Katalog

15 HAZİRAN 2014 / SAYI 1473 5 Gül solabilir ama cildiniz asla Gül suyu ve gülyağının, yeni nesilde pek de olumlu çağrışımlar yapmadığını biliyor. Oysa geçmişte özellikle bu topraklarda gül suyu ve gül yağı en itibarlı kozmetik ürünüydü. Dünyada da öyle. Ama piyasayı sentetik gül suları kaplayınca ürünün fiyatı da itibarı da düştü. Bunu Gülsha markasıyla gerçek gül suyu ve damask gülünden yüz yağı üreten Gülşah Gürkan söylüyor. “Gül suyuna hak etiği geçmişteki itibarını kazandırmak istedim” diyen Gülşah Gürkan, doğal gül suyu ve yüz yağını kullanan kadınların bir daha başka ürünlere yönelmeyeceği konusunda iddialı. Fotoğraf: VEDAT ARIK A rkadaşım Yazgülü Aldoğan’dan aile.Dedemin babası zamanında işe iplikle “Isparta’ya gül hasadına gidiyoruz; sen başlamışlar, dedem zamanında gülcülüğe de gelsene” teklifi aldığımda “gül başlamışlar. Gül fabrikamız 1965’te dedem hasadı” sözcüğü bir anda çok sevimli geldi tarafından kurulmuş. Ben o zaman İstanbul’da kulağımıza. Oysa gül, sonuçta küçük de olsa doğmuşum. Doğumuma gelememiş dedem. bir sanayinin ana hammadesi. Gül suyu ve gül Çünkü Isparta’dan bu makineleri almak için yağı üretimi olduğuna göre gülün hasadı da bankadan kredi haberi bekliyormuş. Telefon olacak elbet. İşte gül hasadı gezisinde tanıdık çalmış “kredi geldi” demişler, ardından ikinci Gülşah Gürkan’ı. 1965’te kurulan aile kez telefon çalmış “Gülşah geldi” demişler. şirketinde başlangıçta gül yağı ve gül suyu Dedem hemen beni görmeye yola çıkmış. Ben üretilirken, kendi adından bir marka yaratıp 56 zaten gül mevsiminde doğmuşum. Hem iplik ürün çeşidiyle kozmetik sektörüne işinde hem de gül işinde dedem girmiş. Şimdilik butik çalışsa da büyük atılımları tek başına yapmış. oldukça iddalı. Özellikle saf Hiç yabancı dil bilmemesine karşın gülsuyu ve yüz yağı kreminde. kendi medeni cesareti ile gitmiş Gülşa markasıyla üretilen gülsuyu Fransa’daki büyük şirketlerin ve gül yağı ile tanışınca bütün CEO’ları ile yöneticileri ile tanışmış bildiklerimizi unuttuk. Bizde ve bizim ürünümüze onların gülsuyu denince nedense aklımıza formülasyonlarını bir şekilde sadece mevlitlerde ikram edilen ve koymuş. Bir fihristi vardı dedemin. MİYASE Ramazan ayında camilerin O fihristte çok büyük şirketlerin yıkandığı, piyasada 5 liraya satılan sahibi ve yöneticilerinin telefonları İLKNUR pembe renkli koku geliyor. Gülyağı vardı. Tabii sonra bize sadece denilince de cami avlusunda bu güzel bağlantıları sürdürmek satılan esanslar. Oysa Gülşah Gürkan’dan kaldı. Bizim işimizde güven de çok önemli. öğrendik ki, ne saf gülsuyu camileri yıkayacak Gül yağının çok kompleks bir yapısı var. kadar ucuz ne de gülyağı... Hele parmüferinin Manipülasyona açık bir ürün. O yüzden alıcılar ana hammadesi gülyağı kilosu 5 bin Avro’ya da yıllarca güvenerek çalıştığı insanlarla iş tümüyle dış piyasaya ihraç ediliyor. Hal böyle yapmayı tercih ediyorlar. olunca akla Tanburi Ali Efendi’nin “Senden Sonra babaya mı kaldı işler? bilirim yok fayda ey gül / Gül yağını eller Babam da amcam da daha çok iplik işine sürünür çatlasa bülbül” şarkısı geliyor. Gülşah daldı. Gül işi biraz üvey evlat muamelesi gördü. Gürkan’la güle ve gül ürünlerine dair aklımıza Dedemin de sağlığı bozulunca elini eteğini ne gelirse konuştuk. çekti. Ben birazcık şimdi devralmış oldum. Gülşah Hanım, sizin ve ailenizin gül Ben liseyi ve üniversiteyi İngiltere’de okudum. macerası nasıl başlamış? Makine mühendisiyim. Geldikten sonra Bizimkisi bir aile şirketi. Isparta’da işe aralarında Beymen ve Marks&Spencer’ın da önce halı yıkama ile başlamış, ardından halı bulunduğu birçok şirkette çalıştım. Sonra ipliği, bir süre sonrasında da halı üretimine kendi işimize geldim. geçimişiz. Şu an en büyük şirketimiz İpliksan. Beymen ve Marks&Sepencer’de ne iş El örgü ve halı ipliği üretiyor. Ama tabii yaptınız? Pazarlama mı? Ispartalı olunca güle da kayıtsız kalamamış Yok. Menenjment gibi girdim. Satın alma, marka geliştirme bölümünde çalıştım. Sonra iplikle uğraştım. Son 56 yıldan beni adıma uygun olarak gül işine kendimi verdim. İplik kısmında çalışırken de ben hem kendime öyle küçük küçük projeler yapardım. Ama gülde biraz kendiliğinden oluştu aslında. Ben kendi ismimi vererek, bütün detaylarıyla uğraşarak kendi mülkiyetimde hissettiğim markamı çıkardım. Ben, bildim bileli babanannem ve Isparta’nın bütün kadınları gül suyu kullanır. Gül ürünleri dışında başka bir kozmetik ürünü kullanmazlar. Ama tabii bizim gülsuyumuz olduğu için ben hiç bir zaman gidip dışarıdan gülsuyu almadım. Ve insanların da neden gülsuyu kullanmadıklarını yakın zamana kadar sorgulamıyordum. Küçük bir pazar araştırması yapmıştık. Yurtdışında da Türkiye’de de söylenen şu; “babaannem ya da anneannem kullanırdı. Onu hatırlatıyor bana ama çok kötü kokardı.” Ama ben biliyorum ki, gerçek gülsuyu asla kötü kokmaz. Sentetik gülsularında bu kötü koku olur. Biraz dünyaya da baktım. Onlarda çok sentetik var. Birkaç tane doğal güzel gülsuyu var. Onlar da inanılmaz fiyatlara satılıyor. Böyle olunca dedim ki ben, işe gülsuyumuzla bir başlayayım. İlk önce Hong Kong’ta bir fuara katıldık. Orada Çinli bir distirübütörle anlaşma yaptık. Bizim ürünler sentetik olmadığı için laboratuvara girip istediğim an yapabileceğim bir ürün değil. Yılda bir defa aynı şarap gibi o senenin hasadıyla mesela, yüz bin şişe yapıyorum. Yüzbin birinci şişe istesem de bir sene boyunca yok. Çünkü gülüm yok. İlk önce Hong Kong, Çin, ardından da Singapur, Tayvan, japonya’da satılmaya başlandı Piyasadaki, gülsuyu ve gülyağı ile sizin ürünleriniz arasındaki fark nedir? Eski tip tradisyonel gülsuyu aslında bir yan üründür. Gülyağı yapılır kalan su gülsuyu olarak bilinir. Ben bunu bile piyasada bulamadım. Sentetik bir ürün yapmak çok daha kolay. Bir bidon bir yağ altı alırsınız o sizin bir senelik stoğunuzdur. Hiçbir riskiniz yok istediğiniz kadar ilite edersiniz. Ben soğuk hava depolarında tonlarca gülsuyu tutuyorum. Maliyetler çok farklı tabi. Ben bir adım daha ileri gittim. Gerçek gülsuyu diye içindeki o çok değerli gül yağını almadım. O gül yağını gül suyunun içinde bıraktım. Gül yağının cilde faydaları inanılmaz. Gülyağını cildinize vermenin en kolay yollarından biri gerçek gülsuyu. Yine içinde yağ olduğu için hem makyajınızı çıkartabiliyorsunuz hem de tonik olarak kullanıyorsunuz. Ciltteki gözenekleri kapatıyor hem de besliyor. Bu ürettiğimiz saflıktaki yağı kendi ürünlerimizde de kullanıyoruz. Mesela yüz yağımızı kullananlan çok memnun kalıyor kullanıcılar. “Bunu kullandıktan sonra diğer ürünler çok sentetik gelmeye başladı” diyenler oldu. Yurtdışında gülyağının alıcısı kimler, hangi sektör? Daha çok hammade olarak parfüm üreticileri alıyor. Gülyağı fiksatör görevi görüyor parfümlerde. Tüm parfümlerde alt noktada olsa bile kullanılıyor. Diğer parfümlerin üstüne inşa edilmesine izin veriyor. Biz kendi ürünlerimizin içinde de kullanıyoruz. Gülyağı esansiyel yağlar arasında en yüksek titreşime, enerjiye sahip yağ olarak biliniyor. Gülyağı hücre yenileyeci. Gülün içinde gülyağı özel moleküler yapısından dolayı bütün hücreleri geçip gülün moleküllerine oksijen ve besin götürür ordan da detoks etkisi yapar. Aynı şeyi bizde de yapıyor. Piyasada 5 liraya gül suyu satılıyor pembe pembe. Sizin gülsuyunuz renksiz. Saf gülsuyu renksiz olur. Biz özellikle cam şişe kullanıyoruz. Çünkü esansiyel yağ olduğu için plastikle etkileşime girer. Mutlaka cam şişede olması lazım. Işıktan etkilenmemesi için renkli cam kullanıyoruz. Bunlar esansiyel yağların olmazsa olmazı. Tabii dediğimiz gibi güle benzeyen cerenyum molekülü koyarak maliyeti çok düşük bir gülsuyu üretmek mümkün. Ben deliler gibi gülsuyu kullanırım. Babaannem gülsuyu dışında belki Bepanten kullanırdı. Annem ise her yeri için ayrı bir krem kullanır. Ben aynen babaannem gibi gülsuyu ve gülyağından üretilen yüz yağımızı kullanıyorum. Cildimi sadece gülsuyu ile silerim, ikinci bir kez üstünden geçerim. O cildi hem canlandırıyor, besliyor. Tek ürün yetiyordu. Şimdi yüzyağımızı da kullanıyorum. Haftada bir maskemi yaparım. O kadar. l C M Y B