16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

24 OCAK 2010 / SAYI 1244 9 24 Ocak 1993: Gazeteciyazar Uğur Mumcu Ankara’da Karlı Sokak’taki evinin önünde, arabasına konan C4 tipi plastik patlayıcıdan oluşan bombanın infilak etmesi sonucu yaşamını yitirdi. Kitaplarında ve makalelerinde Türkiye’deki yolsuzluk, terör, silah kaçakçılığı gibi konuları irdeleyen Mumcu, öldürülmeden önce de polismafyasiyaset üçgenini araştırıyordu. 1965: Dünya tarihinin en önemli devlet adamlarından İngiliz Sir Winston Leonard Spencer Churchill 91 yaşında hayata veda etti. 27 Ocak 1963: Soğuk Savaş döneminde deşifre olduktan sonra ünlenen casus Kim Philby Beyrut’ta ortadan kayboldu. Önce İngiliz İstihbaratı’na, sonra da SSCB’ye çalışan Philby’nin Moskova’ya sığındığı açıklandı. 28 Ocak 1920: Meclisi Mebusan “Misakı Milli Beyannamesi”ni kabul etti. 1973: Türkiye’nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ve yardımcısı Bahadır Demir, Santa Barbara Baltimore Oteli’nde Mığırdiç Yanıkyan tarafından öldürüldü. Baydar ve Demir’i iş için davet eden 77 yaşındaki Yanıkyan’ın avukatları bu hadisede tarihin suçlu olduğunu, müvekkillerinin cezai ehliyeti olmadığını, onun Ermeni kavminin iftiharla anacağı bir insan olduğunu belirterek tahliyesini istedi. Yanıkyan müebbet hapse mahkum oldu. ADNAN BİNYAZAR Bandın ucundaki civciv ıllar önce bir kısa film izlemiştim. Hem de TRT’de! TRT İsmail Cem döneminde neydi şimdi ne oldu... Nerde “Yurttaş Kane” türü filmler, sağlam düşünceli kişilerin katıldığı açıkoturumlar!.. Bilgi yoksunluğu, kayırma, ona buna yaranma duygusu devletin televizyonunu ne hallere soktu!.. TRT bir zamanlar özel TV’lere örnek iken, şimdi onların atıntılarını topluyor... Dönelim kısa filmin konusuna... Yürüyen bir bant getirin gözünüzün önüne. Bandın başında, makineleşmiş bir adam. Bir karton kutudan aldığı civcivlerin sağlıklı olanlarını bir yana ayırırken, can çekişenleri banda atıyor. Bant da onları götürüp çöp torbasına döküyor. Cansız ya da yarı canlı civcivler, belki birkaç dakika sonra bir makinenin dişlileri arasında macunlaştırılıp, ya kedi köpek maması ya da göbekli marullar yetiştiren verimli tarlalara gübre olacak... Yaşamak öyle bir tutkudur ki, elbet, bedeninde bir solukluk can kalanlar arasından bile o sırada birbirinin civ civ sesiyle çoğaldıkları duygusuna kapılıp kurtuluş umuduna kapılan biri çıkacaktır... Çıkıyor da... Bandın sürüklediği yarı canlı civcivlerden biri tam torbaya düşecekken canlanıp geriye doğru yürümeye başlıyor. Kamera, bu çileli geriye dönüşü görüntülüyor... Yürüyen bandın üstünde geriye doğru yol almanın civcivden nasıl bir güç istediğini düşünün! Civciv, bir ara dengesini yitirip sürüklense de direniyor. Sanki torbaya bir bir düşen yarı canlı yoldaşları, içlerinden hiç değilse biri kurtulsun diye minik akıllarının tümünü ona bağışlamışlar... Y 25 Ocak 1971: Uganda’da Milton Obote yönetimini askeri darbeyle deviren diktatör İdi Amin iktidara geldi. 29 Ocak 1923: Gazi Mustafa Kemla Paşa İzmir’in tanınmış ailelerinden Uşakizade’lerin kızı Latife Hanım’la evlendi. 1991: İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi’nin kurucusu ve dekanı olan ünlü hukukçu ve yazar Tarık Zafer Tunaya hayata gözlerini yumdu. 26 Ocak 1699: Osmanlı Devleti ile Avusturya İmparatorluğu arasında Karlofça Antlaşması imzalandı. Karlofça Antlaşması Osmanlı Devleti’nin batıda büyük çapta toprak kaybettiği ilk antlaşmaydı. 1905: Güney Afrika’nın Johannesburg şehri yakınlarında dünyanın gelmiş geçmiş en büyük elması bulundu. “Cullinan” adı verilen dev elmas 12 cm uzunluğunda, 7 cm genişliğindeydi. 1948: Kurtuluş Savaşı komutanlarından, devlet adamı Kazım Karabekir hayata veda etti. 1974: THY’nin F28 tipi “Van” adlı yolcu uçağı İzmir’de düştü. Uçaktaki 64 kişi hayatını kaybetti. 30 Ocak 1933: Adolf Hitler Almanya’nın yeni başbakanı oldu. 1934: Burdur Valisi Hazım Bey makam odasında, işine son verilmesine sinirlenen Adil adlı bir işçi tarafından silahla vurularak öldürüldü. Hazırlayan: ALİ SELİM EMEÇ [email protected] Küçük adımlarla yol almasından belli; civciv torbaya düşmeyecek! Kamera adamın görüntüsünü yansıtıyor... Duygu donukluğuna uğramış adamın yüzünde mutluluğa benzer umut ışıkları oynaşıyor. Az önce civcivi elleriyle ölüm bandına bırakan o değilmişçesine, coşku içinde, yürek atışı hızlanan izleyiciler gibi, civcivin hedefe ulaşmasını bekliyor. Ve civciv kurtuluşa eriyor... Gülerken çürük dişleri iyice ortaya çıkan adam civcivi ölüm bandından alıyor, dirim kutusuna koyuyor... Civcivin, yokoluşla varoluş arasındaki ince çizgiyi aştığı andır bu; Tolstoy’un, dev romanı Savaş ve Barış’ın bitiminde, “Bütün sıkıntılarına karşın hayat yaşanmaya değer,” dediği an... Civcivin hayata tutunma yürüyüşü, yokoluştan varoluşa ermenin öyküsüdür. Öyle anlar vardır ki, onca yaratığın içinden bir tekinin kurtuluşu bile insana umut kaynağı olur. Umut kaynağı kurudu mu, yaşam dönencesi yörüngesinden fırlar! Eğitim düzenindeki bozukluk, ekonomik dengesizlik, işsizlik gibi sorunlar gençleri umutsuzluğa sürüklüyor. Sorunların altında ezilmelerine karşın, bu bozuklukları ancak gençlerin düzeltebileceğinden kimsenin kuşkusu olmasın. Toplumsal tarih, güvenç aynasının parlak yüzüdür. Kurtuluş Savaşımızdan üç beş sayfa okuyan, tarihsel direnci bu “ayna”nın sayfalarında bulacaktır. Umutsuzluğa kapılıp direnme gücünü yitirmek, insanın kendine kurduğu en büyük tuzaktır. Bu tuzağın kıskaçları arasından kurtulup aydınlığa ermesi, onun göstereceği direncin ürünü olacaktır. G [email protected] C M Y B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle