22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 SUNAY AKIN 19 TEMMUZ 2009 / SAYI 1217 Mağara Adamı / TAYYAR ÖZKAN (www.tayyarozkan.com) Ay’daki un torbası B okuyoruz: ”Bir buçuk gün doğmadan insanoğlunun iki bin yıldır hayal ettiği yolculuğu kazasız atlatmıştı. Normal bir uçuştan sonra Ay’a inmişti.” Ay... Ay... Ayyy!.. Bu ne yaman çelişki Clarke usta!.. Hani, insanın Ay’a ulaşma düşüncesi maymun adamın gözlerinden başlamıştı!?. Sen değil miydin, ilkel insan topluluğunun reisine “Ay Gözcüsü” adını veren?.. Öyleyse, Dr. Floyd’un seyahatından neden “insanoğlunun iki bin yıldır hayal ettiği” yolculuk diye söz ediyorsun? Ay’a ulaşmak düşüncesinin başlangıcı da, Hz. İsa’nın doğuşu mu yoksa? Kusura bakma ama usta, istemeden de olsa kalbini kırdın maymun adamın. Geceleri yıldızlara bakarken hep şunu düşünürüm: Clarke usta, acaba, oralarda bir yerde, gönlünü almış mıdır maymun adamın? Arthur C. Clarke gibi biz de gülmeyi sevenlerdeniz. Yazar, ünlü romanında bazen bir tebessüm bırakır okurun yüzünde. Örneğin, Ay üssünde, toplantının yapıldığı, en son optik ve elektronik göstergelerle donatılmış konferans salonunun duvarlarında şu uyarı tabelaları vardır: “Lütfen Çimlere Basmayınız... Çift Sayılı Günlerde Park Etmek Yasaktır... Sigara İçilmez... Hayvanlara Yem Vermeyiniz...” Clarke, toplantı sırasında ekranda beliren Ay fotoğrafını şöyle anlatır: “Yassı dairenin tam ortasında etrafına göz alıcı ışınlar saçan parlak, beyaz bir krater çemberi görünüyor. Sanki Ay’ın yüzüne birisi bir çuval un atmış ve un her yana saçılmış gibi.” İngiliz yazar, Pablo Neruda’nın şiirlerini, okumuş muydu? Ya da, Şilili şair Arthur C. Clarke’ın romanlarını? Belki etkilenmişlerdir birbirlerinden, belki de yıldızlar kadar uzak durmuşlardır? Belki, her ikisi de bir başkasının etkisinde kalmıştır?.. Ya da, birbirinden habersiz aynı imgeyi yakalamışlardır? Çoğaltabileceğimiz bu sorulara kesin bir yanıt aramak boşunadır... Ama, kesin olan bir Yönetmen Stanley Kubrick’in “2001: Bir Uzay Macerası” filminden... şey varsa, o da Neruda’nın “Sorular Kitabı” adlı eserindeki kendilerine özgü bir sinemaya uyarlanır ve büyük ilgi görür. Filmin şu iki dizenin, Clarke’ın bir Ay güzellik veriyordu. beğenilmesinden etkilen Clarke, senaryoyu fotoğrafını anlatırken yaptığı Dünya’daki estetik kurallar romanlaştırır ve filmin adını da kitabın benzetmeyle aynı olduğudur: burada geçersizdi. Bu kapağına yazar. Altı bölümden oluşan kitabın Nerede, nerede bırakır Dünya, geçip giden Buzul “İlk Yüzyıllarda Bir Gece” adlı ilk bölümünde, dolunay Çağları, hızla yükselip Ay’ı gözlemlediği için doğadaki canlılardan gece boyu sürüklediği un alçalan denizleri, şafaktan ayrılan maymun adamın öyküsü anlatılır. torbasını? önce dağılan sise benzeyen Clarke, topluluğun reisine de “Ay Gözcüsü” Bitmedi! Yapacağımız bir sıradağlarıyla genç, yeşil adını verir. keşif daha var: Ne gariptir ki, Dünya’nın bilemeyeceği Kitabın ikinci bölümü, Dr. Floyd’un bir Ay’da yürüyen ilk insan olan Arthur C. Clarke. süresiz bir zaman boyunca görev üzerine uzay aracıyla Ay’a hareket Neil Armstrong, herkes bambaşka kuvvetlerce etmesiyle başlar. Stanley Kubrick, filminde, tarafından bilinen, attığı adımın yoğrulmuş ve biçimlendirilmişti.” maymun adamdan bir uzay aracına geçişte kendisi için küçük ama insanlık için büyük Arthur C. Clarke, bilimkurgu türünün sinema tarihinin en mükemmel sahnelerinden olduğunu belirttiği konuşmasının ardından ustalarından biridir; bundan kimsenin şüphesi birini yaratmıştır. Bu sahnede maymun adamın şunları söyler: “Ay’ın yüzü ince ve pudra gibi. yoktur. Bu usta kalemin ünlü eseri “2001: Bir Ay’a doğru fırlattığı bir kemik parçası havada Ayakkabımın burnuyla rahatça Uzay Macerası”nda, eksik kalan bir vidayı da bir uzay aracına dönüşmektedir. Birkaç dakika kaldırabiliyorum. Ayakkabılarımın tabanına ve biz yerine sıkıştıralım... Ya da, kontrol olsa da, bu sahne, insanın gerçekleştirdiği kenarlarına kömür tozu gibi ince tabakalar panosuna yanlış konan bir düşmenin yerini gelişimin tüm sanat eserleri arasındaki en halinde yapışıyor.” değiştirelim! Nasıl mı?.. Bunun için öncelikle güçlü anlatımlarından biridir. Armstrong’un tarif ettiği Ay yüzeyi, rengi yazarın, romanın kahramanı Dr. Floyd’u Bir kez Mars’a, üç kez de Ay’a gitmiş olan farklı olsa da Clark ve Neruda’nın taşıyan aracın Ay’a varışını anlattığı bölümü romanın kahramanı Dr. Floyd, kendisini anlattıklarıyla aynı inceliktedir! G irinci Dünya Savaşı’nın ardından, İngiltere’nin Mine Head kentinde bir çocuk, teleskopuyla gökyüzüne bakmaktadır. Teleskopun bir ucunda Ay, öbür ucunda ise onu hayranlıkla izleyen küçük, meraklı bir göz vardır... Clarke ailesinin oğlu olan Arthur, Ay’ı gözlemekle yetinmemekte, haritasını da çıkarmaktadır. Dar gelirli bir ailenin oğlu olan Arthur C. Clarke, teleskopu satın almamış, kendi yapmıştır! Parasızlık nedeniyle üniversitede okurken bir devlet dairesinde çalışmak zorunda kalan Clarke, İngiliz Gezegenlerarası Derneği’nin bir üyesi olarak uzay konusundaki çalışmalarını sürdürür. İkinci Dünya Savaşı yıllarında radar eğitimciliği yaparken de, ilk bilimkurgu öykülerini yazmaya başlar. Arthur C. Clarke’ın “The Sentinal” adlı öyküsü ünlü yönetmen Stanley Kubrick tarafından “2001: Bir Uzay Macerası” adıyla yıldızlara taşıyacak olan uzay aracı itici roketten ayrılırken, Leonardo da Vinci’nin şu sözünü anımsar: ”Büyük kuş, koca kuşun sırtında uçarak, doğduğu yuvaya şan ve şeref getirecek.” Dr. Floyd doğrudan ulaşmaz Ay’a. “Orion III” uzay istasyonuna uğrar önce. Clarke, kitabında uzay istasyonunu “Sovyet” ve “ABD” diye iki bölüme ayırır. Ardından da şunları yazar: “Bariyerleri geçer geçmez Rus olsun, Amerikalı olsun bütün yolcuların aynı salona girmesi hoş bir simgeydi. Ayrım yalnızca idari amaçlıydı.” Kendi yapığı oyuncak teleskopla Ay’ı gözlemleyen Clarke, yıllar sonra çocukluk arkadaşını romanında şöyle tanıtır bizlere: “Ay yüzeyindeki giderek yaklaşan dağlar, Dünya’dakilerden tamamen farklıydı. Ne kar tabakaları, ne yeşil bitki örtüsü ne de bulutlardan oluşmuş hareketli taçlar vardı zirvelerinde. Ama ışık oyunları dağlara, TEMA burs veriyor... ürkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA), amaç ve hedeflerine ulaşmada hizmet edebilecek bir programda yüksek lisans veya doktora öğrenimine başlamış, desteğe ihtiyaç duyan öğrencilerin öğrenim giderlerine katkıda bulunmak amacıyla burs verecek. Bursa “Arazi Kullanım Planlaması ve Politikası”, “Toprak Kirliliği”, “Anıt Ağaçlar”, “Organik Tarım”, “Orman Yangınlarının Önlenmesi”, “Teraslama”, “Mera Islahı”, “Kırsal Kalkınma”, “Su Kaynaklarının Korunması” ve “Gıda Güvenliği” konularında tez ve araştırma hazırlayanlar başvurabilecek. Bursa’ya ilaçlı meyve giremiyor... eçen günlerde Türkiye’de bir ilk gerçekleşti, Bursa Kent Hali’nde “Gıda Tahlil Laboratuvarı” kuruldu. Yani Bursa Kent Hali’ne giren tüm sebze ve meyveler inceleniyor. Oldukça zararlı olan ve kansorejen etkileri olan kimyasal ilaç kalıntılarına bakılıyor. Böylece Bursalılar temiz ve güvenli gıdaya ulaşabiliyor. Bursa Sebze ve Meyve Komisyoncuları Derneği Başkanı Mehmet Galip Toplan, ilaç kalıntılarının Türkiye ve dünyanın birçok ülkesinde en önemli sorun olarak ele alındığını söylüyor. “Gelişmiş ülkeler ilaç kalıntılarına yönelik giderek daha da hassaslaşıyor. Bazen Türkiye’den gönderilen ürünler, ilaç kalıntısı tespit edildiği için geri gönderiliyor. Dünya sağlıklı ve güvenli gıda istiyor” diyerek Bursa halkının da temiz gıda tüketebilmesi amacıyla Büyükşehir Belediyesi’nin Türkiye’de bu anlamdaki ilk yatırımı T (www.tema.org.tr/Burs/) C M Y B C MY B Öğrencilerin tüm yıl boyunca başvuru yapabileceği Turan Demiraslan Bursu’nu alabilmek için Türkiye vatandaşı olmanın yanı sıra adli veya disiplin suçu işlememiş olmak, üniversitelerin ziraat, orman, biyoloji, coğrafya ve çevre bölümlerinde ya da ilgili olabilecek başka bölümlerde okumak ve TEMA Vakfı’nın hedeflerine paralel araştırmalar yapmak gerekiyor. Burs başvurusu için gerekli olan “Başvuru Formu”, “Özgeçmiş Formu” ve “Araştırma Önerisi Örnek Formu” TEMA’nın internet sitesinden edinilebiliyor. G G yaptığını vurguluyor. “Hal bünyesindeki Gıda Tahlil Laboratuvarı Bursa halkının sağlığı için bir sigorta oldu” diyor Toplan, “Laboratuvar sayesinde kimyasal ilaç kalıntılı meyve ve sebzenin Bursa’ya girişine izin verilmiyor. Türkiye’de haller içinde sadece Bursa Kent Hali’nde kurulan bu laboratuvar, halkın güvenilir gıda tüketmesini sağlıyor”. Gıda Tahlil laboratuvarı’nda ziraat, deniz ürünleri, gıda ve kimya mühendisleri görev yapıyor. Laboratuvarda, bütün sebze ve meyvelerdeki tarımsal ilaç kalıntılarına yönelik bin 24 etken madde tespit edilmiş. İşleyişe gelince... Günlük olarak hal esnafından alınan örnekler, buzdolabında muhafaza ediliyor. Ürünlerden alınan örnekler, özel çözeltileri hazırlanarak AB standartlarında donatılmış olan GCMS cihazına veriliyor. Ürünlerin alınması, örneğinin hazırlanması ve sonucunun alınması toplam bir buçuk saat sürüyor. Yani artık Bursa’da bu kadar kısa sürede meyve ve sebzedeki ilaç kalıntıları kontrol ediliyor. Laboratuvarlardaki tespitlerin sonucunda ilaç kalıntısı bulunan ürünler imha ediliyor ve 5 bin TL’nin üzerinde ceza yazılıyor. G
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle