15 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 9 ŞUBAT 2014 / SAYI 1455 İslam komüncüleri: Karmatiler B aşbakan Tayyip Erdoğan’ın cemaate yönelttiği “Haşhaşiler” suçlaması ile Hasan Sabbah ve militanlarını tartışmaya başladık. Başta Marco Polo olmak üzere Avrupalı gezginlerin hayal dünyasının ürünü olan ve İslam tarihçilerinin üzerine atladığı “sahte cennet bahçeleri ve bu sahte cennette güzel kızlarla geçirilen hoş anları ebedileştirmek için uyuşturucu alarak birer intihar komandosuna dönüştüğüne” ilişkin efsaneler, 13 yüzyıl aradan sonra yeniden gündeme geldi. Resmi Türk tarihine eleştirel gözle bakanlar Resmi İslam Tarihi’ne kutsal metin gözüyle baktıkları için hem Hasan Sabbah’a hem de ortodoks İslamla derdi olan diğer batıni akımlara “öteki” muamelesi yaptılar. Hasan Sabbah ve Haşhaşiler İsmaili inancına bağlıydı. Basra’da 150 yıl komüncü bir yaşamı esas alan bir toplum oluşturan Karmatiler de... O Karmatiler ki, 150 yıl boyunca Abbasilere kök söktürdüler. Kâbe’den Hacer’ül Esved’i alıp götürerek, ve Kâbe’nin üstüne çıkıp düzenin aleyhine ateşli nutuklar atarak halifenin ve ulemanın karizmasını çizen topluluk olarak tarihe geçtiler. Faik Bulut, hem Hasan Sabbah’ı hem de aynı koldan gelen Karmatiler’i uzun yıllar araştıran bir yazar. “İslam Komüncileri: Karmatiler” kitabının üçüncü baskısı çıktı. Bulut’la hem Karmatiler’i hem de Hasan Sabbah ve “Haşhaşiler”i konuştuk. İslam Komüncüleri diye tanımladığınız Karmatiler gibi İslamın Batınî koluna mensup akımlar pek bilinmiyor. Hükümran Ortodoks İslama ilk başkaldıran Karmatiler mi yoksa öncesi var mı? Ondan öncekiler de var ama Karmatiler kadar planlı, projeli, geleceği öngören bir toplum tasavvurunu, ütopyasını sistemli biçimde hayata geçiren bir topluluk olmadı. O yüzyılda Fas’tan Afganistan’a kadar olan bölgede ciddi bir BatinîAlevi hareketlenmesi, MİYASE iktidardaki Sünni İLKNUR sultasına karşı ciddi isyanlar vardır. Bu isyanlar, bazen başkaldıranları iktidara taşımıştır. İran, Fas ve Tunus’taki özerk yerel beylikler veya yönetimler biçiminde yahut Mısır’daki Fatımiler gibi devlet şeklinde olsun alternatif bir toplum ve sistem arayışı içinde hareket etmişlerdir. Karmatiler bunların en radikalleri: çünkü onların bulundukları Mezopotamya, sınıfsal ve siyasal çelişkilerin en yoğun yaşandığı bölge. Köklü bir devrimcilikten başka çıkar yolları yok. Hangi anlamda radikal? Hem mevcut düzeni ideolojisi, inancı ve üretim ilişkileri açısından reddetme hem de paylaşım açısından eşitlikçiliği, ortakçılığı esas alan bir radikal akımdır Karmatilik. Suriye’de Misyaf denen yöredeki Karmatiler’den, Hasan Sabbahçı İsmaililerin bir kolu olan Şeyh Sinan hareketi vardı; kelimenin tam anlamıyla radikal bir eylemci ve komüncüymüş. O tarihte başkenti Lahsa olan günümüzdeki Bahreyn’de oluşmuş bir toplumdan, devletimsi bir sistemden söz ediyoruz. Tam olarak devlet diyemiyoruz çünkü onlar devlete de karşı bir devlet anlayışına sahipler. Günümüzde Anadolu Alevilerine miras kalan en önemli şeylerden birisi iktidarı benimsememe anlayışına sahip bir toplum özlemidir. İktidarın ezen, baskı altına alan yönünü değil sadece idare eden, düzenleyen, insan ilişkilerini, üretim ilişkilerini tepeden gözleyen,denetleyen bir yapıyı esas alıyorlar. Karmatiler hangi dönemde ve hangi koşullarda ortaya çıktılar? Tarih sahnesine çıkışları 900’lü yıllara dayanır. Hasan Sabbah hareketini de hesaba katarsak Moğolların büyük istilasına kadar bir süreci kapsıyor. Bu dönem de genelde Abbasi yönetimi sırasında ve Basra, Kufe merkezli bugün Irak sınırları içinde kalan ama İran’a yakın bir coğrafyada ortaya çıkmış. Bütün o toplumsal huzursuzluklar, adil olmayan üretim ilişkileri, eşitsizlikler, sınıfsal ayrımlara karşı felsefi, ideolojik, siyasi, düşünsel açıdan radikal bir hareketin doğmasına zemin hazırlamış. Mesela ilk İslam ansiklopedicileri sayılan İhvanı Safa hareketi çok ciddi bir fikirsel uyanıştır. O dönemde de insanlar çok sorgulayıp, çok tartışıyorlar. Aklı ön plana alarak sadece Tanrı’nın varlığı ile kaim değil, kendisinden hareketle deneyimsel olarak bir yere varmayı hedefliyorlar. Karmatiliğin aklı ön plana alan Mutezile akımından farkı ne? Mutezile biraz Emevi döneminin bir akımı. Emeviler, kendileri gibi zalimlerin ve yapılan zulmün bir Tanrı yazgısı; kaza ve kader olarak halka reva görüldüğünü ileri sürerlerdi. Mutezile, Allah vergisi aklın insana düşünüp, sorgulayıp ve itiraz etmesi için verildiğini vurguladı; siyasifelsefi bir çıkışla muhalefet yürüttü. Sorgulayıcı yapısıyla Mutezile önü açmıştır ama sonuçta resmi İslam’ın çerçevesini aşamamıştır; süreç içinde bağnazlaşmıştır. Oysa Karmatilerin fikirleri özgürlükçü ve özgürleştiriciydi; zira resmi İslam’ın çemberini aşmasını bildiler. Karmatiler de İslamın “baldırı çıplaklar”ı mı? Evet, öyle. Öncesinde Basra yöresinde Zenci ayaklanmaları da var. Fatımiler, mesela Ehli Beyt sevgisi ve eşitlikçi anlayış ile geldiler. Mısır’da bir devlet kurdular; felsefe okulu açtı, belli oranda eşitlik yarattılar. Ancak süreç içinde tutuculaşıp, gericileştiler. Karmatiler, Fatımi geleneğinin bir uzantıları olmakla birlikte köylüemekçi ittifakına dayanan bir anlamda baldırı çıplaklar hareketiydi. Başlangıçta destek aldıkları Fatımilerin tutuculuğuna da isyan ettiler. Dikkat edilirse Karmatiler, iktidar karşıtı bir hareket ama nihilist değiller. Yıkmakla yetinmiyorlar; yerine alternatifini inşa ediyorlar. Devrimcilikleri de burada yatıyor zaten. Bir alternatif toplumsal düzen yaratıp uyguluyor ve bunu da 150 yıl Bahreyn çevresinde yaşatabiliyor.. Fotoğraf: UĞUR DEMİR Bugünkü Bahreyn bölgesinde 150 yıl ayakta kalabilen eşitlikçi bir toplumsal düzenin kurucuları olarak tarihe geçtiler. Karmatiler adıyla bilinen bu toplumda kadınerkek eşitliği ortak üretim ve ortak paylaşım esastı. Özel mülkiyetin olmadığı bu toplumsal düzenin kurucularını Faik Bulut “İslamın komüncüleri” olarak tanımlıyor. isyan işareti ve eşitlikçi yeryüzü cennetinin altın anahtarı olarak ele almışlardır. Mesela Hallacı Mansur’un alalım; genelde sanki Hallac gariban mistik bir sufi, bir meczup gibi anlatılıyor. Enelhakk dediği için katledildiği çokça yazılıp çizilmiştir. Peki, onu Enelhakk demeye götüren hangi isyancı/devrimci felsefeydi ve hangi eylemci örgütlenmeydi? Elimdeki kaynaklara göre, Hallacı Mansur İsmaililerin bölge sorumlusuymuş. Anadolu Alevileri bu anlamda Karmatilerin ardılları sayılabilir mi? Dolaylı olarak evet. Irak’tan Horasan’a, yani İran’a geçen ve oradan da Anadolu’ya gelen iki kol vardır. Suriye ve Irak üzerinden gelen kolu ciddi biçimde etkilenmiştir. Moğolların istilasından kaçarak Horasan bölgesinden gelenlerse, bir müddet Hasan Sabbah’ın kalelerine sığınmışlar. Evet, İsmailidirler. Hasan Sabah, İsmaliliğin Nizari koluna isyancı ve eylemci bir nitelik kazandırıyor. “Hasan Sabbah Gerçeği” isimli kitabımda belirttim: İran ve çevresinde yüzü aşkın kalesi var. Ama Hasan Sabbah yönetiminde klasik devlet örgütlenmesi yok. Bu, Anadolu Alevilerine de böyle tevarüs etmiştir. Anadolu Alevileri de devlet istemiyor fakat bir toplumsal düzeni istiyor. Onlar da Hasan Hasan Sabbah gibi gerilla savaşını mı esas almışlar. Vurkaç taktiği mi geçerli? Hasan Sabbah cephe savaşı da yapıyor arada bir de suikast tarzı mücadele yöntemine de başvuruyor. Selçuklu baskısına karşı savunma refleksiyle hareket ediyor. Selçuklu ordusu kendi üzerlerine geldiğinde karşı harekete geçiyor. Suikastlar o toplumu korumak amaçlıdır. Çok ilginç bur durum daha var: Hasan Sabbah’a bağlı Suriye’deki fedailer, Kudüs’te Haçlılarının canlarına okumuş; onları yıprattıktan sonra Selahattin Eyyubi gelip şehri teslim alabilmiştir. Kudüs’teki Haçlı yönetimini dize getiren Hasan Sabbahçı militanlardır. Kaymağını Selahattin Eyyubi yemiştir. Karmatilerin sosyal yaşamından da söz eder misiniz. Nasırı Hüsrev seyahatnamesinde anlatır. Der ki; “çok barışçıl bir toplum. Üretilen her şey ortak. Hiç kimsenin özeli yok. Çocuklar toplumun tümünün sahip çıktığı ortak değerlerdi. Kreş benzeri yapılarda çocuklar hem ciddi bir eğitim alıyor hem de kadın erkek herkes tarafından bakılıyor. Dışarıyla ticarette dürüstmüşler. Yüksek bir kültüre sahiptirler. Yeryüzünde insanların kurduğu eşitlikçi bir cennet. Sendikal örgütlenmeleri var. Örgütlü bir toplum.” Zaten bu düzendir onların başlarını yiyen. O günkü üretim ilişkileri tarihin seyrine uymuyordu. Yani tarihsel bakımdan yükselen feodal düzenle eşitlikçi Karmati toplumu arasında kan uyuşmazlığı vardı. O zamanın ruhuna aykırı bir cennet. Bu yüzden Alevilere yaptıkları gibi, onlara da olmadık (mum söndü, kadınlar ortakmış gibi) iftiralar atmışlar. l Karmatiler de Ali yandaşıydı Ortodoks İslama karşı gelişen Batinî akımların hepsinde varolan Ehli Beyt (Hz. Ali) taraftarlığını nasıl açıklıyorsunuz? Üç şeyle açıklıyoruz: İlki toplumsaldır. Sasani İmparatorluğu yıkıldıktan sonra on binlerce köle, köylü, yoksul Medine ve Mekke’ye akın etti. Her iki şehirde yoksul mahalleleri, varoşlar oluştu. Çoğunluğu farklı kültürlerden gelen en alttakilerdi. Bunlara o dönemde tek sahip çıkan Hz. Ali’dir. Bugünkü terminoloji ile belirtirsek; Hz. Ali, “sosyal demokrat” bir anlayışla bu göçmenlerin yani mevalilerin hem koruyucusu hem de haklarının savunucusu sayılır. Müslüman Arap aristokrasi, Mekke ve Medine’de ticaretten ve sömürüden ötürü servetine servet ekledi. Diğer Kureyşliler ise, Irak’a yığıldılar. Verimli Şatt’ülArap arazilerindeki büyük çiftliklerde köleleri çalıştırdılar. Sosyal eşitsizlik, sınıfsal ve etnik çelişkiler arttı; keskinleşti. Hz.Ali, siyasal ve sosyal tutumuyla, teşbihte hata olmaz kabilinden söylersek, 1970’lerdeki “EcevitKaraoğlan” efsanesi gibi bir efsane ile ön plana çıktı. İkincisi tarihseldir: Kerbela katliamı, iki önemli şeye tekabül eder: Bir; İslam öncesi Arap toplumundaki yozlaşmış haliyle bile olsa doğrudan demokrasiye dayalı (haksız biçimde Cahiliye Devri diye adlandırılır) gelenek, İslam’ın ilk döneminde Şura (bir çeşit istişare, akil adamlara danışarak yönetimsel kararları alma) biçiminde devam etmişti. Hz. Hüseyin’in katledilip Yezit’in tahta geçmesi, bu demokrasi geleneğini mezara gömmüş; hanedanlığı kurmuştur. İki; sosyal eşitsizliklere itiraz noktasından isyan aşamasına gelmiş kitleler, başkaldırı için Kerbela ve Hz. Hüseyin (veya Ehli Beyt’in yenilmiş tanrısal hakları) şiarına sarıldılar. Üçüncüsü siyasal ve ideolojiktir: İran’daki antik Mazdekilik gibi eşitlikçi/ortakçı isyancı hareketlerin o zamana miras bıraktığı sınıfsal ve ideolojik birikim; Ehlibeyt’i bayrak yapmakla birlikte, klasik Ehlibeyt çerçevesini (yani Ehlibeyt’in tanrısal hakkı) aşarak, Asya, Afrika ve Ortadoğu’da muazzam bir sosyal, siyasal, ideolojik fırtınaya dönüşmüştür. Önüne gelen iktidarları yıkanlar veya yıkmaya çalışanlar, Ehlibeyt’i bir simge, bir Kudüs’ü Hasan Sabbahçılar aldı; Eyyubi hazıra kondu Tahtacı Alevilerinde Alamut semahı ve bir de köy var bu isimde. Alevilerle İsmaililerin bir ilişkisi olabilir mi? Doğru. Mesela Hacı Bektaş’ın da Anadolu’ya gelirken bir müddet Hasan Sabbah’a bağlı kalelerden birinde kaldığı ve o felsefeden epeyce etkilendiğine dair işaretler var. Hasan Sabbah İsmailiyeye bağlı. Yani yedinci imama. Aleviler ise on iki imama bağlılar. Günümüz Alevilerinin 1000’li yıllardaki ataları, bir anlamda İsmaililere bağlıydılar. İsmaililer, Moğol istilaları sonucunda yıkılınca ya Hindistan’a kaçtılar yahut sufi akımlar içinde gizlendiler. Erdebil, başlangıçta bir tasavvuf ocağıymış zaten. Şah İsmail kendi sistemini kurunca, Aleviler bu sefer isyan ocağını, deyim yerindeyse yitik cennetlerini İran’da aramaya başladılar. “Şah’a gidelim!” bunu ifade eder. Özgürlük arayışını Şah İsmail üzerinden aramaya başladılar. Karmatiler İsmaili değil mi? SELÇUK EREZ Bana Haşhaşin dediler Hasta mısın? Böyle betin benzin uçuklamış, dudakların morarmış! Abi, çok sinirliyim, elimden kaza çıkacak! Hayrola, ne oldu? Az önce yarmanın biriyle atıştık; bana, “Haşhaşin!” dedi. Sen ne yaptın? “Babandır!” dedim. Cevap verince de uçan tekme attım. O abus suratına tam isabet kaydettim ama hırsımı alamadım. Yarın yolunu çevireceğim. Sakın böyle bir şey yapma. Ne tekme at, ne başka bir şey yap, ne de ellerini, kollarını sallaya sallaya beddua et! Ne yapayım yani? Adam bu lafı sana ters bakarak küfür eder gibi söylemiş olsa bile boş ver, çünkü “Haşhaşin” küfür değil, iyi bir şeydir! Nasıl? 11. yüzyılda İsmaili din adamı Hasan Sabbah tarafından kurulmuş bir örgüttür. Tarikat yandalıdır diyen de var. Dağ tepelerinde, kalelerle çevrili alanlara yerleşip bir tür devlet oluşturmuş, para basmışlar. Düşmanlarını, önde gelenlerine suikast düzenleyerek yıldırmalarıyla ünlenmişlerdir. Batılılar onlara “Assasin”ler diyor. “Asassin”, Arapça ”Haşhaşin”den gelmez mi? Haşhaşdan afyon çıkarıp kafayı bulduklarından haşhaşin denmez miydi onlara? Cahiller bunu böyle sanırlar. Hasan Sabbah, cemaatına “Asasiyun” yani “Esasa, kurallara uyan kimseler” dermiş. Bu gerçeği bilmeyenler “Asasin”in, “Haşhaşin”den yani “haşhaş kullanan kimseler” anlamına gelen bir kelimeden türediğini sanırlarmış. Bunu ünlü Lübnan doğumlu Fransız romancı Amin Maalouf söylüyor. Çağımızda Ağa Han olarak bilinen ailenin yönettiği topluluğunun kaynaklarından biri de Haşhaşinlerin üyesi oldukları Nizari İsmaili’lerdir. Bu nedenle Ağa Han ailesi, tarihçilere araştırmalar yaptırmış, böylece bazı gerçekler su yüzüne çıkmış: 11. yüzyılda merkezleri olan Alamut Kalesi’nde, bahçeleri, çok zengin kütüphaneleri varmış; burada çok sayıda bilim adamı ve filozof, baskısız ve kısıtlamasız bir ortamda her konuyu serbestçe tartışırlarmış. (Daftary, Farhad (1998). The Ismailis. Cambridge, UK: Cambridge University Press. ISBN 0521429749.) İyi ki bunları öğrendim. Artık biri bana “haşhaşin” dese asla kızmam. Dövmem de, uçan tekme ya da tivit atıp sövmem de.. Ne yaparsın? Ona, “Git biraz kitap oku da gel cahil!” derim. l www.selcukerez.com İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Reklam Müdürü: Beste Paydaş Ertan Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74/75 (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / İstanbul Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir / Yerel süreli yayın [email protected] C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle