Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bu hayvanlar için yaşam alanı istiyorum 170 kedi, 18 köpek. Bir kısmı Sevtap Elmas’ın evinin bahçesinde, bir kısmı kiraladığı iki katlı binada yaşıyor. Kiminin bir ayağı kopuk, kiminin gözü görmüyor, kimi yavruyken atılmış kapı önüne. Yaklaşık 25 yıldır, onlara sahip çıkıyor Elmas ve sayıları her geçen gün artıyor. Akademisyen Sevtap Elmas’ın tek istediği onlara hak ettikleri bir yaşam alanı bulmak. Bunun için de desteğe ihtiyacı var. Röportaj: Zuhal Aytolun / Fotoğraf: Vedat Arık / Sayfa 6 Orhan Gencebay yeni albümü için hazırlanıyor. Bu çalışma “sanatta 43, müzikte 60 yıl” demek. Ne de olsa Gencebay bir tarih. Yarım yüzyıldır bu toprakların acısını, isyanını anlattı. Eleştirildi, yasaklandı. “Hatasız Kul Olmaz” dedi, hata yaptığındaysa; “Hatamla Sev Beni”. 30 yıl önce “Batsın Bu Dünya”yı bozuk düzene, çarpık sisteme isyan için yapmıştı. Şimdi ne değişti derseniz cevabı on yıl önce yazdığı bir başka şarkıda “Neyi Değiştirdik ki Sevgililerden Başka.” İlk göçenler kendilerini aldattı Mehmet Ünal, neredeyse başından itibaren fotoğrafladı Almanya’ya göçü. Bugün ilk gidenlerin yanı sıra onların torunları da Ünal’ın fotoğraf kareleri arasında. Ünal, dönüp baktığı zaman, 70’lerde fotoğrafladığı insanların hem bakışları hem de yaşam tarzlarıyla çok daha farklı bir yerde durduğunu söylüyor. Ona göre “Almancılar”da hüznün yerini şüphe ve başkaldırı almış... Osman Çutsay / Sayfa 2 Ben müzik yapmadım yaşadım ile kolay sanatta 43, müzikte 60 yıl. Her bir yanımızda ondan bir parça; dilimize takılan bir mısra, kulağımızdan düşmeyen bir melodi... Orhan Gencebay, bu topraklardan yükselen çığlığın öncüsü. “Batsın Bu Dünya”, “Bir Teselli Ver”, “Dertler Benim Olsun” ve daha onlarcası, yüzlercesi... Başrolünü oynadığı 36 film, yüz milyonlara yaklaşan albüm satışı ve Türkiye’nin sosyal dönüşümünün müzikal serüveni... Orhan Gencebay tabularla mücadele etti, ilk olmanın zorluklarını yaşadı, otoritelere kafa tuttu, “bozuk” düzene karşı çıktı, umut ve özgürlük adına “Batsın Bu Dünya” dedi. Neredeyse yarım yüzyıl bu toprakların acısını, isyanını anlattı. Eleştirildi, yasaklandı. Değişen isyan mı müzik mi bilinmez ama Gencebay müziğinin yıkılmaz kalesi oldu. Şimdi ise kendi müziğinden rock müziğe bir köprü kurmanın çalışmasını yapıyor. Müzikte 60, sanatta 43 yıl. Büyük bir krallık arabesk ama siz böyle tanımlamadınız hiç. Peki neydi Orhan Gencebay müziğinin sırrı? Müzik yapmadım, yaşadım. Ona çok ciddi emekler verdim. Ne mutlu ki hobisini meslek edinen mutlu azınlıktanım. “Ruhumda titreyen sonsuz bir alevsin” 14 yaşında ilk bestelerinizden biri. O yaşta bir çocuk için çok ağır değil mi sözler? “Ruhumda titreyen sonsuz bir alevsin / Adımı zikreyle bu alev sönmesin / Ruhun ayrılsa bile o pak teninden / Dilerim adımı anmadan Hakka eremeyesin.” Nasıl bir ruh haliniz vardı? O dönemde “Bir huzur var ki şu âlemi fani içinde / Yaşadım da o âlemi bu karar içinde / Gördüm ki doğan bir pişman doğmayan ise iki...” böyle de bir bestem vardı. Notayı altı yaşında öğrendim, yedi yaşında sazı kucakladım. Klasik batı müziği eğitimi aldım. Nedenini çok bilmiyorum ama belki de böyle olması gerekiyordu. Ne de olsa hisler yedi notada birleşir. 10 yaşında “Kara Kaşlı Esmer Yar”ı yazmıştım. Şekillenmemiş duygulardı onlar ama aşk ve vefa bende hep aynıydı. İlk zamanlar sanat müziğine ağırlık vermiştim tambur çalıyordum. Nazariyat önemliydi, klasik batı müziği eğitimi iyi bir temel vermişti. Ama halk müziğini katıksız öğrenmek istiyordum. Sonra caz, rock, blues dinledim, kim dinlemedi ki? Ne güzeldi Elvis Presley, The Beatles, Chuck Berry. Devamı 4. sayfada D Röportaj: Ali Deniz Uslu / Fotoğraf: Uğur Demir Michael Hearst Yandaki fotoğrafta müzisyen Michael Hearst’ın elinde gördüğünüz enstrüman bir akordiyon değil, klavyola. Daha önce hiç duymamış olabilirsiniz ama Hearst’da bunun gibi daha birçok garip enstrüman var. Deniz Ülkütekin / Sayfa 10 İş kazaları artıyor Türkiye Çin’den sonra büyüyen ikinci ülke oldu! Başarının sırrı mı? Uzun ve güvencesiz taşeronlaştırma... Sonuç sadece Eylül’de 56 insan çalışırken öldü, 686 kişi yaralandı. Esra Açıkgöz / Sayfa 5 C M Y B C MY B çalıştırma, düşük ücret, hızlandırılan