Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 MAYIS 2010 / SAYI 1258 9 Yaşları 5 ile 14 arasında yüzlerce çocuk sadece dersleri için destek almakla kalmıyor, müzikten spora dek uzanan çeşitli sosyal aktivitelere de katılıyorlar. Kendilerini geliştiriyor, hayallerini genişletiyorlar. Frito Lay sponsorluğunda Güneydoğu’da 6 şehirde açılan Ceheetos Gelişim Merkezleri sayesinde. ADNAN BİNYAZAR Aydınlanmanın erdemi ydınlanma çağı, aydınlatıcı ışığını yaymadan önce, karanlığın gizlediği pislikleri temizlemeye yöneldi. Yapıyı sağlam temele oturtmanın kuralı da budur: Kayalar parçalanacak, bataklıklar kurutulacak, cüruf kaldırılacak, çatı çatıldıktan sonra odaların döşenmesine geçilecektir. Cervantes’in Don Quijote’si aydınlanma olgusuna iyi bir örnek oluşturur. Don Quijote, aydınlanma düşüncesinin bol alüvyonlu anlatı ırmağıdır, beyni safsatalarla doldurup insanlığı eylemsiz kılan boş hayalciliğin sonunu getiren ironisidir. Kendini hayallere kaptıran insan, yanlışı doğru, doğruyu yanlış görür. Hayalcilik, ruhsal sarsıntıdan da kötüdür; kişinin gözünde, ömrü domuz ahırlarında geçen sıradan bir köylü kadınını kontes de yapar, yel değirmenlerini devlerin ordusuna da dönüştürür... Öyle ki, Don Quijote, karanlıkta düşman baskınına uğradığı korkusuyla kılıcını sağa sola sallarken, tavandaki şarap tulumlarından birini delip, oradan, kan sandığı şarabın tepesine aktığını görünce, en büyük düşmanını ortadan kaldırdığı düşlerine kapılır. Bu yanılsamayla, hayalci bir dünyanın sona erişinin anlatı tarihi başlamıştır. Başta köyün rahibiyle berberi, Don Quijote’nin yakınları bir araya gelip, beynini çürüten kitaplardan kurtarmak isterler onu. Rahip az çok bilgisiyle, berber ve yakınları onun dediklerine inanarak, sakıncalı buldukları kitapları yakılmak üzere avluya atarlar. Yararına karar verdiklerini de yakmayıp bir yere gizlerler. O günün koşullarında kitap, kişinin bilgiyle donatılmasını öngören aydınlanma düşüncesinden intikam almak için yakılıyordu. Kuşkusuz, kitap yakmak insanlık suçudur. Hiçbir çağda bir çözüm de A getirmemiştir. Nazi Almanya’sında, kitapları yakılan yazarların bile, Hitler’in Kavgam (Mein Kampf) adlı eserini yakmayışları, aydınlanma hoşgörüsünün sonucudur. Bu örnek, özellikle 12 Mart’ın tarihe nasıl bir utanç sayfası eklediğini açıklamaya yetiyor! Yine de, 12 Mart sonrası iyi kitaplar yok edilirken, çöplük malı kitapların devlet eliyle kitaplıklara gönderildiği o kara günlerde, okumanın erdemine inanmış kişiler, ekmeğinden kesip parasını kitaba yatırmıştır. Bireysel bilinçlenme budur. Şu günlerde, yasamayürütmeyargı erkinin birbiri içinde etkisiz kılınıp tek kişi yönetiminin devreye sokulmak istendiği günler yaşanıyor. İnsanımızın, aklını kılavuz eyleyerek cesaretle arayışa yönelmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu, kişinin kendini bireysel bir varlık olarak algılamasına, bilgiyle donatarak aydınlanmanın erdemine ermesine bağlı bir olgudur. Aydınlanma da, “kişinin, kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanması” değil midir? Kant’ın şu saptamasını derinliğine kavrama sorumluluğu, sanırım ülkemizde hiçbir dönemde bugünkü kadar önem taşımamıştır: “Doğa, insanı, dışardan yönlendirilmeye bağlı kalmaktan çoktan kurtarmıştır. Buna karşın, korkaklık ve tembellik nedeniyledir ki, çoğunluk, yaşamları boyunca yetkinleşmemeyi kendi gönlüyle yeğlemiştir. Bu yetkinleşememe durumu, onların başına niteliksiz gözetici ve yöneticilerin gelmesini daha da kolaylaştırıyor.” Yetkinliğe erememiş bireyler, ne yazık ki, onu her alanda düşünsel eylemsizliğe sürükleyen en kötü durumların ayrımında bile olamıyorlar... G binyazar@gmail.com ŞİRİN GÜVEN Doğu’nun iddialı çocukları... ikret Kurumaz, Fahriye Hanım Çetin, Ziyat Ağırman, Canan Adıgüzel, Nurşin Güneş Canda ve Meral Dağ, Nusaybin Cheetos Gelişim Merkezi'ndeki 270 çocuktan birkaçı... Kimi doktor, kimi öğretmen, kimi tercüman olmak istiyor... Geleceğe umutla bakıyorlar, hayaller kuruyorlar. Coğrafi koşullar ya da 13 nüfuslu bir evde büyümek gibi zorluklar da yaşıyorlar ama yine de vazgeçmiyorlar hayal kurmaktan ve okumaktan... Bunların gerçekleşmesinde Frito Lay Türkiye’nin 2003 yılından bu yana GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı’nın işbirliğiyle açtığı Cheetos Gelişim Merkezleri'nin katkısı olduğu şüphesiz. Batman, Mardin (Nusaybin, Ömerli), Adıyaman (Merkez, Gölbaşı), Diyarbakır (Silvan), İzmit (Suadiye) ve Şanlıurfa Hilvan'daki merkezlerle bugüne kadar 10 binin üzerinde çocuğa ulaşılmış ve onların hayalleri renklendirilmiş. Merkezlerde 5 ile 14 yaş arasındaki çocukların okul derslerine yardımcı olmanın yanı sıra, ilgileri olan konularda eğitimler de veriliyor. Masatenisi, gitar, vurmalı çalgılar, keman, bilgisayar, tiyatro, dans, ebru, takı ve el sanatları çocukları boş zamanlarında bilgilendiriyor ve eğlendiriyor. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı vesilesiyle Güney Doğu Anadolu Bölgesi’nden yaklaşık bin çocuğun Mardin’de yaptığı gösterilerden de belli oluyordu bu. Kimi çaldı, kimi söyledi, kimi oynadı. Ama hepsi de çok eğlendi. Onların birbirinden keyifli gösterileri elbette izleyenleri de mest etti. En çok da 50 metrekarelik bir beze Mardin'den görülen Mezopotamya Ovası’nı “Mardin Denizi” ismiyle resmetmeleri... Cheetos Gelişim Merkezleri’nde futboldan basketbola kadar pek çok sportif aktivite de yapılıyor. Ama Nusaybin ve Batman’daki merkezleri F gezdiğimizde onların özellikle masatenisi konusunda ne kadar iddialı olduklarını gördük. Yıldızlar takımlarında il birincisi olan çocuklar “tıkır tıkır” oynarken gözlerindeki pırıltıyı görmek gerekir. Hatta onlar şimdi Türkiye birincisi olmak için Samsun’da kıyasıya yarışıyor. İlkokul çağındaki çocukların bendir ve darbukanın başına oturduğunda nasıl döktürdüğünü anlatmaya bilmem gerek var mı? Küçücük kızların gitar çalma hevesini, geleneksel Türk sanatlarından ebru ile nasıl desenler ve renkler yakaladıklarını, tiyatro sayesinde çekingenliklerinden kurtulduklarını, “OkuDüşünPaylaş” projesiyle kitap okuyarak kendilerini ifade etmeyi, satrançla olaya pek çok açıdan bakmayı öğrendiklerini de unutmamak gerekir. İçlerinden Frito Lay’in bursuyla okuyan Fahriye Hanım Çetin’in “OkuDüşünPaylaş” etkinlikleri sayesinde şiir yazmaya başladığını duymak ne kadar mutlu eder insanı değil mi? Folklor oyunlarında coşkuyla bağıran, vurmalı çalgılarda içlerindeki ritme kendini kaptıran çocuklar şüphesiz gelecekleri için birer adım atıyor bu merkezlerde. Ayrıca merkezlerdeki öğretmenler sayesinde matematikten geometriye ve fene kadar pek çok alanda dersleri konusunda da yardım alıyor ve daha iyi bir gelecek için uğraşıyorlar. Kısaca Cheetos Gelişim Merkezleri'nin Güneydoğu’daki çocuklar için çok şey ifade ettiği kesin. Zor koşullar içinde sosyal etkinliklere fırsat bulamayan, iki gözlü bir evde çalışacak ya da kendini ifade edecek yer bulamayanlar için çok anlamlı olduğu tartışmasız. Birer meslek edinmek, ilgi duydukları uğraşlar ile kendilerini geliştirmek için adımlar attıkları için önemli... Hele de Siirt’teki gibi tatsız olayların yaşandığı bugünlerde... G C M Y B C MY B