyununuz Adam Smith’den esinle “Bırakı nız oynasınlar, bırakınız sevsinler” vurgusuyla sergileniyor. Tiyatroya gönül vermiş biri olarak, oyunculuğunuzun engellenmesi kaygınız var mı? Yaptığımız işle gurur duyuyoruz. Örneğin oyunumuzun en gözde ve başarılı oyuncuları kadınlar. Mesela ben oyun boyunca moderatör olarak sahnede yer alıyorum. Ayrıca hocamız Çiğdem Boz, bu oyunu kendisi yazdı, yönetti ve oyunda da yer alıyor. Ben kadın bir sanatçı olmaktan gurur duyuyorum. Kadın oyuncular toplumdan destek görüyor ? Başörtülü bir oyuncu olmanın zorlukları var mı? İslami camiadan eleştiri alıyor musunuz? ? Kadınlar toplulukta aktif rol alıyor mu? Hocamızla birlikte 23 kişi içinde 6 kadınız. Sahne arkasında çalışan dört kadın makyöz arkadaşımız var. ODTÜ’deki oyuna çıkmadan önce ekipte daha çok kadın hâkimiyeti vardı. Erkek rolünde oynayan kadın arkadaşlarımız varken, ekip içinde yaşanan sorunlar nedeniyle bu sayı düştü. Ardından yeniden toparlanıp, son hazırlıklarımızı tamamladık. Ayın 12’sinde ODTÜ’de oynadıktan sonra, Yaşadığım coğrafyada hiçbir tepki almadım. Ailem ve etrafımdaki dostlarım hepsi sonuna kadar bana destek çıktı. Sanata çok ilgili bir insanım ve sahneye çıkarken başörtülü olmaktan da hiçbir zaman çekinmedim. Bir başörtülü olarak sahneye çıkmaktan da korkmadım. Hatta şöyle bir şey oldu, hocamızın ikinci bir oyun yazma ihtimali vardı. Bana da, “Tuğba bir oyun yazarsam, sahnede peruk takar mısın?” diye bir teklifte bulunmuştu. Ben seve seve takabileceği 13’ünde Nevşehir’de sahne alacağız ve döne mi söylemiştim. Sahneye çıkınca asla başörtülü mi kapatacağız. yüm diye bir çekincem olmadı. İktisadi Düşünce Tiyatrosu kurucusu, yazaryönetmen Çiğdem Boz: Batman’da tiyatro kadını hayata bağlıyor ? Oyununuzda iktisadın sosyal Hayır, hiç olumsuz tepkiyle karşı bilim oluşunun altını çiziyorsunuz, laşmadım. Ekibimdeki kız öğrenci oyunu birkaç cümleyle anlatmak lerin büyük bir bölümü başörtülü. gerekse neler söylemek istersiniz? Bu oyun aslında yeni bir eğitim Kadınlar her daim tekniği olarak düşünülebilir. İktisadi Düşünce Tarihi dersi iktisat eği sahnede olmalı timinde maalesef çok önemsenme ? İslami çevrelerde kadınların mekle birlikte öğrencilere de içerik sahneye çıkmasından hoşlanmayan olarak kasvetli ve sıkıcı gelir. Oysa lar var. Bu durum sizleri nasıl etki diğer iktisat derslerinde öğrendik liyor? leri teoriler, modeller ve formül Kadınların her daim “sahne”de lerin asıl sahipleridir iktisadi dü olması gerektiğini düşünüyorum. şünce tarihi dersinde anlatılan kişi Bu toplumsal sağlığımız açısın ler... Ayrıca bu büyük iktisatçıların dan son derece önemli. Biz bu tiyat yaşamları çok ilham verici olabi Çiğdem Boz royu herhangi bir metropolde de lir öğrenciler için. İşte bunu göster ğil Batman’da kurduk. Öğrencilerin mek ve o teorilerin arkasında yatan felsefeleri da özellikle de kız öğrencilerin sosyal hayattan da ha iyi anlayabilmeleri ve sevmeleri için bir oyun ha kopuk olduğu bir coğrafya tahmin edeceğiniz yazdım ve dersi alan öğrencilere de oyuncu ola gibi. O nedenle de bu tiyatronun işlevi çok daha rak yer verdim. önemli. Yani ben ve kızlarım sahnede olmaya de vam edeceğiz. Bazı aileler, kızları başörtülü olmadığı halde izin vermedi ? Adam Smith’den esinle oyununuzda “Bırakınız oynasınlar, bırakınız sevsinler” vurgusu ön ? Başörtülü öğrencilerin de rol almaları son derece önemli. Muhafazakârlık, dindarlık ve tiyatro ilişkisi hususunda neler söylemek istersiniz? Evet, ben de bunu önemsiyorum. Oyunumuzda yer verilen iktisatçıların ideolojik çeşitliliği liberalizmden sosyalizme tiyatro ekibimizi kurarken de dikkat ettiğimiz bir nokta oldu. Bu süreçte beni asıl şaşırtan şey başörtülü olmadığı halde aile ve erkek arkadaşlarının tiyatro yapmasına “izin” vermediği kızlar oldu. Özellikle de oyunda bir iktisatçının karısı veya sevgilisi rollerine oyuncu ararken karşılaştım bu zorlukla. Ayrıca oyunumuzun içeriği, bir ders kitabının sevimli bir versiyonu olduğundan ve oyun bir forum olarak sahneye konulduğundan profesyonel bir tiyatro oyunu olarak değerlendirilemez kanımca. Dolayısıyla daha plana çıkmış. Bunun üzerine biraz konuşalım mı? Bu bizim grubumuzun mottosu ve çoğunlukla yaygın ve yanlış bir şekilde Adam Smith’e atfedilen “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler “ ifadesinden uyarladık. Fransız fizyokratların iktisadi sistemin doğal uyumuna duydukları inancı dolayısıyla devletin bu sürece müdahale etmemesi gerektiğini savlayan bu ilke, bizim mottomuzda belli bir siteme karşılık gelmektedir. Sitem yüklü bir vurgu ama sitemimizin muhatabı ezbere dönük ve öğrenciyi okuldan soğutan eğitim sistemimizdir. Öğrenmenin ve öğrenilen bilginin özümsenmesi için sevmek gerekir diye düşünüyoruz. İşte bu oyun, hem izleyiciye hem de oyunculara iktisadın “sevilecek “ bir disiplin olduğunu anlatmaya çalışıyor. sanatsal bir oyun olsaydı muhafazakâr öğrencile rin rol alma konusunda ne kadar hevesli olabile ceklerinden emin değilim. gürer mut ? Oyundaki başörtülü oyuncular nedeniyle tepkiyle karşılaştınız mı? C MY B