22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 Anadolu’nun en büyük definesi Milas Beçin Kalesi’nde 10 yıl önce bulunan 60 bin Osmanlı ve Avrupa sikkesi şimdiye değin, içinde “en çok sikkenin” yer aldığı “en büyük define” olarak kayıtlara geçti. Basım yerleri ve ağırlık ölçüleriyle özellikle 16. yy. ve 17. yy. Osmanlı ekonomisini de aydınlatan sikkeler ve kazıyla ilgili çalışma Türk ve Avusturyalı tarihçiler tarafından 1156 sayfalık iki cilt kitapla dünyaya açıklandı. Prof. Ünal’ı aradım. “Memnuniyetle gösterebileceğini, ancak ertesi gün, kazının son günü olduğunu” söyledi. Konuşmamızı Prof. Krinzinger’e aktardım. Yardımcılarını da alarak Milas’a defineyi görmeye gitti. ki bilim insanı, gereken bilimsel işbirliği için ilke kararı alıp el sıkıştılar. TÜBA’da başuzman olan, SBF’den sınıf arkadaşım Taner Yücel’i arayıp durumu anlattım. Birkaç saat sonra arayıp “Bütçenin henüz kullanılmadığını!” söyledi. Yanıtı Prof. Krinzinger ile Prof. Ünal’a ilettim. Sonrasında iki ülkenin bilim kurulları arasında “Beçin Definesi’nin irdelenmesi ve yayımlanması” konusunda 2001’de bir anlaşma imzalandı. “Çöpçatanlık” görevim noktalanmıştı! *** O günlerde güvensiz olan Milas Müzesi’nden define zmir Arkeoloji Müzesi’ne taşındı. Kazı mevsimi boyunca her hafta 500 sikke Selçuk’taki Avusturya Kazı Heyeti’nin laboratuvarına taşınıp Türk ve Avusturyalı uzmanlarca temizlendi, görüntülendi, kaydedildi, tasnif edildi. Bu çalışma dört yıl sürdü. Sikkelerin metal analizleri TÜB TAK laboratuvarlarında yapıldı. Temizlenmeden önce Osmanlı sikkeleri (üstte). Bazı Osmanlı sikkeleri (solda). Viyana’daki törende TÜBA Başkanı Prof. Kanpolat ve Prof. Krinzinger konuşurlarken. Beçin Kalesi ve altta definenin bulunduğu kalıntıların hava fotoğrafı. ÖZGEN ACAR Viyana Define torbaları. Devletin sorumlusu ve çöpçatanlığım 60 bin sikke için, hiç yanlışlık yapılmazsa, önlü arkalı 120 bin kare fotoğraf çekmek gerekecekti. Bu fotoğrafların, film, baskı Bir Avrupa maliyetini, yıllarca sürecek sikkesinin temizlik görüntüleme işini ve öncesi ve sonrası. bunların temizlenip onarımını, kaydını yapacak görevlilere de harcanacak ödemeleri düşünebiliyor musunuz? Prof. Ünal, “Osmanlı Tarihini aydınlatacak” bu görkemli buluntuyu ve sorunları anlatmak, definenin belgelenmesi ve yayımlanması için yapılacak bilimsel çalışmaların gerektirdiği ödeneği konuşmak üzere Ankara’ya geldi. Dönemin Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürü Alpay Pasinli’yi ziyaret etti. Durumu anlattıktan sonra ek ödenek istedi. Pasinli’nin yanıtı aynen şöyle oldu: “Hocam, bu sizin sorununuz! Bizi ilgilendirmez! Bulmasaydınız!” Devletin bu konudaki sorumlusunun bilime böyle yaklaşımından sonra, insan ister istemez “Keşke defineciler bulsaydı!” deme gereğini duyuyor! Kaçırıldıktan sonra geri getirmek için birkaç milyon dolar harcanabilirdi! Prof. Ünal yıkılmış olarak zmir’e döndü! *** Prof. Krinzinger Viyana’dan aradı. Avusturya Bilimler Akademisi’nin, Türkiye Bilimler Akademisi’ne (TÜBA) önemli bir bütçe ayırdığını söyledikten sonra “Acaba, bu ödeneğin ne ölçüde kullanıldığını araştırabilir misin?” diye sordu. M uğla’dan inerken ya da Bafa Gölü’nden doğru gelirken Milas’ı geçince solda bir yükselti, üzerinde bazı sur kalıntıları görülür. Pek çok kişi o, üstü düz tepenin Beçin Kalesi olduğunu bilmiyordur. Bilenler ise “Bu düz ova dururken, tepeye yerleşip bir de kale yapmak ne saçma!” diye düşünmüş olabilirler. şte o tepede Amerika’nın keşfinden yaklaşık 90 yıl sonrasına ait bir Meksika gümüş sikkesinin bulunuşuna ne demeli? “Meksika nire, Beçin Kalesi nire?” diye sormayın! Soruyu yanıtlamak için 2000 yılının 9 Ağustos günü Beçin Kalesi’ne tırmanalım! *** Türkiye’de şimdiye değin, içinde “en çok sikkenin” yer aldığı “en büyük define” idi... Bu kapsamıyla akçeler, basım yerleri, ağırlık ölçüleri ile özellikle 16. yy’ın sonu ile 17 yy. başındaki Osmanlı ekonomisini aydınlatıyordu. 842 yabancı sikkenin spanya (ve Meksika), Fransa, talya, Malta, Hollanda, ngiltere, Baltık ülkeleri, Rusya, Balkanlar, Ege Adaları arasındaki dağılımı; Osmanlı mparatorluğu’nun Avrupa ile ekonomik ilişkilerinin somut kanıtlarını oluşturuyordu… Ayrıca dönemle bağlantılı yayınların doğrulanmasına, eğrilenmesine, “Duraklama Döneminin” ayrıntılı incelenmesine olanak sağlıyordu. *** Definenin bulunduğu an Beçin’de olan Milas muhabirimiz Olcay Akdeniz’in Cumhuriyet’teki “atlatma” haberini okuyunca Prof. Ünal’ı arayıp bilgi aldım. Prof. Ünal, olağanüstü buluştan dolayı sevinçli olmak yerine kaygılıydı. Mevcut kazı ödenekleri ile definenin, temizlenmesi, irdelenmesi ve yayımlanması olanaksızdı! Prof. Ünal, definedeki 842 yabancı sikke arasında Avusturya paralarının da olduğunu söylemişti. Efes’te kazı yapan Avusturya Arkeoloji Enstitüsü Başkanı Profesör Friedrich Krinzinger’i arayıp, defineden ve içindeki 16–17. yy. Avusturya sikkelerinin varlığından bilgisi olup olmadığını sordum. Haberi yoktu. Heyecanlandı, “Acaba bunları görebilir miyiz?” dedi. Define kimindi? Acaba definenin sahibi kimdi? Bu soruyu yanıtlayabilmek için o günlere dönelim! 16. yy.’da Osmanlı’nın Doğu ile ticareti denetim altına alması üzerine Avrupalılar, Anadolu ve Akdeniz’den geçen ticaret yollarının yerine, yeni arayışlar sırasında Amerika’yı keşfetmişlerdi. Avrupa zenginleşiyor, Osmanlının fetihlerden sağladığı ganimet girdileri ise azalıyordu. Amerikan altın ve gümüşü Osmanlı ekonomisini sarsmış, 1603’te bir kile buğday 50 akçe iken, bir yılda 90 akçe olmuştu! Vergi memuru “mültezimler” vergileri devlete peşin ödüyor, sonra halktan fazlası ile topluyorlardı. Asker eşliğinde stanbul’a getirilen vergiler Osmanlı’nın tek gelir kaynağı oluyordu. Ağalık, beylik gelişmiş, köylü kente göçe başlamış, eşkıyalık artmıştı. şsizlik ve geçim sıkıntısında, “medrese (üniversite)” öğrencilerinin ayaklanmaları başı çekiyordu! Definede en çok sikkesi bulunan padişahlar soygunlara karşı silahla mücadele fermanları salıyorlardı. “Celali syanları” olarak tarihe geçen, ayaklanmalar özellikle Yozgat, Çorum, Sivas, Maraş gibi Alevilerin yoğun olduğu illerde yoğunlaşıyor, köylüler, işsizler katılmıyorlardı. 1581’de Bolu ve çevresinde destan yazan Köroğlu beyleri yıldırıyordu! Sadrazam “Kuyucu” Murat Paşa’nın, 16061610 arasında 65 bin isyancıyı öldürtüp “kuyulara” doldurttuğu söylenir. Definedeki son sikkelerin tarihleri ile de örtüşen bu olayların yaşandığı yıllarda eşkıyalık tüm Anadolu’ya yayılmıştı. Ege Üniversitesi Sanat Tarihi Profesörü Rahmi Hüseyin Ünal tepede kazı yapıyordu. Bir alanda yangın geçirip çökmüş bir evin içinde kül, kömürleşmiş tahta ve tahıl kalıntıları görünmüştü. 50 cm. inildiğinde yangından zarar görmüş, bazıları paslanmış, eriyerek birbirine kaynamış, yaklaşık 30 bin gümüş sikke çıktı. kinci gün aynı alanda, aynı biçimde 30 bin gümüş sikke daha bulundu. Prof. Ünal, yaklaşık 30 kiloyu bulan, 48.849 tanesi Osmanlı, 842’si Avrupa paraları dışında 2,5 kilo kadar dönemin “kalp” ve onarım görmeyecek sikkelerin varlığını açıkladı. Definede, 1. Mehmet (14131421) döneminden yalnız 1 adet olmak üzere, Osmanlı imparatorlarından en çok 3. Mehmet’e (1595–1603) ait 31.705 gümüş sikke vardı. Ancak 6.772 adet sikke 1. Ahmet’e (1603–1617) aitti, en son basım tarihleri 1608 idi. Kitap Türkçeleşiyor 20 Ocak’ta Viyana’da Avusturya Bilim Akademisi’nce düzenlenen, davetli olduğum törende ilk kez tanıtılan 1156 sayfalık, 2 cilt ve bir CD’den oluşan “Beçin Definesi” adlı Almanca kitap olayı aydınlatıyor. Konuşmasında, “Bizleri çöpçatanlığı ile bu araştırmaya iten Özgen Acar sayesinde bu başarıya ulaştık!” diyen Prof. Krinzinger şu açıklamayı yaptı: “Çalışma, Avusturya Bilimler Akademisi’ne 461 bin, Viyana Sanat Tarihi Müzesi’ne 80 bin, Avusturya Arkeoloji Enstitüsü’ne 126 bin olmak üzere toplam 737 bin Avro (yaklaşık 1.5 milyon lira) mal oldu. Buna araştırmaya katılan personelin aylıkları dahil değildir.” Topu topu 72 Avusturya sikkesi için bu kadar para harcanırken; 60 bin Osmanlı sikkesi hakkında Türk yetkili “Hocam, bu sizin sorununuz. Bizi ilgilendirmez. Bulmasaydınız!” diyebiliyordu! Çalışmayı başından beri 10 yıl yürüten Efes Kazı Heyetinden Doç. Dr. Şule PfeifferTaş’a, Viyana Beçinli Şaki Türkmen Ali! Prof. Ünal’ın yardımcılarından Aydoğan Demir, Osmanlı belgelerinde beş belge buldu. 16 Nisan 1608 tarihli belgede Milas’ın da bağlı olduğu Beyliğe stanbul’a vergi gönderiminde asker gereksinimine dikkat çekiliyordu. Bir yıl sonraki belgede Beçinli şaki Türkmen Ali’nin yakalanması isteniyor, 12 Haziran ve 27 Nisan 1610’da da bu şakinin yakalanmasında ısrar ediliyordu. Akdeniz ticaretinin odak noktalarından Rodos Adası kadılığından emekli Mevlana Ali BodrumMilas’ta oturuyordu. Mevlana Ali, Milaslı “sır kâtibi” Mevlana Abdülaziz’in; Karaman Beyi iken görevden alınınca “Celali” olan Yusuf Paşa ile şaki Türkmen Ali’ye zenginliğini gammazlamasından sonra soyulduğunu stanbul’a yazarak yardım istemişti. Soyulan varlığı 60 bin akçe ve bin (1000) “kuruş” idi! Avrupa paralarına o dönemde “kuruş” deniliyordu! Anlaşılan, Beçin Kalesi’ndeki Türkmen Ali’nin evi güvenlik güçlerince basılıp kendisi ve yakınları öldürülünce, evinin kilerinde buğday çuvalları içine sakladığı hazineye ulaşılamamıştı! Ta ki 9 Ağustos 2000’de yeniden gün ışığına çıkıncaya değin! G Prof. Ünal, Doç. Şule Pfeiffir Taş ve ortak araştırma heyeti (üstte). Bazı Avrupa sikkeleri (solda). C M Y B C MY B Müzesi’nden Michael Alram’a, katkısı geçen öteki bilim insanlarına teşekkür edilen konuşmalarda TÜBA Başkanı Prof. Dr. Yücel Kanpolat da “Kitabın Türkçeye çevrilmesine başlandığının müjdesini” verdi. şte, Peçin kalesindeki 1 adet Meksika gümüş sikkesinin ve 60 bin sikkelik görkemli definenin öyküsü! G
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle