13 Haziran 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

30 EKİM 2011 / SAYI 1336 9 Ahmet Say’dan yazar adaylarına “Nar Öğütler” hmet Say, ağaçların çiçek açtığı bir dönemin yazarıdır. Kırkikindi yağmurlarını bilirsiniz, toprağı besleyen sağanak yağışları. Bahçeleri ala, kiraza bulayan, şimşekler çakarak gelen bereketli yağmurları. İşte Ahmet Say ilkyaz yağmurunda yetişen, 1968 kuşağının mavi bir gökyüzüne uzanan dallarında açan nar çiçeklerinden biridir. Meyveye duran çeşit çeşit gülnarlardan biri. Kimi yeni doğan tutkulu bir bebek, kimi deniz deli fişek, kimi mihriye dönük bir kelebek, kimi mahzuni bir âşık, bir aziz, bir arif, bir hikmet, bir can, bir cemal… Ve onlardan geriye kalan tek bir nar, Ahmet Say. Evrensel Yayınları’ndan çıkan Ağaçlar Çiçekteydi’de, “68 Kuşağı hiçbir zaman yitmemiş, onun bıraktığı miras, dipdiri bir anlayışla yenilenmiştir” diye yazıyor Ahmet Say. Kitapta, Mamak Askeri Cezaevi’nde koğuş arkadaşları “Denizler”den; Metin Altıok, Halit Çelenk, Şerif Tekben, Orhan Kemal, Fikret Otyam, Turgut Uyar, Behçet Aysan, İlhan Selçuk ve Tului Sönmez’e kadar kimler yok ki! 12 Mart’tan sonra Kocakurt, İpek Halıya Ters Binen Kedi, Güneşin Savrulduğu Yerden, Müzik Nedir Nasıl Bir Sanattır, Mozart ve Müzik Sözlüğü’nü kaleme alır. Dergiler çıkarır, makaleler yazar. Günde 810 saat çalıştığı Ankara’daki evinde, portreler üzerine yeni bir kitap hazırlığı içindeki Ahmet Say’a, böylesine zengin bir edebiyat mutfağında yetişmeseydi bu güzel eserleri üretebilir miydi diye soruyorum. “Etkileyici bir ortamım olmasaydı, doğrusu A düzeyine ulaşmamışsa dilden bahsedebilir miyiz? Ne demek kültür dili? Bilimde, sanatta ve teknolojide ürettiği terminolojiyi halkın da benimsemiş olması demek. Hiç unutmam Fazıl 78 yaşlarındaydı, ‘Baba’ dedi, ‘Almanca biliyor musun?’. EBRU ‘Biliyorum’, dedim. ‘Peki, öz GÜZEL Almanca?’. Öz Türkçe diye konuşuyoruz ya, onu ayrı bir dil sanıyordu. Dilimiz yoksullaştı. Şeref, haysiyet, izzeti nefis, gurur gibi kelimelerin bütününe ‘onur’ kelimesi ile cevap verdiler, oysa bunlar ayrı şeyler”. İkincisi diyor, Say; “Geçmişteki büyük isimlerin hepsi, tarihteki yerlerinin farkındaydılar. Ona göre çalıştılar. Mesele üç kitap, beş kitap daha yazmak değil. Öyle bir şey üret ki daha önce hiç yapılmamış olsun!”. Üçüncü öğüt yalnız yazı değil, sanatın tüm dallarının içinde yaşamak gerektiğine geliyor. “Müzik ve edebiyat birçok yönden benzeşir, bir kitabın ya da müziğin insanları sarması, duyguları, düşünceleri, tasarım ve dilekleri temsil etmesi gerekir. Örneğin Yaşar Kemal çağdaş bir destancıdır; kullandığı müzikli cümleler, bırakın 1213 yaşlarında, Hasan Âli Yücel’in destanı, uzun havaları, hatta senfonik yayımladığı dünya klasikleriyle başlar. müzikleri çağrıştırır.” Edebiyat sevgisi İstanbul Erkek Lisesi’nde Dördüncüsü diyor Say, ileri insanlık Salim Rıza Kırkpınar ile gelişir. Hocasının çizgisinden vazgeçmeyeceksin. “Yaşam cep öğüdü, Varlık Yayınları’nın eserlerini boyu tutarlı mısın? Geçmişle, bugünün okur. Edebiyat matinelerinde Sait Faik, ortalaması ne?”. Ahmet Say’ın Oktay Rifat, Cahit Irgat, Melih Cevdet, anlatımından iyi bir yazar olmanın, nitelikli Oktay Akbal ve Özdemir Asaf gibi değerli bir insan olmakla eşdeğer olduğunu edebiyatçıları dinler. Yazarlığı doğuştan mı anlıyorum. Yani bahçedeki toprakta gelmiştir? Bilinmez. Kanımca bir kişilik boşuna nar kök salmamıştı. Kadim nüvesi olarak gelişmiştir. zamanların bilge meyvesi nar, 77 yılın Birkaç yüz sözcükle konuşan ve birikimini Ağaçlar Çiçekteydi’de anlatıyor. tekdüze kişiliğe sahip insanların olduğu Nar kadar sağlıklı, nar kadar taneli bir bir ortamda, yazar adayları kendini nasıl ömür geçirmesi dileğiyle... G özgürleştirebilir? Birincisi, “dil” diyor, [email protected] Ahmet Say: “Çağımızda dil, kültür dili biçimlenemezdim. Birikim yaratan bir çevre, doğal şırıngalar olmasaydı herhalde üretemezdim” diyor. Sadece çevre değildir Ahmet Bey’e ruh katan. Disiplinli bir eğitim sürecinden geçer. Tahir Nejat Gencam’dan akıcı, sade ve özenli yazı dersi alır. 68 kuşağı gençliğinin bir parçası olan kitap okuma alışkanlığına, SELÇUK EREZ Kürtler Zerdüşt mü? öyle bir iddia daha doğrusu istek var: Zerdüşt dininin, İsa’dan önce altıncı yüzyılda bugün İran, Afganistan ve Türk devletlerinin bulunduğu alanlarda yayıldığı bilinir. Bu bölgede yaşayanların, bu ara Kürtlerin Zerdüşt dinini seçtiklerine inananlar var. Zerdüştlerin çoğu zamanla Müslüman olmuş. Bugün, kendilerini, çevrelerinde yaşayanlardan ayıran bir kimliğe bürünmenin yararına inanan bazı Kürtler, eski dinleri Zerdüştlüğe dönmelerinin gerektiğini ileri sürmektedir. Bundan olacak, Başbakan, başörtüsü konusunda önerge veren BDP’lilere, “Benim başörtülü kardeşlerimi niye istismar ediyorsun? Dini Zerdüştlük olanın böyle bir derdi olur mu?” diye çıkıştı. MS. 644’de Arap ordularıyla İran’ı işgal edenler, Zerdüşt dininden olanları “ehli kitap” kabul etmişlerdi. Kuran’da yer alan (40:78) “Senden önce de peygamberler yolladık; bunlardan bazılarını sana duyurduk, bazılarındansa bahsetmedik” sözlerinde “bahsedilmeyen” B peygamberin Zerdüşt olduğunu ileri sürenler vardır. Zerdüşt’e Eski Yunanlılar ve Romalılar ilgi duymuşlardı. Nietzsche’nin “Zerdüşt Böyle Buyurdu..” başlıklı eseri, Richard Strauss’un aynı adlı senfonik şiiri, İrlandalı şair Yeats’in Zerdüşt’ten sıkça bahsetmesi, bu peygambere ilginin sona ermediğini yansıtır. Bir insanın Zerdüşt dininden olması, onun neden bazı konulara karışmamasını gerektirsin? Bu, her din, her inanç için geçerli bir sorudur. İnsanlara, neye inanırlarsa inansınlar, isterlerse ütü tahtasına tapsınlar, “Sana düşmez, konuşma!” demememiz, onları hor görmememiz gerekir. Ha bunun istisnası yok mudur? Vardır elbette: Sadece paraya tapanlara saygı gerekmez! Tek inandıkları şey, para için, tarihe, doğaya aldırmadan, memleketi haraç mezat satılığa çıkaranları, biz, ütü tahtasına tapanla da, soğana inananla da bir tutmamayız! G [email protected] Düşledikleri geleceği anlatacaklar Çocuklar, 10 Aralık’ta İzmir’de toplanacak “Çocuk Kurultayı”nda, nasıl bir gelecekte yaşamak istediklerini anlatacaklar. Ekin Koleji’nin ulusal düzeyde yapacağı kurultayın bu yılki konusu, “Düşlediğim Geleceği Yaşamak İstiyorum”. Türkiye’deki bütün ilköğretim okullarının katılımına açık olan kurultay, “Çocuk ve İnsan Hakları Haftası” kapsamında yapılacak. 13 yıldır düzenlenen çocuk kurultayında, çocukların sorunlarını, özlemlerini, hayallerini anlatmaları ve büyüklerle paylaşmaları hedefleniyor. Kurultaya, okulları temsilen ilköğretim 7. ve 8. sınıf öğrencileri katılabilecekler. Türkiye’deki tüm ilköğretim okullarını “2011 Çocuk Kurultayı”na davet eden İzmir Ekin Koleji Genel Müdürü Yasemin Reşitoğlu, “İzmir’de bir araya gelecek çocuklarımızın, Çocuklardan “Uluslararası Sözlük” zmir Yöneliş Koleji, Avrupa’daki Okullar Topluluğu tarafından koordine edilen ve desteklenen, Uluslararası Çok Dilli Sözlük Projesi’nde yer alıyor. Çok dilli sözlük projesi, katılımcı ülkelerden eğitimcilerin ve öğrencilerin birbirleriyle iletişim kurup ortak işbirlikleri yaptıkları sanal ortamda gerçekleştirilecek. Yöneliş Koleji Müdürü Aysel Altınok, Romanya, Çek Cumhuriyeti ve Polonya’nın da katılımıyla gerçekleştirilecek “Uluslararası Sözlük Yapalım” projesinin, çocukları İngilizce dışında Avrupa dilleri ile karşılaştırmayı amaçladığını söyledi. 5 Avrupa dilini kapsayan proje sonucunda ortak bir sözlük oluşturulacak. G Espirisentır Misafir şair Eskidenmiş sabredip murada ermek Şeyhin kerametini bekleyerek Öyle zamanlar yaşamaktayız ki dostum Erdemdir bazen, sabretmemek... *** Elinde ne piyon kaldı, ne vezir, ne kale Düştü birbiri ardına atlar, filler Ama şah hâlâ direnmekte Yeni taşlar bulundu çünkü: Köpekler... Ataol Behramoğlu (Dörtlükler) İ FİGEN ATALAY düşlerini, özlemlerini, yaşadıkları sorunları ve gelecekle ilgili düşüncelerini kurultayda özgürce dile getirerek, büyüklere ve kamuoyuna önemli mesajlar vereceklerini düşünüyoruz” dedi. Kurultay’a katılmak isteyen ilköğretim okulları, www.ekink12.tr adresinden ve (0232) 84447475 numaralı telefondan bilgi alabilirler. G Issız sıtori Yalnızlığın rengi Lacivert’tir Ay’ın gölgesinde Sessizce duran Karanlık bir deniz gibi.. Mehmet Tuncer Sahibinin sesi Bir erkek hiç neden yokken karısına çiçek getirmişse, bir nedeni vardır elbet!.. “Hayalimdeki Araba” yarışması başlıyor Toyota’nın düzenlediği “Hayalimdeki Araba” adlı resim yarışmasına katılmak isteyen çocuklar, 31 Ocak 2012 tarihine kadar başvuruda bulunabilir. Türkiye’deki değerlendirmelerde 3 ayrı kategoride (10 yaş altı, 1012 yaş arası, 1315 yaş arası) dereceye giren resimler, Japonya’da gerçekleşecek Uluslararası Yarışma’ya katılma şansı kazanacak. Katılmak için Toyota plazalarından ya da www.toyota.com.tr/hayalimdekiaraba/ web sitesinden bilgi almak mümkün. [email protected] Bilim eğlencelidir! İTÜ Bilim Merkezi’nde hafta sonu akademileri başlıyor, 12 Kasım7 Ocak tarihleri arasında her cumartesi, Çılgın Bilim Akademisi, (710 Yaş) Elektronik Akademisi, (710 Yaş) Robot Akademisi, (1114 Yaş) 13 Kasım18 aralık tarihleri arasında da her pazar Mutfakta Bilim programları, çocukları bekliyor. Taşkışla'daki İTÜ Bilim Merkezi’nde yapılacak akademilerle ilgili ayrıntılı bilgiye, (0212) 2516013 ve 0554 8888913 telefon numaralarından, www.eglenbilim.com ve www.bilimmerkezi.itu.edu.tr adreslerinden ulaşmak mümkün. G Leyleğin ömrü belgesellerde oynamakla geçer!.. G Suşi lokantasının camekânına ne yazılabilir... “Hatır için çiğ balık bile yenilebilir” mesela!.. İbrahim Ormancı Petşop Fırsat..Fırsat.. Söylenmemiş 5 adet yalan, ihtiyaçtan satılıktır. Veresiye teklif edilmemesi reca olunur. Emekli Davut PostFordizm Boş duran makineyi kapitalizm sevmez. Deniz Toka Misafir çizer: Semih Balcıoğlu C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle