Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 MART 2011 / SAYI 1302 7 Grammy’den sonra ilk durak stanbul Caz klasiklerini alışılmış standartların dışında, kendine özgü yorumuyla seslendiren Dee Dee Bridgewater, “En yi Caz Vokal Albüm” dalında aldığı Grammy’nin hemen ertesinde Türkiye’de. Bridgewater bu albümünde Billie Holiday’ı onurlandırıyor. Dee Dee Bridgewater bu yıl üçüncü Grammy’sini kazandı. ee Dee Bridgewater yarım yüzyıla yayılan kariyeri boyunca caz klasiklerini alışılmış standartların dışında, kendine özgü yorumuyla seslendirerek günümüzün en üst düzey caz vokalistleri arasındaki yerini sağlamlaştırdı. Son projesi, “Eleanora Fagan (19151959): To Billie With Love From Dee Dee” ile de sanatçı, 44 yaşında trajik bir şekilde hayata veda eden büyük caz figürlerinden Billie Holiday’i onurlandırıyor. “Lady Day” isimli eserden esinlenilerek hazırlanan; 1986 ve 1987 yıllarında Paris ve Londra’da sahnelenerek büyük başarı kazanan “Lady Sings the Blues” oyununda Holiday’i canlandıran Bridgewater, “Bu albüm benim gibi şarkıcıların kariyer sahibi olmalarını mümkün kılan bir vokaliste saygı niteliğinde. Eleanora Fagan’ın farklı bir kayıt olmasını istedim. ç karartıcı havadan çok modern ve eğlenceli bir kutlama havası yaratmak, neşeli bir albüm yapmak istedim” diyor. Bridgewater, Memphis, Tennessee'de doğdu. Henüz 16 yaşındayken Rock ve R&B müzik tarzı olan bir grubun üyesi oldu. Bu, aynı zamanda Motown Records'un da başlangıç yıllarına denk düşüyor. 18 yaşında Michigan State Üniversitesi'ne kaydolan Bridgewater daha sonra saksafon sanatçısı Andy Courtridge’in grubuna katıldı. Bir süre burada kaldı. 1969 yılında Illions Üniversitesi’ne geçti ve üniversitenin caz orkestrasının şefi olan John Garvey’in dikkatini çekti. Dee Dee, 1971 yılında ünlü olmaya başlamış ve ThadJonesMel Lewis Orkestrası’nın bir üyesiydi. Bu yıllarda Dizzy Gillespie, Sonny Rollins, Dexter Gordon ve Max Roach gibi sanatçılar ile çalıştı. 1974’te The Wiz Müzikali’ndeki rolüyle Tony Ödülü’nü kazandı. 1984’te rol aldığı Sophisticated Ladies Müzikali ile Fransa’ya turneye gitti ve oraya yerleşti. 1987’de Fransa’da büyük beğeni toplayan “Live” isimli ilk albümünü yayımladı. 1997 yılında da “Ella Fitzgerald” albümü ile dünya çapında tanındı ve iki Grammy Ödülü birden kazandı. “To Billie With Love from Dee Dee” albümü de bu yıl “En yi Caz Vokal Albüm” dalında Grammy’e layık görüldü. Eleanora Fagan’ın, yenilenmiş tatil ezgilerinden oluşan bir saygı albümünden daha derin bir anlam taşıdığını ifade eden Bridgewater hislerini “Billie, müziğinin farklı bir icra ile duyulmasını hak ediyor ve bu sebeple ben de onu taklit etmeye çalışmıyorum” diye özetliyor. Albümdeki şarkılar, Afrika’ya özgü poliritimlerle yorumlanmış. Albümde armonize edilen “All of Me” ve gospel tınılı “God Bless the Child” gibi parçaların da dahil olduğu 12 şarkıya yeni aranjmanlar yazılmış. Bridgewater’ın grup arkadaşı piyanist Edsel Gomez ise bu yeni ve taze yaklaşımın anahtarı konumunda. 10 Mart'ta CRR Konser Salonu’nda gerçekleşecek konserde de yeni albümden ve klasiklerden oluşan bir repertuvarla müzikseverlerin karşısına çıkacaklar. G D Çingene kültürü her yerde fark yaratıyor Gogol Bordello’yu çoğunuz tanıyorsunuzdur. Çingene kökenleriyle “punk”ı buluşturarak müziğe farklı bir bakış açısı getiren grubun solisti Eugene Hütz’le stanbul konseri öncesinde konuştuk. DEN Z ÜLKÜTEK N ogol Bordello yola çıkalı 12 yıl oldu. lk albümlerinden beri müzikte yarattıkları etkiyi anlatmaya gerek var mı? Öncesinde dünya müziği diye geçiştirilen türlerden biri olan çingene ezgilerini “punk”la harmanlayarak ortaya yepyeni bir müzik çıkardılar. 11 Mart’ta Garanti Caz Yeşili kapsamında Babylon’da stanbulluların karşısına çıkacak olan Gogol Bordello’nun solisti Eugene Hütz, Ukrayna ve ABD arasında mekik dokuyarak geçen çocukluğunun çokkültürlü izleri, asıl mesleği kasaplık olan babasının gençliğinde punk müzikle olan ilişkisi ve Çingenelerin Avrupa çapında uğradığı ayrımcılıkla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Çingene punk tarzı ilk albümünüz çıktığından beri nasıl bir gelişim gösterdi? Aslında başından beri hep aynı şeyi yapıyorduk. O yüzden ne olup bittiğinin çok da farkında değildim. Dünya üzerinde pek çok grup için ilham kaynağı olduğumuzu söyleyebilirim. Babanızın müzikal geçmişi sizi nasıl etkiledi? Küçüklüğümden beri fazlasıyla etkiledi. Henüz çocukken bile onun gitarını alıp çalmaya ve onun yaptıklarını yapmaya çalışırdım. Bir gruba girmeniz konusunda sizi cesaretlendirdi mi? Aslında ben zaten istediğimi bilen birisi olduğum için çok da cesaretlendirilmeye ihtiyacım yoktur. Yine de itiraf etmem gerekir ki belli bir noktaya kadar onunla aynı albüm koleksiyonuna sahiptik ama tahmin edersiniz ki artık benim kendi koleksiyonum var. Peki çocukluğunuzun kahramanları kimlerdi? En başta Jimi Hendrix, Parliament Funkadelic, The Doors ve... valla hepsinin ismini şimdi hatırlamıyorum. Madonna’yla olan işbirliğinizden bahsetmek istiyorum. Bu ortaklık size ne kazandırdı? Bu çok eski bir olay, neden bunun hakkında konuşmak istiyorsunuz ki? Bir sürü özel insanla ortak çalıştım. Madonna’yla birlikte olmak da tabii ki muhteşemdi. Avrupa’da Çingeneleri dışlayan ülkeler için ne söylemek istersiniz? Yüzyılın başında dünya çapında önemli sayılabilecek bir aktivist hareket başlamıştı. Biz de Çingene yerleşimlerine gidip ücretsiz konserler vererek bu tip organizasyonlara destek oluyorduk. Ancak görünen o ki işler tahmin ettiğimizden çok farklı gelişti ve gittikçe laçkalaştı. Berlusconi, Sarkozy ve benzer politikacıların yaptıkları ortada. Yine de savaşı kaybetmiş gibi konuşmak istemem. Dünyaya bakınca Çingene kültürünün müzikte ya da birçok başka alanda alternatif kültür oluşumuna önemli katkı yaptığını görüyoruz. stanbulla ilgili hatıralarınız neler? Kesinlikle çarpıcı bir atmosferden bahsedebilirim. Grubumla şehre geldiğimde hep muhteşem zaman geçirdim. G G Foo Fighters’ın yeni albümü için geri sayım ünyaca ünlü rock grubu Foo Fighters’ın 7. stüdyo albümü yolda. Grubun beyni Dave Grohl’un Kaliforniya’daki evinin garajında, altyapıda hiçbir bilgisayar desteği olmadan anolog olarak kaydedilen yeni Foo Fighters albümün adı “Wasting Light.” Prodüktörlüğünü Butch Vig’in üstlendiği albüm hayranlara saf rock müzik vaat ediyor! Albümde yer alan ve tanıtımı http://tease.foofighters.com adresinden yapılan “Bridge Burning” şarkısı ilk haftasında 500.000 kezden fazla dinlenerek bir rekora imza atmıştı. Şimdi ise Foo Fighters hayranları albümde yer alan “Rope” isimli yeni şarkıyı http://rope.foofighters.com adresinden ücretsiz olarak dinleyebilirler. Grup son olarak 80’ler atmosferi ile dikkat çeken ve Motorhead’den Lemmy Kilmister’ın yer aldığı sahneleri ile internette izlenme rekorları kıran “White Limo” klibi ile konuşulmuştu: “White Limo” http://whitelimo.foofighters.com G D fakat belgeseli 9 Mart’ta Levent Kültür Merkezi’nde... Uçuruma yürüyen kadınlar oğal güzellikleriyle görülmesi gereken bir yerdir Karadeniz. Bir de orada yaşamak var. O büyüleyici güzellik gün olur çetin yaşam koşularına dönüşür. O koşullarda ayakta kalmak da herkesin harcı olmasa gerek. şte doğaya karşı yaşam mücadelesi yapan Karadenizli kadınların belgeseli “ fakat” da tam bunu anlatıyor. Asıl mesleği gazetecilik olan Orhan Tekeoğlu tarafından hazırlanan belgesel, neşesiyle bilinen Karadeniz kadınının hüzünlü yüzüne de ışık tutuyor. fakat belgeseli Dünya Kadınlar Günü çerçevesinde Beşiktaş Belediyesi’nin Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Belgesel Sinemacılar Derneği’yle ortaklaşa düzenlediği etkinliklerde 9 Mart saat 19.00’da Levent Kültür Merkezi’nde izlenebilecek. G D C M Y B C MY B