13 Haziran 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 6 ŞUBAT 2011 / SAYI 1298 Kim, nerede eğleniyor? İstanbul’un eğlence haritası Sektör büyüyor, kayıtdışılık da kafeler bence önemli bir eğlence mekânı. Özellikle de Tophane, Üsküdar, Çemberlitaş'takiler, İslami entelijansıyanın toparlandığı yerler. Müzik, dans sınırlı ancak içkisiz fasıl gibi gelenekler var. Tabii ramazan eğlenceleri de çok önemli onlar için. Kadıköy’de ciddi bir rock kültürü var, Beyoğlu aynı şekilde. Eğlence mekânlarının giderek daha da çok yaygınlaşacağını düşünüyorum. Bilhassa bu soylulaştırma, mutenalaştırma sürecinin yayılmasıyla Tarlabaşı, Kurtuluş, Dolapdere gibi yerlere yayılacak, Beyoğlu’nda girilmemiş mekân kalmayacak. Bence Haliç’e de yayılacak. Barselona’da olduğu gibi, eski tersaneler, hangarlar, tarihsel binalar club haline gelecek. G ürkiye Eğlence Sektörü Derneği yani TESDER, henüz yeni bir dernek ancak eğlence sektöründeki firmaların gelişimlerinden, çalışanların eğitimlerine, sosyal güvencelerine kadar eğlenceyle ilgili her alanla ilgilenmeyi amaçlıyor. Hızla büyüyen eğlence sektörü için bütün bunlar gerekli. TESDER Başkanı Fırat Kasapoğlu anlatıyor. TESDER’in kuruluş hikâyesi nedir? TESDER 2007’de, eğlence sektörünün farklı taraflarındaki aktörlerin bir çatıda toplanıp, sektördeki zorlukları çözebilmek için kuruldu. Avrupa Topluluğu uyum yasalarına geçildikçe sektörümüzün de karşı karşıya kalacağı yeni düzenlemelere hazırlanmalıyız, bunun için öncelikle standartlarımızın oluşturulmasından, lisanslama ve eğitimlere kadar giden uzun bir iş yükümüz var. TESDER’in asıl amacı sektörü geliştirip, güçlendirmek. İstanbul’da inanılmaz bir potansiyel var, büyük gösterilerin, ünlü isimlerin takvimine, şehir olarak artık kolayca girebiliyoruz fakat bir yandan da sektörün çok problemi var. Kaç üyesi var, kimler var üyeler arasında? Toplam 37 üyesi var. İstanbul’daki etkinliklerin yüzde 70’ini gerçekleştirenler üyelerimiz. Sektörün önde gelen organizasyon firmaları, kültür ve sanata destek veren kurumsal şirketler bu üyeler arasında. Amacımız bu sayıyı arttırmak, bu yıl, rakamı ikiye katlamayı hedefliyoruz. Türkiye’de eğlence sektörünün birkaç kat büyüdüğü söyleniyor. Sizce bu doğru mu? Bu büyümeyi neye dayandırıyorsunuz? En önemli sorunlarımızın başında sektörle ilgili yeterli veri olmayışı geliyor, bunun sonucu olarak sektöre yatırım girişi neredeyse yok denecek kadar az. Dünyanın en zengin kültürlerinden biriyiz ancak kültürel içerik anlamında da en fakirlerden biriyiz. Yeni yatırımların sektöre girmesi yeni içeriklerin yaratılmasını sağlayacaktır. Benzer bir durumu sinema sektöründe yakın zamanda yaşadık ve yaşıyoruz, on yıl önce sinemaların durumu neydi, şimdi nereye geldiler, bu altyapı ve sektöre giren yatırımın artması ile gerçekleşti. Sektör büyüyor mu sorunuza yanıtım evet, Türkiye yüzde 8.5 büyüdü, bu durumda bizim sektörümüz de o büyümede katkısı olanlardan biri ama ne kadar sorusunun cevabı henüz yok. Sektörün en önemli problemleri neler? En önemli problem kayıt dışılık, yeterliliklerin / lisansların olmaması, sektör ile devlet arasında bir bağın bulunmaması da ayrı bir problem. Her sektörde olduğu gibi insan kaynağı, finansman bizim sektörümüzün sorunları arasında. Derneğin projeleri ne? Dernek şu sıralar eğitim programlarını hızlandırdı. Sektörle ilgili paneller düzenliyoruz. Nisanda yeni bir eğitim programı başlayacak. Uluslararası sertifika programları yakın dönem planlarımızdan. G İ stanbul gibi şehirlerde sadece her keseye değil, her zihniyete hitap eden eğlence tarzını bulmak da mümkün. Peki kim, nerelerde, nasıl eğleniyor? Bakın Volkan Aytar, İstanbul’un eğlence haritasını nasıl çıkarıyor: Kadıköy’deki rock barları saymazsak eğlence daha çok Avrupa yakasında sürüyor. Klasik burjuvazinin gittiği yerler malum; Nişantaşı, Şişli, Kalamış ve Fenerbahçe sahilindeki güzel lokantalar, nezih gazinolar. Arabesk kapitalistler daha çok Tarabya, Şişli, Etiler taraflarındaki modernleştirilmiş payvontaverna gibi yerlere gidiyor. Bir de İzzet Çapa gibi adamların açtıkları daha trendy, konsept mekânlar oluşuyor, pavyon yeniden keşfediliyor. Modern burjuvalar daha çok, Boğaz hattı, Nişantaşı, Etiler ve Beyoğlu’nda. Ancak Beyoğlu çokkültürlü bir yer, her şeyi buluyorsunuz, kalan bir iki pavyon, yüzlerce türkü bar, klasik rock bar, bira içmeye gidilen yerler, yoksulların gittiği cluplar, bohem burjuvaların teraslı mekânları, Babylon, İndigo, Balans... Yenibosna, Gaziosmanpaşa gibi varoşlarda gündüz açılan, akşam üstü kalabalıklaşılan, sekiz, dokuzda da insanların evlerine gittikleri bir clup kültürü var. Portakal suyuna el altından votka konduğunu, alkol veremeyen yerlerde de ciddi bir ekstazi tüketiminin olduğunu biliyoruz. Sosyolojik olarak çok önemsiyorum bunları. Bu insanların Beyoğlu'na gelmeye paraları yetmiyor belki ama kendi mekânlarını yaratıyor. Muhafazakârlar için mahallelerdeki nargile Volkan Aytar. Fotoğraf: UĞUR DEMİR T Sinema sektörü son beş yılda yüzde 100 büyüdü. Müzik pazarı 180 milyona ulaştı. Yayın dünyası da yüzde 20’lik bir büyüme yaşadı. Gece hayatına dair rakamlar bilinmiyor, ancak 2014’te eğlence sektörünün 9.7 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Nasıl mı? Okuyun... İran değil, Dubai oluruz İçki yasağı eğlence sektöründeki yükselişi nasıl etkileyecek? Volkan Aytar: Sektör, AKP’nin içki ve alkol yasağından dolayı büyük baskı altında. AKP, sosyal, kültürel anlamda çok muhafazakâr bir parti, ancak çok da neoliberal. Burada ilginç bir gerilim söz konusu bence. Şehri pazarlamayı çok önemsiyor, marka şehirler yaratmayı amaçlıyor. O anlamıyla kenti bir eğlence ve kültür başkenti yapmak istiyor. Ancak bu neoliberal politikasıyla toplumu kültürel, sosyal anlamda muhafazakârlaştırmak isteyen gündemi arasında garip bir gerilim var. Bir arkadaşım “İran değil, Dubai oluyoruz” demişti. Haklı galiba. İstanbul’u satalım ama turistlere, deniyor. Turistler göbek dansı izlesin, rakı içsin, ancak biz gençlerimizi koruyalım. En yüksek içki fiyatları İskandinav ülkelerinden sonra Türkiye’de, orada ciddi alkolizm sorunu var diye pahalı, ancak bizde öyle bir sorun da yok. Türkiye’de kişi başına tüketilen içki miktarı iki litre. Avrupa’da bunun on katı. G ir yanda içki yasağı tartışmaları, diğer yanda eğlence sektörünün geliştiğine dair haberler... Sinema salonlarında 40 milyondan fazla bilet kesildiği yazıyor bir haberde, 400 milyon TL’lik hasılattan, sinema pazarının son 5 yılda yüzde 100 büyüdüğünden bahsediliyor. Diğerinde, müzik sektörünün yılı 180 milyonluk satış rakamıyla kapattığından. Yayın dünyasında da yüzde 20 civarında büyüme olduğu söyleniyor. Bitmedi. PricewaterhouseCoopers’ın (PwC) Küresel Eğlence ve Medyaya Bakış 20102014 Raporu’na göre, 2009’da Türkiye’de 5.3 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşan eğlence sektörü 2010’da 6 milyar dolara çıktı. 2014’te ise bu rakamın yaklaşık 9.7 milyar dolar olacağı öngörülüyor. Evet yanlış duymadınız, Türkiye eğleniyor. Peki artan yoksulluk ve işsizlik rakamları düşünüldüğünde, eğlence sektöründeki bu büyümeyi nasıl okumak gerekiyor? Bu harcamanın arkasında kimler var? İçki yasağı büyümeyi nasıl etkileyecek? Konuyu, eğlence sosyolojisi çalışan, Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Volkan Aytar’la ve Türkiye Eğlence Sektörü Derneği Başkanı Fırat Kasapoğlu’yla konuştuk. Ama söz önce Volkan Aytar’da. New York Eyalet Üniversitesi’nde masterını yapmış Aytar, şimdi Amsterdam'da doktorasını tamamlıyor. Bir yandan da İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları’nın İstanbul Kültür Envanteri Projesi kapsamında yayımlanacak “İstanbul’da Eğlence” kitabının editörlüğünü Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Kübra Parmaksızoğlu ile birlikte yapıyor. Eğlence sektörüne dair rakam bulmak pek mümkün değil anlaşılan, araştırma yaptığım birkaç haber ve PricewaterhouiseCoopers’ın hem Balkan ezgileriyle de göbek atmaya bayılan raporundan başka bir şey bulamadım. Sizin insanlar bunlar. Ceplerinde çok para olduğu için elinizde rakamlar var mı? ESRA tüketim anlamında başı çekiyorlar. Rakam vermek çok zor. Zaten sektörün en Ya diğerleri? AÇIKGÖZ büyük sorunlarından biri çok Türkiye’de az parası olan insanlar bile enformel olması. Ekonomik tükettikleri şeylerle kendilerini ifade etmeyi çok olarak önemli bir kalem, çok seviyor. Yenibosna’daki bir kasiyer altı ay para biriktirip son sayıda insana ekmek sağlıyor ancak çok model Nokia cep telefonu ya da outlet’ten bile olsa Armani enformel. Pek çok çalışan sigortasız mesela. alıyor. Sosyolog Bourdieu bunu kültürel sermaye ve sembolik İşyerlerinin ciroları vergi levhasında sermaye başlığı altında çok tartışır. Paranız yoksa bile kültür gözükenin belki üç dört katıdır. Mafyatik olarak kendinizi göstermek istiyorsunuz. Bu insanların hepsi oluşumların da var olduğu, para akladığı bir Reina’ya gidemiyorlar ama kendilerine mekânlar yaratıyorlar. sektör. Ancak üzerine hiç araştırma İstiklal’in arka sokaklarında elektronik müzik çalan bir sürü yapılmıyor. club görürsünüz, iki hafta para biriktirip, cumartesi güzel bir Peki parça parça rakamlar olsa da eğlence sektörünün büyüdüğü kesin. Bir mekânda içip, dans etmek, orada var olmak onlar için önemli. yanda artan işsizlik ve yoksulluktan söz Eğlence sektörü sadece gece hayatıyla sınırlı değil, ediyoruz, diğer yandan kültürel sinema, kitap, müzik için yapılan harcamalar da artıyor. harcamaların yükselişte olduğundan. Bunu Evet, eskiden bunlar fuzuli, lüks olarak görülüyordu. Şimdi nasıl okumak gerekiyor? Kim bu bir zihniyet değişimi var. İnsanlar yoksullaşsa bile harcamaları yapanlar? ceplerindeki paranın bir kısmını buna ayırmak, eğlenmek, Aslında herkes. Her keseye göre bir dinlenmek, boş zamanlarını iyi geçirmek istiyor. Hiç olmadı, eğlence anlayışı var. Ancak pastada asıl payı eve bir DVD player alıp, kaçak DVD izliyor. Korsan da olsa bulunanlar, yeni üst orta sınıf olarak kitap alıyorlar. görebileceğimiz “Beyaz Türkler”. Çoğu Bu zihniyet değişimini sadece kültürleniyoruz diye medya ve bankacılık sektöründe çalışıyor. Sosyolojik olarak okumak yeterli değil sanırım, tüketim çılgınlığıyla da küçük bir grup olmalarına rağmen harcamaları çok yüksek. pohpohlanan bir süreç bu. Trendleri de ağırlıklı olarak onlar belirliyor bence. Kübra Tabii ki... Reklam bu işin çok önemli bir motoru. 12 Parmaksızoğlu’nun onlar için güzel bir deyişi var; bohem Eylül’le insanların kendilerini tükettikleriyle ifade etme biçimi burjuvalar yani Bobo’lar. Daha eğitimli ailelerden gelen, iyi yaratıldı. Tüketim artık bir kimlik ifadesi, tükettiğin kadar okullarda okumuş, yurtdışında master, doktora yapmış varsın, tükettiğin gibi bir insansın mesajı veriliyor. Bence insanlar bunlar. Burjuvalar ancak ana akımı da eleştiriyorlar. bunda basının da çok önemi var. 80’lerden sonra liberal köşe yazarı modeli belirdi. Ertuğrul Özkök ilklerdendir. Ne, nerede Yurtdışındaki eğlence anlayışını Türkiye’ye getiriyorlar; yenmeli, nereye gidilmeli... Bunlar münferit yazılarla başladı, Amerikan simidi bagel, mojitoyu onlar getirdi... Batı’ya sonra pazar eklerine dönüştü. Yazılan yerlere herkes öykünen değil de kendini hakikaten Batılı gibi gören, ama gidemese de, bir heves oluşuyor. G melez formlara da yönelen, hem elektronik müzik seven, B C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle