Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 ŞUBAT 2011 / SAYI 1298 11 isi m k s v s F üz alıp özl oka ahn ark m er li şa isye lara iy l ta e ş lı r le o rk n Ra zı v vla ısı . K sığ rı, e yla es dır m in ıla ad so n ola ma an gü n y p nl bir aca ek er de şey k bi fa va r zla r, sıy 7/2 4 la po pü le r.. . SELÇUK EREZ Tüm Mübarek’ler gidecek rtadoğu’da diktayla yönetilen ülkelerin halkları ayaklanıyor... Tunus 23 yıldır, Mısır 30 yıldır insan haklarını göz ardı edenlerce yönetiliyordu... Peki, bu ülkelerde halk neden beş yıl önce, üç yıl önce ya da geçen sene değil de bugün ayaklandı? İşin nasıl başladığına bakarsak anlayabiliriz: Tunus’ta olaylar, Muhammed Buazazi adlı bir gencin kendini yakmasıyla başladı. Muhammed, üniversiteden beş yıl önce mezun olmuştu, o zamandan beri işsizdi. Muhammed’in yaşadığı kentte erkek üniversite mezunlarının yüzde 25’i, kızların da yüzde 44’ü işsizdiler. Tunus ayaklanmaları, işsiz gençlerle, aç vatandaşların beraberce işe kalkışmalarıyla başladı. Mısır’da ne oldu? Sokakları dolduran protestocuların taşıdıkları pankartları okuyalım: Bunlarda işsizlikten, pahalılıktan, yolsuzluktan, şikâyet ediliyor ve Mübarek’e “git!” deniyor... Görüyoruz ki bardağı taşıran son damla ekonomidir! İşsizlik ve açlık arttığında, yaygınlaştığında insanlar dönüverirler! Bu eskiden de böyleydi: 12. yüzyılda Fransa’da Chatres kentinde yanmış eski bir O Fotoğraf: ERHAN ARIK Ramadan’a hazır mısınız? üzik kanallarında sık sık görmeye başladığımız 7/24 videosuyla bir hayli ilgi çeken bir isim Ramadan. Hem sahnede hem de ekranda yaydığı elektrikle bir müzik yıldızı etkisi taşıyor. Öte yandan o bağımsız müzik yapan bir isim. Yine de alternatif duruşunun insanların damarına basan şarkı sözleriyle yarattığı çelişkiden hiç şikâyetçi değil. Müziğe nasıl başladınız? Müzik yapmaya 16 yaşımda başlamıştım. Liseden sonra 2001’de İstanbul Bilgi Üniversitesi Müzik Teknolojisi ve Kompozisyon Bölümü’ne girdim. 2005’te mezuniyetimin hemen ardından Londra’ya gittim. Aslında şarkı söylemeyi çok istiyordum ama o yöndeki eğitim için herhangi bir fırsatım olmamıştı. Ben de İngiltere’de eğitim almak istedim. Üç yıllık bir Londra macerasının M T İbrahim Ormancı Boksör emeklisinden “az atılmış havlular” uygun fiyatlarla satılıktır. Misafir çizer: Nezih Danyal C M Y B C MY B ürkiye’de daha doksanların başında Grunge repertuvarıyla sahneye çıkmıştı Metropolis. Bir süre macerasına Avrupa’da devam eden, dağılma noktasına gelen grup yeniden ayaklandı ve şimdi “Zamandan Ağır” albümüyle karşınızda. Metropolis ilk kurulduğundan beri Türkiye’deki müzik sahnesinde neler değişti? Egemen Ünal: Metropolis 92 Haziranı’nda kuruldu. Biz 94’te Nirvana, Pearl Jam gibi grupları çalarken birçokları tarafından garipseniyorduk. 99'da Türkiye’ye döndüğümüzde repertuvar herkes tarafından kopyalanmıştı. Avrupa’da geçirdiğiniz süre Metropolis’e neler kattı? E. Ünal: Avrupa’da yaşadığımız dört buçuk yılda her gün yeni şeyler öğrendik. Snowboard festivallerinden diskolara, standart barlardan konserlere kadar çok değişik mekânlarda çaldık. Dolayısıyla sahne tecrübemiz arttı. Albümsüz geçen yıllarda grup nasıl ayakta kaldı? Orkun Aldemir: Eski solistimiz İstanbul’a yerleştikten sonra Egemen hariç hepimiz Ankara’yı terk ettik. Daha sonra bir konser için Volkan ile birlikte bas, davul ve gitar olarak birleştiysek de gitaristle eski sorunlar tekrarlandı ve biz Egemen ile bir cover grubu kurduk. Ferhat ve Özgür’ü gruba dahil ettik ve ısınma turlarından sonra albüm kaydına girdik. Zamandan Ağır nasıl bir albüm oldu? Şarkıların ortaya çıkması ne kadar sürede gerçekleşti? Volkan Akgün: Başta Orkun bize elindekileri sundu, sonra zaten herkes döküldü. Bir anda elimizde 20’nin üstünde şarkı oldu. Düzelttik, sildik, değiştirdik, yeniledik ama istediğimizi aldık. Ferhat Şahin: Orkun fitili ateşleyen adamdı. Marmaris’ten bir sürü şarkıyla döndü. Stüdyoda bir deftere hepimiz bir şeyler yazmaya başladık. Bilgisayarda yaptığımız pilot kayıtlar üzerine Volkan vokalleri yazmaya başladı. Seçime giriştiğimizde 26 şarkı oluşmuştu. En kanlı dönem provalarda oldu. Çok kısa sürede biten şarkı da oldu, son aşamada tamamen değişen de. Özgür Arıkan: Herkesin dinleyebileceği bir albüm de olmadı aslında. Belki biraz zamana ihtiyacı var, ismi gibi zamandan ağır. Bir dönem Orhan Gencebay’ın “Hatasız Kul Olmaz”ını yorumlamıştınız. O. Aldemir: “Hatasız Kul Olmaz”ı çalmaya başladığımızda arabesk şarkıları cover’lama trendi yoktu. O zaman gerçekten hissettiğimiz için yaptık. Ticari beklentimiz yoktu. Ö. Arıkan: Gerçek anlamda şarkı cover’layan grup o kadar az ki Türkiye’de. Özellikle genç gruplar cover mantığını bilmiyorlar. Bir de pop şarkılarını cover’lıyorlar. G ardından Türkiye’ye döndüm ve başlangıçlarını yaptığım şarkıları bitirip kaydettim. Repertuvarımı oluşturmaya başladıktan sonra Bonmod grubundan Supermatik’le bir araya geldik. Ardından Dogz Star’da ilk performanslarım başladı. Bir senelik sahne sürecinden sonra da “Hazır mısın” albümü yayımlandı. Albümle birlikte Âşık Olasım Var’ın videosu çekildi. DENİZ Çekimler Londra’da yapıldı sanırım. ÜLKÜTEKİN Evet. Aslında hâlâ Londra’ya gidip gelmeye devam ediyorum. Buradaki lisans öğrenimi boyunca birçok müzik sitiliyle iç içe olduğum için biraz kafam karışıktı. Fakat müziğe dinleyici olarak başlamam seksenlerde evdeki büyüklerin “betamax”a kaydettiği videoları izleyerek olduğu için o yılların “Synth pop” tarzı benim için bir referans noktasıydı. Kimliğime, hayat tarzıma ve yaşantıma en çok yakıştırdığım müzik türü de o. Eğitim süresince jazz komposizyon çalıştım ve İngiltere’ye yerleştiğimde bambaşka dünyalar açıldı gözüme. Performans sanatçısı olarak sahneye çıkmak ve o beceriyi geliştirmek açısından da kulüplerde sahne almak çok şey kattı. Müzik dışında da Starbucks’ta çalıştım. Onun sebebi de Türkiye’de erkek çocuk olarak “paşa torunu” gibi yetiştirilmekten çıkıp “rock n’roll”u gerçek anlamda tatmak istemem. Bu tuvalet temizlemek de olabilirdi. Bir süre de güzel sanatlar öğrencilerine poz vererek geçim sağladım. Albümün ismi niye “Hazır mısın”? Türkiye’de çoğu insanın sahne performansı ve sözler açısından yanaşmadığı şeyleri yaptığım için “buna hazır mısınız” dercesine bir soru. Hangi enstrümanları kullanıyorsunuz? Ağırlıklı olarak klavye. Ancak benim için şarkı yazımı daha organik bir şey. Piyanonun başına oturup “şimdi şarkı yazacağım” diye değil de, günlük hayatta edindiğim fikirlerden ortaya çıkabiliyor. Biraz duygusal biriyim. Günlük hayattaki alışkanlıklarım o anki ruh halime göre büyük değişiklikler gösterebiliyor. Bu da şarkılara yansıyor. Seyahat benim için en önemli motivasyon kaynağı. “Âşık Olasım Var”ı Londra’dayken tatil için Fransa’ya giderken, “7/24”ü de Paris’te dolaşırken yazmıştım. Vokal tarzınız müziğinize göre büyük farklar gösterebiliyor. Bunun sebebi nedir? O bir arayış aslında. Biraz da bu işi yeni yapmaya başladığım için değişik şeyler denemek istedim. Ben de kayıtları sonradan dinlediğimde “demek şu şarkıdaki gibi söyleyecekmişim” diyebiliyorum. Şarkı sözleriniz çok popüler olabilecek nitelikte. Bağımsız müzik yapan bir müzisyen olarak ileride farklı bir kategoride değerlendirilmek sizi rahatsız eder mi? Şarkı sözlerimle duruşumdaki alternatiflik bir araya geldiğinde tezat bir hal yaratıyor ve bunu seviyorum. “Bir yerde patlasın, dillere dolansın” gibi bir kaygım yok zaten. Duymayı sevdiğim şekilde yazıyorum. “7/24”ün klibi nasıl ortaya çıktı? Videodaki bütün karakterler benim. Kişilik bölünmesi yaşayan bir karakterin sanrılarını görüyoruz. Biraz sözler itibarıyla şizofrenik bir karakter olduğu için farklı kişilikler içinde buluyor kendini. Son olarak odaya girdiğinde de bütün karakterler yok oluyor. Ortada bıraktıkları bir kanıt var ve bunu gördüğünde pek şaşırmıyor. İKSV Salon’da yaptığınız sahne şovunuzdan bahseder misiniz? Yapımcımın da cesaretlendirmesiyle biraz daha alternatif ve performans odaklı bir gösteri hazırladım. Triston Negroux adında New York’lu bir dansçıyla koreografimiz oldu. Üç şarkılık bir performanstı. Metro istasyonunda bir yabancıyla tanışmam, yabancının beni terk etmesi, karalara bağlanmam ve yerle bir olduktan sonra yeniden bir güç gelmesiyle “başlarım bu hayata” diyerek kendimi partilere vurmam üzerineydi. G katedralin yerine daha büyük bir tapınak yapılmasına karar verilmişti. O yüzyılların Fransası’nda halk ileri derecede dindardı, İncil’in ve piskoposların dediklerinin tek satırından şüphelenmek akıllarından bile geçmezdi. Chatres’lılar, yeni katedralin yapımında ücretsiz çalıştıklarında, taş taşıdıklarında sevaba gireceklerine, cenneti hak edeceklerine inanırlardı. Katedralin yarısı bitiğinde malzeme almak için harcanacak para kalmadı. Kilise büyükleri, çareyi, Chatres halkından ağır vergiler toplamakta buldular. O zaman ne oldu? Bu vergilerle beli bükülen o dindar mı dindar halk, gitti kiliseyi ateşe verdi... Katedral sonraki yıllarda yeniden inşa edilmiştir. Görüyoruz ki ekonomi bozulursa, fakirlik, işsizlik yaygınlaşırsa, hele hele bunların yanında yolsuzluklar da olmadık boyutlara varırsa en tepkisiz halk bile ve en dini bütün insanlar bile zıvanadan çıkar, ayaklanırlar ve duruma hâkim olduklarını sanan Mübarek’ler de kaçacak delik aramaya başlarlar. G selcukerez@gmail.com 20 yıllık rock serüveni Espirisentır Misafir şair Teker Değiştirme Yol kıyısında oturuyorum. Sürücü tekeri değiştiriyor. Geldiğim yeri sevmiyorum. Sevmiyorum gittiğim yeri. Bu tezcanlılık ne öyleyse Tekerin değiştirilmesini izlerken içimdeki? Bertolt Brecht Bir hayvan bir yalan Suaygırı: Ay su içsem yarıyo valla kardiş!.. Sahibinin sesi Tiyatro güldürerek, gelenek ve görenekleri düzeltir. Detay haber Boa yılanı hapı yuttu!.. Petşop İki kişi konuşurken, üçüncü kişiye “ORTAM DİNLEMESİ” yapmak mı düşer yoksa? Fırsat..Fırsat..