22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 MAYIS 2011 / SAYI 1311 11 SELÇUK EREZ Bu film için bütün korkularımı yendim Fotoğraf: VEDAT ARIK Pis boğaz “Bakım, boya bitti; sonunda balığa gidiyorlardı.. Kumbağ Burnu’nu döndüler; Karadağlar başlıyordu..:Bombacılar eskiden burada yüksekten denize bakar, levrek gelince dinamit atarlarmış.. Halit Reis birdenbire “Ağır yap!”dedi, ”Koku alıyor musun ?” Evet balık kokuyor.. Onun koku aldığı yeri çevirdiler. Ağın altını bastılar, altı bin çift palamut aldılar..” “Garo Dayı” romanımı yazıyordum; Sarıyer’in eski balıkçı reislerinden Garo Taşçıyan, bana Marmara adasından ötede suların nasıl temiz olduğunu, oralarda hala bol balık tutulabildiğini böyle anlatıyordu. Recep Bey’in Karadeniz’den Marmara’ya ikinci bir boğaz açacağını duyduğumda bu geldi aklıma.. Çünkü Tuna’nın, Karadeniz’i en çok kirleten nehir olduğunu, Balkanların tüm atık suyunu buraya taşıdığını biliyorum. Bu suyun doğal seyrelmeyle kısmen arınarak Boğaz’dan geçip Marmara Adası’nın oralara varıncaya dek görece temizlendiğini de biliyorum. Başbakan’ın açacağı kanalla, Tuna’nın pislikleri arınmadan Marmara’nın en temiz bölgesine ulaştırılmış olacaktır ! O zaman Halit Reis’in, Garo Dayı’nın çocuklarının, oralarda attıkları ağlarda artık ne çıkar, siz düşünün. Dalan da aynı hatayı işlemişti : “Halic’in suyunu, gözlerim gibi mavi yapacağım !”diyerek ve konuyu doğrudürüst inceletmeden, kestirmeden Marmara’ya akıttığında da aynı şey olmuş, Marmara, Haliç suyuyla kirlenince kapkara kesilmiş, balık azalmıştı. Bu boruyu bir yıl sonra kapatmak zorunda kalmışlardı. Haliç suyu, köprülerin altından geçerek yolda hiç olmazsa biraz temizleneceğine, Dalan’ın borusuyla kestirmeden gelince Haliç mavileşmemişti ama Marmara kötü koktuydu. Bu proje bana, Prof Zihni Sinir’in eskiden mizah dergilerinde yayınlanan “procelerini” de anımsatıyor . En aşağı onlarınki kadar matrak ! “Seçimlerde söyleyecek şey bulamıyor da ondan..” diyorlar ama kendisi galiba , politikamızda mizahın eksikliğinin farkına vardı da aslında bu açığımızı kapatmağa çalışıyor ! G Rüçhan Çalışkur, Türkan filminde Türkan Saylan’ı canlandırıyor. Saylan’ın son haftasının anlatıldığı filmde, onun hayatına, mücadelesine dair pek çok şeyi görmek mümkün. Zaten o yüzden Çalışkur filmin önemine değiniyor: “ nsanca yaşamayı öğrenmemiz gerek. Onun hayatı insan kazanmaya ZUHAL AYTOLUN adanmış bir üçhan Çalışkur, 19 Mayıs’ta yani Türkan yaşamdı. Saylan’ın ölüm yıldönümünde vizyona girecek Türkan filminde, Saylan’ı Bu film, Türkan Saylan’ın Günümüzde hangi dönemini anlatıyor? canlandırıyor. Film için hayatında ilk kez Son altı günü diyebiliriz. Bu , onun ölümle yüzleşmeye başladığı dönem. nsanla saçlarını kazıtmış, defalarca Saylan’la ilgili insana dair hastaneye, çocuklarına yaş ra, ama veda ettiği bir dönem aslında. görüntüleri izlemiş, kitaplarını okumuş ve role Bu yolla nasıl bir dünya ya tanıklık edecek izleyic her şey hazırlanmış. Röportaj için buluştuğumuzda Böylesine değerli bir insanı i? n son günlerini nasıl dolu dolu geçirdiğini ve ona yap haksızlığa rağmen o insanl sanki karşımdaydı Türkan Saylan. Hatta bu ılan ara nasıl insanca yaklaştığı unutuluyor.” nı göstermek için yüzden ilk olarak, “Çekimler tamamlandı ama Sağ R Saylan’ın son altı günü lamdı, acı çekmedi mi çek N B TMEYE DA HAYATIM E VAR ÜCADEL BRM adını yaşatmak için mücadelemi sürdüreceğim. nsanın özel yaşamındaki mücadeleler, toplumda yaşananlara karşı durmak... Bitmeyen bir mücadele var hayatımda. Zaman zaman başarılı oldum, zaman zaman olamadım. Ama her yaşadığım şey mutlak bana bir şeyler kazandırdı. Sizi ayakta tutan ne oldu bu süreçlerde? Hâlâ umutlarımı yitirmedim, o gücü kendimde hissediyorum. Zaman zaman kaçmak istiyorum ama kalmam gerek, biliyorum. Peki yazıyor musunuz? Anlatmak istediğiniz hikâyeler var mı? Kendime göre şiirler, öyküler yazıyorum. Ama şimdilerde Cüneyt’in yazdıklarını kitap haline getirme planım var. Ardından da kendi yazdıklarımı yayımlamayı düşünebilirim. Ama bu konuda biraz utangaç ve çekingenim. Ayrıca babam da çok yazardı. Biz sanırım ailecek yazmayı seviyoruz. Babamın yazdıklarını da derlemeyi istiyorum. Sanırım Çalışkur çalışmaları olacak yakında. G Sahibinin sesi üzerinizde hâlâ taşıyor musunuz Türkan Saylan’ı?” diyorum. Çok fazla taşımadığını ancak onunla birlikte bir kez daha yeni bir döneme başladığını dile getiriyor. Uzun zamandır kendini dış dünyaya kapatmış Çalışkur, kırgınlıkları çok. Söz bu kırgınlıklara geldiğinde gözleri doluyor, konuşmuyor. Belli ki Pandora’nın kutusunu açmak istemiyor. Hatta öyle ki gözyaşlarını gizlemek için güneş gözlüğünü dahi takıyor. Ama filmle beraber onun için temiz bir sayfa açılmış, Türkan Saylan’ın hayatı ona tekrar harekete geçmesini hatırlatmış. O yüzden biz de söze önce Türkan filmiyle başlıyoruz. Türkan filmi size ilk geldiğinde neydi hissettikleriniz? Proje bana geldiğinde çok heyecanlandım fakat bir o kadar da korktum. Bunun nedeni kardeşim Cüneyt Çalışkur’u yakın zamanda kanserden dolayı yitirmiş olmamdı. Onun için verdiğim altı aylık mücadele ve sonra onu kaybetmiş olmamdan dolayı o gücü kendimde hissedebilir miyim diye düşündüm. Ancak mesleğimi her zaman birinci planda tuttuğum için ve mesele Türkan Saylan olduğu için bütün korkularımı yendim ve kendimi sete attım. Türkan Saylan’la tanışma şansınız olmuş muydu? Tanışamadım ama onu çok fazla takip ediyor, izliyordum. Hatta son döneminde yaşadıkları nedeniyle kendimle de özdeşleştirdim diyebilirim. Bu kadar iyi ve bu yaptık bu filmi. ti, ama buna rağmen dim dik ayakta kalmayı bildi. Peki bu rol kariyerinizd e nasıl bir yerde duruyor? Tiyatro adına sorarsanız, kariyerimde en iyi yerde olduğumu düşünüyorum işler yapacağıma inanıyoru ve daha da iyi m. Sinemada da aynı um udu taşıyorum. Doğru pro doğru yerlerde olmayı sür jelerde ve dürmek istiyorum. O kon uda da seçici davranıyorum 32 yıllık tiyatro geçmiş . iniz var, pek çok oyunla sahnedeydiniz. Ancak bu rolle daha fazla kişiye mi ulaşacaks ınız? Bugüne dek çok fazla oyu nda rol aldım, çok az ins an beni tiyatroda seyredip tanıdı. Ama bir dizide rol sokakta aldığımda daha fazla insan sokakta beni çevirdi. Eve t, bu çelişkiyi zaman