22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 EYLÜL 2014 / SAYI 1486 7 Türkiye’de her 8 saatte serebral palsili bir çocuk doğuyor Adım adım zirveye Serebral palsili çocuklara yardım için başlatılan “Steptember” adlı kampanya başladı. Bu çocuklara yardım etmek isteyenler, 28 gün boyunca günde 10 bin adım atmak ya da eşdeğer bir etkinlik yapmak zorunda. 7 sanal zirve tırmanışı yapacak olan katılımcılar, serebral palsili çocuklar için bağış da toplayacak. Bağışlar rehabilitasyon, eğitim, bilimsel araştırmalar ya da Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı’ndan hizmet alan çocukların ihtiyaçları için kullanılacak. “Steptember” kampanyası, hedef koymak ve bunu başarmak için kişinin elinden geleni yapmasını, yani hayata meydan okumasını amaçlıyor. Kampanyaya katılmak FİGEN isteyenler şunları ATALAY yapacak: 4 kişilik takım oluşturun ve maceranıza başlamak için online kayıt yaptırın. Pedometrenizle günlük adım sayınızı takip edebilir ve web sitesine girerek veya akıllı telefonunuzla bağlanarak adımlarınızı kaydedebilirsiniz. Amaç, her takım üyesinin eylül ayında 28 gün boyunca günde 10 bin adım atmasıdır. Bu adım sayısı, bütün kıtalardaki en yüksek zirveye tırmanmaya eşdeğer. Günde 10 bin adım atmak kolay değil. Bu nedenle arkadaşlarınızdan, meslektaşlarınızdan ve aile üyelerinden Yedi zirve ve adım sayısı: 1 Cartensz Piramidi (Okyanusya): 126.283 2 Vinson Massif Dağı (Antarktika): 126.490 3 Elbrus Dağı (Avrupa): 145.882 4 Kilimanjaro Dağı (Afrika): 152.424 5 McKinley Dağı (Kuzey Amerika): 160.155 6 Aconcagua Dağı (Güney Amerika) 179.987 7 Everest Dağı (Asya): 228.778 online bağışla size destek olmalarını isteyebilir veya kendi küçük yardım kampanyanızı başlatabilirsiniz. Günlük adım sayınıza ulaşmak için tek yol yürümek değil. Koşabilir, bisiklete binebilir, yüzebilir, hatta zaferinize doğru dans edebilirsiniz. Sistemde, engellilerin yapabileceği sporları da içeren, adımlara çevirebileceğiniz 40’tan fazla farklı aktivite bulunuyor. Sadece bunu okuyarak hayatınıza ve serebral palsi ile yaşayan çocuk ve yetişkinlerin hayatında fark yaratmak için ilk adımı atmış oldunuz. Geriye 9.999 adım kaldı! Serebral palsi nedir? Serebral palsi hareketi programlayan, hareketi başlatan, hareketin düzenli olmasını sağlayan beyin ve beyincikteki bozuklukların sonucu oluşan durum olarak nitelendiriliyor. Beyin gelişimi gebeliğin erken dönemlerinde başlıyor ve çocukluk çağında devam ediyor. Anne karnında ilk aylarda oluşabilecek bir gelişimsel sorun, serebral palsiye sebep olabileceği gibi 3 yaşına kadar beyne veya beyinciğe zarar veren herhangi bir olay da (hamilelikte kullanılan ilaçlar, düşük tehdidi, kafa darbeleri, yüksek ateşli hastalıklar, kan uyuşmazlığı vb.) serebral palsi oluşmasına neden olabiliyor. l Erciyes çocukları yaza veda etti Kayseri İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İstanbul Aydın Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen “Erciyes Çocukları Yaz Okulu” projesi tamamlandı. İstanbul Aydın Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğretim üyeleri ve gönüllü öğrenciler, iki ay boyunca ilköğretim düzeyinde 287 öğrenciye, Biyoloji, Kimya, Resim, Müzik, Beden Eğitimi, Matematik dersleri verdiler. Yaz okulunda, AKUT, Yeşilay gibi yardım kuruluşları hakkında bilgilendirmeler de yapıldı, çocuklar yardım kuruluşlarının gönüllü üyesi oldu. l “Radyo Bebek” yayında! 05 yaş arası bebeklere yönelik radyo kuruldu. İnternetten yayın yapan anne ve bebek radyosu Radyo Bebek’i ister bilgisayarınızda, ister iPhone uygulamasıyla dilediğiniz her yerde dinleyebiliyorsunuz. Radyo Bebek’e www.radyobebek.com'dan ulaşmak mümkün. l F Fıstık Farkı gelmesi 1015 yılı bulabiliyor. Fıstık alanlarının açılması hep gündemde olsa da Antep fıstığı yetiştiriciliği maalesef Tarım Bakanlığı’nın destek programında değil. Fıstık hasadında zamanlama çok önemli. Temmuz sonuna doğru Gaziantep’te fıstık telaşı başlıyor. Fıstık hasadı, fıstık borsası demek. Fıstık pek çok sektörün gözbebeği. Toplanma zamanı kalitesini ve kullanım yerini belirliyor. Kuruyemişçiler, çikolata ve şekerleme sektörü, tatlı ve baklavacılar kullanım yerine göre seçimlerini yapıyor. Örneğin baklava için boz fıstık tabir edilen erken hasat ürün tercih ediliyor. Yılına göre, genelde 7. ayın 25’i gibi baklavacıların peşinde olduğu erken hasat fıstık toplanmaya başlıyor. Önde gelen baklavacılar fıstıklarını daha ağaçta seçip, yıllık ihtiyaçlarını alıyorlar. Bugünlerde Gaziantep’in Nizip ilçesinde fıstık hasadının son günleri yaşanıyor. Nizip, Yağmuralan köyü tam bir fıstık cenneti. Baklavacılar fıstık alma işini daha bir ay öncesinden halletmişler, ağaçtan iyisini seçmişler. Tatlıcıların gözbebeği fıstık çoktan alıcısını bulmuş, depoların yolunu tutmuş. Evliya Çelebi’nin Antep için bir sözü daha var: “Tüm halkı tatlı yediğinden, tatlı dillidir.” İşte bu söze tam uyan, ancak pek az bilinen bir Antep tatlısı, farkı fıstıktan geliyor, fıstığın hakkını tam veriyor. l aylinoneytan@yahoo.com Fıstıklı Haytalya Helatiye olarak da bilinen bu hafif tatlı Antep’te çoğu kez sadece fıstıklı yapılıyor. Farkını da bu yaratıyor. Şurup içinde yüzen küp küp kesilmiş bembeyaz muhallebi parçaları ile zümrüt yeşili Antep fıstıkları bu tatlıyı tam seyirlik bir şölen haline dönüştürüyor. Tadı da çok latif ve hoş oluyor. Muhallebisi için: 5 bardak süt 3 bardak su 1 bardak buğday nişastası 1 bardak şeker 23 kaşık gül suyu 23 parça dövülmüş damla sakızı (istenirse) Şerbeti için: 3 bardak su 2 bardak şeker 2 avuç Antep fıstığı 23 kaşık gül suyu Bu tatlıyı servis yapacağınız günden bir önceki gün hazırlamanız gerekir. Süt, su ve buğday nişastasını bir tencerede çırpma teli ile iyice pürüzsüz olana kadar karıştırın. Sürekli karıştırarak koyu bir muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişirin. Kıvamı koyulunca şekeri ekleyin. Son olarak gül suyunu ve isteğe göre damla sakızını ekleyin, bir taşım daha kaynatın. Kenarlı bir tepsinin içini hafif ıslatın, muhallebiyi biriki parmak yüksekliğinde olacak şekilde dökün ve soğumaya bırakın. Soğuyunca buzdolabına alın ve ağzını kapatarak buzdolabında bir gece bekletin. Diğer taraftan su ve şekeri kaynatarak şerbeti hazırlayın, gül suyunu ekleyin ve soğumaya bırakın. Fıstıkları bir taşım suda kaynatın, süzün ve ince zarlarını ayıklayın. Fıstıkları şerbete ekleyin ve buzdolabında soğuk bekletin. İkram edeceğiniz zaman tepsinin içindeki muhallebiyi küçük karelere kesin ve fıstıklı şerbetin içine atın. Haytalyayı keserken üstüne şerbetten ikiüç kaşık dökerseniz kesimi kolay olur, bıçağa yapışmaz. l ıstık deyince akan sular biberden, ne de helva misali duruyor. Gaziantep’te tatlı fıstıktan vazgeçmişler. fıstık konusu farklı... Fıstık, Altın Ağacı Gaziantep’in alameti farikası gibi, Fıstık sofralara kattığı kentin markası olmuş bir ürün. zengin lezzetin yanı sıra Fıstığın olmadığı sofra yok, tatlıdan Antepliler için önemli bir gelir tuzluya çoğu Antep lezzeti tadını kaynağı. Bu yüzden “yeşil altın” fıstıktan alıyor. Antep sofrasında olarak da anılıyor. Fıstığın kent zümrüt gibi parlayan fıstık bir ekonomisine katkısı büyük. Fıstık anlamda kentin hazinesi olmuş. ağacı yoksul koşullara ve kurak Evliya Çelebi Gaziantep için iklime dayanıklı; başka türlü tarıma “Şehri Ayıntabı Cihan” demiş, elverişli olmayan eğimli arazide yani “Dünyanın Gözbebeği Şehri”. yetişebiliyor, özel sulama istemiyor. Evliya Çelebi’nin dediği gibi nasıl Bir anlamda yoktan var ediyor, Antep dünyanın gözbebeği ise, yoksulluktan zenginlik yaratıyor. bugün de fıstık için “Ayıntabı Fıstık aslında kurak iklim ürünü. Antep” yani Antep’in Sulama olmayınca gözbebeği demek aromatik değerler mümkün. Evliya Çelebi daha yüksek oluyor, kenti anlatırken fıstıktan fıstık tam bir lezzet bahsetmemiş. En çok bombası haline üzümlerini anlatmış. geliyor, ama elbette Gaziantep ile fıstık ne verim de düşük zaman özdeşleşti bilmek oluyor. Sulama zor. Ama rivayete göre artınca lezzet de bir zamanlar, bir bahar sulanıyor, daha iri ve AYLİN günü, iki kız kardeş ağır çeken ürün elde ÖNEY TAN bahçede çalışıyorlarmış. ediliyor ama aynı Yanlarında nereden tat yakalanamıyor. geldiği belli olmayan yaşlı bir Eskiden sulama yapılmazken artık adam bitivermiş. Yaşlı adam aç fıstıklıklarda sulama söz konusu. olduğunu söyleyip büyük kızdan GAP bölgesinde barajlardan yiyecek dilenmiş. Kız da bir parça ötürü iklimin değiştiği de bilinen ekmekle kuru soğan verip, ihtiyarı bir gerçek. Eskiden kupkuru olan uğurlamış. İhtiyar, “ektiğini biçesin” Antep havası artık daha nemli. deyip uzaklaşmış. Bir süre sonra Eski, sert kara iklimi yerini daha küçük kızdan da yiyecek istemiş. ılıman bir iklime bırakmış. Bu Küçük kız ise ihtiyarı elinden tarım ürünlerine de yansıyor. Bu geldiğince ağırlayarak yaptığı yüzden fıstığın tadını koruyabilmek helvayı ikram etmiş. İhtiyar ona da için özen göstermek, fazla ürün “ektiğini biç” deyip kaybolmuş. uğruna lezzeti gözden çıkarmamak Aradan zaman geçmiş, büyük kızın gerekiyor. Ancak giderek artan ektiği tohumlar acı biber olmuş, talebi karşılamak da kolay değil. soğan gibi kızarmış. Küçük kızın Her yıl fıstık fiyatlarının katlanarak tohumlarından ise fıstık ağacı arttığı düşünülürse fıstık ağacı boy vermiş. O günden bugüne dikimine ağırlık vermek gerekiyor, Antepliler; ne ekmeksoğan gibi acı zira bir ağacın verimli hale Karaköy’e Sahi geldi İstanbul’un şehir kültürüne dair yepyeni bir konseptle hayata geçen Sahi İstanbul, geleneksel ve özgün tatlıları, hediyelik tasarım ürünleri ile bambaşka bir İstanbul deneyimi sunmak için Karaköy ve Balat’ta bulunan mağazalarında hizmete girdi. Sahi İstanbul deneyimini dilerseniz www.sahi.com.tr adresinden, dilerseniz Karaköy’ün eşsiz mozaiğinin içinde konumlanan teraskafesinden, dilerseniz Balat’ta yer alan showroom mağazasından, dilerseniz de içinde yaşayabilirsiniz. Sahi İstanbul, Balat’ta yer alan showroom mağazası ve Karaköy’de Kılıç Ali Paşa Camii’nin yanında yer alan ve tüm ürünlerin bulunabileceği mağazası ve Sahi’nin özgün lezzetlerini deneyebileceğiniz Karaköy manzaralı terasında lezzet ve kültüre meraklı, yeniliklere açık olan herkesi bekliyor. Orijinaline sadık kalarak, tamamen doğal malzemelerle, işin ustalarına hazırlattığı baklava, lokum gibi geleneksel tatlılarla adından söz ettirecek olan Sahi İstanbul, geleneksel malzemelerin modern tasarımlarla yorumlandığı birbirinden özgün hediyelik eşya ürünleriyle de fark yaratacak. Baklavalarını Gaziantep’ten, kadayıfını ise Diyarbakır’dan günlük olarak getirten Sahi İstanbul için baklavaları Ömer Güllü, kadayıfı da Kadayıfçı Sıtkı Usta üretiyor. Usta ellerden çıkan ve adı Osmanlıca’da ‘insanüstü’ anlamına gelen ve lezzeti adı gibi olağanüstü olan Fevkalbeşer ve onun gibi çok farklı lezzetleri, orjinaline sadık kalarak, reçetelerini bozmadan, tamamen doğal malzemelerle hazırlayan Sahi İstanbul, İstanbul klasiği kos, susam helvaları, damaklarda tadı baki olan nostaljik gofretler ya da kome ile akide şekeri gibi geleneksel İstanbul tatlılarını yenilikçi dokunuşlarla yeniden gün yüzüne çıkarıyor. Türkiye’nin gerçek ustalarını, gerçek zanaatkârlarını, esnafı, yerel ekonomiyi, kısacası insana değer veren ve değer katan her üretimi destekleyen Sahi İstanbul, arkasına profesyonel, yaratıcı ve genç bir ekibin desteğini alarak bu farklı konsepti yaratan Çiçekten Yeşilkaya önderliğinde İstanbul’u ve yerel kültürleri tanımak isteyen herkesi bu eşsiz İstanbul deneyimine davet ediyor. www.sahi.com.tr C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle