Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 ŞUBAT 2014 / SAYI 1455 7 ı ’ Y A ü ’ 4 n1 Yuan xiao pirinç topları Bu topları yapmak için bizde bulunmayan yapışkan pirinç unu kullanmak gerekiyor. Bildiğimiz pirinç unu aynı sonucu vermiyor. Burada maksat jelatinli gibi kaygan ipeksi bir hamur elde etmek. Antep yuvalamadaki pirinç toplarını yapar gibi kırık pirinci robottan toz haline getirerek kullanmak mümkün, gerekirse biraz pirinç unu ile yapışkanlığın artması sağlanabilir. Harç ise keyfinize kalmış. Kendi aşk macununuzu yaratmanız için bir fırsat olabilir! Hamuru için: 200 g yapışkan pirinç unu (veya robottan geçirilmiş kırık pirinç tozu), 150 ml ılık su, 1 tatlı kaşığı sıvı yağ Harcı için: 1012 adet kestane şekerlemesi, 1 mandalina kabuğu rendesi, 1 adet yıldız anason + 1 kaşık şeker + 1012 adet karanfil (Hepsini havanda veya elektrikli kahve değirmeninde toz haline getirin.) Hamuru yapmak için pirinç ununa sıvı yağ ve ılık suyu ekleyin, karıştırın ve oyun hamuru gibi bir kıvama gelene kadar yoğurun. Harcı için kestane şekerlemesini ezin, isteğe göre tamamen püre haline getirin ya da hafif pürtüklü bırakın. Diğer malzemelerle karıştırın. Dilerseniz hazır kestane püresi de kullanabilirsiniz. İşin zor kısmı bu harcı lokmalara doldurmada. Kolaylık için harcı birer kiraz büyüklüğünde tepsiye kaşık kaşık koyup önden dondurabilirsiniz. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar kopartın ve çay tabağı büyüklüğünde açın ve aynen içli köfte yapar gibi avucunuzda diğer elinizin parmağıyla çevirerek oyar gibi iyice inceltin ve içine fındık büyüklüğünde bir harç (veya dondurduğunuz harç toplarını) koyup kapatın ve yaklaşık ceviz büyüklüğünde toplar hazırlayın. İçinin dışarı çıkmaması için topları iyice kapatmaya özen gösterin ve biraz pirinç ununa bulayarak kurumamasını sağlayın. Topları içine taze zencefil dilimleri atılmış kaynar suda 10 dakika kadar kaynatın. Kevgirle alın ve kaplar içine konmuş kaynar su içinde ılık ılık servis yapın. Bu lokmalar yumuşak ve ipeksi kalması için sıcak su içinde servis yapılıyor ancak haşlama suyu biraz bulanık olacağı için tercih edilmiyor. Elbette bizim helatiye tarifinde olduğu gibi rayihalı, gül sulu ve zencefilli bir şerbet hazırlayıp onun içinde soğuk veya sıcak olarak servis yapabilirsiniz. l Şubat ayının 14’ü malum Sevgililer Günü olarak kutlanıyor. Sevgililer Günü kutlaması kökü pagan inançlara dayanan bir bahar kutlaması. Her kültürde mutlaka bir benzeri var. Aslında ay takvimine göre denk geldiği tarih değişkenlik göstersede bu eski şenliği sonunda Şubat’ın 14’üne sabitlemişler, zamanla biraz da ticari bir hale getirmişler. Ama bu yıl bir fark var, 2014 Sevgililer Günü bu kez gerçekten de tam anlamıyla neredeyse tüm dünyada sevgililerin günü olacak çünkü bu yıl 14 Şubat aynı zamanda ayın 14’üne, yani dolunay gününe denk geliyor. Çin takviminde yılın ilk dolunay günü kutlanan Çin Fener Bayramı da bir nevi âşıkların bayramı. Ay takvimini takip eden eski pagan festivallerde de sevgililer günü her zaman mutlak AYLİN dolunay gecesinde ÖNEY TAN kutlanıyor, o yüzden bu yıl dolunay 14 Şubat tarihine denk gelmesi çok anlamlı. Gelmiş geçmiş ve günümüzde her inançtaki aşıklar günü bu ayın 14’ünde çakışıyor, özetle bu yıl 14 Şubat’ı kutlamanın gerçekten de evrensel bir anlamı var. Sevgililer Günü’nün kökeninde hep Aziz Valentin’in hikâyesi anlatılır. Temelinde ise antik Roma bahar festivali yatar. Bir zamanlar, Roma kentinin yakınlarında her şubat ayında, kurtları kovmak ve baharı çağırmak için “Lupercalia” festivali düzenlenirmiş. İtalyanca “Lupo” yani “kurt” sözcüğünden adını alan festival koyu kış günlerini defedip güneşe tekrar kavuşmak ve canlanan doğa ile birlikte kıpırdanmaya başlayan aşk heyecanlarını kutsamak amacını da taşırmış. Kurtları kovalamak sürülerin selameti ve yeniden üremesi için elzem olduğundan bu bayram aslında bir tür bereket bayramıymış. Benzetmek gibi olmasın ama genç kızlarla genç erkekleri buluşturup sürü sürü bebekler üretmeleri için de bir vesile olurmuş. Bunun için gençler kura ile isim çekerek eşleşir ve yıl boyu birbirlerinin sevgilisi olurlarmış. Hıristiyanlık bu edepsiz festivali deyim yerindeyse ehlileştirmiş ve işin içine biraz mucize, biraz melodram, biraz da romantizm katarak Sevgililer Günü haline getirmiş. Bu iş özellikle Anglosakson kültürde çok tutmuş, 15. yüzyıldan itibaren Aziz Valentin günü kutlanagelmiş, hatta 18. yüzyılda İngiltere’de herkesin birbirine Sevgililer Günü kartları vermesi çok popüler hale gelmiş. Zamanla Amerika’da bugün kutlandığı haliyle çikolata, şekerleme, romantik yemek, mücevher pazarlama aracı olmuş. Fener Seli, Ay topu Çin astrolojisine göre 31 Ocak’ta yeni bir yıla girdik. İçinde bulunduğumuz ‘At Yılı’ eski Türk takviminde de ‘Yılkı Yılı’ olarak anılıyor. Vahşi doğaya bırakılan, kaderlerine terk edilen yılkı atı gibi özgür bir yıla girdik. Çin yeni yıl kutlamaları öyle bir günde bitmiyor, 15 gün ayın dolunay haline geldiği güne kadar kutlamalar sürüyor, en sonunda dolunay günü ise sevgililere atfedilen Fener Bayramı olarak kutlanıyor. Fener Festivali gecesi dolunayın ihtişamını gölgede bırakan birbirinden güzel irili ufaklı fenerler yakılıyor. Meydanlarda binbir fenerden oluşmuş muhteşem süslemeler yapılıyor. Nehirlerde, göllerde, havuzlarda yüzen fenerler salınıyor, göklere uçan fenerler yollanıyor. Dolunay ışığında romantizmi yetmiyormuş gibi alev alev yanan fenerler aşkları ateşliyor. Yalnız gönüller, özellikle evlenmemiş kızlar ise kısmet getirsin diye nehirlere, akar sulara birer portakal veya mandalina bırakıyor. Diğer Asya ülkelerinde de uygulanan bu gelenek son zamanlarda çağdaş bir açılım kazanmış. Portakalın üzerine çıkmaz gazlı kalemle adını ve email adresini yazan ve kısmetini portakalı bulacak gence bağlayan nice bekâr kız var. Ayrı kalan âşıklara ise dolunaya bakıp iç çekmek düşüyor. Çin inanışına göre ayda yaşayan yaşlı bir adam dolunay gecesi sevgilileri görünmez bir ip ile birbirlerine bağlar, kaderlerini birleştirirmiş. Bu yüzden ayrı düşen sevgililer dolunaya bakıp birleştiklerini düşünür, kavuşacakları günü hayal ederlermiş. Böylesine hayal yüklü bir gecenin özel bir yiyeceği olması da elbette kaçınılmaz. Âşıkların bu özel günde çifter çifter yemesi beklenen ay topu gibi pirinç lokmalarının adı da pek manidar: İlk Gece. Ay topu gibi lokmaları lop lop yuttuktan dokuz ay on gün sonra nur topu gibi bebek hayal edenler, şanslı at yılında bir bebek dünyaya getirmek için hâlâ bir fırsat olduğunu düşünenler çok. Ancak “Yuan/İlk” ve “Xiao/Gece” kelimelerinin birleşiminden oluşan bu ad, gerçekte âşıkların ilk gecesini kastetmiyor, aksine yılın ilk dolunay gecesi adına ithaf edilmiş. Yapışkan pirinçten yapılan lokmaların içine genellikle tatlı macun gibi bir harç konuluyor. Tostoparlak ve bembeyaz pirinç lokmaları tam anlamıyla dolunaya benziyor, içine konan harcın marifetine göre tadı da ay ışığı kadar latif olabiliyor. Çinli ustalar harç sırlarını hazine gibi saklayıp kimselere vermiyorlar. Yerine göre mandalina kabuğu, lotus yaprağı, osmantus çiçeği gibi olmadık baş döndürücü kokular, rayihalar ile unutulmaz lezzetler yaratıyorlar. Siz de ayın14’ünde kendi ay topunuzu uydurabilir, kısmetinizi değiştirebilirsiniz... Ben benimkini uydurdum; Akan suya bir portakal yüzdürdüm; Emailim yazının altında; Yılkı yılında kısmet dolunayda! l aylinoneytan@yahoo.com Sultanların oteli NERMİN GEYİK D aru Sultan Oteli’nin her parçasında, Osmanlı esintileri var. Her kata verilen bir padişah adı, padişahları tanıtan kitaplar, sultan, veziriazam odaları... Fakat burayı asıl farklı kılan, içindeki her şeyin satılık olması. Otelin Genel Müdürü Cem Aksoy bu uygulamayı “misafirlerimizle olan ilişkimizi yakın tutmak için” diyerek açıklıyor. Bu fikir aklınıza nereden geldi? Müşteri talebi miydi, yoksa otel yetkililerinin fikri mi? Biz konsept bir oteliz. Farklı dekorasyon özelliklerimiz müşterinin dikkatini çekti. Otelimize gelen misafirlere mekânı hatırlatmak için, parfüm hediye ediyoruz. Bunu ileriye götürmeye karar verdik. İstedikleri eşyaları alsınlar ve bizi daha çok hatırlasınlar istedik. En çok hangi eşyalara rağbet var? En çok yataklar isteniyor. Bir tablo istenirse hemen çıkartıp veriyoruz. Yatağın tedariği ise ön ödemesi yapıldıktan sonra yollanıyor. En önemlisi ise biz müşteriye kendi yattığı yatağı veriyoruz. Uygulamanın otele bir yararı veya zararı var mı? Yaptığımız yararzarar ilişkisinden çok konsept çalışması, yarar sağlaması adına yapılmadı. Tabii ticari durum var. Ama asıl amacı misafirlerimizle bağ kurmak. Otelden bahsederseniz... Odalarımızda özel aynalarımız var. Osmanlı saray konseptini bozmaması için televizyonları aynaların içine gizledik. O aynalar çok rağbet gördü. Sadece camını almak isteyen bile oldu. Çok değerli malzemeler kullandık. Üst katta şubat sonunda bir restoran açacağız. Spesifik Osmanlı mutfağı hazırlıyoruz. Fakat Osmanlı döneminde çok fazla av hayvanı kullanılıyordu, biz daha çok bitki ve sebzelerle yapılabilecek, bu dönemin damak tadına uygun yiyecekler seçtik. Bir iki tane ağır yemek koyduk. Buraya gelen Altın varaklı tavanları, Selçuklu motifleri taşıyan ayna desenleri ve her ayrıntısında Osmanlı, Selçuklu motifleri olan Daru Sultan Oteli sloganını “Sultanları sultan yapan sırrın yaşadığı mekân” olarak seçmiş. Bu oteli diğer otellerden farklı kılan bir diğer özelliği ise otelin içindeki tüm eşyaların “hatırlanmak” adına satılması. Fotoğraflar: GARBİS ÖZATAY isim sahiplerinin zevklerine göre döşedik. Osmanlı döneminde Selçuklu motiflerinden çok yararlanılmış. Biz de her odanın yatak başlarının arkasına Selçuklu motifleri kullanarak, pirinç işlemeli aynalar yaptırdık. Otel açıldığından beri Osmanlı konsepti mi vardı? Evet. İlk açıldığı dönem “Daru Sultan Hotels” tabelası yoktu, gelen turistler burayı müze sandılar. İçeri girip fotoğraf çektirdiler, oteli gezdiler. Bu fikir patronumuzun Osmanlı ilgisi sayesinde ortaya çıktı. Otele turistlerin ilgisi nasıl? Bizim müşteri profilimizin yüzde doksanı Avrupa, yüzde sekizi Türk, yüzde ikisi Ortadoğu. Oryantal bir yapıya sahip olduğumuz için Avrupalı turistlerin ilgisini çekiyor. Yapıyı ve odalarımızı görünce rezarvasyon yaptırıyorlar. Şimdi başka oteller yapılacak. Hepsine Osmanlı konsepti mi düşünülüyor? Daru Sultan, sultanların mekânı demek. Eğer Daru Sultan ismi kullanılırsa Osmanlı motifleri kullanılır. Ancak hepsine Osmanlı konsepti düşünülmüyor. Diğer otellerin konsepti belli mi? Belli değil. Bizim buradaki esas amacımız oteli sanat oteli haline getirmek. Özel grup ve sanatçılarla çalışıyoruz. Mart ayında özel bir kurumun düzenleyeceği organizasyon otelimizde yapılacak. l misafir ne yemek istediğini bilecek. Onun haricinde oteli çekim yapmak içinde kullanıyorlar. Peki her kata bir padişah adı vermek nerden aklınıza geldi? Her kata bir padişahın adını verdik. Her padişahın katında onun döneminde yaşamış kişilerin adları var. Güncel diye söyleyeyim, Kanuni Sultan Süleyman katımız var. O katta Hürrem Sultan, İbrahim Paşa, Rüstem Paşa, Mihrimah Sultan odaları var. Odaları F Efsane geri döndü, fotoğrafta X evrimi XE2, 16.3 milyon piksel düzeyinde, tüm taleplere cevap verebilen ve ustalık seviyesinde bir fotoğraf niteliği sunan yenilikçi ve eşsiz XTrans CMOS II ışık algılayıcı ile donatıldı. EXR II işlemcisinin başarısı öncekine nazaran ikiye katlanmış olan XE2, faz ve kontrast yöntemlerini birleştiren melez AF sistemiyle zor şartlar altında bile çok hızlı netleme olanağı sağlıyor. Ücretsiz olarak indirebileceğiniz “Fujifilm Camera Application” aracılığıyla fotoğraflarınızı akıllı telefonunuza, tabletinize ya da bilgisayarınıza tek tuşla aktarabilmenize olanak sağlayan XE2 modelinin donanımı, en üst seviyede fotoğrafçılık yapmayı mümkün kılıyor. X türü bağlantı ile birinci sınıf FUJINON XF ve XC objektifleri kullanılırken, geniş bir objektif yelpazesi içinde her çekim durumuna uygun olanı bulmak mümkün. l ujifilm, dünya çapında büyük beğeni kazanan, çok sayıda ödül ve takdirle onurlandırılan fotoğraf makinesi XE1’in yeni modeli XE2’yi piyasaya sürdü. XE2, önceki modelin birçok işlevini ve özelliğini devralmasının yanı sıra altmıştan fazla noktada da iyileştirildi. C M Y B