Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 YEMEK 12 NİSAN 2009 / SAYI 1203 Murat Sayın (muratsayin2005@gmail.com) Marul ittifakı... AYLİN ÖNEY TAN üzel bir nisan günüydü. Ahşap merdiven pırıl pırıl temizlenmiş, cam gibi parlatılmıştı. Bayram hazırlıkları içindeki evde hummalı bir temizlik faaliyeti sürüyordu. Oğullar, gelinler, torunların bir arada oturduğu pederşahi düzendeki eski ahşap evde kimsenin kimseyle uğraşacak hali yoktu. Eve vakitlice gelen Simanto üst kata çıkmak için merdivene hamle yaptı, ancak bir adım atmasıyla ayakları havada tepetaklak olması bir oldu. Kendini toparlayınca hışımla mutfağa daldı, karısı Sultana’nın dehşet dolu bakışlarına aldırmadan itina ile temizlenmiş ıspanak dolu kabı kaptı ve tüm ıspanakları merdivenlerin üstüne saçtı. Karısının “Kualo estas aziendo?/ Ne yapıyorsun?” diye feryatlarına karşılık, “Başkası da benim gibi yuvarlanmasın diye!” gürledi. Adato ailesi kadınlarının itinayla Pasukal’ladığı merdiven kirlenmiş, bayramlık fritada yemeğinin sekiz kilo ıspanağı da heder olmuştu. Yirminci yüzyıla girilen yıllarda Kırklareli’nde yaşanan bu sıradan aile krizi yakın geçmişimize bir ayna tutuyor. Bu anı, Erol Haker’in “Bir zamanlar Kırklareli’nde Yahudiler Yaşardı” kitabından bir alıntı. Kitap, köklü Adato ailesinin 1800’lerden başlayarak hikâyesini anlatıyor. Olay Hamursuz Bayramı Pesah arifesinde yaşanıyor. 15. yüzyıl sonunda İspanya’dan gelerek Trakya bölgesine yerleşen Sefarad Yahudileri dillerini, dinlerini kültürlerini asırlar boyu Marullu bahar kuzusu 1 büyük göbekli marul 810 parça kemikli kesilmiş böbrek yatağı (yaklaşık 11,25 kg.) 810 sap taze soğan 23 sap taze sarımsak 1 demet dereotu 1 tatlı kaşığı kırık tane karabiber 1 tatlı kaşığı tuz Marulun dış yapraklarını elinizle lokma lokma koparıp tencerenin dibine birkaç kat olarak döşeyin. Kuzu parçalarını tuz ve bibere bulayın, marul katlarının üstüne yerleştirin. Etin üstünü doğranmış soğan ve sarımsak ile döşeyin. Üstüne doğranmış dereotunu koyun. Kalan marul yapraklarını ise gene parça parça kopararak en üste yerleştirin. Marulların üstünü geçmeyecek kadar su ekleyin. Kısık ateşte en az 1,5 saat pişirin. G G korumuşlar, Hamursuz bayramlarını her bahar tüm tantanalı hazırlıklarıyla kutlayagelmişler. Hamursuz öncesi bütün ev köşe bucak temizleniyor, kirden, günahtan arındırılıyor, “paskual”leniyor. Paskual, sözcüğü hemen akla Paskalya’yı hatırlatıyor. Tıpkı Pesah gibi, Hıristiyanların bahar bayramı Paskalya hazırlıklarında da ev pırıl pırıl yapılıyor. Bayramın son gecesi kurulan Seder sofrasında birbirinden güzel yiyecekler bulunuyor. Dini açıdan sembolik anlamı olan mayalanmamış hamursuz ekmeği, yumurta, kemikli kuzu kızartma, haroset, sirke, tuz gibi yiyeceklerin arasında marul da önemli bir yer tutuyor. KAT KAT MARUL Paskalya, Pesah, Nevruz ve Hıdrellezin ortak yiyeceği hep katı haşlanmış yumurta olarak düşünülür. Gerçekten de yeniden doğuşu simgeleyen yumurta doğanın yeniden canlanışını kutlamak için tüm dinlerde ve kültürlerde ortak simgesel yiyecektir. Yumurtanın yanı sıra her bahar bayramında boy gösteren marul es geçilir. Oysa marulun yeri her zaman baş köşedir. Pesah’ın son günü Seder sofrasına marul “acı ot” olarak konur ve Mısır’daki esaret yıllarında çekilen acıları simgeler. Pek de acı olmayan marulun acılığı tadında değil, adında gizlidir. Latince Amarus yani “Acı” kelimesinden türeyen Amarulla Yunanca’ya maroúli olarak geçmiş, oradan da dilimize marul olarak yerleşmiştir. Eski Mısır’dan beri bilinen marul o zamanlar tanrılara sunulan bir yiyecekmiş. İlk kez Karnak’ta tapınak duvarlarında taşlara nakşedilmiş. İran Nevruz’unda göbek göbek marul sofrayı süsler. Nevruz’un son günü çıkılan piknikte marul sirkencebüne yani bal ve sirkeyle yapılan bir şuruba batırılarak yenir. Mevlana da muhtemelen marulu sirkencebüne BİRİLERİ / Rifat Mutlu Kitapta diğer kültürlerin bahar bayramları hakkında da bilgiler bulmak mümkün. Kırklareli’nde yaşayan Aleviler hem Nevruz’u hem Hıdrellez’i büyük bir coşkuyla kutluyor. Rum ve Bulgarlar ise aynı dönemde Paskalya için seferber oluyor. Kırklareli’nde Hıdrellez herkesin ortak bayramı gibi kutlanıyor ama kuşkusuz tadını en çok Romanlar çıkarıyor. Bir bahar bayramı olan Pesah İbrani takvimine göre, nisan ayının 15’inde kutlanıyor. Ancak Miladi takvimle olan farklılıklardan ötürü her yıl farklı tarihlere denk gelebiliyor. batırarak yiyordu. Gaziantep’te ise benzer şekilde baharda pikniğe çıkıldığında marul pekmeze batırılarak yeniyor. Paskalya sofralarında da marul sofralarda bahar açtırıyor, süt kuzusuyla harmanlanıyor. Özetle marul bahar sofralarının vazgeçilmezi. Marulu tabu sayan ve değil yemek, yanına bile yaklaşmayan bir tek Yezidiler var. Medeniyetler ittifakı bahar coşkusuyla bin yıllardır sofralarda yaşanıyor. Siz de bu bahar sofranızda marullu lezzetlere yer verin. İster piknikte pekmeze batırarak katır kutur yiyin, ister bahar kuzusuyla kat kat döşeyip baharın en güzel yemeğini yapın... G aylinoneytan@yahoo.com (rifatmutlu@gmail.com) DEKORASYON Çocuklar için hem dekoratif, hem güvenli... DENİZ YAVAŞOĞULLARI “Şimdiki çocuklar çok şanslı” lafını çok duydum. Birkaç yıl öncesine kadar, beni bilgisayar başında gören aile büyüklerimden, mp3 çalarımı inceleyen annemebabama kadar pek çok kimse yanımda bu cümleyi kumuştur. Bir gün benim de başkalarına ithafen bunu söyleyeceğim aklıma gelmemişti, ama şimdiki çocuklar gerçekten çok şanslı! Onları çok kıskanıyorum! Oyuncak dükkânlarında kendimi kaybediyorum, dekorasyon mağazalarının çocuk bölümlerinde diğerlerine oranla daha çok vakit geçiriyorum. Öyle güzel şeyler var ki... Sanırım benim gibi 80’lerde doğup, çocukluğunu 90’lı yıllarda yaşayanlar, tasarım sektörüne el attılar ve çocukluk hayallerimizi gerçekleştiriyorlar. Örneğin küçükken en büyük eğlencelerimden biri yatağı ranza olan arkadaşlarımda kalıp ranzada oynamak, daha düşünmemi sağladı. Estetik bir izlenim yaratmanın dışında, çocukların yaratıcılığına, hayal gücüne de katkıda bulunacağını, en azından oyunlarını daha eğlenceli kılacağını düşündüm. Tabii, işin detaylarını araştırmaya başlayınca öğrendim. Çocuk denince, aslında ilk akla gelmesi gereken nokta sağlık. Tabii sağlığın içine, güvenlik unsuru da giriyor. Malum çocukların ne yapacakları belli olmuyor. Yaşları küçüldükçe de güvenliğin önemi artıyor. Küçük yaştaki çocukların odalarında, lamba kordonlarının çocukların ulaşamayacakları şekilde gizlenmesi gerekiyor, çünkü onlarla oynamaya kalkabilir, hatta ısırabilirler bile. Priz korumalarını unutmayalım. Ayaklı lamba daha homojen bir ışık sağladığı için kullanımı tavsiye edilen bir aydınlatma kaynağıdır, ama çocuk odasında kullanırken bir kez daha düşünmelisiniz. Bu lambalar kolayca devrilebiliyor. Okul çağındaki çocukların ders masası aydınlatmaları da çok önemli. Bunlar gözü yormayan ve el gölgesini geride bırakan aydınlatmalar olmalı. Akrobat lambalar kullanım esnekliği açısından bu iş için ideal. Dimmer (ışığı kısabilme) özelliği olan ürünler de pek çok açıdan avantajlı. Dimmer sayesinde aynı armatür ile oynama, çalışma, dinlenme ya da uyuma gibi farklı faaliyetler için farklı düzeyde ışık seviyesi yaratabilirsiniz. Daha renkli bir oda aydınlatması yaratmak istiyorsanız da çocuğunuzun zevklerinden yararlanın. Belki renkli ampuller veya renkli, sevimli armatürler kullanabilirsiniz. Örneğin Philips’in Kico armatür serisinde hem kız hem de erkek çocuklara yönelik, güvenli ve dekoratif pek çok armatür bulunuyor. Birbirinden sevimli bu armatürler az voltajlı güvenlik ürünü korumasına da sahip. Seride yer alan kompakt floresan lambalarda da çocukların parmaklarını prize sokmalarını engelleyecek bir güvenlik sistemi bulunuyor. Ürünlerde kullanılan boya ise, sağlığa zarar vermeyen özellikte. Kico serisi ürünlerinin 39 TL350 TL gibi geniş bir fiyat aralığı var. Her bütçeye uygun bir şey bulunabilir... G diğeri de gece lambası açıp sandalyelerin üzerine çarşaf atarak çadır atmosferi yaratmaktı. Geçenlerde bir mağazanın çocuk reyonunda, üstü çadır şeklinde olan bir ranza gördüm. Aydınlatmasını da öyle güzel yapmışlardı ki, çocukken hayal ettiğim atmosferle karşılaştım. Lacivert, gece izlenimi yaratan belli belirsiz bir armatürle, sarı ışıklı, küçük yıldız şekillerinden oluşan yılbaşı süsü benzeri bir armatür birlikte kullanılmıştı. Bu, çocuk odalarındaki aydınlatmanın ne denli önemli olduğunu bir MEKÂN Sanat’ta meyhane keyfi... Tel: (0212) 244 13 09 / 292 45 36 / 244 33 31 http://www.sanatgroup.com C M Y B C MY B T arihi Nevizade Sokağı’nın gözde meyhanelerinden Sanat Restoran kışlık mekânlarından sonra iki bölümden oluşan 450 kişilik teraslarıyla da baharı bekliyor. Beş katlı Sanat Restoran 1997 yılından beri, Sanat Restoran, Sanat Şarap Evi, Maroon Bar ve Sanat Teras olarak hizmet veriyor. Üstelik İstanbul’a kuşbakışı görme şansı tanıyor. Zengin meze ve balık çeşitleri, Türk mutfağından seçme lezzetleriyle fix menü alternatifleri de sunuyor. Müzikse taş plaklardan kaydedilmiş eski şarkılar, tangolar ve Rumca şarkılardan oluşuyor. Her türlü davet ve özel organizasyonun yapıldığı mekânda hafta içi ve hafta sonu canlı fasıl dinlemek de mümkün. G