Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 EYLÜL 2014 / SAYI 1486 3 Selin Sayek Böke kimdir? Böke, ODTÜ İktisat Fakültesi’nden 1’incilikle mezun olduktan sonra yüksek lisans ve doktorasını ABD’deki Duke Üniversitesi’nde yaptı. Sonraki durağı Dünya Bankası olan Böke burada 3 yıl staj yaparak Güney Afrika ile Orta ve Doğu Avrupa projelerinde çalıştı. Boston’da Bentley College’da 1999 yılında yardımcı doçent olarak görev yapan Böke, 20012003 arası IMF’nin Washington ofisinde ekonomist olarak çalıştı. Bilkent Üniversitesi’nde 2003’te yardımcı doçent olan Böke, 2011’den bu yana üniversitenin Ekonomi Bölüm Başkanlığı’nı yürütüyor. Selin Sayek Böke, PM üyeliği için CHP’den teklif aldığı zaman çok heyecanlanmış. Siyasetin gerçekte mutluluğu ve umudu yaratmaya fırsat veren bir platform olduğu görüşünde. “Ben sosyal bilimciyim. Dolayısıyla yükümlülüğüm sosyal olguları, sorunları, mutsuzlukları umuda ve mutluluğa dönüştürmek, çözüm üretmek. Onun için PM üyeliği benim için buna imkân verecek bir fırsat” diyor. CHP’nin teklifiyle heyecanlandım D ünya Bankası ve IMF kariyerine sahip, güleryüzlü ve başarılı bir makro iktisatçı Selin Sayek Böke. Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü Başkanı. CHP Parti Meclisi üyeliğine seçildi. Üniversitede iktisat eğitimi alma kararının hayatının en güzel hatası olduğunu söylüyor. Şimdi de, “CHP’de herkesin daha mutlu, refah içinde yaşayabileceği ekonomik ortamı sağlayacak politikalar üretilmesine katkıda bulunacağı” için heyecanlı. Sayek’le, CHP Parti Meclisi üyeliğinden Türk Tabipleri Birliği eski başkanı olan annesi Füsun Sayek’le ilişkisine kadar birçok konuyu masaya yatırdık. Böke’yi ekonomi alanına yönlendiren kişi de annesi ve hayatının pek çok alanında annesinin izlerinin olduğunu söylüyor. Çok genç yaşta akademide önemli bir konumdasınız. Ekonomi okumayı nasıl seçtiniz? TED Ankara Koleji’nde okuyordum ve her lise öğrencisi gibi tam olarak ne istediğimi bilmiyordum. Çok akıllı ve beni iyi tanıyan annemin yönlendirmesiyle o dönemde birçok iktisatçıyla tanıştım. Beni o zamanın Hazine Müsteşarlığı’na, Dış Ticaret müsteşarlığı’na götürdü. “Senin çok sosyal bir yönün var. Bu matematiksel işlerle sosyali bir araya getiren ekonomi alanını düşünmez misin” diyordu. Annemin yönlendirmesi, üniversite sınavında yaptığım bir hatayla kendimi iktisatta buldum. Hayatımda yaptığım en iyi hataydı. Bir dönem IMF’de ekonomist olarak görev yaptınız. Sizi Türkiye’ye döndüren neydi? İki bin iktisatçının yoğun bir şekilde benzer konulara kafa yorduğu ve o zamana kadar ekonomide öğrendiğimiz kavramların çok net şekilde dünyadaki farklı ülkelere uygulandığı bir kurum IMF. Bu nedenle hep ilgimi çekti. Fakat IMF’deki göreve giderken öncelikle ailemi ikna etmem gerekti. Annem Türkiye’de IMF politikaları ve ondan kaynaklı bütün olumsuz ve sosyal etkilere dair aktif rol alarak siyaset yapan biriydi. Ama ikna etmem çok pelin zor olmadı. Çünkü annem her bireyin kendi gelişimine çok önem veren bir insandı. Ancak ünker IMF’de uzun soluklu kalmak istemediğime de çok hızlı karar verdim. Yaptığım işleri ülkemde yapmak istiyordum. 10 yıl kadar Amerika’da kalmıştım. Buraya Türkiye özlemi ve romantizmiyle döndüm ve hâlâ aynı heyecanı yaşıyorum. Öğrencileriniz tarafından çok seviliyorsunuz. Özellikle Ekşisözlük’te hakkınızda epey olumlu yorum var. Ekşisözlük’ü takip ediyor musunuz? Tabii ki ediyorum. Ekşisözlük çok kıymetli bir bilgi kaynağı. Her bireyden bir şey öğrenebileceğimi Arsuz benim toprağım Annenizle anılan Arsuz etkinlikleri sekiz yıldır devam ediyor. Bu etkinlikler sizin için ne ifade ediyor? Hepimiz aidiyet duygusu arayışındayız. Arsuz benim toprağım. Aidiyet duygumun karşılandığı yer. Babam Hatay Arsuzlu, annem Niğdeli. Aşkları da Ankara’da doğmuş. Dolayısıyla Türkiye coğrafyasının çok farklı yerlerine bir bağım var. Ancak Arsuz bu farklı bağları bir arada yaşatabilecek çok kültürlülüğü doğal bir biçimde içinde barındıran bir toprak. Annem vefat ettiğinde mezarının orada olmasını istedi. Annemi 59 yaşında kaybettik. Babamın anneme 60. yaş günü kutlaması sözü vardı. Bu nedenle babam annemin toplumsal hayallerini, çok sevdiği Arsuz topraklarına onun adına bir etkinlikle taşıyıp doğum gününü bu şekilde kutlamaya karar verdi. Onu kaybettiğimiz yıl annemin doğum günü olan 11 Ağustos’ta kaybetme sebebimiz olan meme kanseriyle ilgili toplum taramaları, annemin çok sevdiği şiir ve sanatı bir araya getiren söyleşiler, dinletiler içeren bir kutlama düzenledik. Bu kutlama Füsun Sayek kültür ve sağlık etkinliklerinin ilki oldu. Annemi yaşatmak annemin değerlerini yaşatmak demekti. düşünüyorum. Öğrencilerimle ilgili de böyle bir heyecan duyuyorum. Gelecekte yaşlanacağım Türkiye’yi tasarlayacak olanlar onlar. Onlarla yaşlanacağım bir Türkiye hayal ediyorum. Profesyonel kariyerinizin yanı sıra iki çocuk annesisiniz. İş hayatınızla aile hayatınızı nasıl bir arada yürütüyorsunuz? Çok yoğun tempoda çalışan herkes gibi iş ve ev dengesini kurgulamak konusunda dönem dönem kaygı duyan bir kadınım. Sizin canınızdan daha kıymetli varlıklara da vakit ayırmanız gerekiyor. İktisatta kıt kaynaklarla sınırsız istekleri sağlama unsuru vardır. Ben tam da bunu yapmaya çalışıyorum. Çocuklarla geçireceğim vakti mümkün olduğunca kaliteli kılmaya çalışıyorum. Burada da güzel bir örneğim var: Annem. Annem, ülke sorunlarıyla, insan haklarıyla, bireylerin daha mutlu yaşayacağı bir dünya yaratmaya kafayı yorarken bizi hiçbir zaman ihmal etmedi. Benim rol modelim annem. Yapıp yapamadığımı inşallah yirmi yıl sonra oğullarım Aksel ve Can anlatacaklar. Anneniz Füsun Sayek Türkiye için de çok önemli bir isim... Annem çok renkli bir karakterdi. Her dokunduğu insana kendisi ve dünya için çok özel olduğunu hissettirirdi ve hepimizde büyük izler bırakırdı. Annemle babam hayatın her alanında ortaklık geliştirmiş bir evlilik içinde büyümemizi sağladılar. Onlar bir yandan ülkeye ve dünyaya bilimsel katkı yaparken, diğer yandan da bizimle her akşam kitap okumak, oyun oynamak gibi aklınıza gelebilecek her türlü sıradan faaliyeti bizimle yaptılar ve bize kendimizi dünyadaki en önemli şeymişiz gibi hissettirdiler. Bu anlamda herhalde bugünkü beni, bırakın profesyonel kariyerimi, beni kişilik olarak şekillendiren kişi annem. Türkiye gündemine dönecek olursak; siyaseti oldukça meşgul eden yolsuzluklarla ilgili kişisel görüşlerinizi paylaşabilir misiniz? Biz birlikte üretmek, paylaşmak ve zenginleşmek hedefinde olması gereken bir ülkeyiz. Bu hedeflerle yolsuzluk ihtimali bile örtüşmüyor. Çünkü yolsuzluk, pastanın içerisindeki payların farklı paylaşıldığını, benim hakkımın başkasına geçtiğini söylüyor. Toplumda güvensizlik hissini pekiştiren bir şey. Yolsuzluk ihtimali bile gerçekleşmiş olması kadar tehlikeli. Demokratikleşmede geriye dönüş CHP Parti Meclisi’ne seçilmenizle birlikte partinin ekonomi politikalarına yön vermeniz bekleniyor. Bu sürece nasıl hazırlandınız, teklif gelince ne hissettiniz? Çok heyecanlandım. Ben sosyal bilimciyim. Dolayısıyla yükümlülüğüm sosyal olguları, sorunları, mutsuzlukları umuda ve mutluluğa dönüştürmek, çözüm üretmek. Siyaset de esasında mutluluğu ve umudu yaratmaya fırsat veren bir platform. Onun için PM üyeliği benim için buna imkan verecek bir fırsat. CHP pek çok alandaki politikaları nedeniyle son dönemde ciddi eleştirilere maruz kaldı. Parti Meclisi’nin yeni bir yüzü olarak çantanızda hangi projelerle geldiniz? Temel prensiplerini paylaştığım CHP’nin bu prensiplerinin yaşatılması için gereken her şeyi yapacağım. En özelde ekonomi politikalarına dair herkesin mutlu ve refah içinde yaşayabileceği ekonomik ortamı sağlayacak politikalar üretilmesine katkıda bulunmayı ve bunları somutlaştırmayı amaçlıyorum. CHP’nin 2011 seçim bildirgesinde söylediği; üreten, büyüyen, paylaşan ve çevre dostu ekonomi çerçevesinin alt başlıklarını somut politika örneklerine dönüştürmek ana hedeflerim arasında yer alıyor. Aynı zamanda Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü başkanısınız. Bu pencereden bakınca yeni hükümet ve ekonomi programına dair yorumunuz nedir? 10 yılı aşkın bir hükümetten ya da hükmetmekten bahsediyoruz. Türkiye bugün 2001 öncesine döndü. Tüm sorunlarını daha kötü noktaya itecek bütün olumsuzlukları yaptı. En önemlisi üstünlerin hukukunun, hukukun üstünlüğünün yerine geçmesi. İkincisi de eğitim alanındaki geriye dönüş. Bunlar bizi bu sene etkilemeyebilir ancak 10 sene sonra daha fakir olmamıza neden olacak. Bırakın iyileşmeyi çok kötüleştiğimiz bir dönemden geçiyoruz. l Flüt tembellik hakkım Bir ekonomist olan Selin Sayek Böke’nin sanatla arası nasıl? Sanatın herhangi bir dalı ile ilgileniyor musunuz? Flüt çalıyorum. Flüt benim tembellik hakkım. Ne zaman yalnız kalmak istesem ve kendi kendime bir şeyler yapmak istesem flütümle buluşuyorum. Annem ve babamın bana verdiği bir doğum günü hediyesidir flüt. Her ne kadar iktisatçı olsam da birey olarak sanatın özündeki disiplin, etik değerler ve üretme heyecanı flütten iktisatçılığıma yansıyor. ATAOL BEHRAMOĞLU Çine Yolculuk (II) Pazar söyleşileri iki haftada bir olunca, bir öncekiyle bağlantıyı doğrusu ben de kaybedebiliyorum. “Çine Yolculuk”un ilkini az önce yeniden okudum. Pek bir şey söylememiş olduğumu gördüm. Okyanusu ne kadar tanıyabilir, ne ölçüde tanımlayabilirsiniz… İyisi mi, yine baştan alayım… İstanbul’dan Pekin’e kalkan uçak yaklaşık beş saat sonra Urumçi’de inişe geçince, aktarma yapılacağını sandım. Öyle olmadı… Eşyalarımızı alıp indik, pek de ciddi sayılamayacak bir denetimden geçtikten sonra aynı uçakla devam ettik… Dönüşte de aynı işlemden geçecektik… Fakat bu kez, bilgisizliğimden utanmakla birlikte, konuyu öğrenmiştim… Urumçi özerk Uygur bölgesinin başkentiymiş… Yi ne de, yapılan işlemin neye yaradığını anlayabilmiş değilim. İstanbul’dan binen yolcunun Urumçi’de denetimden geçmesinin ne anlamı olabilir? Ekranda uçuş haritasına bakıyorum… Yakın çevrede Bişkek, Almata, büyüklü küçüklü başkaca Türkçe yöre adları… Çin’i tanımak biraz da kendimizi tanımak gibi bir şey olmalı… Bu gözlem de beraberinde “kendimizi ne kadar tanıyoruz” sorusunu getiriyor doğal olarak… *** Geçen haftaki yazımda hava alanından başlayarak Pekin’den ilk izlenimlerimi anlatmıştım… Özetle, gökdelenler, hava kirliliği… Buna karşılık, orada bulunduğum sürece(hafta sonu ya da çalışma günleri) sokaklarda büyük bir kalabalık ya da dayanılmaz bir trafik sıkışıklığı görmedim. Büyük bulvarlar temiz, geceleri aydınlık, arka sokaklar ise bizim Tarlabaşının arka sokaklarını aratmıyor… Bizdeki gibi temizlik konusunda ne ölçüde güvenileceğini bilemeyeceğiniz barakamsı açık hava lokantaları; sadece kebap ya da lahmacun yerine, tek tek sıralanması bir paragrafı aşacak, çoğunun adını zaten bilmediğim geleneksel Çin mutfağı ürünleri… (Bu arada, çubukları kullanmayı bilmiyorsanız, ya da benim gibi öğrenmeniz uzun zaman alıyorsa sofradan yarı aç yarı tok kalkmanız olası…) *** Pekin’den başkenti Xining’e yaklaşık iki saatlik uçak yolculuğuyla ulaştığımız Qinghai(Çinkay), Çin’in kuzeybatısında , Tibet platosunda yer alan, yaklaşık altı milyon nüfuslu bir eyalet… Şair Jidi Majia, eyalet ikinci başkanı. Etkili, nüfuzlu bir siyaset adamı. Böyle kişilerin aynı zamanda seçkin sanatçı olmaları enderdir. Majia bu ender kişiliklerden. Gerçek anla mıyla seçkin bir şair ve dünya şiiriyle de yakından ilgili. Kendi yöresinin, coğrafyasının,toprağının, kültürünün, ait olduğu “Yi” halkının şairi… Bütün bu değerleri evrensel boyutlara taşıyarak… Çinkay’da, Tibet platosunda, Sarı Nehir ve özellikle de Çinkay Gölü çevresinde, Çin şiiri ve şairleriyle, birlikte dünya şairlerinin ve şiirinin tanıtıldığı şiir dünyaları yaratmayı başarmış… Taocu ve Budist tapınakların renk ve fantezi zenginliğinden, Pekin’in Topkapı Sarayı bölgesi diyebileceğimiz “yasak şehir”den, Tiananmen Meydanının eski ve yeni tarihinden söz etmem bir yenilik olmayacak… Bu Pazar yazısında da en iyisi bir küçük şiirini paylaşarak sizleri Jidi Majia şiiriyle tanıştırmış olayım… YANIT Anımsıyor musun hâlâ Jijuli Bute’ye giden küçük yolu? Tatlı bir vaktiydi şafağın Bana demişti ki Yitirdim nakış iğnemi Çabuk ol, yardım et onu bulmama Bakmıştım her yere o kır yolunda Anımsıyor musun Jijuli Bute’ye giden o küçük yolu? Ağır bir vaktiydi şafağın Ona demiştim ki Bir şey depderin battı yüreğime Sakın nakış iğnen olmasın bu? (Duygulanmıştı ağlayacak gibi) l ataolb@yahoo.com İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç İcra Kurulu Başkanı: Akın Atalay Yayın Yönetmeni: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Yazıişleri Müdürü: Ayşe Yıldırım Başlangıç Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi:?Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Beste Paydaş Ertan Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/75 (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir Yerel süreli yayın cumdergi@cumhuriyet.com.tr @cumdergi C M Y B