zaman yaşıyorum .G Espirisentır Misafir şair Paysız Öylesine bakmadık Böylesine bakmadık Öyle baktırdılar Böyle baktırdılar Hayatı tutarken Ellerimizle sımsıkı Bıraktırdılar kadar karşılıksız veren bir insan elbette beni çok etkiledi. Artık böyle insanların sayısı gün geçtikçe azalıyor. Olanları da kaybetmek ya da kaybetme korkusu bana çok ağır gelmeye başladı. Evliydim bekâr bekârdım evli kimseydim herkes herkestim kimse ben bende kalamadım ki hiç kim bende ne kadar kalsın Ömer Bugay Misafir çizer: Erdoğan Başol Saçlarınız, duruşunuz, bakışınız şu an bana Türkan Saylan’ı hatırlatıyor. Peki siz aynaya bakınca ne düşünüyorsunuz? Onu üzerimde taşımak demeyeyim ama onun dünyası bana yeniden bir şeyleri hatırlattı. Onun gibi bir insan olmak için zaten çok çaba sarf ettim ama şimdilerde daha fazla hırslandım diyebilirim. Çünkü bir süre kendimi dış dünyaya kapatmıştım. Ama bu kez dışarı çıkmam gerektiğine inandım. O kırgınlıklarımı yendim sayılır. Her yaşadığı bir şey öğretiyor insana. Neydi yaşadığınız kırgınlıklarınız? Bu kırgınlıklar bırak bende kalsın. Peki, nasıl mücadeleler verdiniz yaşamınızda? 55 yaşındayım ve tiyatroda özellikle doğru şeyler yapmak için çok mücadele verdim. Cüneyt Çalışkur da bu konuda çok şey yaptı. Ben de onun yanında olabildiğim için son derece mutluyum. Hatta bundan sonra da Peki çocuklarıyla tanıştınız mı ya da hazırlanırken onlardan bilgi aldınız mı? Devamlı onunla ilgili kayıtları izledim, kitaplarını okudum. Hatta polis baskınında çekilen görüntülerini en az 20 kere izledim. Tüm hareketlerini takip ettim, sevgi dolu bakan gözlerine uzun uzun baktım. O yüzden bu duyguyu beraber yakaladığımızı düşünüyorum. Ancak çocuklarıyla tanışamadım, sete de gelmediler. Bizim bilemeyeceğimiz düşünceleri, duyguları vardır tabii, kendilerini kötü hissedebilirler. Her şeyden önce insanız neticede. Ama zaten çok benziyorsunuz. Evet, o yüzden haklılardır. Örnekse Lütfi Kırdar’da gerçekleştirdiğimiz çekimlerde ÇYDD de oradaydı. Karşılıklı ağladık çoğu zaman. Türkan Saylan’la ilgili olarak tek bir alandan söz edemiyoruz. Ancak sizi en çok etkileyen tarafı neydi? Türkiye’de insan için doğru işler yapması. Bence o kadar yanlış şeyler yapılıyor ki! Oysa sadece insanca yaşamayı bilsek, bugünkü acıları çekmezdik. natla insan kazanmak için çabalaması beni çok etkiledi. Çünkü biz insan kaybetmek için uğraşarak yaşıyoruz. Oysa bunu yeniden hatırlayarak yaşamamız lazım. nsanca yaşamak, birbirini sevebilmek ve özveride bulunabilmek... Her şey bitiyor ve gidiyor! Biraz daha çaba gösterip daha yararlı şeyler yapamaz mı insan? Türkiye’de insan kazanmak için biraz daha çaba gösterilemez mi? Bu kadar mı benciliz? nanın ki anlamıyorum. G Abbas Sayar İddaa, sayısal loto, on numara...TOTO LİTER bir ülke olduk! Hayatımdaki tek pişmanlığım daha fazla şampanya içmemiş olmamdır. Kamuoyuna Duyuru Tek hörgücümü siyasetten çekiyorum. Saygılarımla. DEVE Fizikçi emeklisinden parçalanmamış atomlar satılıktır. Stoklarımız sınırlıdır. Fırsat.. Fırsat.. Lav sıtori Petşop İbrahim Ormancı C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle