Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hikâyesi olan elektronik müzik DENİZ ÜLKÜTEKİN on Mod, İstanbul elektronik müzik camiasının son zamanlarda dikkat çeken gruplarından. Aslı ve Doruk, Bon Mod grubunu oluşturan ikili. Röportaj için soyadlarını bile vermek istemediler, hatta isimlerini bile zor öğrendik. Çünkü özel hayatlarıyla ilgili konulardan değil sadece müzikten konuşmak istiyorlar. Bon Mod nasıl ortaya çıktı? Aslı: Tanıştıktan sonra planların ortak bir noktada kesiştiğini fark edip birçok şeyi beraber yapabildiğimizi görünce beraber çalışmaya başladık. Aslında Doruk vokal arıyordu, ben de beraber müzik yapabileceğim beni anlayabilecek birini arıyordum. Doruk’un bu özelliklere sahip, ortak bir müzik geliştirebileceğim biri olduğunu fark ettim. Elektronik müziği DJ olarak icra etmekle grup olarak icra etmek arasında nasıl farklar var? Doruk: “Deck”in arkasında duran biri yerine sahnede dans eden iki kişi çok daha etkileyici. İnsanları çok daha fazla gaza getiriyor. İnsanlar genelde karanlık kulüplerde boş duvarlara bakıyor ya da birbirleriyle kesişiyor. Onun yerine sahnede bakacak bir şey olması iyi bir şey. Kulüplerde sahne dj’ye göre tasarlanmıştır ve grup için uygun olmayabilir. Doruk: O kadar çok başımıza geliyor ki. Mekânların çoğu, ne sahne ne teknik altyapı olarak canlı müzik için ayarlanmış değil. Aslı: Türkiye’de insanlar buna alışkın değil. Kulüpler küçük olduğu için bir dj kabini oluyor sadece. En çok dikkat çeken şarkınız Stanbul mu oldu? Doruk: Parça Türkçe olduğu için ve buradan bir şeyleri anlattığı için insanları vurdu sanırım. Bir anda patladı ama o kadar önemsediğimiz bir parça değildi. Aslı: Gerçekleri yansıtıyor. Ne çok güzel ne de çok kötü bir şey olarak gösteriyor. B Grup 15 Mayıs’ta Karaköy’de düzenlenecek sokak festivalinde sahne alacak. Elektronik müzikte sözler pek ön planda değildir. Ancak siz Stanbul şarkısıyla yaşıtlarınızın bu şehir hakkındaki kafa karışıklığını yakalamışsınız. Doruk: Biz ona dikkat ediyoruz. Bütün şarkıların bir hikâyesi var zaten. Doldurma sözler değil. Neticede konserler çok enerjik ve çığlık çığlığa geçiyor. Zaten müzikle yapmaya çalıştığımız sadece insanları coşturmak. Bon Mod müziğini oluşturan asıl sesler nedir? Doruk: Synthlerde vintage tonları seviyoruz, davullar da genelde seksenler sesleri. Başlangıç noktası bu sesler oluyor ama bitişte daha güncel seleri tercih ediyorum. Hem Türkçe hem İngilizce sözleriniz var. Aslı: Stanbul’u Türkçe olsun diye yapmadık, bir anda geldi. Bazen ben söz yazıyorum, Doruk üstüne bir şeyler ekliyor, ya da tam tersi oluyor. Peki bu şekilde mi devam edeceksiniz? Doruk: Bandrollü albüm birileri parasını vermediği sürece yapacağımız bir şey değil. Aslı: Zaten Türkiye’de kim albüm alıyor ki? Hayatınızı müzikle idame ettirebiliyor musunuz? Doruk: İkimizin de başka işleri var. Bizim de kaygımız o. Türkiye’de herkes iki iş yapmak zorunda. Bundan çıkış yolu nedir sizce? Doruk: Düzenli konser verip maddi durumu yükseltip, bu işten geçinir hale gelmek. Aslı: O zaman daha iyi şeyler yapabiliriz zaten. Şimdi de iyiyiz ama kafada ekonomik ve zamansal problemler olmasa çok yaratıcı ve rahat olabiliriz. Doruk: Ben bir sürü dünya çapında müzisyen tanıyorum, bunlar evde oturup dizi yazarak geçiniyorlar. Sinemaya ödenek çıktı, bakın ne güzel filmler yapılıyor. Müzikte de böyle bir şey olmalı. Ekonomi, zaman, mekân ve dinleyici kitlesiyle ilgili problemler var. Belki ilk sıraya dinleyici kitlesini koymalıyız. Aslı: Müzik yapan, müziğe para harcayan kitle nüfusun yüzde biri bile değildir. Doruk: Biz de diğer dünya vatandaşları gibi kendi müziğimizi yapıp, festivallere giderek, konser vererek hayatımızı sürdürmek istiyoruz. Birilerinin artık buralarda bir şeyler kaynadığını görüp desteklemesi gerekiyor. G ZÜLAL KALKANDELEN Ampul sevdası u köşede gördüğünüz karikatür, Gennady Chegodayev’in imzasını taşıyor. Çalışmalarını beğeniyle izlediğim çok yetenekli bir Rus sanatçı kendisi. Daha önce de bir başka karikatürünü konu eden bir yazı yazmıştım. Bugün bu enfes karikatürün bana düşündürdüklerini anlatacağım. Elbette her insan gibi, benim algılarım da, içinde yaşadığım toplumun özellikleriyle ilintili olarak belirleniyor. Bu nedenle, karikatüre getirdiğim yorum, gerçeklerle hayal gücümün bir karışımı olarak şekillendi... Ve metaforu da çok sevdiğimden, bir anda ampullerden birini iktidar, diğerini de yandaş medya olarak gördüm. Bakın, öykünün devamı nasıl gelişti: İktidar, karşısında durmuş kendisine bakan medyayla karşılaşınca aniden ampulü yakar. Medya da kendisine çeşitli fırsatlar sunabilecek iktidarı görünce heyecanlanır ve karşılıklı bir elektriklenme olur. İhaleler, krediler, devlet televizyonlarında program yapanlara sağlanacak yüksek ücretler vb. olanaklarıyla iktidar, birden çok çekici gözükür medyanın gözüne... Eh, medyanın kendilerini övmesi de iktidarın işine yarar. Bu düşüncelerle birbirlerine doğru koşar adımlarla yaklaşırlar. Medya, iktidara “iyisin, hoşsun, durma koş” diyerek gaz verir. Artık onları birbirinden ayıracak hiçbir güç yok gibidir. Ama girdikleri yolda, hesaba katmadıkları bir fizik kuralı vardır: Camdan yapılan iki madde çarpışırsa, anında ikisi de kırılır. Çünkü sağlam temellere dayanmamaktadırlar; ikisi de çok kırılgandır. Sonuçta, yandaş medyanın verdiği gaz fazla kaçar ve iki ampul kafa kafaya vuruşur. Ortalık kırık cam parçaları içinde kalmış, bir hevesle girişilen macera kötü bitmiştir... B www.zulalkalkandelen.com / kzulal@yahoo.com C M Y B C MY B *** Gennady Chegodayev, tabii ki, bu karikatürü benim bakış açımdan değerlendirerek çizmedi. Ama sanatın gücü de burada zaten. İzleyiciye/dinleyiciye kendi öyküsünü yaratma olanağı verdiği, yüzlerce, binlerce yeni düşünceye yol açtığı için heyecan verici. Ben de İktidarmedya ilişkilerini bu karikatür aracılığıyla esprili bir şekilde yorumlamaya çalıştım. Ancak her esprinin arkasında da bir doğru yatar... Bu iki ampulün gerçekte hesaba katmadığı şey, hukuk düzeni göz ardı edildiğinde çok sert çarpışmaların yaşanabileceğidir. O düzeni görmezden gelirseniz, hızınızı alamayıp kendinizi kıç üstü yere çakılmış halde bulabilirsiniz. İktidara yanaşacağız diye hukuksuzluğu desteklemeyin. O kaygan zeminde hızınızı kontrol edin. Yandaş medyaya son dönemin ünlü deyişiyle sesleniyorum: Gaz vermeyin! Sakın benim gibi düşünenlere de “Sana ne!” demeyin; ortalık cam kırıklarıyla dolarsa, yalnız sizin değil herkesin ayağına batar... G