16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

24 OCAK 2010 / SAYI 1244 11 Ne aldığından, aldığın ürünün kalitesinden, kullanışlılığından ziyade markasına önem veriyorsan, bir sorun var demektir. Nöroloji uzmanı Mehmet Yavuz, bu sorunu marka bağımlılığı olarak tanımlıyor. Mutluluğun tüketimle eşit görüldüğü bir dönemde reklam bombardımanlarından kaçmak kolay değil, çözümse seçme özgürlüğünü kaybetmemekte yatıyor. ESRA AÇIKGÖZ Bir kahve. Adam elindeki gazeteyi yüksek sesle okuyor, arada bir lahavle çekip küfür ediyor. Okuduklarınız sizi çok mu üzüyor? Hayır, sinirlendiriyor! Bu rezaletlere siz yoksa eyvallah mı diyorsunuz? Hangi rezalete? Başbakanımız, “her şey iyi gidiyor, erken seçime gerek yok” demedi mi? Gazeteyi masaya fırlattı: Şu yoldan geçenlerin suratları, işler bu kadar iyi gittiği için mi asık? İşler iyi gittiğinden mi son üç yılda biz bu kadar çok dilenci yarattık her yaştan? İsyan etmez mi insan? Ben tepkimi sandıkta göstereceğim... Meclis’e dört değil beş parti yollarsak tek parti diktatörlüğü biter! Siz ne öneriyorsunuz? Yeni bir parti kuruyorum. Ne yapacaksınız? Önce Gökhan Abur’u cumhurbaşkanı seçeceğiz! Sıcaklığın Marmara’da azalacağını NTV’de tarihi bir drammış gibi anlatan adamı mı? Evet, bu ülkede dediklerinin yüzde doksan dokuzu doğru çıkan kimdir? Kimdir? Hava tahmini yapanlardır! Her gün ekranda halkın önüne çıkacak, yarın, öbür gün, hatta on beş gün sonra sadece burada değil Avustralya’da, Bişkek’te, Aşkabat’ta neler olacağını söyleyecek ve haklı çıkacak, rezil olmayacaksın! Bir de bunlara bak: “Kriz teğet geçecek” derler, gelir doksandan vurur...” Ekonomimize herkes hayran” derler, sonunda IMF’ye muhtaç oluruz. Doğru. Peki, Bünyamin Sürmeli de Abur kadar bilmiyor mu? Biliyor ama Gökhan Abur kadar karizmatik değil... Bünyamin’i de başbakan yapacağım... İçişleri’ne Fox’tan Ezgi Gözeger, Dışişleri’ne ATV’den Eldebiran Ayan gelecek... Neden? Kelimeleri tuhaf vurguluyor... Yabancı ülkede okumuşlar böyle yaparlar! Dışişleri bakanının yabancı dil bilmesi şarttır... Peki, şimdiki politika büyükleri ne olacak? Hepsini hava tahmincisi atayacağım! Neden? Halk “ben her şeyi bilirim” diyenlerin aslında hiçbir şey bilmediklerini, uydurduklarını görsün! Mesela “yağmur, kar” diyecekler, güneş açacak. Öyle yaptıklarında onları ertesi gün ekrana çıkartacak, Türk halkından özür dileteceğim: “Sizi kandırıp ıslanmanıza yol açmak gibi bir niyetim yoktu. Havanın tarafımdan böyle algılanışı nedeniyle özür dilerim. Lütfen bunu büyük saygı duyduğumuz Türk halkına iletiniz,” diyecekler! G [email protected] SELÇUK EREZ Bünyamin başbakan! Markan kadar değerlisin! ercih ettiğin markalar kadarsın! Giydiğin kotun markası senin hayat tarzını ele veriyor, tükettiğin içecek ne kadar özgür olduğunu, ayakkabın özgüvenli adımlarını gösteriyor. Kısacası, tüketiyorsun öyle ise varsın! Abarttığımızı düşünüyorsanız, nöroloji uzmanı Mehmet Yavuz’a kulak verin. Değerini tükettiği ürünlerin markasıyla arttırmaya çalışan, kabul görmenin yolunun markadan geçtiğine inanan insanların sayısı hiç de az değil; huzurlu, güvenli, mutlu bir hayatın tüketimden geçtiğine dair mesaj bombardımanları bu sayıyı her geçen gün daha da arttırıyor. Nöroloji uzmanı Mehmet Yavuz, marka bağımlığına dair sorularımızı yanıtlıyor. Marka bağımlılığı nedir? Çok kısa sürede geleneksel toplumdan çağdaş topluma dönüşme sürecini yaşayan Türkiye’de bu hızlı değişim bireyler, aileler üzerinde çeşitli baskılar yarattı ve bazı uyum zorluklarına neden oldu. Geleneksel hayat tarzında birey, çoğunlukla başkalarının beklentilerini karşılarken; çağdaş toplumlarda bireysel varoluş ve kimlik kavramları öne çıktı. Bu geçiş süreci bireyi gelenek toplumunun getirdiği bazı değerlerden ve psikolojik savunma mekanizmala T rından da yoksun bıraktı. Çağdaşlaşma sürecinde bazı değer sistemleri kayboldu ve insan tutunacağı, bağ kuracağı yeni değer sistemleri üretmekte yetersiz kaldı. Modern hayat ilerlemenin, biriktirmenin, gelişmenin, çalışmanın, fedakârlığın çağı olduğu kadar; bunların bedelinin yabancılaşma, bastırma ve inkârla ödendiği bir yaşam biçimi de oldu. Bir tarafta zenginlik, çeşitlilik, alternatifler, ifade özgürlükleri, farklı yaşam stilleri varken madalyonun diğer tarafında yoğun iletişimsizlik, kopukluk ve yalnızlık var. Bu bedeller klinikte karşımıza nevrozlar, histeriler, narsisistik bozukluklar, sınır kişilik örgütlenmeleri olarak çıkabiliyor... Marka bağımlılığı da bunlardan. Kendini marka adı ile daha özel ve önemli hissetmeye dayanıyor. Bireyler başkalarının beğenisini, kabulünü kazanacaklarını düşündükleri farklı markalardan ürünleri tercih ederek de marka bağımlılığını gösterebiliyor. Birincil olan fiyat, kalite, kullanım avantajlarından çok markanın imajı, yaratacağı düşünülen etki, markayla özdeşleşilerek kendini daha değerli ve önemli hissetme olguları. Peki bir insan, değerini arttırmak, kabul edilmek için neden bir markanın yardımına ihtiyaç duyar? Seçme özgürlüğü Günümüz reklam ve pazarlama devri... Kredi kartlarıyla özgürlüklerin satın alındığına, eşsiz mutluluklara ulaşmanın yolunun bir içecek markasından geçtiğine, sonsuz güvenli bir hayatın bir arabada gizlendiğine dair reklamlar her yerde. Bunların arasında seçme özgürlüğünü korumak mümkün mü? Seçme özgürlüğü olan bireyler yetiştirilebilir mi? Yazılı medyanın geniş kitlelere ulaştığı, internetin hemen herkes tarafından ulaşılabilir ve kullanılabilir olması bireylerin davranışlarında bu organların etkisini de arttırdı. Tüketim davranışı da bunlardan, reklamlarda sunulan mesajlardan, imajlardan etkileniyor. Markalar sanki bireye yepyeni bir yaşam biçimi, yeni bir hayat standardı sunuyormuş gibi tanıtıyor ürünlerini. İnsanlar markaları kendilerini, kimliklerini ifade ettikleri birer araç olarak görmeye başladı. Yine de, seçme özgürlüğünü kazanmış bireyler, özgür çocuklar yetiştirecektir. Birey seçme özgürlüğünü ancak araştırmacı tavrı ile koruyabilir. İhtiyacının ne olduğunu bilen ve fiyat araştırması yapan kişi reklamların etkisinde kalmayacaktır. Aile daha çocukluk çağından bireye değer verip saygı göstermeli. Çocukların kendine olan güvenlerinin sağlıklı bir şekilde oluşması için çabalamalı. Bu şekilde yetişen çocuk, değerli hissetmek için pahalı markalara ihtiyaç duymaz. G Bireyin tüketim alışkanlıklarını, satın alma davranışını ve marka bağımlılığını etkileyen en önemli faktör, aile. Ayrıca satın alma davranışımız, dostlarımızdan, akranlarımızdan, iş arkadaşlarımızdan, ekonomik durumumuzdan, sınıfsal aidiyetlerimizden, kişiliğimizden, kültürümüzden ve sahip olduğumuz sosyal rollerden etkileniyor. Aslında tüm bağımlılıkların ortak paydası var. Bağımlı kişiler maddeleri, duygusal boşluklarını doldurma biçimi ve yüzleşmekte zorluk çektikleri yanlarından gizlenecek bir perde gibi kullanıyor. Alışveriş sırasında mutlu, güçlü, yeterli ve rahatlamış hissetse de, sonra yoğun suçluluk ve kızgınlık duyuyor. Suçluluk, zamanla artarak depresyona sebep olabiliyor. Marka bağımlılığı için tehlikeli bir yaş grubu var mı? Marka bağımlılığı çocuklukta ailenin kazandırdığı tutum ile başlıyor ve yaş ilerledikçe artarak devam ediyor, gelişme çağı dediğimiz 1418 yaş aralığında belleğe tamamen oturarak düzeltilmesi zor bir davranış şeklini alıyor. Marka bağımlılığından kurtulmak mümkün mü? Bağımlılığın temel ilkeleri, marka bağımlılığı tedavisi için de geçerli. Farkında olmak, karar vermek, eyleme geçmek gerekiyor. Marka bağımlılığından kurtulmak için psikolojik destek, bireysel ve grup tedavisi, aile ve arkadaş desteği çok önemli. Daha somut önerileriniz var mı? Tedavinin yanı sıra alınabilecek kişisel önlemler var tabii. Eğer böyle bir bağımlılığınız olduğunu düşünüyorsanız nakit parayla alışveriş yapın, böylelikle ödeyemeyeceğinizin üzerinde kredi harcamazsınız. Bir alışveriş listesi yapın, gereken ürünlerin markalarını ve fiyatlarını yazın ve o listedekiler dışında bir şey almamaya özen gösterin. Pazarlara gidin, pazarlar fiyatların ucuz olduğu yerlerdir. Belki alışveriş yapmazsınız, ama fiyat değerlendirmesinde size yararı dokunabilir. Alışverişe yalnız çıkmamaya özen gösterin. Yanınızda sizi frenleyecek birilerinin olması oldukça önemli. Alışverişle ilgili alışkanlıklarınızı değiştirip ihtiyacınız olmayan marka şeyleri almamak üzerine çalışma yapabilirsiniz. G Espirisentır Misafir şair Ya Gökyüzünün avlusuna bırakılan öksüz güneş? *** Bulutlar da çıkar mı duaya Yağacak dünya bulamayınca? *** Neyin oluyor Çölde sessiz ağlayan kaktüs? *** Daha nice kanayacak Dünya Yeşil bir aynada bakmak için kendine? Erdal Alova (Sfenks’in Doksan Dokuz Sorusu’ndan) Bugün doğanlar için G Brüksel Lahanası Çorbası G Fransız Usulü Dana Ciğer G Hurmalı Seyyah Kurabiyesi G Gül Şerbeti Off the record Sahibinin sesi G Küçük adamın yükselmesi, maymunun ağaca tırmanmasına benzer; yukarı çıktıkça, kıçı daha çok gözükür. Dünyada her yıl 10 dil ölüyo.. Dilini eşek arısı soksun e mi?!.. G Korku olan yerde adalet olmaz. Müzisyen den Bulmaca buldurmaca Evreka.. evreka.. Ne buldun.. göster bakcem.. Ayıboluyo.. Petşop Misafir çizer: Ali Fuat Süer Maskeli balo Sınırlı miktarda do sesi satılıktır. (3 do alana 1 mi bedava) Topus Belki de başlangıçta her şey pozisyondan ibaretti. C M Y B C MY B Nerde yandın? Kendi rengim..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle